31 Ocak 2013 Perşembe

KÖPEKLERDE KONTRASEPSİYON YÖNTEMLERİ



Kontrasepsiyon
Üreme faaliyetlerinin devamlı veya geçici bir süre için kısıtlanmasına ya da
durdurulmasına kontrasepsiyon adı verilmektedir. Östrüs sırasındaki hırçın davranısları,
evi terk etmeleri, hizmet veren köpeklerin görevden kaçmaları, bir batında fazla
sayıda yavru yapmaları, yavruların bakımsız ve basıbos kalmaları, sehirlerde ve kırsal
alanlarda sayılarının dikkati çeker ölçüde artması ve çevreyi rahatsız etmeleri gibi
sebeplerle, kedi ve köpeklerde kontrasepsiyon yöntemlerinden birine
basvurulmaktadır.
Disi köpeklerde kontrasepsiyon yöntemleri

1) FİZİKSEL YÖNTEMLER
İntravaginal Gereç
İntrauterin Gereç

2) CERRAHİ YÖNTEMLER
Ovariohisterektomi
Ovariektomi
Histerektomi
Salpingektomi
Ovarium’un Autograftı

3) KİMYASAL YÖNTEMLER
Hormonal Yöntemler
Steroid Hormonlar
GnRH Agonistleri
GnRH Antagonistleri
Gonadotropin Enjeksiyonları
Hormonal Olmayan Yöntemler
İmmunokontrasepsiyon
Dokuya Özgü Sitotoksinler

Bu yöntemler temelde, gebeligin olusmasının engellenmesi ve olusmus gebeligin
sonlandırılması olarak iki ana baslık altında toplanmaktadır. Bazıları cerrahi
yöntemlerde oldugu gibi üremeyi kalıcı olarak kontrol altına alırken, bazıları ise
hormonların kullanımında oldugu gibi geriye dönüsümlü olarak fertiliteyi
engellemektedir.
Sosyal, kültürel, ekonomik ve etik ayrılıklara baglı olarak, ülkeler arasında farklı
kontrasepsiyon yöntemleri uygulanmaktadır. Kuzey Amerika’da disi köpeklerde
üremenin denetlenmesinde kullanılan en yaygın yöntem cerrahi sterilizasyondur. Bu
ülkede, reprodüktif faaliyetleri kontrol altına alan mevcut yasal ilaç miktarı da azdır.
Norveç veya Danimarka gibi, _skandinavya ülkelerinde ise cerrahi sterilizasyon etik ve
yasal açıdan kabul görmeyen bir yöntemdir ve bu ülkelerde, nüfus kontrolünde
kullanılan esas teknik medikal kontrasepsiyondur. Avrupa’da ise hem cerrahi hem de
medikal kontrasepsiyon yöntemleri uygulanmaktadır. Burada medikal kontrasepsiyon
amacıyla kullanılan ticari ilaç miktarı Kuzey Amerika’dan fazla oldugu gibi, insan veya
diger türlerde kullanımı onaylanmıs ilaçların, etiket dısı kullanımı da oldukça
yaygındır.

1) Fiziksel Yöntemler
Disi hayvanları östrüs dönemlerinde kapalı tutmak, gebeligin engellenmesinde
kullanılan en ekonomik, en basit ve en etkili yöntemdir. Ancak hayvan sahipleri
tarafından kabul gören ve kolay uygulanabilir bir yöntem degildir ve östrüs
davranıslarının da önüne geçilememektedir.
Köpeklerde çiftlesmeyi engellemek için vaginal ve intrauterin gereçler
gelistirilmis fakat yerlestirme, retensiyon, perforasyon ve yangısal reaksiyonlar gibi
problemler ile cervix’in vaginal yolla geçilmesinin zor olmasından dolayı, bu yöntemler
pratiğe aktarılamamıstır.
Farklı ırktan 20 disi köpek üzerinde yaptıkları çalısmada, kadınlarda yaygın olarak kullanılan bakır T-tip intrauterin gerecin (IUD), köpeklerde gebeligi engelledigini ancak kronik metritis ile pyometraya neden oldugunu bildirmislerdir.

2) Kimyasal Yöntemler

Hormonal Yöntemler

a) Steroid Hormonlar
Disi köpeklerde, çesitli steroid hormonlar seksüel siklusu baskılamaktadır.
Bunlar dogal steroidler, progesteron ve testosteron ile bunlardan elde edilen pek çok
sentetik türevleridir. Sentetik steroid hormonlar, progestinler, medroxyprogesterone
acetate (MAP), clormadinone acetate, megestrol acetate (MA), delmadinone acetate,
melengestrol acetate, proligestone (PRG), norethisterone acetate ve bir androjen olan
mibolerone’dur.
Sayılan bütün bu steroidler, disi köpeklerde seksüel siklusu baskılayabilme
özelligine sahiptir. Henüz tam olarak açıklanamasa da esas etki muhtemelen, östrüs
sikluslarının baskılanmasıyla sonuçlanacak gonadotropik hormon salgılanmasının
inhibe edilmesidir.
Ancak progestin uygulamalarının, kistik endometrial hiperplazi ve sonradan
gelisebilecek uterus enfeksiyonlarını, memelerin gelisimini ve tedavi sonrası laktasyonu
ilerletici etkisi oldugu bilinmektedir. Ayrıca yüksek dozlarda ve uzun etkili
formüllerinin kullanılması, akromegaliye, insülin direncine, meme tümörlerinin
gelismesine, diabetes mellitus’a, karacigerde büyümeye, safra kesesi yangısına, obesite
ve kilo almaya neden olmaktadır. Yan etkilerinden dolayı, bu ilaçların
kullanımına baslamadan evvel, ilacın farmakolojik yapısına, dozuna ve hayvanın
seksüel siklusun hangi döneminde olduguna dikkat edilmelidir.
Bir androjen türevi olan mibolerone, köpeklerde östrüsün uzun süreli
baskılanması amacıyla kullanılmaktadır. Yapılmıs klinik çalısmalar, mibolerone’un
proöstrüs ve östrüsün engellenmesinde bes seneye kadar etkili oldugunu göstermistir.
Uygulamaya beklenen östrüstan en az 30 gün evvel baslanması gerektigi önemle
belirtilmektir. Klitoris’te büyüme, vaginal akıntı, ALT ve AST enzimlerinin
seviyelerinde artıs ve disi fötüslerde erkeklesme gibi yan etkilere neden oldugu
bildirilmistir.

b)GnRH Agonistleri
Nafarelin, leuprolide, deslorelin, buserelin ve goserelin gibi sentetik GnRH
agonistleri, hipofizden farklı miktarlarda gonadotropinlerin üretimini ve salınımını
uyarırlar. Ancak tam aksine, uzun süreli dozlarda kullanıldıklarında, uyarımdan kısa bir
süre sonra gonadal aksisi geriye dönüsümlü olarak engellerler. GnRH agonistlerinin
sürekli uygulanmasının veya uzun süreli salınım formülasyonlarının, erkek ve disi
köpeklerde geriye dönüsümlü olarak reprodüktif fonksiyonları baskıladıgı çesitli
arastırmalarla gösterilmistir.

c)GnRH Antagonistleri
Detirelix asetat gibi GnRH antagonistleri, LH ve FSH hormonlarının
salgılanmasını hızla baskılayıp, ovarium steroidlerinin salgılanmasını azaltarak
kontrasepsiyon saglarlar. Bu uygulama sonucu, hayvan anöstrüs dönemine girer. Ancak
östrüs sikluslarını önlemek için yüksek doz kullanımını gerektirmesi ve uygulamayla
ilgili problemler, bu ilaçların kedi ve köpeklerde ki kullanımını sınırlamaktadır.

d)Gonadotropin Enjeksiyonları
Proöstrüs döneminde uygulanan LH’ın, fertiliteyi engelleyici etkisinin
olabilecegi bildirilmis ancak bu konuda yeterli veri bulunmadıgı ilave edilmistir.
Damariçi yolla uygulanan LH (20 IU/kg) enjeksiyonunun proöstrüsü kısaltacagı ve
belirtilerin gerilemedigi durumlarda 3–4 gün sonra ikinci bir enjeksiyonun
yapılabilecegi belirtilmistir. Uygulamanın etkisinin uygulama zamanına baglı oldugu
sünülmektedir.

Hormonal Olmayan Yöntemler
a)İmmünizasyon
İmmunokontrasepsiyon, belirli bir süre için reprodüktif bir proteinin
kullanılmasıyla, hayvanlarda kontrasepsiyona neden olacak, hümöral bir immun
cevabın üretilmesidir. Bu süre sonunda dolasımdaki antikor (IgG) miktarı azalır ve
hayvan tekrar fertil hale döner.
İmmun sistem vasıtasıyla kontrasepsiyon, yeni bir fikir degildir.
Fertilizasyon öncesi meydana gelen en önemli olaylardan biri, bozulmamıs ve olgun bir
zona pellucida’ya (ZP) sahip ovum’un ovulasyonudur. Spermin hedefi ZP’ye
baglanmak oldugundan fertilizasyonda önemli rol oynar.
Dolayısıyla, anti-ZP antikorlarının üretimi ve bunların ZP’ye baglanması ile
ZP’nin karbonhidrat yapısının ve/veya protein reseptör alanlarının bozulması veya
kimyasal degisikligi genel olarak immunokontrasepsiyon ile sonuçlanır. Köpek ve
birçok memeli türünde domuz zona pellucida (pZP) glikoproteini ile asılama
immunokontrasepsiyona neden olmustur. pZP ile asılama, fertilizasyonu engellemek
için yeterli IgG seviyesinde artısa neden olmaktadır. Ancak yüksek serum IgG
seviyesine sahip asılı köpeklerde, prematüre ovarium atrofisi, polikistik ovarium ve
otoimmun ooforitis gibi ovarium patolojileri ile uzayan proöstrüs ve/veya östrüs ile
karakterize anormal östrüs görülmüstür.

b)Dokuya Özgü Sitotoksinler
Gonadotropin salgılayıcı hipofiz hücrelerini seçici olarak yok eden, GnRH’a
baglanan sitotoksin uygulamasının, kalıcı bir kontrasepsiyon saglayacagı ile ilgili
görüsler bildirilmistir. Ancak bu konudaki mevcut bilgi yetersizdir.

c)Hormonal Olmayan Kimyasal Kısırlastırma
Sadece erkek hayvanlarda kullanılan bir kontrasepsiyon yöntemi olup,
köpeklerin testis ve/veya epididimis’leri içine kimyasal kısırlastırıcıların enjekte
edilmesiyle uygulanmaktadır. Kimyasal kısırlastırıcıların testis, duktus deferens veya
epididimis içine enjeksiyonu, kalıcı azoospermia ile testislerin fiziksel bilesiminde ve
testosteron üretiminde degisim ile sonuçlanmaktadır. Erkek köpeklerde gelistirilmis
kimyasal kısırlastırıcılar, dimethy sulfoxide (DMSO) içeren veya içermeyen
chlorhexidine gluconate, DMSO içinde ethylcellulose ve formalin, ethylcellulose içinde
chlorhexidine, zinc tannate, zinc arginine ve DMSO içinde çözünmüs acrylic hydrogel
N-50 ve N-90’dır. Ancak bu kimyasal kısırlastırıcılarla yapılmıs çalısmalardan elde
edilmis sonuçlar tutarlı veya tatminkâr degildir.

3)Cerrahi Sterilizasyon
Gonadektomi evcil hayvanlarda uygulanan en eski cerrahi uygulamalardan
biridir. Uterus ve her iki ovarium’unda uzaklastırılması olarak tanımlanan
ovariohisterektomi, disi köpekte cerrahi sterilizasyon amacıyla önerilen yaklasımdır.
Bu yöntemin, ovariektomiye, salpingektomiye, oviduct’un baglanmasına ve subtotal
histerektomiye göre avantajları bulunmaktadır. Uterus ve cervix’in uzaklastırılması,
ileride gelisebilecek uterus veya cervix hastalıklarının olusumunu engellemektedir.
Ayrıca, operasyonun birinci veya ikinci östrüs siklusları öncesi uygulanması, meme
tümörü riskini belirgin oranda azaltmaktadır.
Kedi ve köpeklerin ideal kısırlastırma yası tam olarak bilinmemektedir.
Geleneksel olarak, ileride gebe kalması istenmeyen disi kedi ve köpeklerin, yaklasık
6–8 aylıkken kısırlastırılmaları önerilmektedir. Bilimsel bir dayanagı bulunmayan bu
öneri, önceki senelerde pediatrik hastalarda güvenli anestezi tekniklerinin bulunmaması
esasına dayanmaktadır. Günümüz anestezi teknikleri ve ekipmanları ile, erken
yasta kısırlastırma (6–14 haftalık) veya prepubertal ovariohisterektomi operasyonunun
hastada daha az stres yarattıgı, mortalite ve morbidite oranlarının postpubertal
ovariohisterektomi operasyonundan daha düsük oldugu, operasyonun daha kısa
sürdügü, operatörün daha az enerji harcadıgı, anestezi ve operasyondan sonraki
toparlanma evresinin daha kısa oldugu bildirilmistir.
Ayrıca geleneksel yasta (>24 hafta) uygulanan ovariohisterektomi ameliyatının
prepubertal ovariohisterektomi’den daha güvenli oldugunu söylemek oldukça güçtür.
Her ne kadar ovariohisterektomi ameliyatı kedi ve köpeklerde rutin olarak uygulanan
bir abdominal ameliyat olsa da operatörün tecrübesine, hastanın preoperatif risk
faktörlerine, mevcut reprodüktif ve reprodüktif olmayan hastalıklarına (örn; pyometra,
diabetes mellitus, konjestif kalp yetmezligi ve pıhtılasma bozuklukları) baglı olarak
operasyon sırasında veya sonrasında çesitli komplikasyonlar meydana
gelebilmektedir.
Anesteziye baglı komplikasyonların yanı sıra yaranın açılması, dikis hattı
boyunca enfeksiyon, ovarium ve uterus damarlarının tam olarak ligatüre edilmemesi
veya kopması sonucu kanama, üreterin yanlıslıkla baglanması sonucu hidronefroz,
üreter ile vaginal kalıntının kazara baglanması sonucu ureterovaginal fistül veya idrar
tutamama, ovarium ve/veya uterus’tan kalan parçaların granuloması, dikis materyaline
karsı doku reaksiyonları, ovarium dokusunun bırakılması sonucu östrüsün yeniden
görülmesi, intestinal veya peritoneal adezyonlar gibi komplikasyonlar
görülebilmektedir .
Kedi ve köpeklerde yan etkisi bulunmayan, ekonomik, uygulanabilirligi kolay
kontraseptif yöntemlerin arastırılmasına devam edilmektedir. Ancak günümüz
kosullarında, cerrahi yöntem, özellikle sokak hayvanı populasyonu ile mücadelede en
etkili ve kalıcı çözüm olarak kabul edilmektedir.

23 Ocak 2013 Çarşamba

SPERMA MUAYENESİ


1) Makroskobik Muayene

a)Hacim: tür, ırk, yaş, ejekulasyon sıklığı, seksüel presitümülasyon, sperma alma metodu, beslenme, hastalık ,iklim, kalıtım ve sperma alma zamanı sperma hacmini etkileyen faktörledir. Boğa 4-8, koç 0,8-1,2, teke 0,5-1,3, domuz 150-200, aygır 30-130, köpek 1-4, kedi 0,1-0,2, horoz 0,4 0,8ml.

b)Renk: Tür, ırk, beslenme etkilidir. Normalde renk açık kremden koyu kreme değişir. Renk olşumunda spermatozoon sayısı etkilidir. Spermatozoon sayısı arttıkça renk koyulaşır.
Pembe renk yeni bir kanama, kahverengi renk eski bir kanamayı yani hemospermi gösterir. Lökosit sayısı ml de 1300 den fazlaysa patojen bakteri var demektir. Kirli sarı renk ürosperme işarettir. Sarıyeşilimsi renk spermada  irin (pyospermi) vardır. İsviçre esmeri ırkında açık kanarya sarısı karakteristiktir. Ankara keçisinde sarı renk normaldir. Mera besili boğalarda sperma rengi sarı yeşildir. Yeşil renk; betakaroten, sarı renk ise riboflavin tarafından oluşabilir.

c)Kaynama hareketi: Yoğun ve yüksek hareket yeteneğidir. Aygır, köpek ve domuzda yoğunluk azdır ve hareket gözlenmez.

d)Sperma viskozitesi: Sperm sayısı ve eklenti bezine bağlı değişir.

e)Sperma kokusu: Yumurta kokusu gibi, az aromalı bir kokudadır. Diğer kokular patolojiktir.

f)Osmolarite: Normalde 290-310 arasındadır. Aşağısı hipotonik, üzeri ise hipertoniktir. Hipotonik’te baş şişmesi, kuyruk kıvrılmas veı plazma membran yırtrılması gözlenirken; hipertonikte ise dehidrasyon ve hücre fonksiyon bozulması görülür.

2) Mikroskobik Muayene

a)Kitle hareketi: x10 luk büyütmede, 2-3 mikroskop sahasında inceleme yapılır.

b)Motilite: İleri yönde harekeret eden spermatozoonların diğerlerine oranıdır. x40 lık büyütmede incelenir. Yoğunluğu azaltmak için Sodyum sitrat kullanılır. Motilite tespitinde;  
-Mikroskop: Lama 1 damla sperma konur ve ısıtma tablalı mikroskopta x20 lik büyütmede, en az 3 alana bakılır.
-Casa yöntemi: Bilgisayarlı yöntemdir.

c)Yoğunluk: 1ml de spermadaki spermatozoon sayısıdır. Yoğunluk düşükse; yetersiz seksüel stimülasyon, çok yorucu sperma alma ile şekillenebilir. Hastalığa bağlı da oluşabilir.
Yoğunluğu tayin etmede kullanılan metodlar;
-Hemositometrik yöntem: Thoma lamında sayım yapılır. Sulandırmada hayem solüsyonu kullanılır , 0,01 ml sperma alınır ve 5 ml hayem solüsyonu konulur. [1 ml deki yoğunluk=say hücre sayısı / (sulandırma oranı * 1 kare hacmi * sayılan kare sayısı(5 alt ve 5 üst olmak üzere toplam 10 kare sayılmalıdır.)]
-Fotolemetrik yöntem: Prensip özel sulandırıcı ile sulandırılan spermanın ışığı geçirme oranıdır. 0,1ml sperma alınır ve 10 ml %3 lük sodyum sitrat ile karıştırılır. Tüpe konur ve alt üst edilir, ışıkta bakılır.
-Elektronik partikül sayacı: Elektrolit bir sıvı içinde, iki elektrot arasında, elektrik akımyla ortamdaki partikül büyüklğü ve sayısına bağlı yapılır.

d)Anormal spermatozoa oranı:
-Boyama: 1/2,  1/3 oranında boya ile karıştırılır. Eozin ya da metilen blue kullanılır.
-Sıvı fikzasyon: Henkok solüsyonu kullanılır. 0,3 ml solüsyon ile 1 damla sperma karıştırılır ve lama konur. x100 büyütmede incelenir.
Ependorf içine 0.5 cc solüsyon + 1 damla sperma karışımı yapılır ve lama konur. x100 lük büyütmede, immersiyon yağı kullanılarak incelenir.

3) Fiziksel ve Kimyasal Muayeneler

-pH değeri: Taze spermada ve sulandırılmış spermada, gösterge kağıtları ve pH ölçüm aletleri ile yapılır. pH değeri değişimlerinin, dışarıdan bir madde karışması veya ek salgı bezlerinin yangısı sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Ayrıca spermatozoonların metabolik aktivite sonucu ortama verdikleri artık maddeler sonucu da pH değişimleri şekillenebilir. Genelde ruminantların hafif asidik, aygırların ise alkalidir. Türe göre pH değerleri:
Boğa, koç, teke: 6,5-7 (6,8)
Domuz: 6,8-7,5 (7,2)
Aygır 7,3-7,7 (7,5)
Köpek 6,3-6,7 (6,5)
Kedi 6,6-7 (6,8)
Horoz 7-7,7 (7,4)                                                                              

-Metabolik aktivite testleri:
a)Metilen mavisi Redüksiyon testi: Spermada bulunan spermatozoonların aktivitelerini, ortamdan kullandıkları oksijen miktarına göre değerlendirmek amacı ile yapılır. Esası anaerobik bir ortamda bulundurulan sperma numunesinde aktiviteye bağlı olarak ortamda oluşan hidrojen miktarının değerlendirilmesine dayanır.
b)Fruktoz Fruktolizis testi: Sperma plazmasında bulunan fruktozun anaerobik ortamda spermatozoonlar tarafından kullanılmasının saptanması esasına dayanır. Bu test yapılarak spermada bulunan spermatozoonların motilitesi hakkında bilgi edinilir.
c)Katalaz testi: Bu test daha çok spermanın temizliği konusunda bilgi sahibi olmak için yapılır. Spermadaki katalaz miktarının artması, spermada bakteri, irin ve kan gibi maddelerin bulunduğunu gösterir. Yada sperma alma esnasında spermanın kirlenmiş olduğunun işaretidir.

-Dayanıklılık testleri:
a)Spermanın bekletilmesi: Sulandırılmış spermanın buzdolabında   +5 derecede 7 gün süreyle saklanıp, spermaların günlük motilite kontrollerinin ve dayanıklıklarının ölçülmesiyle yapılır.
b)Tuzlu su testi: %1 lik tuzlu su ortamında tutulan spermatozoonların aktivitelerini koruma süreleri araştırılır.
c)Termorezistans testi: Değişik ısı ortamlarında belirli  bir süre tutulan spermalarda, spermatozoonların motilitesi, hareket biçimleri ve morfolojik yapıları değerlendirilir.
d)Soğuk şoku testi: Spermanın soğuk ortamdan etkilenişi araştırılır.
e)Hipoosmatik Swelling test: Spermatozoonun membran fonksiyonlarının bütünlüğü değerlendirilir. Spermanın osmotik basıncı normal şartlar altında izotonik olup, 290-310 miliosmol kadardır.

-Fertilizasyon testleri:
a)Biyokimyasal analizler: Spermatozoonun baş kısmındaki akrozomal bölgede bulunan enzimlerin, seminal plazmadaki düzeyleri araştırılır.
b)Monoklonal antikor testi: Bu yöntemde monoklonal antikorlar spermaya katılarak bunların spermatozoon membranına bağlanma düzeyi araştırılır.
c)Filtrasyon testi: Bu yöntemde ise sephadex filtresi kullanılarak spermatozoonların geçişi kontrol edilir.
d)Cervikal mukus testi: İnvitro ortamda spermatozoonların cervikal mukusa girebilme yetenekleri test edilerek, motilite hakkında bilgi edinilir.                                            
e)Hamster testi: Bu testle de  spermatozoonların zonadan ayrılmış oosit içine girebilme yeteneklerine bakılarak, fertilizasyon kabiliyetleri değerlendirilir.