28 Aralık 2012 Cuma

Özel Patoloji - Ürogenital Sistem


ÜROGENİTAL SİSTEM


Dişi Genital Sistem Anomalileri
                Tüm canlılarda görülmektedir. Ortalama %5 civarında bir anomali tüm canlılarda görülmektedir. Bunların bir kısmı genetik faktörler ve hormonal faktörlerdir. Diğer bir kısmı ise çevresel faktörlerdir. Biliyorsunuz dişiler ne kromozomuna sahip? XX kromozomuna sahiptirler yani homogamettirler. Embriyo oluşumunda ilk genital organ hastalıkları müller kanallarında ve wolf kanallarında oluşabilir. Bu iki kanal birbirine paralel seyreder. Wolf kanallarından erkek eklenti organları gelişiyor. Müller kanallarından ise dişi eklenti organları gelişmektedir. Y kromozomunun kısa kolunda bulunan testis belirleyici faktörün etkisiyle kök hücreleri sertoli hücrelerine ve leydig hücrelerine farklılaşıyorlar. Y kromozomu üzerindeki testis belirleyici faktör sayesinde farklılaşırlar. Eğer o faktör olmadıysa veya yeterince çalışmaz ise bütün farklılaşma dişilik yönünde oluyor. Yani bu aşamada bakılırsa bütün canlılar teorik olarak oluşurken dişidir, sonradan farklılaşma Y kromozomunun kısa kolu sayesinde oluyor. Ve dişi kanalın farklılaşması müller kanalının gelişmesi ile olur. Buradan tuba üterina, uterus ve vajina oluşur. Wolf kanalının gelişmesi olsaydı o zamanda epididimis, vesicula seminalis, rete testis gibi erkek eklentileri de gelişecek idi. İşte bunların çeşitli sebeblerde demin söylediğim gibi hormonal, internal ve ekstrinsik nedenlerle fonksiyonal olmaması sonucunda hermafrodizm ve freemartinizm gibi anomaliler şekillenmektedir.
Hermafroditizm (interseks)
Dişiye ve erkeğe ait genital organların ya da seks görünümlerinin  bir hayvanda bir arada bulunması durumudur. Hermafroditler bir yalancı hermafrodit bir de gerçek hermafrodit olarak ikiye ayrılıyorlar.
Gerçek hermafroditte; her iki cinse ait genital organlar ve gonadlar yan yana bulunur. Özellikle de gonadlar yan yana bulunur. Bu gonadlar yan yana bulunur derken şunu kast ediyoruz. Bir tarafta mesela ovaryum vardır. Bir tarafta ise testis vardır veya ovaryum ve testis birbirine yapışıktır, birleşiktir. İki tarafta da yapışık ve birleşik olabilir. Bir tarafta ovaryum bir tarafta testis var ise gerçek hermafrodit olarak tanımlanır. Burada da çoğunlukla da xx hermafrodit görülür. Xx hermafrodit dediğimiz aslında dişidir. Tersi xy hermafrodit olabilir fakat çoğunlukla görülen xx hermafrodittir. Gerçek hermafrodit (ovo-testis); ovo-testis derken ovaryum ve testis yan yana olurlar.  Geçek hermafroditte dış genital organlar dişi yönünde gelişmiştir.
Yalancı hermafroditler;  bunlar da tek bir gonad dokusu bulunur. Tek bir gonad dokusu bulunur derken kast ettiğimiz; ya ovaryum vardır yada testis vardır ama dış genital organlar bulunan ovaryum yada testisin zıttı yönündedir. Yani ovaryum varsa dış genital organlar genelde erkek görünümdedirler.



Freemartinizm (Chimera)
                Bunu genel patolojide işlemiştik diye hatırlıyorum. Biraz daha detaylı bahsedeceğiz. Sığırlarda normalde ikiz gebelikler istenmez fakat %1 oranında düvelerde ilk doğumda ikiz gebelik görülebiliyor. Yaş ilerledikçe %1’den %10’a kadar ikiz gebelik oranı artabiliyor ama ikiz gebelik olunca ikisi erkek olabilir, ikisi dişi olabilir ve bir tanesi erkek bir tanesi dişi olabilir. Tek yumurta ikizlikleri bizim için problem oluşturmaz. Neden? çünkü ikisininde cinsiyeti aynıdır. Şimdi demek ki %1 ikiz gebelik olayı var. %1 ikiz gebelik olayınında diyelim %50’si tek yumurta ikisi kalanı çift yumurta ikisi onlarında binde bir ila onbinde bir görülme oranı vardır. Yani sığırlarda freemartin görülme oranı 1/1000 ila 1/10000’dir. Burada biri erkek biri dişi olduğunda bizim dediğimiz olay ortaya çıkıyor. Olaya freemartinizm dişi yavruya freemartin adi veriliyor.  Bu gebeliklerde eğer farklı cinsiyette ise doğan dişi yavruların %90’ı freemartin olur.  Fakat koyunlarda bu oran ve keçilerde tam tersidir. Çoklu gebelik varsa koriyo-allantoik anastomozlar nedeni ile sığırladaki %90 oran koyunlarda ve keçilerde %1’e kadar düşer. Diğer yandan domuz, lama ve atlarda koriyoallantoik anastomozlar nedeni ile hayvanlarda kimerizm görülmesine rağmen freemartin görülmez. Burada kimerizm dediğimiz olay plasental anastomozlar nedeni ile dişi ve erkek yavruların kan hücrelerinin birbirleri arasına geçiş yapmaları ve kimer oluşturmalarıdır. Yani hem erkek yavruda hem dişi yavruda iki gruba da ait kan hücreleri bulunur. Çoklu gebeliklerde iki yavrunun aynı kan grubuna sahip olması çok nadirdir. Sığırlarda iki yavruda da farklı kan grupları vardır. Fakat erkekte kimerizm görülmesine rağmen herhangi bir probleme yol açmaz. Yani o erkek normal olarak damızlıkta kullanılabilir. Bütün problem dişide şekillenir. Dişi %90 oranında kısır olur ve buradaki kısırlık bu hematopoietik hücrelerin dişide kolonize olması ve kimerizm şekillenmesinden dolayı değil erkek yavru gonadlarından salgılanan anti müllerian hormonu dediğimiz veya faktör dediğimiz etkilerin dişiyi steril duruma getirmesidir. Gonadlardan salgılanan anti müllerian faktörü müller kanalının gelişmesini engeller. Dersimiz başından da dediğimiz gibi müller kanalından dişi eklenti bezleri gelişir. İşte bunları engelleyen anti müllerin faktörü nedeniyle dişi kısır olur.
                Normalde vagina oluşur fakat vaginanın boyutları normal hayvanlara göre daha rudimenterdir. Tam gelişmemiştir. Dış klinik bakıda vagina boyutundan şüphelenilir. Bunun yanında rektal muayenede vagina olmasına rağmen cervix uteri ve kornular gelişmemiştir. Rektal muayene ile hissedemezsiniz. Ultrason ile baktığınız da bunların oldukça atrofik olduklari göze çarpar. Bunun yanında mezonefrik kanala ait yapılar değişken derecelerde bulunur. Wolf kanalından gelişen rete testis, epididimis gibi erkek eklenti yapılarıydı. Buna ait yapılar az veya çok olarak değişen oranlarda görülebilir. Ovaryumlar hipoplastik olur ve ovaryumların yanında steril tubulus semineferus concortuslar dikkati çeker.
                Teşhisinde ultrason ve rektal muayeneden faydalanılır. Gerçek teşhis histopatolojik olarak konulur. Kan örneklerinde kimerizme bakılır. Kimerizm dediğimiz erkekte dişiye ait kan hücreleri dişide erkeğe ait kan hücreleri olduğu için freemartinizm hayvanın kanında dişiye ve erkeğe ait kan hücreleri vardır. Bu  tespitte de floresan in situ hibridizasyon tekniği kullanılabilir veya en kesin teşhis yöntemi PCR yöntemidir.



OVARYUMLAR
1.       Ovaryum agenezisi
2.       Üçüncü ovaryum
3.       Aksesuar ovaryum
4.       Ovaryum hipoplazileri
5.       Müller kanalında gelişimin durması (uterusa ve servikse ilişkin)
Foliküllerin çapları ve boyutları hayvandan hayvana değişir. Kedi köpekte 2-3 mm, koyun keçilerde 1cm kadar, sığırlarda 1,5-2 cm, kısraklarda ise 3 ila 7 cm’e kadar ulaşabilir.
                Ovaryumda gelişim anomalileri görülebilir. Ovaryum gelişim anomalileri ilki ovaryum agenezisi; doğmasal olarak şekillenmemesi ve bazen 3. ovaryum vardır. Accessor ovaryum gelişebilir. Veya bazen müller kanalında gelişim durması beyaz düve hastalığı dediğimiz otozomal resesif bir hastalık neticesinde müller kanalında gelişim durur. Buradaki otozomal resesif bir hastalık sonucu müller kanalı gelişmemiştir. Rudimenter uterus, serviks ve vagina görülür.
Folliküler atrezi
                Evcil hayvanlarda fizyolojik bir olay, unipar hayvanlarda, tek doğum yapan hayvanlarda östrüs siklusu boyunca birden fazla folikül gelişir fakat bunlardan yalnızca bir tanesi olgunluğa ulaşır diğerleri atreziye uğrar. Bu normal bir fizyolojik olaydır. Kısrak ve koyun gibi havyanlarda mevsimsel poliöstrik havyanlarda östrüsün görülmediği zamanlarda föliküller gelişir fakat bu anöstrüs boyunca hepsi atrezi olur. Bunlar fizyolojiktir.  Bunun yanında gıdasızlık, açlık ve kaşeksi gibi durumlarda normal gelişmesi gereken folikül atrezi olabilir. Buradaki patolojik bir olaydır. Normal gıda rejimine döndüğünde o problem ortadan kalkar.
Ovaryum Kistleri
A. Ovaryumun içinde olanlar
  1. Kistik graafian follikülü
  2. Anovulator Luteinize follikül kistleri
  3. Kistik korpus luteum
  4. Epitelyal inkluzyon kistleri
B. Ovaryum çevresinde olanlar (paraovarian kistler)
  1. Mezonefrik tubul ve kanal kistleri
  2. Paramezonefrik tubul ve kanal kistleri
  3. Tuba ovarial kistler
Özellikle ineklerde ve domuzlarda kısırlığa yol açan önemli bir problemdir. Kistik ovaryum olan hayvanlarda hastalık bazen nimfomanik olmasına rağmen o hayvanlarda anöstrüs vardır. Ovulasyon şekillenmez. Bu durum olgunlaşmış foliküllerde ovulasyon yetersizliğinden kaynaklanır. Peki olgunlaşmış foliküllerde neden ovulasyon şekillenmiyor? Bunların bazı sebebleri var. Bir tanesi hormonlar normal limitlerinde olmasına rağmen LH yetersiz veya LH reseptörleri yetersizdir. Bu tür kistlere rastlama nedeni en çok güç doğumlarda uterusta metritis şekillenmiş ise e.coli enfeksiyonları varsa işte o tür hayvanlarda daha çok bu problemleri görebilirsiniz. Bu tür hayvanlarda uterus duvarı büyüktür ve ödemlidir. Bu havyanlarda sık sık kistik endometriyal hiperplazi dediğimiz olay görülür.  Vajina ve vulvada ödem şekillenir. Normalde vajina tabanında görülmeyen gardner kanalı vardır. Yine vulvanın tabanında bartholin bezleri vardır. Bu ovaryum kistlerinde bu bezler kistik olarak dilatasyona uğrayabilir.
Bu kistlere köpeklerde de rastlanabilir. Özellikle yaşı ilerleyen köpeklerde görülür. Kistler genelde tek veya çok sayıda olur. Tek olan kistler genelde herhangi bir probleme yol açmaz. Toplu kistler probleme yol açar. Buna da köpeklerde polikistik over sendromu diyoruz. Normal şartlarda çok sık görülmemesine rağmen ama dışarıdan dediğim gibi ilaç verirerek siklus baskılanıyorsa onlarda görülme ihtimali çok çok artar. Bu durum da hiperöströjenizme yol açar. Hiperöstrojenizm geliştiğinde bu hayvanlarda bazı klinik bulgularla kendini belli eder. Bir tanesi kistik endometriyal hiperplazidir. Bunun yanında metritis şekillenir. Fakat bunlardan daha önemlisi artan östrojen kemik iliğini baskılar. Kemik iliğini baskılayınca bu havyanda pansitopeni görülür. Pansitopeni görülen bir köpekte ne tür bulgular görmekteyiz? Veya bir hayvanda? Anemi görürsünüz. Başka ne görürüz? Beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar, akyuvar derken neyi kastediyoruz? Lenfositler, nötrofiller hepsi… onlar azalınca ne oluyor? Lökopeni. Bağışıklık azalır. Hayvanda sekonder enfeksiyonlar gelişir. Başka? Trombositopeni olur. Trombositopeni görülünce ne olur? Pıhtılaşma azalır. İşte bu tür köpekte veya insanlarda pansitopeni sonucunda şiddetli anemi, sekonder enfeksiyonlara yatkınlık ve kanama eğilimi olur. Özellikle de  köpeklerde kanama kendisini burun kılcal damarları ince olduğu için burundan kanama şeklinde gösterir. İlk hasta sahibinin gözüne çarpan bulgular iştahsızlık, huysuzluk, mutsuz ve burundan kanamadır. Size yani tek burun kanaması şikayetiyle bile gelebilir ama siz mesela burun kanaması nerden nereye aklınızda her zaman bu olsun diye anlatıyoruz. Çünkü burun kanaması olunca  sizin şüpheleneceğiniz başka hastalıklar var. Ne gibi hastalıklardan şüphelenirsiniz burun kanaması şikayetiyle bir hayvan gelirse? Akciğer hastalıkları, burunda yabancı cisim, tümörler, travma yani asıl hastalıktan 100 km uzaktan geçersiniz. O bakımdan bunu bilmek önemli.
Luteinleşmiş Kistler
                Bu lüteinleşmiş kistler ovulasyon olmadığında ve teka lüteinleştiğinde görülen kistlerdir. Kist boşlukları yuvarlak olur ve hipofiz tarafından lüteinleştirici hormonun yeterince salgılanmaması neticesinde lüteinleşmiş kistler görülür. Kısırlık vardır.
Kistik Korpus Luteum
                Dışarıdan bakıldığında farkına varılmaz fakat ovulasyon vardır. Yalnızca korpus luteum merkezinde çapı değişen boyutlarda kist vardır. Ovulasyon olup hayvan gebe kalabilir. Gebe kaldıktan sonra da bir iki ay içerisinde kistik korpus luteum normal hale döner.

Seröz İnklüzyon Kistleri
                Yüzey epitelinin ovaryumun içine doğru invaginasyonuyla şekillenir. Bunlar genelde hormonal olarak aktif değildirler. Fakat hormonlara karşı reseptörler bulunabilir. Nisbeten yüzeye yakın şekillenirler. Herhangi bir kısırlık problemine yol açmazlar.
Ovaryum Çevresinde Olanlar (parovarian kistler)
Mezonefrik tubul veya kanal kistleri; Mezonefrozun (Wolf kanalının) dişideki kalıntılarından şekillenir.
Tuba ovarial kistler;  Ovaryuma yakın yumurta yolunun kistik genişlemesidir.
Kistik Bursa ovarika; Fimbria ovarikanın ovaryuma yapışması sonu yumurta yolundan bursa içine sıvı dolması sonucu oluşur.
Ovaryumun Neoplastik Hastalıkları
                Çok nadir görülür. Epitel tümörleri, Eşey hücre tümörleri, Seks kordonu stromal tümörler.
Yumurta Yolları (Tuba Uterina, Ovidukt, Salpinks, Fallopi tüpü)
Anomaliler; Agenezis, Segmental aplazi, Duplikasyon Divertiküldür. Agenezis deyince şekillenmemiş olduğunu anlıyoruz. Segmental aplazi deyince bir kısımda var çok az şekillenmiştir.
Önemli lezyonları arasında Hidrosalpinks, Pyosalpinks ve Salpingitis vardır. Bunlar genelde sekonder olarak şekillenir. Uterus enfeksiyonları assendes olarak yumurta yollarını etkilemesi neticesinde ortaya çıkar veya veteriner ovulasyonu oluşturmak için ovaryuma müdahale ettiğinde yumurta yollarının hasar görmesi sonucu şekillenebilir.
Hidrosalpinks; yumurta yollarının berrak bir sıvıyla dolup genişlemesidir ve yumurta yollarının tıkandığı bölgenin üst kısmında genişleme olur. Bazen mezosalfinks ovaryuma yapışır. Ovidukt gerilir, şişer. Tabiki böyle durumlarda ovaryumun oviduk’a ilerlemesi engellendiği için bu hayvanda veya insanda kısırlık şekillenir. İnfertilitenin en önemli sebeblerinden bir tanesidir.
Salpingitis; yumurta yollarının yangısıdır. Buda utarus yangılarını takiben şekilleniyor. Yangının tipine göre seröz, kataral ve fibrinli şekillenmektedir. Genelde mikoplasma ve üreaplasma enfeksiyonların assendes olarak yumurta yollarına ulaşması sonucu şekillenir.
Pyosalpingitis; yumurta yollarının irinli yangısına ise pyosalpingitis adı veriyoruz. Buda metritisler sonucu şekillenmektedir. Pyosalpingitislerde yumurta yollarında nötrofil, lenfosit ve plazma hücrelerinden ibaret bir yangı hücreleri infiltrasyonu görülmektedir. Etkenler çok çeşitli olabilir. Streptokoklar, stafilokoklar, e.coliler ve en fazla actinomyces pyogenes pyosalpingitise yol açmaktadır.
Uterus
İç tabaka endometrium, orta tabaka myometrium, dış tabaka ise perimetrium olarak adlandırılır. Gebe olmayan hayvanlarda östrojen etkisi altındaki uterus enfeksiyonlara dayanıklıdır. Progesteron salgılanması ile uterus enfeksiyonlara duyarlı hale gelir.

PLASENTA
Mineralizasyon, ödem, eksudat, kotiledonların nekroz ve infarktüsü, interkotiledonal plasentanın kalınlaşması ve vaskülitis görülür. Bunların bir kısmı enfeksiyöz bir kısmı ise fizyolojik olarak vardır. Fizyolojik olarak bulunan ama size anomalik olarak gelen bazı bulgulardan bahsedeceğiz. Çünkü bunları ilk gödüğünüzde brucella gibi camplyobacter gibi hastalıklara benzettiğiniz için bunlardan bahsedeceğiz.
Amniotik Plaklar
Normalde özellikle sığırlarda gebeliğin ikinci yarısında yani üçüncü aydan sonra plasentada amniyonda mercek büyüklüğünde hafif proliferasyonlar görülebilir. Bunlar histolojik olarak bakılıdığında keratin olduğu görülür ve bunlar sığırlarda %50-60’a kadar görülebilir. Herhangi bir patolojik lezyon olarak değerlendirmemelisiniz. Özellikle göbek kordonunun olduğu kısımda da papillar şeklinde üremeler görülebilir. Hatta bunlar 2-3 cm’ye kadar da ulaşabilir. Bunlar normal amniotik skuamöz epiteloid plaklardır. Toplu iğne başından mercimek büyüklüğüne kadar değişen boyutlardadır.
Plasenta Kalsifikasyonu (mineralizasyon)
                Özellikle küçük kan damarlarının çevresinde yine toplu iğne başı büyüklüğünde veya ince strüasyonlar şeklinde görebileceğiniz oluşumlardır. Yine bu da gebeliğin ikinci sömestrisinden sonra daha çok göze çarpar. Herhangi bir patolojik durum değildir. Distrofik kalsifikasyonlarla karıştırılabilir. Fakat daha ince daha küçük olması veya kıvamının daha yumuşak olmasıyla ayırt edilir. Distrofik kalsifikasyondan kumlu görünüşte olmaması, süt görünüm ve kıvamında olması ile ayırt edilir. Distrofik kalsifikasyon olsaydı nelerden şüphelenirdik? Dejeneratif veya nekrotik bir olay, bakteriyel bir enfeksiyon olabilirdi.
Plasentitis
                Plasentitislere neler yol açar? Assendes yada dessendes enfeksiyonlar yol açar. Özellikle annede şekillenen septisemik enfeksiyonların dolaşım yoluyla plasentaya gelmesi sonucu plasentitisler şekillenebilir. Gebelik muayenesi sırasında asepsi ve antisepsiye dikkat etmediğiniz durumlarda plasentitise yol açabilir. Fakat genelde plasentitisin görüldüğü olaylar bakteriyel, viral ve protozoonaldır. Meslek hayatınızda sizin en fazla göreceğiniz brucella kaynaklıdır. Daha sonra sırasıyla özellikle salmonella, e.coli, camplyobacter metritiste şekillenen plasentitisler karşımıza çıkar. Plasentitislerin büyük bir kısmı hematojen olarak gelebilir. Bir kısmı demin dediğimiz gibi gebelik sırasında muayene ederken transvajinal yolla siz bulaştırabilirsiniz. Plasentitisin şiddetine göre anne ile yavrunun arasındaki bağlantının kesilmesi neticesinde hayvanda abortus şekillenebilir. Abortus neticesinde de tabiki yavru ölecektir. Fakat abortus şekillendiğinde genelde oluşan plasentitis nedeniyle yavru zarları düşmez. Buna ne ad veriyoruz? Retensiyo sekundinarum. Ve bu durumlarda da septik metritis şekillenecektir. Septik metritis neticesinde oluşa gelen metritis ve septisemi nedeniyle eğer zamanında müdahale edilmezse hayvan ölür.
 Koyunlarda toksoplazmosiste plasentitis sıklıkla görülür. Özellikle kotiledonlarda yaygın nekrotik odaklar şeklinde karşınıza çıkar.

UTERUS
Uterusta anomaliler olarak Bilateral agenesis, Unilateral agenesis, Uterus didelphus (Korpus uteri duplikasyonu) görülür. Uterus didelphusda korpus uterus ikiye ayrılmış şekilde görülür. Çok nadirdir. Agenesis yanında aplazi ve hipoplazi görebiliriz. Aplazi; rudimenter, hipoplazi; normalden küçük şekillenmesidir.
Uterusun edinsel yer (Vaziyet) değişiklikleri
Fıtıklaşma;  Abdominal ve ventral fıtıklara bağlı uterus yer değiştirebilir. Nadir görülür. Sizin daha fazla görecekleriniz meslek hayatınızda prolapsus vagina ve prolapsus üteridir.
Prolapsus Uteri; İnvagine uterusun vagina ve vulvadan dışarı çıkmasıdır.
Hazırlayıcı sebepler;
1.       uterusun doğum sonrası atonisi, 
2.       pelvis ligamentlerinin gevşekliği, 
3.       serviksin açık kalması,                 
4.       daha önce oluşan vagina prolapsusu
Yapıcı sebepler;                  
1.       Uterus atonisi,
2.       Güç doğumda çekme müdahaleleri,
3.       Plasentanın düşmemesi
4.       Postparturient hipokalsemi,
5.       Baklagillerin yenmesi sonrası oluşan hiperöstrojenizm

Sığırlarda genelde gebe kornuda görülür. Multipar hayvanlarda ise duruma göre her iki kornuda karşımıza çıkabilir. Multipar hayvanlar derken özellikle kedi köpekler gibi hayvanlar aklımıza gelir. Östrojenden zengin bitkilerle beslenen hayvanlarda prolapsus üteri daha fazla görülür. Östrojenle zengin bitkilere örnek yonca olabilir. Hızlı bir doğum oluyorsa o sırada oluşa gelen vakum sebebiyle kolaylıkla prolapsus uteri şekillenebilir. Eğer prolapsus uteri oluştuktan sonra hayvan tedavi edilmezse prolabe olan uterusta ne görebiliriz? Özellikle burada konjesyon görürsünüz. Çünkü venöz dolaşım zorlaşmıştır. Bu konjesyonlar sonucunda hayvana zamanında müdahale edilmezse dejenerasyon ve nekroz şekillenecektir. Nekroz neticesinde sekonder enfeksiyon ve septisemi olabilecektir. Septisemi sonucunda da hayvanda ölüm görülür.
Vaziyet Değişiklikleri
                Tortio uteri; bunlar sığırlarda ve koyunlarda özellikle sığırlarda problem olabiliyor. Diğer hayvanlarda mutipar hayvanlarda olsa bile çok fazla problem oluşturmaz nedeni ise daha kolay düzelebilmesidir. Transversal olarak uterusun ekseni etrafında dönmesi neticesinde şekillenmektedir. Burada asıcı olan bölgeler ya cervix uteri veya vagina öbür taraftada mezoovaryumun arasında kalan uterus kornularında torsiyon şekillenebilmektedir. Özellikle gebe ineklerde rastlanan bir durumdur. Fakat yalnızca gebe ineklerde değil mukometra gibi uterus lümeninde aşırı sıvı biriken olgularda da torsiyo üteri görülebiliyor. Bu torsiyon 900, 1800 veya 3600 olabiliyor. 90 derece olanların kendiliğinden düzelme ihtimali var fakat hafif bir dolaşım bozukluğuna yol açabiliyor. 180 derece ve daha yukarılar da hem güç doğuma yol açmakta hem konjesyon, dejenerasyon ve nekroz gibi olaylar şekillendirebilmektedir. Multipar hayvanlarda bir kornuda veya bir kısmında uniparlarda (sığır) uterusun tümünde görülebiliyor. Sebebleri; Lig. lata gevşekliği,  fötüsün duruşu, amnion sıvısı miktarı hazırlayıcı;  fötüs hareketleri ve dış mekanik etkiler yapıcı sebeplerdir.
Ruptura uteri; uterus rupturu sonucunda hayvanda peritonitis iç kanama ve daha sonrada septisemi oluşabilir. Bu yırtılmaya eğer dışarıdan özel bir müdahale yok ise genelde uterusun duvarının ventralinde rastlanır. Nedeni uterusta meydana gelen basınçtır. Bir kere bir yırtılma şekillendiyse iyileşme çok zordur.
Uterus Kistleri
                Uterusta endometriyumda bez kistleri görülür. Bunlar çeşitli sebeblerle oluşabilir. Genelde enfeksiyonlar sonucunda uterus endometriyumda bez kistleri vardır. Yine uterusta mukus birikime, doğum sonrası involusyona, hormonal dengesizlikten kaynaklanan hiperplazilere bağlı olarak şekillenir. Özellikle östrogen ve progesteron dengesizliğine yol açar. Bu kisteri oluşturucu sebeblerden bir tanesi de hidrometradır.
Endometriyal Hiperplazi
                Cervix ve vajinanın tıkanması neden olur. Cervix ve vajinada tıkanıklık şekillenirse uterus bezleri sekresyon yapmaya devam edecektir, sekresyon yapınca uterus lümeninde sıvı miktarı artacaktır ve bu oluşan sıvı oradaki sekonder bakteriyel enfeksiyonlar için çok iyi bir ortam oluşturacak ve oranın enfekte olması neticesinde de bu endometriyal bezlerinde tıkanmasına neden olacaktır. Buda endometriyal bezlerin sayısının boyutlarının artmasına yol açacaktır. Endometriyal hiperplaziye  foliküler kistler ve progesteron neden olabilir. Teka hücre tümörlerinde görülebiliyor. Fitoöstrojenik bitkiler yol açabiliyor.
                 Köpeklerde oldukça sık görülür. Çünkü köpeklerde dışarıdan östrüsü geçiktirmek istendiğinde progestagenler verilebiliyor hayvanlara bu da uterusta endometriyal hiperplazi bunun da daha şiddetlisi kistik endometriyal hiperplaziye yol açabiliyor. Bu tür kistik endometriyal hiperplazi ve endometriyal hiperplazi görülen hayvanlarda pyometra şekillenmesi çok daha yüksektir. Endometritis ve pyometrayla sonuçlanır.  Uterus mukozası ve kornular oldukça hiperemik ve ödemlidir.
                İnsanlarda olursa daha çok prekanseröz lezyon ortaya çıkar.
Adenomyozis
                Konjenital veya edinsel olarak, myometriumun kas demetleri arasında endometrial bezlerin ve stromanın bulunmasıdır. Normalde bezler endometriyumda vardır. Miyometriyumda görülmez. Bazı insan ve hayvanlarda genetik olarak doğmasal görülebilir. Adenomyozis görüldüğü olgularda %80-90 kronik endometritis vardır. Kısırlık sebebidir. Bunun yanında artefakt olarak rastlayabiliriz. Uterusu açmadan direkt tespit solusyonuna attığınızda uterus kasları kasılırken endometriyumda bezler uterus kasları arasına invagine olabilir. Bu da yanlışlıkla kistik endometriyal hiperplazi olarak tanımlanabilir.
Dolaşım Bozuklukları
                Anemi; genel anemi olaylarında, durgunluk hiperemisi;              uterus vaziyet değişiklikleri,  ödem; östrus sırasında (inek, köpek), kanama;                hemorajik endometritis, güç doğum, tümör, hemometra (ruptur), peteşi (enf.hast.) ve hiperplazi dolaşım bozukluklarında görülür.
                Septik metritislerde tromboz görülebilir. Septik tromboz deyince ne anlarız? Trombüste irin oluşturan pyojen bakterilerin bulunmasıdır. Septik trombüs emboli oluşturabilir. Septik trombüsten emboli oluştuğunda ne anlıyoruz? Başka bir organda infarktüs oluşur. En fazla akciğerde ve beyinde oluşur. Çünkü buralar damar yönünden zengindir ve dolaşım buralarda fazladır. Burada ise daha fazla olarak böbreklere gider.
Uterusun Yangısı
Endometriyumun yangısına endometritis, Tüm uterus duvarını içine almışsa metritis, Uterus serozasının yangısına perimetritis, Uterusu çevreleyen dokuların yangısına parametritis adı verilir. Parametritis şekillendiğinde metritis de var perimetritis de vardır.
Normalde östrogenin etkisi altındaki uterus enfeksiyonlara dayanıklıdır. Östrogen uterus kaslarını kontrakte ederek enfeksiyonların atılmasını sağlar. Progesteron ise tam tersidir. Başbelasıdır. İmmun sistemi baskılar. Uterus içerisindeki immun sistemi baskılar. Uterus kontraksiyonlarını engeller. Etkenler koitus, suni tohumlama  veya hematojen yolla uterusa ulaşabilir.
Endometritis; Düvelerde koitus sırasında hafif formda oluşur. Tritrichomonas fetus, Camphylobacter fetus, etkenler arasındadır. Kısraklarda ise streptokoklar, E.coli  en fazla rastlanan etekenlerdir.
Endometritis  catarrhalis acuta;  Tritrichomonas fetus, Campylobacter fetus etkenleri arasındadır. Önemli bir makroskobik bir değişiklik yoktur. Mukozada hafif bir hiperemi ve mukoz eksudat görülür. Mikroskobik olarak da endometriumda nötrofil granülositer ve plazmasiter infiltrasyon görülür.
Endometritis purulenta;  Strep., staph., koli bakteriler enfeksiyona yol açarlar. Makroskobik olarak mukoza hiperemik ve şişkin, hayvan ve etken türüne göre değişik renkte irinli eksudat görülür. Mikroskobik olarak bakıldığında, propria mukoza ve bezlerin içinde yoğun nötrofil granülosit yığınakları, l. epitelyaliste  yer yer koagulasyon nekrozu,  zamanla lökositlerin yerini lenfoplazmasiter infiltrasyon alır.
Endometritis diphtheroidea et necroticans;  Strep., staph., koli bakteriler yine etkenler arasındadır. Mukozanın derin yangısıdır. mukoza kalınlaşmış, nekrotik, gri ve koyu renkte kolay parçalanabilir.
Köpeklerde Pyometra
Sebep progesteron artması korpus luteumun kalıcı olması ve bunun neticesinde uterusta bakteriyel enfeksiyon gelişir. Etkenler e. coli, streptokok ve stafilokoklardır. Unilateral yada bilateral olarak şekillenebilir. Fazla irin olduğunda duvar kağıt gibi incelir. e. coli’de görülür. İrin az ise cornularda ampul gibi boğulmalar görülür, duvar kalındır, streptokok ve staphilokoklarda görülür. Proteus ve e. coli'de irin yapışkan kıvamlı pis kokulu, çikolata rengindedir. Streptokok ve stafilokokta ise İrin kokusuz, sarı-yeşil renktedir. İrin temizlendiğinde mukoza parçalanmış, nekrotik, ülserli, yer yer hiperplaziktir ve mat beyaz küçük kistlere de rastlanır. Serviks kapalı ya da irin akmasını sağlayacak kadar açık olabilir. Enfeksiyon geliştiğinde uterusun seviksinin kapalı olduğu ve kalıcı bir korpus luteum olduğu göze çarpar ve uterustaki serozada damarların çok belirgin olduğu görülür. Bütün bunlara köpekte diöstrustaki artan progesteronun yol açtığı söylenmektedir.
Progesteron sebebiyle oradaki immun sistem zayıflar, uterus kontraksiyonları zayıflar ve bakterilerin yapışması için uygun ortam sağlanır özellikle de e. coli’lerin çoğalmasıyla metritis şekillenebilir. Özellikle dişi köpeklerde üretral enfeksiyon varsa üretradan kaynaklanan enfeksiyon uterusu kolay enfekte edebilir. Bakteriler genelde sistitis varsa ve e. coli kaynaklıysa uterusta da görülebilir. Sonucunda pyemi (kanda piyojen bakteriler) septisemi (patojen bakteriler) toksin(irinden) pyometrada biriken irin çok fazlaysa uterusta yırtılmaya yol açar. Yırtılma neticesinde peritonit ve sonucunda ölüm. Toksinden kaynaklanan toksemi ve bunun sonucunda parankim organda dejenerasyon ve ölüm.
Klinik olarak vulvadan çikolata renginde akıntı, abdominal şişlik, poliüri, polidipsi, immun kompleks glomerulonefritis, iştahsızlık, yorgunluk görülür. Kan muayenesinde üre kreatin miktarı artmış, lökositozis, mononükleozis. Ekstramedullar myelopoezis( myelosit serisi artmış (nötrofil monosit) görülür.
İneklerde Pyometra
Sebebi uterusta bir enfeksiyon olması ve sonrada kalıcı korpus luteum şekillenmesidir. Ovaryumdaki korpus luteum aktivitesi ile ilişkilidir. Oluşturucu sebepler güç doğum, retensio secundinarium veya çiftleşmeden sonra erkekten dişiye enfeksiyon geçmesi ve bunların CL’un kalıcı olmasına yol açması ve neticesinde artan progesteron düzeyidir. Uterusta oluşan irin birkaç ml’den litrelere kadar olabilir. Streptokok, stafilokok, e coli ve proteuslar rol oynar. İrin kıvamlı, musinöz, krem ya da grimsi yeşil renkte olur. Uterus duvarı kalın, hamurumsu kıvamda ve parezise uğrar. Serviks kontrakte fakat az miktarda irin vaginaya sızar. İneklerde pyometrada östrus görülmez ve cervix kapalıdır. Atlar kızgınlık gösterebilir. Serviks açıktır. Akıntı çok fazla belirgindir.

Uterusun Özel Hastalıkları
Nekrobasillozis
Etken fusobakterium necrophorumdur. Hayvanda panaritium(tırnak yangısı) varsa ascendens olarak vagina ve uterusa gelerek nekrobasilloz metritis yapabilir. Yine inek ve koyunda doğumdan sonra ya travma neticesinde kontamine olarak bulaşma yada genital bir hastalık neticesinde etkenler uterusu etkileyebilir. Uterus büyür, cornular genişler fakat lumendeki irinli eksudat çok daha sınırlıdır. Kesit yüzünde kırmızı çizgiler demarkasyon alanı dediğimiz bölgeler görülür. Uterus daha gevşek kıvamdadır. Demarkasyon sahası alanı altında koagulasyon nekrozu görülür. Diğer pyometrada yoktur.
Mikroskobik olarak nötrofil granulosit infiltrasyonu, koagulasyon nekrotik alan ve etrafında demarkasyon alanı ve hiperemik alan görülür. Etken venlerde trombozlara yol açar. Bu trombozlar embolik metastazlara yol açar.  Trombozlarla beraber yaygın bir vaskulitis şekillenir. Bunun sonucunda ölüm görülür.



Tuberkulozis
Hematojen: İlk enfeksiyonu izleyen generalizasyonda veya reenfeksiyonu izleyen enfeksiyonda görülür. İlk enfeksiyonu izleyende milier, reenfeksiyonu izleyen enfeksiyonda ise kazeöz diffuz organ tuberkulozu görülür. Hematojen generalizasyon kan yoluyla yayılır. Uterusa gelir o zaman uterus mukozasında milier (0,5 1 cm çapında) tuberküller görülür.  Hayvan yaşarsa bu tüberküller büyür kazifiye olur o zamanda kronik organ tuberkulozuna döner.
Desendan: Uterusa etkenler desendan olarak gelebilir. Daha önce hayvanda eğer periton tuberkulozu varsa etkenlerin direk temasla oviducta gelmesi oviductanda uterusa geçmesi sonucunda desendan olarak kronik kazeöz organ tuberkulozu şekillenir. Primer olarak hayvanda koitus sırasında geçebilir. Burdan vulva ve vaginadan uterusa geçebilir ve milier tarzda şekillenir. Eğer hastalık kronikleşirse büyür ve kazeöz kronik organ tuberkulozu şekillenir.
Makroskobik olarak uterus büyümüş, duvarı  kalınlaşmış ve lumeninde seröfibrinöz eksudat göze çarpar. En fazla ineklerde görülür. Etkenler eğer hayvan gebe ise plasentayı etkiler ve göbek kordonuyla fötusa geçer. Etkenler en fazla sol karaciğer lobunu ve portal lenf düğümlerini etkiler. Fötusta bu görülüyorsa primer kompleks oluşur.(primer kompleks ilk girdiği lezyon ve bölge..burda portal lenf düğümü sol kc lobu). Uterus tuberkulozu hayvanlarda genelde kronik organ tuberkulozu şeklinde görülür.
Abortus 
Gebelik süresi tamamlanmadan, tam canlılık kazanmamış ve dış ortamda yaşama şansı bulunmayan fötüsün ölü ya da canlı olarak uterus dışına çıkarılması olarak tanımlanır.
Ölü doğum; gelişimini tamamlamış ancak herhangi bir nedenle ölmüş olan bir fötüsün doğmasına denir.
Prematüre doğum; erken doğumdur, dışarıda gerekli bakım beslenme ile yaşayabilir.
Ölü embriyo atılımı; genellikle sığırlarda görülür. İmplante olamayan embriyonun atılımıdır. Genellikle fark edilmez
Abort nedenleri: Enfeksiyöz ajanlar (Bakteri, mantar, virus ve protozoanlar). Yaşam için gerekli madde eksiklikleri, annenin akut ya da kronik septisemik hastalıkları, toksik, nutrisyonel , genetik ve fiziksel hastalıklar, tırfıl, yabani tütün, Ergot mantarı, sarıçam, çavdar mahmuzu, östrojenik yoncalar gibi bazı bitkiler, hormonlar, travmatik etkenler olarak sayılabilir. Abortus nedenlerinin teşhis oranları %5-50 gibi değişkenlik göstermekle birlikte nedeni saptanan abortusların %90’ı enfeksiyöz karakterdedir. İntrauterin ölüm yavrunun uterusta ölmesidir. Uterusta ölünce yavruda değişiklikler şekillenir. Maserasyon, mumifikasyon, rezorpsiyon ve lithopedion.
Maserasyon; steril ya da bakterilerin etkisi ile yumuşak dokular erir, ana tarafından emilir ve yalnızca kemikler kalır, kokuşma ve amfizem oluşur. Kalıcı olduğunda kısırlık şekillenebilir. Kalıcı kemik parçaları uterusta yırtıkları onun sonucunda septisemi ve ölüm görülebilir.
 Mumifikasyon; fötal sıvılar emilir, fötus kurur ve büzüşmüş halde kalır (en fazla domuzlarda, inek, koyun, kısrak). Mumyalaşma için geçen süre fötus büyüklüğüyle orantılıdır.
Rezorpsiyon; Ölen embriyo tamamen emilir ve herhangi bir kalıntı yoktur.(embryonal ölümde - inek, domuz)
Lithopedion; mumifiye fötüs üzerine Ca tuzları çökmesi sonu kireçleşip taşlaşabilir. (tavşan) 
Abortus şekillenirse akla bakteriyel yada protozoonlar nedenler gelmelidir. Daha sonra onlar elimine edilirse virus, mantar, üreaplazma yada enfeksiyoz olmayan nedenler akla gelmelidir.
Brucellozis
Etken gram negatif küçük basil ya da kokobasillerdir. Bakteriler hücre içinde yaşar ve kronik enfeksiyona yol açar. Sığırlarda Brucella abortus, koyun ve keçilerde B. Melitensis, domuzlarda B. Suis, köpeklerde B. Canis.
Sığırlarda brucellozis; Sığırlarda enfeksiyon kaynağı aborte fötüs, plasenta ve bulaşık uterus akıntısıdır. Enfeksiyon genellikle sindirim kanalı yoluyla olur. Vagina, konjunktiva ve deri yolu ile de enfeksiyon oluşabilir. İnsanlara peynir, krema, çiğ süt ile bulaşabilir. Akut brucellozisli insan yürüyemez gecikmişse de kalıcı eklem hasarlarına yol açar. Enfekte boğalardan alınan spermayla da bulaşır.
Etkenler lokal lenf yumrularına yerleşir. lokal lenf yumrularında akut lenfadenitis şekillenir. Oradan etkenler hücre içi yerleşim gösterir.  Etkenler plasenta hariç hangi hücrelerin içine yerleşir? Makrofajlar ve nötrofillerin içine girerler. Fagosite edilirler.
Etkenler dişilerde dalak, meme bezleri, meme lenf düğümleri ve gebe uterusta; erkeklerde ise lenfoid dokular, testis ve eklenti bezlerinde yerleşirler. Etkenler kolostrum ile yayılırlar. Fakat bazı dönemlerde süte bakıldığında bazen pozitif bazen negatif olabilir. Hayvanda brucella çıktığında direk imha edilmesi lazımdır ama yapılmıyor. Sığırda gebeliğin son döneminde görülür. Özellikle interkotilodonar bölgede yerleşir. Gebe uterusa eritritol maddesinden dolayı yerleşir. Beslenirken o maddeye ihtiyaç duyar. Tipik olarak kotiledonlar arasındaki alanlarda endometrium ve korion arasında kokusuz, kirli sarı renkte az çok yapışkan ve sümüksü bir eksudat toplanır. Eksudat içinde gri sarı renkte doku parçaları vardır. Yavru zarları, göbek kordonu ödemli ve plasentitis görülür. Gebe hayvanlarda son sömestırda abortus, retensio ve erken doğuma yol açabilmektedir. Uterusta seroprulent nekrotik endometritis görülür. Buradaki lezyonlara bakınca kanalların hiperemik olduğu özellikle lenfoplasmositer epiteloid hücre infiltrasyonları olduğu göze çarpar. Özel boyamalarla makrofajlarda etken ortaya konabilir. Kronikleştiğinde plasentitis ve plasentalı uterusta yapışma yapar. Bunların neticesinde retentio görülür. Burada kirli, yapışkan, kokusuz sıvı ve eritritol maddesi vardır. Teşhisi kolaydır.
Fötusta deri altında kanlı ödem vardır. Otolitik değişiklikler vardır. Abomazum sıvısı sarımsı renkte saman sarısı görünümündedir. Göğüs ve abdomende kanlı serohemorajik sıvı 10-100 ml. Bu üçünü görürsen %90 brucelladır. Atık fötusların bazılarında bütün vücudun tamamen kırmızı olduğu görülür. Bu otolitik bir değişikliktir. Bu fötusun anne karnında öldüğünü gösterir. Fokal nekrozlar görülür. Karaciğer, böbrek dalak ve lenf düğümünde görülür. Akciğerlerde lezyon görülür, akciğerde pnomoni görülür. Mikroskobik ayırt edilir. Bronş ve bronşiollerin içinde makrofaj ve nötrofil lokosit infiltrasyonu görülür. Brucellaya özgüdür başka bakteriyel enfeksiyonda görülmez.

Koyun ve Keçilerde Brusellozis
                Mastitis ve abortla seyreder. Brucella melitensisteki abort çok yaygındır ve özellikle keçilerde enfeksiyonlara yol açar. İnsanlarda ise malta humması denilen hastalığa yol açar. Koyunlarda yaygın bir şekilde retensiyo sekundinarium varsa brucelladan şüphelenilir. Sevdiği yerler aynı sığırlarda olduğu gibidir.  Genelde 3-4. aylarda  kitle halinde abortus görülür. Kitle halinde abortus denilen durum sürünün %50’sine kadar ulaşabilen bir rakamdır. Bulgular inekteki gibidir. Bir kere abort yaptıktan sonraki yılda abort yapmayabilir. Şu nankörlüğü vardır; abort yapar ve sonraki yıl abort yapmaz ve hayvan sahibi iyileştiğini düşünür ama bir sonraki yıl tekrar abort yapar. Hayvanın elden çıkartılması gerekir. Plasentitis yapar.
                Hayvandaki bulgular yüksek ateş, gebe koyunda zayıflama, ishal, mastitis ve topallıktır. Bunlar insanlarda da görülen bulgulardır.
                İnsanlarda görüldüğünde tedavisinde yoğun olarak antibiyotik uygulaması yapılır ama en fazla penisilin kullanılır.
Köpeklerde Brusellozis
Köpekler diğer brucella türlerine karşı dirençlidir. Brucella canis enfeksiyona yol açar. Abortus ve epididimitis yapar.
Kampilobakter Enfeksiyonları
İki tür kampilobakter  vardır;
C.fetus subsp. venerealis ; sığırlarda infertilite ve sığır-koyunlarda abortus  yapar.
C.fetus subsp. fetus  ; koyun ve sığırlarda enteritis ve ishal, her iki türde abortus yapar.
                Genç boğalar etkeni alsalar bile etkenler yerleşemez çünkü prepisyumun kriptleri vardır. Bu kriptler hayvan büyüdükçe, olgunlaştıkça gelişir ve girintili çıkıntılı hale gelir. Etkenler kriptler geliştikçe buraya daha kolay gelip yerleşiyor ve gelişiyorlar. 5-6 yaştan önceki hayvanlarda etken  olsa bile barınamıyor.
En fazla koitusla bulaşıyor. Koitusla dişiye bulaştıktan sonra dişinin östrüs evreleri arasında normalden fazla uzama görülüyor. Bunun sebebi erken plasenta görülme neticesinde, plasentanın rezorbsorsiyonu nedeni ile östrüsün uzamasıdır. Anneler abortlar 4. ve 6. aylarda  görülür. Abort oranı brucellaya göre nisbeten daha  düşüktür. %5 ila %20 arasında seyreder. İnek tekrar gebe kalabilir. Annedeki bulgular cervixin  yangısı, vajinitis ve kataral endometritistir. Kotiledonlar nekrotik, ödemli, ve sarı kahverenkli eksudatla kaplıdır.  Şiddeti nisbeten daha azdır.
Fötüste ilk bakışta lezyonlar birebir brucelladan kaynaklanan lezyonlara benzer. Deri altı kalınlaşmış ve jöle kıvamındadır. Toraks ve abdomende serohemorajik sıvı ve abomazumda limon sıvısı renginde bir sıvı vardır. Bütün bunlar brucella ile birebir karışabilmektedir. Bunun yanında ayırıcı olarak karaciğerde fokal nekrozlar görülür. Hastalığı atlatan ineklerde bağışıklık görülür. Karaciğerde gördüğünüz fokal nekrozlar kampilobakterler için tipiktir. Vakaların ancak %15’inde bu tür fokal nekrotik lezyonları görürsünüz. Bu lezyonları görmezseniz eğer bu hastalık kampilobakter değildir anlamına gelmez.
Koyunlarda Campylobacterıosıs
                C. fetus subs. intestinalis  etkenidir. Koyundan koyuna kontak yolla ve veneral olarak da geçebilir. Gebeliğin son 1/3 döneminde abort yapar. Karaciğerdeki lezyonlar sığır karaciğerlerindeki gibidir. Birebir aynıdır. Fakat nekrozların çapı 1-2mm’den birkaç cm’ye kadar değişebiliyor. Plöritis ve perikarditis görülür.
Flexispira rappini  Enfeksiyonları
                Oluşturduğu lezyonların Campylobacter spp.’den ileri gelen abortuslarda gözlenenlere benzerliği nedeniyle ayırt edilmesi önemlidir. Haraketli anaerobik, çomakçık şeklinde bir bakteridir.  Diğer hastalıklarda olduğu gibi abortus ve enfekte doğumlara yol açar. Kampilobakter ve brucelladan ayırt edilmesi gerekir. Karaciğerde fokal nekrozlar yapar. Kampilobakterde olduğu gibi fibrinli peritonitis yapar.
Karaciğer üzerinde ince fibrin tabakası görülür. Karaciğerde 0.5 cm ya da daha büyük çapta multifokal esmerden griye değişen renkte ve keskin sınırlı düzensiz odaklara rastlanır. Mikroskobik olarak karaciğerde hepatositlerde nekroz odakları ile nötrofil ve mononüklear hücre infiltrasyonları bulunabilir. Bu lezyonlar görüldüğünde ve Campylobacter izolasyonu yapılamadığında Flexispira rappini enfeksiyonu düşünülmelidir.
Listeriozis
Listeria monocytogenes etkendir. 3 formu vardır; Ensefalitis, Abortus ve Milier visseral apselerdir.
Etken enfekte hayvanların dışkı, idrar, aborte hayvanların plasentaları vagina akıntıları ile bulaşık yem ve suların alınması ile bulaşır. En fazla ise silajla bulaşır. Silajdaki yüksek pH listeria monocytogenes üremesine neden olur. Silaj pH’sı 5,5’e kadar kabul edilebilir. 6’dan yüksek olması istenmez. Retensiyo görülür. Abortus son gebeliğin 1/3’ünde görülür. Gebe hayvanlarda metritis ve septisemi gelişir.
Makroskobik olarak fötüs karaciğerinde toplu iğne başı büyüklüğünde sarı renkte odaklar görülür.
Mikroskobik olarak benzer odaklara akciğer, kalp kası, böbrek adrenal bezler, dalak ve beyinde de rastlanır. Bu odakların orta kısmı nekroza uğrar.
Sığırlarda Listeriosis
Septisemi, endometritis ve r.sekundinarum’la komplike olabilir. 7-8. aylarda erken doğum ve doğumdan kısa süre sonra ölüm olabilir.




Leptospira Enfeksiyonları
L.interrogans serovarları enfeksiyona neden olur. Diğer serotipleri L. Hardjo ve L.pomona’dır. Leptospira şüpheli hayvanlarda en önemli bulgu nedir? Sarılık ve hemoglobinüridir. Babesiada da bu bulgular gözlenir. Etken taşıyıcı inekten fötüse plasenta yolu ile geçer. Hayvanlar arasında bulaşma ise çiftleşme, temas ya da bulaşık çevre ile olur. Generalize enfeksiyonda etken böbrek tubuluslarına yerleşir ve gebelikte uterus ve plasentaya geçer.
İkterus, anemi, hemoglobinuri, septisemi, organ ve dokularda peteşiyel kanamalar,             abort, mastitis ve ölümle karakterize enfeksiyöz bir hastalıktır.
5 Klinik Form vardır. Bunlar;
1.      Perakut   : 12-48 saatte ölüm, semptom yok
2.      Akut        : 3 aylığa kadar buzağılarda, ishal, barsak atonisi, depresyon, zayıflama, ateş, Hb.uri, ikter, anemi, süt veriminde azalma sütte kan, 
3.      Subakut  : Semptomlar belirgin değil, ölüm % 30
4.      Kronik     : Devamlı ishal, ateş, zayıflama, ilgisizlik 
5.      Atipik     :  Düşük ateş, süt veriminde azalma, mukozalar hafif anemik, ikter yok, genellikle tam iyileşme olması.

Patolojik-anatomik değişiklikler;
1.      değişen derecede ikter,
2.      anemi,                                   
3.      peteşiyel kanamalar,
4.      deri ve mukozalarda nekroz,  
5.      böbrekte büyüme, kortekste gri-beyaz odaklar,
6.      karaciğer büyümüş, küçük nekroz odakları

Olguların  % 25-30’ unda , 6. aydan sonra abort görülür.
Anada endometrium ve plasentada sınırlı nekrozlar, kotiledonlar bulanık sarı, gevşek, plasenta anemik ödemlidir.
Fötusta vücut boşluklarında kanlı sıvı, s/c ödem karaciğerde küçük fokal nekrozlar, dalak,böbrek büyümüş ve gri-beyaz odaklar vardır.
Salmonella Enfeksiyonu
                Gram negatiftirler. Oksotrofiktirler. Özellikle insanlar içinde önemlidirler. Sığırlarda ve koyunlarda da abortusun önemli sebeblerindendir. Kısraklarda da abortusa yol açarlar. Sürünün özelliğine göre abortus sporadik yada epizootik olarak seyreder. Salmonelladan kaynaklanan abortuslarda plasenta atılmamaktadır. Plasentada görülen lezyonlar çok spesifik değildir fakat kahverengiden kırmızıya kadar değişen renklerde lezyonlar görülebilmektedir. Bunun yanında trofoblastik hücrelerde koriyoallantoiste kalsifiye odaklar dikkati çekebilir.
                Annede bazı semptomlar görülmektedir. Bunlar tipik salmonella ile ilgili bulgulardır. Bunlar; ateş, iştahsızlık, şiddetli susama, ishal, zayıflamadır. Bu tür hayvanlarda atık kuzuda özellikle vucutta yaygın ödem özellikle deri altı yaygın ödem görülür. Bunun yanında omfalit ve tendovaginitis ve poliartiritiste dikkati çeken olgular arasındadır.
                İnekte plasentanın atılmadığından bahsetmiştik. Bunun yanında irinli ve nekrotik metritis de bulunmaktadır. Bunun sonucunda septisemi de dikkati çekebilmektedir.
                Fötüste bulunan klinik bulgular her zaman olmayabilir. Özellikle atıkların akut şekillendiği, yoğun olduğu durumlarda bakteriyel ekim yöntemleri uygulanmak zorundadır.
                Salmonellosis atlarda da büyük öenm taşımaktadır. Atlarda abortların önemli sebeblerinden biridir. Yine diğer hayvanlarda olduğu gibi atlarda da hastalığın bulaşma kaynakları pörtor hayvanlar, atık yavrular, fötal sıvılardır ve bunlarla bulaşık mera ve sulardır.
Dışkılarla etken yayıldıktan sonra hayvan bunu sindirim sistemiyle alır.  Burada ki mekanizma tüm hayvanlarda geçerlidir. Etkenler sindirim sisteminde çoğaldıktan sonra septisemi oluşturur. Hayvan septisemi sonucu ya ölür veya etkenler hayvanın mezenteriyel lenf yumrular, safra keseleri, dalak ve karaciğere yerleşebiliyor. Oradan tekrar ikinci bir yayılım geçiriyor ve safra kesesi, bağırsak ve sütle etken yayılıyor. İdrar, dışkı ile etkenler yayılmaya devam ediyor. Bunu sonucunda eğer hayvan gebe ise özellikle kısraklarda difteroid nekrotik plasentitis şekillenmektedir. Plasentada nekrozlar ve hematom benzeri kanama odakları görülebiliyor. Bunun  yanında göbek kordonunda ödem, hemoraji ve  irin görülmektedir. Taylarda da eğer semptom bulunduğu takdirde yaygın ödem ve kanamalar görülebilir.  Maalesef bu bulgular her zaman  tipik değildir. Eğer tay canlı doğduysa etkeni taşıdığı için ya kısa sürede septisemiden ölüyor yada bu salmonellosizin tipik lezyonları olan poliartiritis, tendovaginitis omfaloflebitis ve pnomoni neticesinde bir haftaya kadar geçen sürede hayvan ölmektedir.
Schıgellosıs
                Kısrakları ve tayları etkileyen bir hastalıktır. Onlarda abortuslara yol açar. Etken Actinobacillus equuli’dir. Buda gebeliğin sonu 3’te 1’lik dönemlerinde abortlara yol açmaktadır ve özellikle yeni doğan taylarda septisemik lezyonlarla karakterizedir.
Actinobacillus equulide dikkati çeken bulgu eğer hayvan aborte olmamış ve erken doğmuş ise  ve yaşayabilir özelliklere sahipse bazen aborte olan hayvanlarda bütün organlarda özellikle karaciğer ve dalakta buna dahil olmak üzere toplu iğne başından 1-3mm çapında nekrotik odaklara rastlanır çok sayıda. Bunun yanında aynı salmonellada olduğu gibi fibrinöz irinli poliartiritis de görülmektedir. Yine bunlarda kataral enteritis görülüyor.
Yersinia Enfeksiyonları
Yersinia pseudotuberculosis etkendir. Bu arada yersinialar insanlarda yersinia pestis ile akrabadırlar. Yersinia pestis vebadır. Veba ne ile bulaşır? Fare ve pirelerle bulaşır.  Bizi ilgilendiren Yersinia pseudotuberculosistir.
koyun sığır ve keçilerde abortuslara yol açar. Ortalama tahminim %5 civarında bir abortuslardan sorumludur. Tabiki bölgeye göre değişir. Koyunlarda abdominal apslere, enteritise, testis ve epididimiste yangıya yol açmaktadır. Yersiniosiste aborte olan hayvanlarda plasentitis yaygın olarak görülür. Yersinia pseudotuberculosiste  en dikkati çeken bulgu fötüs karaciğerinde solgun renkte mikroz odakların olmasıdır. Fötüsün karın ve göğüs boşluğunda az miktarda fibrin içeren sıvı da vardır fakat bu hiçbir zaman kampilobakter veya brucella türlerinden kaynaklanan abortuslardaki seviyeye ulaşamaz.
Mikroskobik olarak bakıldığında karaciğerdeki Fötüs karaciğerinde 0.1-1mm çapında solgun renkte nekroz odakları görülür. Granülosit ve mononükleer hücre infiltrasyonu, plasentada yangısal hücreler ve damarlarda fibrinoid nekroz vardır. Bütün bunlar tabiki spesifik bulgular değildir, kesin tehşis için mikrobiyolojik ekim yöntemleri gerekmektedir.
Klamidia Enfeksiyonları
                Obligat hücre içi parazitlerdir. Bunlar hücre içindeki sitoplazmadaki vakuollerde bulunmaktadırlar. Bu görünümlerinden dolayı inklüzyon cisimcikleri deniliyor fakat viruslarda gördüğümüz inküzyon cisimcikleriyle yakından uzaktan alakası yoktur ve özellikle bunlar koyunlarda ovine enzootik abortusun nedenidir. Ya ölü doğum ya zayıf yavru doğumlarıyla seyredebiliyor.
Bulaşma diğer bakteriyel enfeksiyonlara benzer şekilde bunda da oral kaynaklıdır fakat hayvanlarda abortus şekillendikten sonra özellikle koyunlarda bir daha abortus şekillenmeyebiliyor. Fakat bir daha abortus şekillenmemesine rağmen sürüye yeni katılan koyunlar için enfeksiyon kaynağı olmaya devam ediyorlar ve abortusa yol açıyorlar.
Etkenin bulaşma zamanına göre abortus özellikleride değişiyor. Eğer gebeliğin erken safhalarında etkeni alırlarsa o dönemlerde hayvanlarda abortus şekilleniyor fakat geç dönemde etkeni aldıkları takdirde abortus o gebelik safhasında şekillenmiyor bir sonraki gebelik safhasında abortus görülüyor. Retensiyo riski yine burada da vardır. Koriyoallantoisde kuru kösele tarzı bir kalınlaşma dikkati çeker. Bu kalınlaşma brucelladan çok daha şiddetli ve daha kalındır. Koriyonda nekrozlar görülmektedir. Önemli bulgulardan bir tanesi de şiddetli vaskulitis şekillenmesidir ve vaskulitis neticesinde de zaten meydana gelen trombozlar nedeni ile fötüsün beslenememesi ve bunun sonucunda da abortus görülüyor.
Teşhisinde Trofoblast hücrelerinin sitoplazmasında karakteristik inklüzyonlar göze çarpar. (Ziehl-neelsen  veya Gimenez boyalar). Bunun yanında fötüsta deri altında, timusta, lenf düğümlerinde ve kaslarda yer yer kanamalar dikkati çekmektedir. Karaciğerde toplu iğne başı büyüklüğünde koagulasyon nekroz odakları görülür. Etken Chlamydia psittaci’dir  (myagawanella).  Yeni ismi Chlamydophila abortus’tur. Özellikle interkotiledonar bölgenin oldukça belirgin şekilde kalınlaştığı aynı keçe benzeri bir şekil aldığı  dikkati çeker. Difteroid nekrotik plasentitis yaygındır. Interkotiledonar bölgede kalınlaşmalar dikkati çekmektedir. Vucut boşluklarında seröz sıvı görülür.
Q Humması
                İnsanları etkilediğinde Q humması diye tanımlanmaktadır. Riketsiyalles familyasından Coxiella burnetii yol açmakta ve bunlarda Q humması veya Coxiella burnetii’nin yol açtığı bu hastalıkta abortuslar gebeliğin son döneminde şekillenebiliyor. Genelde fötüsta belirgin bir bulgu olmayabiliyor. Bunda da yine klamidyada olduğu gibi interkotiledonar bölgenin çok şiddetli belirgin bir şekilde kalınlaştığı yer yer kalsifiye olduğu dikkati çekiyor. Yine kotiledonlarda nekroz ve hemoraji oldukça belirgin olarak görülüyor.  Hücre içi bir etkendir. Hücre sitoplazmasında yaygın olarak etkenleri giemsa boyamasıyla görebiliyoruz.
Mikotik Abortuslar
                Büyük bir kısmı fötüse spesifik değildir. Ya anneden yada çevreden bulaşık olarak gelmektedir. Yalnız Rhizopus özellikle fötüsü etkileyebilmektedir. Mikotik abortuslar nadir de olsa abortuslar arasında yer almaktadır. Abortusların muhtemelen %1 civarındaki sebebi mikotik abortuslardır. Daha çok gebeliğin geç dönemlerinde şekillenmektedirler. Görüldüğünde lezyonlar nispeten spesifik oluyor. Bunlar ihtiyozis yada dermatofitozise benzeyen bulgulardır. Diğer mantar enfeksiyonlarında olduğu gibi atık fötüslarda da büyük normal hayvanlara benzer bir yerleşim gösteriyor. Özellikle gözün çevresinde  sırt bölgesinde vucudun yan kısımlarında dikkati çekiyor.
                Annede difteroid nekrotik plasentitise yol açmaktadır. Özellikle plasentomlar oldukca büyümüş kalınlaşmış kotiledonlar şişmiş kalınlaşmış olarak dikkati çekiyor. Tabiki dejenerasyon ve nekrozda vardır. Burada yapılan kesitlerde mantar hifaları çok rahat görülebilir.
                Bazen lezyonlar çok belirgin olmayabilir veya akut dönemde hiç görülmeyebilir. O zaman da fötüsün abomazumundan alınan sıvıyı karanlık sahada faz-kontrast ile incelendiğinde mantar hifaları rahatlıkla görülebilir. Nekrozlar yaygın şekilde görülür sebebi ise mantar hifalarının damarları tıkamasıdır.
                Histolojik olarak bakıldığında atık fötüsün  kıl folikülleri ve dermistede mantar hifaları görülebilir. Yangısal hücre infiltrasyonları dermiste non spesifik görülebilir fakat faz boyası rahatlıkla tehşis edilebiliyor.
Protozoon Hastalıkları
  1. Toxoplasma gondii
  2. Neospora caninum
  3. Tritrichomanas foetus
Toxoplasma gondii
                Zootoniktir. İnsanlarda oldukça önemlidir. Neden önemlidir? Gebelerde aborta ve anomalilere yol açar. Koyun ve keçilerde daha önce pek önemsenmiyordu fakat koyun ve keçilerde abortusun önemli bir nedeni olduğu anlaşıldıktan sonra daha çok üstünde durulmaya başlandı. Koyunlarda ve keçilerde abortusa yol açmasına rağmen sığırlarda abortus çok çok nadirdir. Sığırlarda klinik bir hastalığa yol açmazlar. Taşıyıcı olurlar.  Eğer enfeksiyon etkeni koyun ve keçiler erken dönemde oral olarak aldıklarında kuzulama döneme yakın dönemde abortus şekillenebiliyor. Fakat enfeksiyon gebeliğin 110. gününden sonra alınırsa  kuzular normal doğuyor fakat taşıyıcı oluyorlar. Dikkati çeken başka bir olay da toksoplasma etkenlerinin vucudda ankiste olarak kalabildiği durumlarda eğer aşı uygulaması yapıldıysa koyunlarda bu ankiste olan kistler tekrar aktif hale gelip o sırada hayvan gebe ise sürü halinde atıkları başlatabiliyor. Kedi dışkısıyla bulaşık yerlerde bu hastalığın insidansı daha yüksek. Etkenler oral rota izliyor fakat sindirim sistemiyle bulaşma olmasına rağmen koyundan koyuna enfeksiyon veya koçtan koyuna enfeksiyon bulaşma riski yok denecek kadar azdır.
                Özellikle kotiledonlarda çok belirgin toksoplazmaya spesifik lezyonlara rastlanıyor. Bunun yanında trofoblast epitelde ve villus stromasında kalsifikasyonlar dikkati çekiyor. Trofoblastik hücrelerde bakıldığında bazen mikroskobik olarak toksoplazma kistleri ve takizoitler görülebiliyor. Bulaşma yolları arasında burun akıntısı, gaita ve sütte toksoplazma kistlerinin atılması açısından önemlidir. 
                Etken vucuda ilk girdiği yere lezyon oluşturuyor. Sonra tercih ettiği yerlere gidiyor. Burada en fazla aslında beyine gidiyor. Onun haricinde endometriyum, karaciğer, plasenta, akciğer ve miyokarda gidip yerleşmektedir. Hayvan gebe ise nekrotik endometritis ve plasentitise yol açıyor. Fötüsün özellikle beyninde daha sonra akciğer ve karaciğere lezyonlara yol açabilmektedir. Fötüs gebeliğin erken döneminde bulaştığı ise ölebiliyor ve fötüs masere olabiliyor. Normal olarak da abort şekillenebiliyor. Fötüste makroskobik bir lezyon olmayabiliyor. Beyine gittiğinde ise özellikle non supuratif ensefalitis dikkati çekmekte diğer yandan da beyinle ilgili lezyonlar hidrosefalus, hidroensefali  ve beyinde serebral kalsifikasyonlar ve fokal lezyonlar görülmektedir. Köpeklerde çoğu zaman distemper ile birlikte bulunur. Neden? İmmun sistem baskılandığı için.
                Toksoplasmosis bulaşık fare ve ratlar kedileri kovalarlar. Neden? Özellikle de kedi idrarını izlerler.  Fare ve ratlar kedideki şeye karşı cinsel uyarım alıyorlar. Koku reseptörleri değişiyor.  Uterusta endometriyum ve plasetanda fokal nekrozlar oldukça yaygındır.  Hücre içinde ve hücre dışında da etkenler görülmektedir. Kotiledonlarda lezyonlar toksoplazma için çok çok tipik yalnızca buna bakılarak bile tehşis edilebilir. İki  toplu iğne başı büyüklüğünde nekrozlar görülebiliyor. Fötüste intersitisyel pnömoni beyinde pseudokistler, gliozis, non supuratif ensefalitis ve karaciğerde de fokal nekrozlar görülebilmektedir. Fötüs mumifiye olabilir yada abortus olabilir veya da masere olabilir. Kotiledonlardaki nekrozlar özellikle serum fizyolojik ile yıkadığınızda çok daha belirgindir.
Neospora enfeksiyonları
Etken Neospora caninum’dur. Toksoplasma ile karışabilmektedir. Köpek ve kedilerde özellikle bunlarda şiddetli nöromuskular hastalığa yol açması açısından önemlidir. Neospora ile enfekte köpeklerde çok belirgin tremorlar dikkati çeker. Bu havyanlarda deneysel olarak enfekte yavru doğumları görülüyor. Non supuratif nekrotik ensefalitis görülebilir. Abortus genellikle köpeklerde gebeliğin ikinci yarısında bunun yanında koyunlarda da abortusa aynı toksoplasmada olduğu gibi yol açabilmektedir. Plasentada villuslar nekrotik, kotiledonlar arası bölge nispeten normaldir. Gliozis ve nekroz odakları beyinde görülebilmektedir. Serbest protozoonları görmek çok zordur. İmmunohistokimyasal yöntemlerle etkenler görülebiliyor. Beyinde hemorajik odaklarda görülebilir.
Trichomoniasis
                Etken T.fetus’dur. Abort genellikle gebeliğin ikinci ve dördüncü aylarında oluşmaktadır. %5-%30 oranında abortusa yol açıyor. Bu etken özellikle boğalarda penis ve prepisyuma yerleşiyor. Postitis ve balanopostitise yol açmakta ve oradan dişi hayvana bulaşmakta ve onda vaginitise yol açmaktadır. Fakat vagintis klinik olarak bir süre sonra geçiyor ve servititis ve metritise yol açmaktadır. Bunun sonucunda da hayvanda atık şekillenmektedir. Eğer hayvan gebe ise erken embriyonik ölüm şekillenmekte bunun sonucunda da embriyo absorbe edildiği için sığırda repeat breeder görülmektedir. Bunun yanında hayvanlarda pyometra şekillenebilmektedir. Servititis ve metritis görüldüğü durumlarda vaginadan bazen akıntı gelebiliyor bazen de gelmiyor. Erken embriyonik ölüm yanında biraz daha geç ölüm şekillenirse maserasyonda görülebilmektedir. Prulent endometritis şekillenmektedir, akıntılı  görüldüğünde hayvanda pıhtılı, parçacıkla dolu olduğu gri beyaz ve kokusuz renkte olduğu görülür.
                Fötüslarda atık olmasına rağmen belirgin bir lezyon şekillenmiyor. Yavru sıvılarında çok sayıda protozoon bulunuyor.
Viral Abortuslar
1.       BVD
2.       Toga viruslar
3.       Parvoviruslar
4.       Akabane ve cache walley virusu
5.       Mavi dil
6.       Pesti viruslar
7.       Herpes virus enfeksiyonları

Sığırların herpesvirus Enfeksiyonu
Bovin Herpesviruslar 1-6 olarak altı farklı gruba ayrılır. BHV-1 daha çok abortusa yol açar. Bunlarda enfeksiyöz rinotrakeitisi ve enfeksiyöz pustuler vulvovaginitis’e yol açıyorlar. Bunları solunum sisteminde gördünüz. 
İnfeksiyoz bovine rinotrakeitis ve pustuler vulvovaginitis ikiside  hayvanlarda abortusa yol açmaktadır. Sığırdan sığıra bütün eksresyon ve sekresyonlarla bulaşıyorlar. Tabiki koitusla da bulaşma vardır. Sığırlarda yüksek abortus oranıyla seyretmesine rağmen koyun ve keçilerde nispeten küçük ve pek önemli değildir. İnfeksiyöz bovine rinotrakeitis ve vulvavaginitis geldiğinde hayvanlarında 4’te 1’inde abortus şekillenmekte ve abortus genellike gebeliğin son sömestrinde oluyor. Genelde aborte olan hayvanlarda makro lezyon olmamasına rağmen bazen olayların tam yüzdesi belli olmamakla beraber %15-20 oranında nekrozlar ile kendisini belli ediyor. Bu nekroz odakları aborte olan fötusta çok şiddetli otoliz yok ise tespit edilebiliyor. Bazen abotus şekillenmeden önce  fötüs rahimde uzun süre kalabiliyor. O zamanda oluşagelen otoliz inkluzyonların görülmesini engelliyor. Bütün bu abortusun sebebi ise aslında plasentada şekillenen nekrotik vakülitis ve bunun sonucunda fötüsün beslenememesidir.
Atların Herpesvirus Enfeksiyonu ( Rhinopneumonitis equi )
Equine herpesvirus-1 etkendir. Atların en önemli abortus nedenlerindendir. Bunun özelliği atlarda hem insidansı yüksek hemde tehşisi nekropsi bulguları çok yüksek olması sebebi ile kolaydır. Bunlara bakınca abort olan taylarda en belirgin makroskobik değişiklik çok şiddetli bir akciğer ödemi görülmesidir. Akciğer öyle şişmiştir ki genelde kostaların izleri çıkar. Pamuk gibi yumuşaktır, içeriye doğru çöker. Kesit yüzünden bol sıvı çıkar. Bunun yanında akciğer ve yine karaciğerde belirgin olmak üzere çapları 3-5 mm’ye ulaşan nekrotik odaklar görülür. Dalakta da nekroz odakları görülsede akciğer ve karaciğerdeki kadar çok olmazlar.
Histolojik olarak akciğerlerde interalveolar septumda kalınlaşmalar ödematöz oldukları görülür. Yine tehşiste her zaman dediğimiz gibi nükleer inklüzyonlar dikkati çeker. Bu inklüzyonlar özellikle karaciğerde yoğun olarak görülmektedir. Eğer hayvanlar abort olmadan yaşarsa onda da kısa sürede hayvan ölebilmektedir. 
Toraks ve abdomende seröhemarojik sıvı asitez ve hemotoraks dikkati çeken olgulardan birisidir. Trekada lezyonlar görülür. Dil ödematöz ve akciğer üzerinde peteşiyel olarak kanamalı olduğu görülür.
Fötüste yaygın deri altı ödemler görülür. Seröz ve seröhemorajik tabiatta olabilir. Bronşlarda da ilerlemiş safhalarda fibrin tıkaçlarıyla dolu olduğu görülür. Histopatolojik olarak bakıldığında nekroz odaklarının çok belirgin olduğu ve bunun çevresindeki sağlam kalan hücrelerde inklüzyon cisimcikleri görülür. Nötrofilik infiltrasyon olmasına rağmen nispeten sınırlıdır. Karaciğerde ve akciğerde inklüzyon cisimcikleri görülür.
Köpeklerin Herpesvirus Enfeksiyonu
Oldukça yaygındır. Köpeklerde abortusa neden olan viral enfeksiyonlar arasında önemli rol almaktadırlar. Yavrular bazen yine kısraklarda olduğu gibi sağlam olarak doğabiliyor fakat yine hasta oluyolar ve yine pneumoniden ölüyorlar. Bundaki bulgular kısraklardan ve buzağılardan biraz daha farklıdır. Bunda da karın ve göğüs boşluklarında kısraklarda olduğu gibi yine hemorajik bir sıvı var fakat bunda yani köpeklerdeki atıklarda peteşiyel ve ekimotik kanamalar çok daha belirgin çok daha yaygındır. Akciğer ödemlidir. Dalak büyüktür. Miliyer tarzda nekroz odakları vardır. Karaciğer, böbrek ve akciğerde görülebilir. Nükleer inklüzyonlar görülür.
Vaginitis ve vulvitis
1.       İnfeksiyöz bovina servikovaginitis ve epididimitis-epivag herpesvirus 4
2.       Sığırların enfeksiyöz pustuler vulvo vaginitisi-herpesvirus 1
3.       Caprine vulvovaginitis-caprine herpesvirus 1
4.       Equin koital ekzantem (herpesvirus)
5.       Koyunların kontagiöz ektiması
6.       Granüler vulvo vaginitis (Ureaplasma diversum)
7.       Sığırların kataral vaginitisi
8.       Kanin herpes virus enfeksiyonu
9.       Tuberkulozis
10.   Ülseratif dermatozis
11.   Ovine vulvitis
12.   Durine
13.   Demodeks

Vaginitisin asıl ismi colpitistir.
Durin
Atlarda Trypanasoma equiperdum’un yol açtığı venereal bir hastalıktır. 3 formu vardır. Deri, sinirsel ve genital formu. Koitusla bulaşır. Bulaştıktan sonra başlaması için değişen sürelere ihtiyaç vardır. Bunun için vaginadan hemen geçen etkenler serozadaki lenfoid sinuslarda inkube olmalıdırlar. Bunlarda depigmente lekelerle karakterize durin plakları olabilir. Bazen hiç iz bırakmadan da iyileşme olabilir. Hayvanlarda kaşeksi ve anemi şekillenebilir. En belirgin bulguları yüzeysel ülserlerle karakterize ve açık renkli düzensiz yüzeylerle kendini belli eden durin plakları dediğimiz olaylardır. İntermiittan ateş klinik bulgular arasında görülür.

Tümörler
                 Genital kanaldaki tümörler çok sık görülmüyor fakat görüldüğünde ise en fazla köpeklerde görülüyor. Köpeklerde de yaşlı köpeklerde görülür. Daha çok da leimiyom karşımıza çıkar. Leimiyom düz kastan köken alan iyi huylu tümördür. Eğer bir köpekte vagina ve vulvadan dışarı sarkan sessiz bir tümör görüyorsanız yuvarlak infiltratif büyüyorsa bu hayvanda büyük ihtimalle foliküler kist vardır. O yoksa meme kanseri kisti vardır. O da yoksa kistik endometriyal hiperplazi vardır. Mutlaka bunlara bakmanız önemlidir leimiyom benzeri bir tümör gördüğünüzde. Tek veya multiple olabilir. Genelde infiltratif ekspansif büyürler aynı patetes gibi. Bunun kötü huylusu leimiyosarkomdur.
                Papillomlar dikkati çeker özellikle sığırlarda ve köpeklerde. Papilloma virus kaynaklı çok sayıda papillomatozis olarak tanımlanan çeşitli büyüklerde vucudun her yerinde olduğu gibi vagina ve vulvada da papillomatozlardan kaynaklanan etkenler görülebiliyor. Daha çok virusla bulaşır.
                Melanomlar kır donlu atlarda ilerleyen yaşlarda görülebiliyor. Genelde infiltratif ve malignant olarak görülmektedir.
Veneral Tümör
                Daha çok geri kalmış ülkelerde görülüyor. Metastaz yaparlar. Genelde metastaz en fazla göze veya deriye olur. Daha fazla göze yapar. Veya vagina yada vulvada peniste ise oradaki lokal  inguninal lenf yumrularına veya genital sisteme yapar onun haricinde iç organlara falan metastazı yoktur. Bazılarında spontan regresyon görülebilir. Spontan iyileşmeden sonra hayvan bağışık olur. Bu hastalık tarihte 3000 veya 5000 yıldır vardır. Yabani canidelerde görülmektedir.
                Köpeklerde 78 kromozom vardır. Bu tümöre genetik analiz yapıldığında  59 kromozom olduğu tespit edilmiş. Bu aslında sebebi tek bir hücredir. 3000 yıl önce bir köpekte mutasyon olmuş ve bu mutasyonla histiyozik kökenli bir hücre doğmuş. Ondan sonra bu hayvan çiftleşmiş ve o hücre klonu öbür hayvana bulaşmış veya mukozal temasla öbür hayvana geçmiş. Orada tekrar çoğalmaya başlamış. Yine temasla birbirlerine geçiyorlar.
  Meme
                Politelia; çok sayıda meme başı bulunmasıdır. Rudimenterdir. Atelia; meme başının olmamasıdır.








ERKEK GENİTAL SİSTEM PATOLOJİSİ


                İç genital organların üriner sistemle ilişkisi vardır. Bu organlar mezodermin ürogental plağından köken alırlar. Dış genital organlar ise gubernaculum genitalisten köken alıyorlar.
Erkek Genital Sistem Organları
1.       Skrotum
2.       Testisler
2.1.    Konvolut seminifer tubuller
3.       Eşey hücreleri ileten yollar
3.1.    tubulus rektus,
3.2.    rete testis,
3.3.    epididimis,
3.4.    duktus deferens
4.       Eklenik genital bezler
4.1.    Prostat
4.2.    Vesicula seminalis
4.3.    Bulboüretral bez
5.       Penis (dış genital organ)
6.       Prepusyum

Skrotum
Dışta, perineal derinin dışa doğru cepleşmesi ile oluşur. İçte, peritonun bu derinin iç kısmını döşeyecek sekilde evaginasyonu ile şekillenir. Skrotumun testislerin ısısının vücut ısısından daha düşük olmasını sağlayacak şekilde gelişmiştir. Bunu iki şekilde sağlar. Biri musculus cremaster’tir. Ortam sıcaklığına göre kasılıp gevşer. İkincisi ise  bu daha da önemlidir. Plexus pampiniformis sağlar. Testislerin sıcaklığının düşük tutulmasına yardımcı olan, testise giren sıcak arteriyel kanı (370 C), testisden dönen, daha düşük sıcaklıkta olan (350 C) venöz kan ile soğutan sistem (Pampiniform pleksus). Bu şekilde, arter ile venlerin bir arada ilerlediği sistem ters akım ısı değişim sistemi (CHES) olarak adlandırılır.
Skrotum kriptorşidizme bağlı şekillenmeyebilir. Aşırı soğuk havalarda çiftlik boğalarında skrotal soğuk ısırığı denilen skrotum derisinin nekrozu şekillenebilir. Skrotum derisinde spesifik (Dermathophilus congolensis ve Besnoitia besnoiti gibi mantar ve protozoonlar ya da chorioptes gibi ektoparazitler) ya da spesifik olmayan nedenlere bağlı dermatitis şekillenebilir.
Tunika Vaginalis
Peritonla aynı yapıdadır. Onun devamı olan çok ince bir mezodermal tabakadır. Tunikanın parietal yaprağı skrotumu ve visseral yaprağı da testisi sarar. Viseral ve parietal tabakalar tunika vaginalis boşluğu (kavum vaginale) ile birbirinden ayrılır.


Hidrosel
Kavum vaginale periton boşluğu ile ilişkilidir. Asites, anazarka ya da lokal lenf ödem oluşumuna yol açan durumlarda kavum vaginalede sıvı toplanmasına hidrosel denir. Hayvanda kısırlık şekillenebilir.
Tunika Vaginalisteki Yangı Nedenleri
1.       Kedilerin enfeksiyöz peritonitisi,
2.       Tüberkülozis,
3.       Kazeöz lenfadenitis,
4.       Dissemine enfeksiyonlar
5.       Skrotum zedelenmesinin yayılması
6.       Actinobacillus seminis
7.       Brucella ovis
8.       Cysticercus tenuicollius

Testisler
Gelişim Anomalileri
1.       Testis hipoplazisi
2.       Kriptorşidizm

Testis Hipoplazisi
Testis hipoplazisi kriptorşidizm ve interseks (XXY Klinefelter sendromu) durumlarında da görülür. Bütün evcil hayvan türlerinde görülür.  Üç renkli erkek kedilerin kromozomları XXY, XX/XXY veya daha kompleks chimera veya mosaic fazla sayıda X ve Y kromozomu bulundurur. Siyah renk için bir X ve orange renk için de bir X kromozomu gerekir. Bu yüzden normal erkek kediler bu iki renge aynı anda sahip olmamalıdırlar.  Boğalarda özellikle İsveç dağ sığır ırkında otozomal resesif bir gene bağlı olarak yüksek oranda (%30) kalıtsal testis hipoplazisi geliştiği belirtilmiştir.
Testis hipoplazilerinin nedenleri;
1.       Germinal hücrelerdeki yetersizlik ya da gonadlara kadar gelişimindeki yetersizlik,
2.       Gonadlardaki germ hücrelerininin gelişimindeki yetersizlik,
3.       Gonadlardaki germ hücrelerininin çoğalmasındaki yetersizlik,
4.       Aşırı derecede gonosit ölümü,
5.       Transplasental enfeksiyonlar,
6.       İntoksikasyonlar
7.       Alternatif olarak; Çinko yetersizliği, endokrin yetmezlikler, kromozomal anomaliler ve testis inmesindeki bozukluklar söylenebilir.

Makroskobik olarak testis hipoplazileri tek ya da iki taraflı olarak şekillenebilir, fakat iki taraflı olanları fark edilmesi güç olabilir. Hipoplazik testisin kıvamı normal testise yakındır ve kesit yüzü taşkındır.
Histolojik olarak incelemelerde spermatogoniumlar, spermatitler ortadan kalkmış sadece sertoli hücrelerinin kaldığı görülür. İntersitisyel dokuda da leydig hücreleri görülüyor. Daha çok vakuolleşmiştir.
Kriptorşidizm
Testisin skrotuma tam olarak inmemesi kriptorşidizm olarak bilinir. Genellikle tek taraflıdır. Fakat iki taraflı da olabilir. Atlarda daha fazla rastlanır. Eğer kriptoşidizm varsa mümkün olan en kısa sürede tedavi edilmesi lazımdır. Kriptorşid olanlar daima hipoplastiktir.
Kriptorşidizmin patogenezi
Testisin normal olarak skrotuma inişi için hem testosterona hem de Müllerian engelleyici hormona gereksinim duyulur. Bunların yapısındaki bozukluklar sonucu veya hormon doku duyarlılığı bozuk olan hayvanlarda gerekli testesteron reseptörü olmadığı için bu tür hayvanlarda kriptorşdizm çok daha sık görülür.
Testis Dejenerasyonu Ve Atrofisi
Başlangıçta testis büyür sonra küçülür. Başlangıçta hızla ilerleyen dejenerasyonda testis yumuşak ve sarkık, turgoru eksik, kesit yüzü taşkın değildir. Dejenerasyonun ilerleyen döneminde parankim azalmasına karşın stroma artar ve sıkı kıvamlı küçük testis oluşur. İleri dönemlerde testiste değişen derecelerde kalsifikasyonlara rastlanabilir. Testis dejenerasyonları tek ya da iki taraflı olabilir ve testisin tümünü tutmayabilir.
Mikroskobik olarak: Başlangıç devresinde spermatozoonların olgunlaşmasında bozukluk,  spermatidlerde dejenerasyon,  birçok spermatidde nekroz, bazı spermatidler çok çekirdekli dev hücrelerini oluşturur. Spermatidlerin sitoplazmalarında vakuolleşme ve çekirdekte piknoz görülür. İleri dönemlerde spermatidler yanında Sertoli hücreleri de kaybolarak bazal membranlar kalınlaşır ve hiyalini bir hal alır.
Orşitis
Testislerin yangısıdır.  Nispeten az görülür. Daha çok septisemik enfeksiyonların testisi etkilemesi sonucu görülmektedir. Sebebleri viral veya bakteriyel olabilir. Bakteriyel olunca en fazla brucellozis dikkati çekmektedir. Orşitisin şiddetine göre ne kadar az olsa bile hayvanların vucud ısısı arttığı için o hayvanlar %90 oranında  sterildir.
Primer Testis Tümörleri
Pratik hayatta en fazla olarak  köpeklerde karşınıza çıkar. En kolay tedavi yöntemi kastrasyondur. Metastaz yapmazlar.
1.       İntersitisyel hücre tümörü
2.       Sertoli hücre tümörü
3.       Seminom (Spermatik germinal epitel)
4.       Teratom (totipotent) Mikst germ hücreli-stromal tümörler

Makroskobik olarak detaylı bir şekilde slaytta anlatılmış ama çok önemli değildir. Klinik olarak sertoli hücresi tümörü daha fazla olarak diğerlerinden fark edilir çünkü sertoli hücre tümöründe öströjen salgımla yeteneği olduğu için bu tür köpeklerde jinekomasti veya tüy dökülmesi daha ileri safhalarda ise eğer testisler kastrasyonla alınmazsa kemik iliği aplazisine kadar giden yan etkiler görülebilir. Sertoli hücre tümöründe hasta sahibi ya kriptorşit olduğundan şikayet eder yada jinekomasti ve tüy dökülmesi şikayetleriyle size gelecektir. Aynı zamanda sertolide prostatda squamoz metaplazi ve diğer sağlam testiste de atrofi görülebilir.
Epididimis
                Segmental aplazi ; doğmasal olarak mezonefrik duktusun bir bölümünün yokluğudur. En fazla boğalarda daha az olarak koçlarda görülür.
                Spermatosel; Tıkanmaya bağlı toplanan spermin epididimis duktusunda oluşturduğu kistik genişlemeye spermatosel denir. Kesit atıldığında irin gibi görülür fakat irinle alakası yoktur. Biriken spermdir.
                Spermatik granülom (koç); spermatosel tedavi edilmediğinde şekillenir. İrin benzeri materyal görülür ama enfeksiyon bunda da yoktur. Koç ve keçilerde sık sık görülür.
                Epididimitis; Testis ve aksesuar seks bezlerinin yangılarıyla birlikte görülmesine rağmen epididimitise orşitisten sık rastlanır. Makroskobik olarak bakıldığında epididimitisin boyutunun ve şeklinini düzensizleştiği daha yumuşak ve yangının başlangıcına göre ilerlemişse daha sert kıvamda olduğu görülür. Sebebleri orşitiste bahsettiğimiz sebeblerin aynısıdır. Brucella, köpeklerde distemper ve e.coli dikkat çeker.
                Varikosel; Varikosel plexus pampiniformisteki spermatic venin dilatasyonudur ve palpasyonla anlaşılabilir.  Kısırlığın önemli nedenlerinden biridir. Sebebi sıcaklıktan dolayıdır. Aygırlarda sık görülür. Kedi ve köpeklerde özellikle söz konusudur.
Prostat
                Prostat Hastalıkları köpeklerde önemlidir. Prostatta görülen yaygın değişiklikler; yangısı (prostatitis) ve hiperplazisidir.
Prostatitis
                 Akut yada kronik olabilir. Köpeklerde sıktır. Etkenler genellikle assendes yada dessendes olarak gelebilir fakat en fazla e.coli, proteus ve streptokoklar ve brucella enfeksiyonları görülür. Yoğun bir antibiyotik tedavisi ile kontrol altına alınabilir.
Prostat Metaplazi Ve Hiperplazisi
                En fazla köepklerde rastlanır. Bazı yüksek östrojenik potansiyele sahip yonca tipleriyle beslenen kısırlaştırılmış koçlarda yassı hücre metaplazili, hiperplazili ve kistik genişlemeli bulboüretral bez büyümeleri görülebilir. Köpeklerde prostat bezi epitelinin yassı hücre metaplazileri neoplastik testislere (sertoli hücre tümörü) ilişkin olarak ya da östrojen verilmesi sonucu spontan olarak görülebilir.
                Nedenleri; prostatik büyüme androjen ve östrojen arasındaki dengenin bozulmasından kaynaklanmaktadır. Östrojen seviyeleri yaşlı köpeklerde ya da Sertoli hücre tümörlerinde artar.  Tedavi amaçlı östrojen verilmesi de neden olur.
Prostatın Neoplastik Hastalıkları
Hayvanlarda prostat tümörleri yaygın değildir. Tümörler çoğunlukla hormonal dengesizliklerle ilişkilidir. Tümörler invaziv olarak genişleyebilir ya da metastaz yapabilir. Metastazları genellikle çoğu tümörlerin aksine kemiğedir.  Prostat karsinomları çoğunlukla 10 yaşın ürerindeki köpeklerde görülür.
PENİS VE PREPUSYUM
1.       Penis ve prepusyumun hipoplazisi
2.       Penisin fleksura sigmoideasının kısmen ya da tamamen yokluğu (koç ve boğa).
3.       Glans penis hipoplazisi
4.       Penisin duplikasyonu (çift penis – difallia)
5.       Penis üretrasının kongenital genişlemesi
6.       Peniste kalıcı frenulum
7.       Hipospadia-epispadia

Hypospadie; halk arasında peygamber sünneti olarak bilinir. Üretranın açılış deliği glans penisin ucunda değil aşağısındadır.
persistent frenulum (penis); nadirdir. Frenulumun kalıcı olmasıdır. Penisin yukarıya çıkmasını engeller.
Parafimozis; Penisin prepusyum içine çekilememesi durumudur. Aygırlarda önemlidir. Sebebleri travma ve yangılardır.
Fimozis; Penisin prepusial orifisyumdan dışarı çıkmasının engellenmesi durumudur. Aygırlarda önemlidir. Bunun sebebi prepisyumda yangı oluşmuş ise o yangı neticesinde penisin orisifumdan dışarıya çıkmasının engellenmesidir.
Balanitis : Glans penisin yangısıdır.
Postitis : Prepusyumun yangısıdır. Çoğunlukla penis ve prepusyum birlikte yangılanır ve Balanopostitis olarak isimlendirilir.