29 Ekim 2014 Çarşamba

VETERİNER HEKİMLER VE BEŞERİ HEKİMLER TEK SAĞLIK KONSEPTİNE DÖNMELİ


Son yıllarda zoonoz hastalıkların, sık sık tekrar ediyor olması, bunların tüm dünyada hayvan sağlığını olduğu kadar insan sağlığını da etkilemesi, hem ulusal hem de uluslararası otoriteleri alarma geçirmiştir.

Kuş gribi salgınının insanlarda oluşturduğu endişe nedeniyle ve gelecekte insanlığı bekleyen olası sağlık tehditlerinin önüne geçilebilmesi adına, dünyanın belirli bölgelerinde hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığı ile ilişkili olan meslek dallarının zoonoz hastalıklarla ilgili ortak çalışmalar yürütülmesi için meslekleri yakınlaştırıcı faaliyetler gerçekleştirilmektedir.

Son günlerde bu konuda; temellerinin daha 1800’lü yıllarda atıldığı “tek tıp/tek sağlık konsepti”nin tekrar gündeme gelmesi söz konusu. Veteriner hekimler ile beşeri hekimlerin özellikle zoonoz hastalıklar konusunda mücadele programları hazırlaması ve zoonoz hastalıklarla ilgili toplum bilinci oluşturması hedef alınarak, bu konudaki çabalar yasal bir zemine oturtulmaya çalışılmaktadır.
Tek Tıp/Tek Sağlık-One Medicine terimi; “İnsan ve hayvan sağlığına hizmet eden veteriner hekimleri, beşeri hekimleri ve diğer sağlık profesyonellerini kapsayan bir terim olmakla birlikte, hayvanlardan insanlara geçebilen ve halk sağlığı açısından tehdit oluşturan enfeksiyöz hastalıkların kontrolü ile bu hastalıkların yayılımı ve evriminin anlaşılmasını sağlayan bir kavramdır” şeklinde tanımlanabilir.
Bu konsept, beşeri ve veteriner hekimlikteki teknolojik ve bilimsel ilerlemeye bağlı olarak benzer konularda veteriner ve beşeri hekimler tarafından yapılan bilimsel araştırmaların sonuçlarının bir araya getirildiğinde birbiriyle örtüşeceği görüşünü savunmaktadır. Tek tip tıp konseptinin insan ve hayvan sağlığına yaklaşımı; tüm türlerde sağlık problemlerinin çözümüne ilişkin ortak ve aktarılabilir bilgi ilişkisinin kurulmasını sağlamaya yöneliktir. Bu yaklaşım türler arasındaki ortak özelliklerden fayda sağlamayı amaçlamaktadır.

Tıp biliminin ilk yıllarında veteriner hekim beşeri hekim ayrımının yapılmadığı, bu ayrımın daha sonraki yıllarda ortaya çıktığı görülmektedir.İnsan ve hayvan hekimliği 19. yy’ da birbiriyle bağlantılı olmasına rağmen 20.yy’da hızla birbirinden ayrışmıştır. Yetmişli yıllarda destek faaliyetlerinin öncelik alanlarını değiştirmesi nedeniyle bu iki meslek grubunun tıp bilimine hizmetlerinde de değişiklikler olmuştur.

Günümüzde veteriner hekimler ile beşeri hekimlerin uzmanlıklarını, deneyimlerini ve görüşlerini paylaştığı tek alan “Halk Sağlığı” olarak kalmıştır.
Tek Tıp Konsepti yeni bir kavram değildir. Tarihi süreci içerisinde değerlendirildiğinde, patolojinin babası sayılan antropolojist, halk sağlığı destekçisi, politikacı ve Alman kökenli bir beşeri hekim olan Rudolf Virchow’ un Veteriner Hekimliğe önemli katkıları olmuştur.

Tek Tıp/Tek Sağlık-One Medicine konsepti; Gerek veteriner hekimlerin eğitimlerinin desteklenmesi gerekse et muayenesinin veteriner hekimler tarafından yapılmasının gerekliliği Virchow tarafından her fırsatta dile getirilerek veteriner hekimlik mevzuatının sağlam bir zemine oturtulması sağlanmıştır. Virchow’un hem yaşadığı dönemde, hem de günümüze kadar geçen süreç içerisinde veteriner hekimlik mesleğinin değerinin anlaşılmasında büyük katkıları olmuştur.

Rudolf Virchow’un karşılaştırmalı tıp ve tek sağlık konseptlerinin oluşumunda veteriner hekimlik mesleğine bir diğer katkısı ise; parlamentoda veteriner hekimlik eğitiminin Tarım Bakanlığının ya da Savaş Bakanlığının altında yapılmasını isteyen, veteriner hekimliği bir bilim alanı olarak dahi görmek istemeyen hukukçulara karşı verdiği mücadeledir. Bu konuda hukukçuları eğitmek adına 24 Haziran 1873’te yaptığı bir konuşmasında “Ben sadece şunu vurgulayabilirim ki veteriner tıbbı ile insan tıbbı arasında bir bariyer yoktur; olmamalıdır da zaten. Bir alanda elde edilen deneyim diğer alanın gelişmesini destekleyecektir” demiştir. 27 Haziran 1873’teki bir diğer konuşmasında da Berlin Veteriner Koleji’nin, Halk Sağlığı sorumluluğunu da üstlenmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Günümüzde, halk sağlığının daha iyi korunması adına; beşeri hekimlik ile veteriner hekimlik mesleklerinin birbirine yaklaştırılması düşüncesi tekrar “Tek Tıp - Tek Sağlık Konseptini” gündeme getirmiştir. 1999 yılında ABD’nde “Batı Nil Virusu” ortaya çıktığında veteriner hekimler kuşlarda toplu ölüm vakaları tespit ederken, beşeri hekimler insanlarda nörolojik belirtilerde artış olduğunu tespit etmişler, fakat iki meslek grubu arasında yeterli iletişimin sağlanamaması nedeniyle iki olay arasındaki ilişkinin tespiti için oldukça uzun bir zaman geçmesi gerekmiştir.

Dünya’da tek sağlık konsepti altında şu anda neler yapılıyor?

Eğitim Alanında Çalışmalar

Günümüzde dünyanın karşı karşıya kaldığı sağlık tehditleri tek sağlık konseptinin hayata geçirilmesini gerekli kılmaktadır. Özellikle insan (halk) sağlığı-hayvan sağlığı-ekosistem sağlığı ilişkisi konusunda yeterli derecede eğitimli kişi eksikliğini gidermek için, üniversiteler bünyesinde çeşitli eğitim programları hayata geçirilmeye başlamıştır. Bu gereksinimi karşılamak için Illinois Veteriner Koleji ile Chicago Halk Sağlığı Okulu 2004 yılında veteriner hekimlere çift diploma sunan DVM/MPH (Doctor of Veterinary Medicine/Master of Public Health) programını oluşturmuştur.
Veteriner Hekimliğin ilk dört yıllık doktora programına başlayan öğrenciler ilk yıllarında, 5 yılda tamamlayabilecekleri çift diplomaya sahip olabilecekleri Halk Sağlığı master programına başvurabilmektedirler.

Yasal Anlanında Çalışmalar

Amerikan Veteriner Birliği geçen yıl içerisinde halk sağlığının iyileştirilmesi adına, insan ve veteriner tıbbının birleştirilmesi konusunda çalışmalarına başlamıştır. Birlik nisan ayında veteriner hekimlerin, beşeri hekimlik ile ilgilenen diğer meslektaşlarıyla ortaklaşa çalışma yolları konusunda öneride bulunmak için 12 üyeden oluşan bir çalışma grubu oluşturmuştur.
Amerikan Tıp Birliği; Amerikan Veteriner Birliği ile diyaloğun geliştirilmesi, tıp okulları ile veteriner biliminin arasındaki bağın güçlendirilmesi, gözlemleme sürecinde birlikteliğin desteklenmesi ve tür bariyerleri arasında teşhis, ilaç ve aşı gelişiminin desteklenmesi adına düzenlenen “tek sağlık teşebbüsü – one health initiative” şeklindeki önerge ile veteriner birliğinin hazırladığı proje konusunda kendilerini destekleyeceklerini bildirmişlerdir.
Önerge, Haziran 2007’de Amerika Veteriner Birliği’nin Washington DC’deki toplantısında kabul edilmiştir.
American Medical News’in 13 Ağustos 2007 tarihli yayınında,“Veteriner hekimler ve beşeri hekimler: Tek tıp için birlikte çalışıyorlar (Veterinarians and physicians: Working together for one medicine) adlı makalede, beşeri tıp ile veteriner tıp birliğinin, varolan ve gelecekte ortaya çıkabilecek olan zoonoz hastalıklarla mücadelede, hem insan hem de hayvan tıbbının tek tıp birleşik grubu olarak işbirliği yapacağı belirtilmiştir.Tek Sağlık konseptinin onaylanmasına; Amerikan Tropikal Tıp ve Hijyen Birliği (ASM TH: American Society of Tropical Medical and Hygiene), Amerikan Veteriner Tıp Birliği (AV MA), Amerikan Tıp Birliği (AMA) ve 300’den fazla ünlü bilim adamı, beşeri hekimler, veteriner hekimler, nobel ödülüne sahip kişiler, hükümet liderleri ve Ulusal Bilim Akademisi Üyeleri katılmışlardır.

Tek Sağlık Teşebbüsünün amaçlarından bazıları şöyle sıralanabilir:

1. İnsan tıbbı, veteriner tıbbı okulları ile halk sağlığı okullarının eğitim sistemi bakımından entegrasyonu,

2. Profesyonel yayınlar, konferanslar ve sağlık örgütleri arasında disiplinlerarası iletişimin geliştirilmesi,

3. Türler arası hastalık aktarımları üzerinde araştırmaların yapılması,

4. İnsan, hayvan ve yaban hayvanı hayatı hastalıklarının gözlem ve kontrollerinin entegrasyonu,

5. Hem insan hem de hayvanları etkileyen örneğin; diyabet, kanser, otoimmun hastalıklar ve obezite gibi hastalıklar konusunda karşılaştırmalı araştırmaların yapılması,

6. Türler arası hastalıkların kontrolünde ve önlenmesinde yeni teşhis metodlarının, ilaçların ve aşıların değerlendirilmesi ve geliştirilmesi konusunda akademiler, işletmeler ve hükümetler arasında birlikteliğin sağlanması,

7. Halkın ve siyasi liderlerin haberdar edilmesi ve eğitilmesi konusunda birlikte hareket edilmesi.

Vet. Hekim Arzu Temizyürek in makalesinden özetlenmiştir.. Meslektaşımıza saygılarımızı sunuyoruz..

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Veteriner Teşkilatı Tüm Bileşenleriyle Birlikte Yeniden Kurulmalıdır...


Türkiye 1982 yılına kadar canlı hayvan ve hayvan ürünleri ihracatı yapan bir ülke konumundayken daha sonra çıkarılan yasalarla stratejik öneme sahip tarım ve özellikle hayvancılığın bitirilmesi için düğmeye basılıyor. Resmi Gazetenin 20 Mayıs 1983 gün ve 18052 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren “İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde “Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü” adıyla bir Kamu iktisadi teşekkülü oluşturulmuş, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün en önemli bölümünü oluşturan Haralar ve İnekhaneler bir müessese olarak bu yeni Genel Müdürlüğe bağlanmıştır. Böylece önce sürekli yetiştirici ile el ele olan ve aynı zamanda modern işletmeciliğin örneklerini de veren örgütün içi boşaltıyor ve ardından 8.6.1984 yılında çıkartılan 212 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle zaten içi boşaltılmış olan veteriner işleri genel müdürlüğü bir daha gelmemek üzere tarihe gömülüyor. Buna göre tarım ve hayvancılık sektörlerine götürülen tüm sağlık, ıslah, koruma-kontrol, proje uygulama ve destekleme gibi kamu hizmetleri birer fonksiyon kabul edilmiş ve dünyada isim ve karşılığını bulmak olanaksız olan Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü) 1980’den sonra gelen bütün iktidarların sömürgeci ülkeler adına uyguladıkları hayvancılığı yıkma politikalarının önünde bir engel olarak görülen veteriner hekimler her türlü olumsuzluğa, tecrite ve yokluğa rağmen canla başla hayvan hastalıklarını çözmek için çırpınıp duruyor. Buna rağmen 1995’te ortaya çıkan sığır vebası hastalığını 2005 yılında ülkemizden kazıyarak Uluslararası Hayvan Hastalıkları Teşkilatından teşekkür mesajı alıyor. Kuş gribi hastalığıyla kendi sağlıklarını tehlikeye atarak mücadele ediyor, bu hastalığın eradikasyonu ile ilgili de önemli sonuçlar elde ediyor ve dolayısıyla sömürgecilerin tekerine çomak sokuyor. 
Veteriner Hekimleri yok etme işi önce Sağlık Bakanlığından başlıyor. Bütün gelişmiş ülkelerde koruyucu sağlık hizmetleri beşeri hekim, eczacı, veteriner hekim ve yardımcı sağlık personeliyle ortaklaşa yapılırken bugün Avrupa Birliği gibi modern ülkelerin oluşturduğu Birliğe üye olma çabasındaki ülkemizde Sağlık Bakanlığında yeterli Veteriner Hekim bulunmuyor. Koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemli bileşeni veteriner hekimler buradan tecrit ediliyor. Çevre ve Orman Bakanlığı Hayvanları Koruma Kanununu çıkarıyor ama bünyesinde çalışan çok az veteriner hekimle bütün hayvanların refahını ve haklarını koruyacağını ilan ediyor. İçişleri Bakanlığı ise eskiden her belediyede en az bir veteriner hekim bulundurulmasını zorunlu kılarken, son çıkardığı Belediyeler Kanunuyla buna gerek olmadığını söylüyor. Belediyeler Veteriner İşleri Müdürlüklerini lağvediyor ve veteriner hekimleri kapının önüne koyuyor. Veteriner Hekimlere bütçeden pay ayıramayız deniyor. Belediyelerde taşeron olarak çalıştırılan Veteriner Hekimler de kedi-köpek kısırlaştırmasından başka bir iş yapmıyor. Hayvan ve insan sağlığı hiçe sayılıyor. Bu nedenle kuduz hastalığı önceki yıllarla karşılaştırılamayacak biçimde artmış, Ankara’da, başkentimizde bile patlak vermiştir.
Son günler de ortaya çıkan, Kuduz, Şarbon, Tüberküloz gibi tehlikeli, Zoonoz, oldukça hızlı yayılan, insanlarda acı çektirerek öldüren hastalıkların sayıları arttı. 

Dışarıdan ithal edilen tohumlar, damızlık ve etlik hayvanlar; stratejik ürünlerimiz olan tarım ve hayvancılığı bitirmek, sağlığımızı bozmak ve bizi açlığa mahkûm etmek suretiyle sömürgeci ülkelere bağımlı hale getirmektedir. Ancak bu oyun bir gün tersine dönecektir. Hükümetimiz bir an önce yanlış yoldan dönmeli, veteriner teşkilatını tüm bileşenleriyle birlikte yeniden kurmalı, çalışanların özlük haklarını düzeltmeli ve tarihi görevini yerine getirmelidir. Aksi taktirde bir gün çok geç kalınabilir...

29 Ağustos 2014 Cuma

Dünyada ve Türkiye’de Bilimsel Veteriner Hekimliğin Tarihçesi


 
Dünyada Veteriner Hekimliğinde Okullaşma Süreci
 
 
•Dünyada veteriner hekimliğin bilimsel gelişimine başka bir deyişle ilk veteriner okullarının açılmasına ne sebep olmuştur?
 
 
 
SALGIN HAYVAN HASTALIKLARI
 
Yüzyıllar boyu süren salgın hastalıklar karşısında özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda çok sayıda hayvan kaybedilmiştir.
  
 
Bulaşıcı hayvan hastalıklarının en önemlilerinden biri olan ve varlığını ilk çağlardan beri hissettiren sığır vebası hastalığı, yalnız Avrupa’da, 1711-1769 yılları arasında 200 milyondan fazla sığır kaybına yol açmıştır.
Salgın başladığında ilk tutum daha önceki dönemlerden farklı olmamıştır. Kilisenin baskılarına rağmen hastalığın bütün şiddetiyle devam etmesi sonucunda devlet yöneticileri bazı insan hekimlerini salgın hayvan hastalıklarıyla ilgilenmek üzere görevlendirmiştir.
 
  
İTALYA
•Dr. Ramazzini:
•Ahırlar enfeksiyon kaynağı
•Ölen hayvanlar derin gömülmeli,
•Ahırlar temizlenerek dezenfekte edilmeli
•Hasta hayvanların sağlamlardan ayrılması gerektiğini ileri sürmüştür
•Bu bilimsel temelli raporuna karşın hastalıkla mücadele etmenin boşuna bir çaba olduğunu, hastalıkların nedeninin Tanrının insanları cezalandırmasından başka bir şey olmadığını ifade etmiştir.
 
 
 
 
 
 
•Dr. Lancisi:
 
•Her türlü hayvanın hastalarla teması önlenmeli,
•Hastalığın olduğu bölgeden hayvan ve insan çıkışı yasaklanmalı,
•Ölen hayvanlar ve atıkları yerleşim yerlerinden uzakta derin çukurlara gömülmeli,
•Hastalarla teması olan tüm eşya ve malzemeler yakılmalı ya da sirke ile yıkanmalı,
•Ahırlar tütsülenmeli, yemlik ve yalaklar sönmemiş kireçle temizlenmeli
 
•Hastalığına yakalanan hayvanların öldürülmesi gerekliliğini ortaya koyarak ilk kez itlaf önermiştir
 
 
  
İNGİLTERE
 
 
 
  
•Dr. Bates:
•Ahırlar dezenfekte edilmeli,
•Hastalık sadece hasta hayvanlarla değil aynı zamanda hastalarla teması olanlarla da yayılır,
•Hastalığın görüldüğü tüm sürü itlaf edilmeli
 
•İtlaf edilen hayvanların sahiplerine tazminat ödenmesini önermiştir.
 
 
Sığır vebası hastalığı konusunda atılan bu çok önemli adımlara karşın ciddi sığır kayıplarının önüne geçilememesi, hayvan hastalıkları ile mücadelede insan hekimlerinin yeterli olmadığını ortaya koymuş ve hayvan hekimlerinin yetiştirilmesi kaçınılmaz olmuştur.
 
 
FRANSA
 
 
•1750 yılında görülen büyük salgın ancak 10 yıl içerisinde söndürülebilmiştir.  Bu mücadelede hayvanlarla ilgilenenler ve hekimler ortak çalışmışlar sonunda hayvan hastalıklarıyla ilgilenecek özel yetiştirilmiş insanlara gereksinim olduğunu rapor etmişlerdir. 
•Böylece dünyada ilk veteriner okulu 1762 yılındaFransa’nın Lyon kentinde Claude Bourgelat tarafından kurulmuştur
 
 
 
 
   
Dört yıl süreli ve bilimsel nitelikli bir öğretim gören mezunlar, veteriner hekimliği alanındaki bilimsel etkinliklerin de öncüleri olmuşlardır.
 
Onsekizinci yüzyılın sonunda, hemen tüm Avrupa ülkelerinde bilimsel nitelikli veteriner hekimliği okulları açılmıştır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  
TÜRKİYE’DE
VETERİNER HEKİMLİĞİNDE OKULLAŞMA SÜRECİ
 
 
Avrupa’da veteriner hekimliği okullarının hızla yayılması sonucunda, tarım devriminin itici gücünü oluşturan hayvan sağlığı garanti altına alınmış; üretim artışı sağlanmış; hayvan ve hayvansal ürünler, küçük sanayi işletmelerinin ham maddelerini oluşturmuşlardır.
 
 
Bu gelişmeleri takip etmeyen Osmanlı Devletinde ise Ondokuzuncu yüzyılın ikinci çeyreğine kadar ne bir tıp okulu ne de veteriner hekimliği okulu açılabilmiş; insan ve hayvan sağlığı ile ilgili hizmetlerin, usta-çırak ilişkisiyle yetişen ve bilimsel bir nitelik taşımayan bilgiye sahip ampriklerce yürütülmesine devam edilmiştir.
 
Osmanlı Devletinde 18. yüzyıl sonlarında Batı düşünce sisteminin etkisinin arttığı gözlenir. Bu süreçle birlikte yükseköğretimde iyileştirme girişimlerinde bulunulmuştur
 
 
Veteriner Okulunun Açılışını Öncelleyen Olaylar
 
 
1826 Yeniçeri Ocağının Kapatılması
 
1827 Tıp Okulunun Açılışı
 
1834 Harp Okulunun Açılışı 
 
1839 Tanzimatın İlanı
 
 
Bu dönem ülke koşulları göz önüne alınarak öncelikle askeri alanda kısmen de sağlık ve teknik alanlarda iyileştirme çalışmaları başlatılmıştır.
 
 
  
•Ordudaki düzenlemelere yardımcı olması için 1835 yılında Türkiye’ye getirtilen Moltke ordunun hareket gücünü oluşturan hayvanların bakım, beslenme ve sağlıklarıyla ilgilenilmesinin zorunlu olduğunu, bunun için de veteriner hekimlere gereksinim duyulacağını belirterek bir veteriner hekimliği okulu açılmasının zorunlu olduğunu saraya bildirmiştir.
 
 
 
 
 
 
 
 

  
Moltke’nin önerisi üzerine Prusya’dan İstanbul’da veteriner okulu açılmasına yardımcı olması için bir veteriner hekim istenmiştir.  1841 yılı sonlarında Veteriner Hekim Godlewsky İstanbul’a gelmiş ve kendisi hem veteriner hekimliği okulu açmak hem de İstanbul’da bulunan ordu birliklerinin hayvanlarıyla ilgilenmek görevi verilmiştir.
 
Böylece Türkiye’de  bilimsel veteriner hekimliği
1842 yılında İstanbul’da Prusyalı Veteriner Hekim Godlewsky tarafından Askeri Veteriner Okulunun açılması ile başlamıştır.
 
 
•1842 yılında eğitime başlayan askeri veteriner okulunun süresi üç yıl (12 kişi), 1845’de ilk mezunlar
•1849 yılında veteriner sınıfları Harp Okulu bünyesinde ve okulun süresi dört yıla çıkarılmış, 1853 mezunlarından iki kişi okulda görevlendirilmiş
 
 
  
•Öncelikle ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan Askeri Veteriner Okulunun mezunlarının, halk elindeki hayvanların hastalıklarının önlenmesinde yetersiz kalması ve  ülke gereksinimlerini karşılayamaması nedeniyle Sivil Veteriner Okulunun kurulması zorunluluğu belirmiştir.
 
 
 
 
 
•Bu zorunluluğu gören Veteriner Yarbay Mehmet Ali Bey’in öncülüğünde 1880 ve 1888 yıllarında çıkarılan ve Türkiye’de tarım ve hayvancılıkla ilgili ilk süreli yayın olan Vasıta-i Servetadlı dergide sivil okulun kurulma zorunluluğu sürekli olarak vurgulanmıştır.
 
    
Mehmet Ali Bey ve arkadaşlarının çabaları nihayet 1889 yılında sonuç vermiş ve ilk Sivil Veteriner Okulu kurulmuş; Müdürlüğüne de Mehmet Ali Bey atanmıştır.
 
 
 
 
 
 
•1893 yılında ilk mezunlarını veren Sivil Veteriner Okulunun bu mezunları arasında okul birincisi olarak İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy da yer almıştır.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Okullaşma Süreci
 
•1842 Askeri Veteriner Okulu (İstanbul)
+
•1889 Sivil Veteriner Okulu (İstanbul)
 
•1921 Yüksek Veteriner Okulu (İstanbul)
 
 

Veteriner Tarihi Hakkında Notlar


Kurumumuz ve sivil Veteriner Oklularının kurucularından olan Nikolaki MAVROĞLU'nun 8 Mayıs 1946' da Enstitü Müdürlüğüne verdiği " Veteriner Tarihi hakkında Notlar " adlı yazıyı noktasına dokunmadan ve orijinal dili ile yayınlıyoruz. Kıymetli büyüğümüzü saygı ve rahmetle anıyoruz;

Saygılarımızla.

Müessese Müdürlüğü Yüksek Makamına,
Talebeliğimle beraber mesleki hayatım olan (55) sene içinde gördüğüm ve bildiğim ve araştırma suretiyle elde ettiğim Veteriner tarihi hakkında bilgilerim not olarak ilişikte sunulmuştur. Saygılarımla.
Mütehassıs Muallim
Nikolai MAVROĞLU
İmza
VETERİNER TARİHİ HAKKINDA NOTLAR

Veteriner mesleğinin biri Padişahlar devri, diğeri Meşrutiyet ve diğeri de Cumhuriyet devri olmak üzere üç sahası vardır.
Padişahlar Devri : Veteriner tarihi (1257) – (1841) senesinde ikinci Sultan Mahmut devrinde ibtida'i bir şekilde veterinerlik tedrisatından başlıyorsa da (1265)- (1848) Sultan Mecit zamanında daha tekemmül edilerek Harbiye mektebinde bir sınıfı mahsus olmak suretiyle veteriner tedrisatına başlandı.
İlk veteriner mektebi ordu hayvanatı hastalıklarının tedavisi ihtiyacı maksadıyla Askeri Veterinerler yetiştirmeğe başlamış ise de memleketin sivil veterinerlere de ihtiyaç görüldüğü nazarı dikkat alınarak tıp mektebi muallimleri ile birlikte (1297) (1881)' de teşekkül eden bir komisyon askeri talebe ile birlikte sivil talebenin de kabul ve kayıtları hakkında bir mazbata yaparak makamı Seraskerince tetkik edildikten sonra padişaha arz edilerek iradesi alınmış ve o zamandan itibaren sivil veterinerler kabul edilerek mektebden neş'et etmeğe başlamışlardır ki bunlardan (Tosun Bilal ) (Bursa), (Aziz) (Adana), (İbrahim) (Eskişehir), (Abdurahman) (Selanik) vilayetleri baytar müfettiş vazifelerinde bulunmuşlardır.
Memlekette bilhassa Anadolu kıt'asında Yozgat panayırı ve Kayseri de pastırmacılık sebebi ile İran ve Kafkas mıntıkalarından her sene getirilen sığır sürüleri vasıtasıyla hastalık memleket içinde yayılarak İzmir kapılarına kadar dayandığı ve bu yüzden bir çok sığırların telefine ve memleket servetinin mahf olduktan başka Avrupa hükümetlerine dahi hastalık bulaştığından dolayı bu hükümetlerle beynelmilel kongreler Aku ile Türkiye'nin hayvan ve hayvan mahsüllerine karşı kapıları kapamaları ve hastalığın sürdürülmesi hususunda tedbirlerin alınmasını hükümetimize bildirmeleri üzerine (1303) (1887)' de Nafia nezareti (Umuru Baytariye müfettişi umumiyede) de bulunan veteriner (Mehmet Ali) gerek bu ve gerekse diğer hastalıklarından mürekkep birer fen hey'eti teşkil ederek (İzmir), (Ankara) ve (Sivas)' a gönderdi. Bu hey'etlerin reisliğini kendisi deruhte etmiştir.(Mehmet Ali) diğer hastalıklarla beraber bilhassa sığır vebasının yaptığı zararları ve halkın düştüğü sefaletten bahisle Nafia Nazarı olan (Zihni Paşa)' ya yazdığı bir raporla meseleyi anlattı ve (Zihni paşa) raporun münderecatını nazarı dikkate alarak (Babıali'ye) gönderdi. Rapor meclisi Vükelada müzakere edilererk münderecatı kabul olundu. Ve tıbbiye mülkiyeye pasteur usulü telkihini tamim maksadiyle hususi bir sınıfın küşadına ve Türkiye'de icrayı ahkam eden emrazi sariyeyi hayvaniyeye karşı fennen mücehhez etibbayı baytariye yetiştirmek üzere programlarını tertip ve tanzimine tıbbiyeyi mülkiye Müdürü (Hüseyin Sabri ) tanabatat muallimi (İbrahim Lütfu Paşa) ile hayvanat muallimi Hüseyin Remzi ve Baytar umum müfettişi Mehmet Alid'en mürekkep bir komisyon teşkiline karar verildi. Bu karar (1304) (1888) tarihinde irade'i seniye iktira etti. (Komisyonun mazbata sureti Muzaffer Bekman Veteriner Tarihi'nin 135 inci sahifesinde münderiçtir )
Komisyonun bu kararı kabul edilerek (1305) (1889)' da ilk iki tanesi Ahırkapı' da Tıbbıyeyi mülkiyede doktor talebesinin birinci ve ikinci sınıfı ile birlikte tedrisata başlandı. Ve okutulan dersler birinci sınıfta (İlmi hikmeti tıbbi) (Antranik) tarafından (İlmi kimyayı tıbbi) evvela (Ahmet Hilmi Paşa) ve son (Nişan) tarafından, (İlmi arz ve muadin (İbrahim ) taafından doktor talebesi ile birlikte ve teşrih dersi de doktorlardan ayrı olarak veteriner muallimlerinden (Mes'ut) tarafından okutulmuştur.
İkinci sınıfta : (İlmi nabatat ) mektep müdürü (Ali Paşa) ve muavini (Es'at), (Kimyayı uzvi) kimyager (Münir) (İlmi hayvanat) Dr. (Hüseyin Remzi) tarafından doktor talebesi ile birlikte ve teşrih dersi veteriner muallimlerinden (Neş'et) ve (Fizyoloji) dersi (Abdulkerim) tarafından olmak üzere ayrıca ders verilmiştir.
Üçüncü ve dördüncü sınıfta Halkalı Ziraat mektebinde geceli olmak üzere (1307) (1891)' de devama başladı. Ve mektep müdürü de ( Mehmet Ali tayin edildi. Ertesi sene ziraat talebesi de tedrisatına bağlandı ve o vakit mektep( Halkalı Baytar ve Ziraat mektebi ) ismini aldı. Üçüncü sınıf dersleri (Emrazı umumiye ) (Kiritli Rifat), Emrazı dahiliye ) (Minas), (Emrazı hariciye ) (Mehmet Ali), (Fenni mevaşi) (Moris), (Müfredatı tıp ) evvela (Ormaniyan) ve sonra (İsmail Besim) (Hıfzısıhha ) (Fahri) (Fenni) (Eşkali feres ) (Ziya) tarafından verilmiştir.
Dördüncü sınıfta : (Emrazı hariciye ) (Mehmet Ali) tarafından , (Emrazi dahiliye ) (Minas) tarafından , (Emrazi sariye) ( Fenni kibbale ) ve (Zabıtayı sıhhiye ) (Minas) tarafından (Fenni mevaşi) (İstirakdi tarafından ziraat dersi (Sakaryan) tarafından, Bakteriyolojik dersi (Rifat Hüsamettin) tarafından tedris edilmiştir.
Bundan başka seririyat derslerini vermek üzere Paris'ten (Trbioux) ve ayrıca (Feuatre) dahi celp edilerek Halkalı mektebine tayin edilmiştir.
Merkez Teşkilat : (1309) (1893) senesine kadar (Köşe Raif Paşa) nın nazarı olan Nafia nezaretinde ve (1309) (1893)' de (Selim Mer………) 'nin nazırı olan orman ve Muaden ve Ziraat nezaretinde teşekkül eden hey'eti fenniyenin beşinci şubesini teşkil eden (Umumi baytariye müfettişi umumisi ) ve ünvanı altında veteriner işleri (Mehmet Ali) tarafından tedvir edilmiştir.
Halkalı baytar ve ziraat mektebinden neş'et eden veterinerler iki sınıftır. Birincisi (1309) (1893) tarihinde olup bu sınıfın birincisi Üniversitede Profesörlük yapan, birinci büyük Millet Meclisinde şaylav olan ve İstiklal Marşı'nın güftesini yazan , yedi ciltlik sefehatı bulunan şair Mehmet Akif) olmak üzere 17 veteriner ve diploma mezul oldu. (1310) (1894) de Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'nden beş kişiden ibaret olmak üzere bir sınıf daha neş'et etmiştir.
Veteriner sınıflarının ilk ikisi tıbbiye mektebinde doktorlarla ve iki sınıfının da Halkalı'da bulunması ve bilhassa Halkalı mektebinin şehre uzak olması sebebiyle klinik ameliyatı ve dersleri noksan olacağını dikkate alan (Mehmet Ali) dört sınıfı birleştirmeyi düşünmüş ve Cinci meydanın'da bulduğu (Es'at) ' ın konağı icar ile tutularak dört sınıfı orada birleştirmiş ve (1311) (1895) 'den itibaren dört sınıfın tedrisatı bir mahalde olmağa başlamıştır.
Mehmet Ali) Orman ve muaddin ve ziraat nezareti beşinci şube müfettişliğinde bulunmak itibariyle veteriner mektebinin tekemmülü için uğraşmak ile beraber mesleğin bir teşkilata muhtaç olduğunu nazarı dikkate alarak (1307) (1891) tarihinde bir nizamname çıkartarak mülkiye baytarlarının hasp ve tayinini meydana koymuş ve buna nazaran mektebten diplomalı neşet edenlere (Rütbe'i rabia) ile (750) kuruş maaş tayin edilmiştir.Bundan başka (1309) (1893) tarihli zabita'i sıhhıyeyi hayvaniye talimatnamesini meydana koyan azanın başlıca elemanı bulunmuştur. Cinci meydanındaki mektebe de (1311) (1895)' de ilk defa ve dördüncü sınıfı teşkil eden dokuz veterinerden birirncisi Selanikli (Halil Vehbi) ve ikincisi (Nikolaki Mavroğlu) olmak üzere iki veteriner Paris'e gönderilerek (Halil Vehbi) klinik derslerine ve (Nikolaki) Profesör (Nokar)' ın yanında ve (Pastör Enstitüsüne devam ederek ikmal tahsilinden sonra İstanbul'a avdet ederek veteriner mektebine muallim tayin edilmişlerdir.
Bakteriyoloji : (1310) (1894) senesinde Paris'ten celp olunan ve bir müddet sarayburnun' da Askeri Tıbbiyeyi Şahane' de çalıştıktan sonra kendisine tahsis edilen pavyonun kafi gelmemesinden iki sene sonra Nişantaşın'daki (Süleyman ) paşanın konağına nakil ve orada çalışmağa başlayan Moris Nikol bir taraftan memleketin muhtaç olduğu aşı ve serumların hazırlanması ve diğer taraftan mütehassıs Bakteriyoloji yetitirmesi için (1911) (1895) 'de Dr. Ve Veterinerlerden mürekkep bir grup(ki doktorlardan) (Refik Güran), Dr. (Rifat), Dr.(Ziya) , Dr. (Arisdidi Paşa) ve veterinerlerden (Adil) ve (Refik) ve (Osman-Nuri Eralp) ve Mustafa)' dan ibarettir. Yanına aldığı gibi ayrıca haftada iki defa plmak üzere bir bakteriyoloji kursu açarak İstanbul' da bulunan Dr. Ve Veterinerler de devam etmeğe başlamışlardır. (Mehmet Ali), Veteriner mektebi muallimlerinin bakteriyoloji fenni üzerinde malümat edinmeleri için Cinci Meydanındaki mektebin bakteriyoloji laboratuarına haftada bir defa toplayarak o vakit mektebe muallim bulunan Dr. Bakteriyolog (Rifat Hüsamettin ) marifetiyle bakteriyoloji dersini verdirmiştir.
(Mehmet Ali ) gayet zeki , seriyül intikal, teşkilatçı ve idare hususunda mahareti tammeye malik bir şahsiyet idi. Aynı vakitte Harici hastalıklarda mütehassıs ve iyi bir operatördür. Günün birinde Cinci mektebinin seriryatına hasta bir beygir getirilerek boynun kaidesinde ve omuzun arasında gayet amik teşekkül eden ve haricen hayvanın korunmasına başka bir araz göstermeyen bir kuracı bütün kılinik muallimleri teşhis edemedikleri halde kendisi derin bir huraş teşhisini koyarak o vakit orada mevcut bulunan teşrih muallimi (Neş'at)'ın yardımı ile unk adalatının birer teşrih ederek huracı meydana çıkarmış ve içinden bir bardak kadar cerahat almıştır.
Ne yazı ki (1313) (1897)' de (Mehmet Ali'nin ) ittihat ve Terraki Cemiyetine intisap eylediği Jurnal edilerek mektebdeki müdürlük odası basılmış ve kendisi Yemen'e nef edilmiştir. Aynı zamana da mektebe gelen iki hafiye (Ziya Gökalp) isminde bir talebeyi de sınıfın içinden alıp götürmüşlerdir. Yerine askeri veterinerlerden Albay (Zaim) Mülkiye baytar mektebi müdürlüğüne tayin edilmiştir. Cincin Meydanındaki mekteb den (1311) (1895) den sonra (1312) (1896)'da 13 ve (1313) (1897)' de (5) ve (1314) (1898)' de (II) ve (1315) (1899)' da (20) ve (1316) (1900)' de (12) diplomalı veteriner olarak mektebden mezun olmuşlardır.
Askeri veteriner mektebi (1306) (1890) tarihinde ders nazırı olan (Daniş Paşa) zamanında Fransa' dan klinik muallimliğine celp edilen (Dezoter )ı tavassutu ile askeri tedrisata bir tekkemül verilmekle beraber Avrupa'ya talebe göndermek için verilen bir karar neticesinde mektebin talebelerinden (Adil), (Mehmet Nuri), (Hayrettin) (1307) , (1891)' de ve bir müddet sonra (İsmail Hakkı ÇELEBİ) Avrupa'daki Alfor Mektebine gönderilerek dört sene tahsiden sonra (1311) (1895)' de İstanbul'a avdet ederek Askeri baytar mektebindeki muallimlikleri ile beraber mülkiye baytar mektebinde dahi muallimlik almışlar ve mektep muallim kadrosu birinci sınıfta teşrih (Rıfat ) (Hikmet) (Ethem) , Kimyayı gayri uzvi (Şükrü Paşa), tabakatül arz (Fahri) Fransızca (Kemal),(Kitabet Reşat). Kimyayı uzvi (Şükrü Paşa ), Ensaç (Mehmet Nuri) , Hayvanat (İsmail Hakkı Çelebi), Nebatat (Bekyan ) Fizyoloji (Ali Rıza Uğur) , Ftansızca (Artin ).
Üçüncü sınıf : Errazı umumiye (Dr. Rifat ), Emrazi hariciye (Abdullah ), Emrazı dahiliye (Minas), Müfredatı tıpğ (İsmail Besim), Hıfsısıhha (Fahri), Mevaşi (İstiratı), Fenni eşkal (Yusuf ziya ), Amaliyatı cerrahiye (Yusuf Ziya), Fransızca ( Hasan).
Dördüncü sınıf : Emrazı hariciye (Abdullah ), Dahiliye (Minas) Fenni mikrobi (Dr. Rifat Hüsamettin), Emrazı sariye (Nikolaki Mavroğlu, Adil), Fenni mevaşi (İstrati ), Fenni velade (Mines), Amaliyatı cerrahiye müstahzarı veteriner yüzbaşı Refik tarafından faaliyete girişilmiştir.
Bu tarihte mektep veteriner teşkilatı ziraat hey'eti fenniyesi beşinci şube müfettiş muavini (Mehmet Akif), şube müdürü (Kemal) ve müfettiş (Hüseyin)' den ibaret bulunmakta idi .
(1317) (1901) tarihinde mektep müdürü bulunan (Zaim)'in vefatı üzerine bakteriyoloji haneyi baytari müdürü olan (Adil) mektep müdürlüğüne tain edilerek hem bakteriyolojihane ve hem de mektebi idareye başlamıştır. Ve mektep emrazı sariye muallimliğini de almıştır.
Bu vazifelere devam ederken hastalığı sebebi ile (1319) (1904)' de vefat etmiş ve mülkiye baytar mektebi alisi müdürlüğüne mektebin emrazı dahiliye muallimi olan (Mehmet Nuri Ural) ve bakteriyolojihaneyi baytarı müdürlüğüne de Dr. (Refik Güran) tayin edilmiştir.
MEŞRUTİYET DÖNEMİ

(1324) (1908)' de başlayan meşrutiyetin ilk devrinde (1313) (1897)' de Yemen'e nef edilip orada bir çok teşkilatta bulunan ve bir müddet Şam'da bulunduktan sonra (1318) (1902)' de Selanik'te ikamete memur olan irade'i seniye ile nakil edilen fakat faaliyet ve istikameti oraca tanınmış olan (Hasan Hayri) Paşa tarafından ordunun bütün levazımını tedarikine memur edilen ve sivil veteriner teşkilatında ilim, ahlak ve zekası( Hüseyin Hilmi Paşa) tarafından takdir edilerek (Selanik, Kosova, Manastır) Vilayete selase veteriner teşkilatına memur edilen (Mehmet Ali) nihayet ziraat vekili (Mavrokordato) tarafından vaki olan daveti üzere İstanbul'a gelerek mülkiye baytar alisi müdürlüğüne tayin edildi.
Faaliyeti müsellam olan (Mehmet Ali) bu vazifeye tayin edildikten sonra hemen mektebin gidişatına ve dersleri programları ile muallimleri hakkında bir takım teşkilat yapmakla beraber memlekette veterinerliğin ilmi durumu tedkik etmek üzere o zamana kadar içtimaya korkan meslek müntesibini bir araya toplayıp müdaveleyi efkarda bulunmak ve memleketteki hayvan hastal(Yusuf Ziya) , İlmi servet (Aram)' dan ibaret bulunmuştur. (Aram)' dan ibaret bulunmuştur.
Veteriner merkez teşkilatı ziraat hey' eti fenniyesi beşinci şube müfettişi (Abdullah ) , mümeyyiz ve katip (Mehmet Akif) ve (Kemal)' den ibaret bulunmuştur.
Cinci Meydanındaki konakta yerleşmiş olan veteriner mektebinin gerek dershane ve gerekse dört sınıfın yatakhanesi gayet dar ve kabasakalda Tunuslu (Mehmet Hayrettin Paşa'nın ) konağı satın alınarak tamir edildi ve (1317) (1901) 'de mektep oraya nakil edilerek tedrisata devam edildi ve o sene (II),(1318) (1902)'de (10) ve (1319) (1903)' de (16) ve (1320) (1904)' de (17) (1921) (1905)' de (15) ve (1322) (1906)' da (15), (1923) (1907)' de (13) diplomalı veteriner neşet etmiştir.
Bakteriyoloji Hane : Yukarıda söylendiği gibi Paris'ten gelip de Nişantaşı' ndaki bakteriyoloji haneyi şahanede Dr. Ve veteriner elemanları ile çalışan (Moris Nikol ) bir taraftan insanı hastalıkların aşı ve serumlar ile uğraşmakla beraber diğer taraftan memleketimizde senelerden beri hükmünü süren ve sığır ve mandalar arasında dehşetli telefata mucip olan sığır vebası hastalığı üzerinde yaptığı araştırmalar neticesinde sığır vebası serumu meydana koymuş ve bunun tatbikatta tesirini kontrol etmek maksadı ile (1314) (1898)' de Halkalı ziraat mektebi çiftliğindeki Kırım ineklerinde çıkan sığır vebası hastalığına karşı tatbik edilmek ve neticelerini almak üzere Nişantaşı müessesesinden veteriner kolağası (Refik ) ve mülkiye baytar mektebi muallimlerinden (Ali Rıza Uğur) ve (Nikolaki Mavroğlu) den mürekkap bir hey'et marifetiyle sığır vebası serumu vaki olarak sirayetten şüpheli olan hayvanlara tatbik edilmiş ve muvafık neticeler verdiği görüldükten sora bu serumun daha büyük bir sahada tatbikatı yapılmak üzere ziraat nezareti tarafından bir komisyon Nişantaşı'ndaki bakteriyoloji haneden doktor (Refik Göre) ve zirrat nezareti veteriner işleri müfettişi umumuyesi (Abdullah) ve mülkiye baytar mektebi zabıtayı Mualimlerinden yarbay (Galp) ve Emrazı sariye muallimi (Nikolaki Mavroğlu) den mürekkep bir hey'eti fenniye ve hey'ete yardımcı olmak üzere o sene mekteb den mezun olan veterinerlerden bir kaçı il beraber (1311) (1899) ve Ankara' nın Yozğat' tan Boğazlayan'a kadar yaygın bir vazi'yette bulunan sığır vebası hastalığına karşı veba serumunu tatbike başlamışlar ve hüsnü neticesi görülmekle evella ve sonra diğer vilayetlerde hayvanları sığır vebasından korunmak maksadiye tatbik edilmeğe başlanmıştır.
(1317) (1901) tarihinde Nişantaşı'ndaki Bakteriyoloji haneyi Osmani müdürü olan (Nikol Moris'in) memuriyetine nihayet verilerek İstanbul dan ayrıldığında bakteriyoloji haneyi Osmani ikiye ayrılarak biri, insani aşı ve serum istihazaratı ile meşgul olmak üzere orada kalmış ve diğeri sığır vebası serumu vesair maddelerde mallein ve teberkülin hazırlanması için ayrılarak Sultanahmet'teki Mülkiye baytar mektebi alisi binasına getirilmiş ve (Bakteriyoloji haneyi baytari) namı altında bu mektebe yerleşmiş vemüdürü Nikol'ün yanında çalışmış olan (Adil) ve Muavini (Nikolaki Mavroğlu) ve ıklarının söndürülmesi , hayvanatın islah ve teksiri çarelerini gözden geçirmek maksadıyla (Cemiyeti ilimiyeyi baktariye ) namı altında bir müessese kurmuş ve mesleğin meşruyatı olmak üzere (mecmuayı fununu baktariye ) namı altında onbeş günde bir def'a neşredilen bir gazetede çıkarmaya başlamıştır. Bu icraatı büyük bir sevinç ile karşılayan vilayet veterinerleri bir çok tebriknameleri yağdırmakla beraber hemen cümlesi cem'iyete aza kayıt edilmekle aza kayıt edilmekle beraber gazete neşrinin devamı için para göndermeğe başlamıştır.
Cem'iyeti ilmiyeyi baytariye (1326) (1910)'da baytar mektebi alisi mezunu cem'iyetine inkilap etmiş ve bu cemiyet (1330)'da (1914) senesine kadar devam etmiştir. Ayrıca (1327) (1911) tarihinde (taşra baytarları cem'iyeti namı ile üçüncü bir cem'iyet teşkil etmiştir.
Aynı vakitte veteriner meslsğinde bir takım teşkilatın yapılması dahi lazım olduğundan birkaç ay sonra kendisi ziraat nazareti umuru baktariye müdürlüğüne tayin edilmiş ve oranın müdürü olan (Abdullah) mektep müdürlüğüne nakil edilmiştir. Bu vazifeyi alır almaz ilk işi (1315) de ihdas edilen Rusums hayvaniye tahsilinin veteriner memurluğu vazifesini yapan veterinerlerin üzerinden bu vazifeyi kaldırarak onları tahsildarlıktan kurtardı.
İkinci Mühim İcraatı : Memleketin genişliği nisbetinde veterinerlerin azlığından dolayı emrazı seriyenin takibine yetişemediklerinden veteriner yetiştirmesi için uzun zaman mütevakkıf bulunduğundan veterinerlerin mahiyetinde ve onların fenni nezaretleri altında istihdam edilmek üzere iki senelik bir tahsil ile yardımcı elemanları yetiştirmeğe mahsusu (Muavin baytar mektebi ) namında bir mektep açtırmış ve (Ali Rıza Ermeni) Müdüriyete ve müdür muavini Bohor tayin etmiş ve 164 muavin baytar yetiştirerek veterinerlerin mahiyetinde muhtelif hususlarda muayene etmişlerdir.
Mektebin açıldığı tarih 1.10.1326 (1910) olup talep nehari olarak iki sene tedrisata devam etmekte ve mektebden çıktıktan sonra beş sene ifa memuriyet etmeğe mecbur tutulmuşlardır.
Okutulan dersler : Birinci sınıfta, (Malumatı teşrihiye ve fizyoloji) (Nabati hikmet, kimyayı tıbbi) , (tefavi ve ispenciyeri), (Hıfsısıha ve idare'i hayvanat).
İkinci sınıfta : (Emrazı hayvanat), (Emrazı sariye) : zabıtai sıhhiye ve ameli mikrobi ve muayeneyi luhum birlikte olarak : Seririyat (ameli ve tecrübi olarak hayvanat üzerinde tatbik olunmak).
Bu mektep umumi harp senelerine kadar tedrisatına devam ederek sonra kapandı.
Mehmet Ali) mülkiye baytar mektebindeki muallimlerin kifayetsizliğini nazarı dikkat alarak mektep den neş'et etmek veterinerlerin ikmali tahsili için iki sene müteakiben altışar olmak üzere Almanya ve Fransa'ya gönderilerek iki sene muhtelif şubelerde ihtisas yaptıktan sonra memlekete avdet ederek mekteb muallim olarak tayin edilmişlerdir ki onlarda : İlk partide Almanya'ya gidenler (Fazlı Faik Yegül) (Kimyaya) ve (Sadık sözeri) (Zootekniye) ve paris'e gidenler (Mustafa Santur) (Hariciyeye ), (Samuel Aysoy) (Dahiliyeye), (Yorki) (Zootekniye), (Takfor) (Bakteriyolojiye) devama başlamışlar . Ve ikinci partide Almanya'ya (Hayarebet) Teşrihe, ve Paris'e (Sabri Okutman) Fizyolojiye, (Şefik Kolaylı) bakteriyolojiye (Salih Zeki Berker) Hariciyeye (Hilmi Dilgimen Anatomiye, (Armenak ) Bakteriyolojiye devam ederek ikmal tahsilden sonra memlekete avdet ederek kendi ihtisas şubelerinde tedrisatı ellerine almışlardır. Bundan başka merkezde ve vilayetlerde veteriner teşkilatı yaparak veterinerleri derece ve sınıflara ayırmak suretiyle tensip ve Rumeli Vilayetlerinde teşkil olunan Aygır depolarına Anadolu Vilayetlerine dahi teşmil ve sığır vebası ile mücadele etmek üzere Anadolu'ya muhtelif heyetler gönderdi bu sebeble veterinerler arasında bir çok tahviller yapıldı bu tahvillerde bazı gayri memnunlar sığır vebasını vesair hususları sebeb ittihaz ederek meclisi meb'usanın bazı mebusları tarafından istihzaa çekildiğinden dolayı mütessir olarak istifa etmiş ve fakat meclisi meb'usanca (Mehmet Ali)'nin şahsi kıyameti ve bir çok hizmetleri malum olduğu cihetle istifanamesini geri alması için Ziraat nazırına müracaat etmeleri üzerine (Mehmet Ali) bu tezahürat üzerine istifasını geri aldı lakin (1327) (1910) tekaütlüğünü talep ederek vazifeden çekilmiştir. Yerine müdürü umumi (Abdullah) ve mektep müdürü (Ali Rıza Uğur ) ve muavini o sene Bulgaristan'dan gelen (Simon) tayin edilmiştir.
Bakteriyolojihane : Sultanahmet'teki mektebin içerisindeki pavyona yerleşmiş olan Bakteriyolojihaneyi baytari Adil beyin vefatından sonra Dr. (Refik Güran) Müdüriyeti idaresinde olarak (1329) (1913)'e kadar sığır Vebası serumu , Mallein , ve Tüberkülin istihzaratına devam edilmiş ve o sene Dr. (Refik Güran) Müesseseden ayrılmayı Paris'teki enstitü Pastör Mösyö (Forgaeot) Müessese müdürlüğüne getirilmiş ise de çok durmayarak umumi harbin başlaması üzerine memleketine avdet etmeğe mecbur olmuş ve müessese müdür vekaletini şeflerden Şefik Kolaylı tarafından idare edilmiştir.
Tiflis'de (Zurnaabat ) sığır vebası serumu darülistihazarında hazırlanmakta olan Veba serumu hakkında tedkikatta bulunmak üzere (1325) (1909)' da (Mehmet Ali) tarafından müesseseden gönderilken (Nikolaki Mavroğlu) ve (Cafer Dikmen) ve şehremaneti baytar müfettiş muavini (Bohor)den müteşekkil hey'eti fenniye mezkur müesseseye giderek oradaki serum istihzarat usulleri üzerine tetkikatta bulunduktan sonra fenni bir seyhat olmak üzere avdette (Bükreş) ve (Sofya)'dan geçerek oraların bakteriyoloji durumları hakkında malümat edinmişlerdir.
Memlekette uzun zamandan beri hüküm sürmekte olan koyunlardaki çiçek hastalığına karşı muafiyet vermek maksadiyle (telkihi billuzum) olan çiçekleme amaliyesi kullanılmakta idi ise de az çok kirli bir müdahalenin neticesinde bazı vahim hallerin zuhur ettiği malum olduğundan laboratuvarca temiz bir (Klavo) hazırlayarak veterinerlere göndermek için esasen bu mevzuu üzerinde çalışan Paris'teki Pastör Enstitüsündeki Mösyö (Borrel)i'n yanına (1326) (1910) muallim (Nikolaki Mavroğlu ) gönderilerek bir müddet yanında çalıştıktan sonra avdet etmiş ve (Borrel) usulü üzere vaksen hazırlamağa başlamıştır.
(1326) (1910) senesinde inşansa başlanan bu bina (1327) (1911)' de ikmal edilerek ortaya müdür olarak Sultanahmet bakteriyolojihanesinde çalışan (Ali Kazım) tayin edilerek muavin olarak kendisine (Nikolaki Zuhuri) verilmiştir.
Umumi harbin icabatı olarak müdür Muzaffer Bekman ve muavini Nikolaki Zuhuri idaresinde bulunan Erzincan'daki müessese Halep'e nakil edilmiş ve bir müddet Niğde ve Sivas'ta gayri faal bir vaziyette kaldıktan sonra milli mücadele zamanında tekrar erzincan'a nakil edilkmiş ve (1939)'da Erzincan büyük zelzelesi zamanında müessesenin bir çok mahalleri harap olduğundan o zaman müdürü bulunan (İlhami Özcebe) müessesenin bütün levazımını Ankara'daki Etlik Bakteriyoloji Enstitüsüne nakil edilerek orası ile teşriki mesa'iye başlamıştır.
Merkezi Teşkilatı : (1130) (1914) tarihine kadar (Umuru Baktariye Müdüriyeti) unvanı ile çalışan veteriner teşkilatı mezkur tarihten sonra biri ( idare ve Müessesat), diğeri (İslah ve teksiri hayvanat ve diğeri de (Emrazı sariye ve zabıtayı sıhhıyeyi hayvaniye ) şubelerini ihtiva etmek üzere ( Baytar müdüriyeti umumiye )'ye inkilap etti. Ayrıca üç muamelat müfettişi de vardı. Bunlar merkezde bulunup icap ettikçe vilayete gönderilmekte idi.
Veteriner teşkilatında veterinerlerin memur bulundukları vilayetlerde icraata ait eskiden beri elde mevcut bir kanun ve nizamname mevcut olmadığından muhtelif hastalıklarla savaş hususunda klasik kitaplarda yazılı hükümler esası üzerine iş görülürdü. Memlekette sığır vebasının verdiği ziyan ve zararları nazarı dikkate alan veteriner reisleri gerek bunun ve gerekse insanlara geçen (Dalak , verem, Ruam) gibi hastalıkların yayılmasının önüne geçmek ve ortadan kaldırmak çarelerini gösterir bir (Zabıtai sıhhiyeyi bayteriye talimatı)' nın vücudu lüzum olduğu düşünmüş ve hey'eti fenniye reisi (Aram) ve mektebi tıbbiyeyi şahaneden Baytar komisyonu reisi Albay (Ali) ve zıraat hey'eti fenniyesi beşinci şube müfettişi yarbay (Mehmet Ali) ve şehramaneti celilesi baytar müfettişi (Haydar ve baytar mektebi muallimleinden binbaşı (Rıfat) ve (Galip) ve ( Minas) ile teşekkül eden Komisyon (Zabıta'ı sihhiyeyi hayvaniye talimatnamesini ) hazırlamış ve (1309) (1893) iradesi çıkarak ilk def'a bursa vilayetinde tatbike başlanmış ve sonra bütün memlekete teşmiledilmiştir.
Meşrutiyetin ilanı üzerine (1913) tarihinde (45) maddelik bir (Zabıta Sısıhhiyeyi hayvaniye kanunu muvakkat)'ı neşredilmiş ve buna ilaveten (1914) senesinde (92) maddelik (Zabıtaı sıhhiyeyi hayvaniye talimatınamesi meydana konmakla bunlara istinaden Cumhuriyet devrine kadar veteriner vazifelerini ifade eden gelmişlerdir.
Meşrutiyet devrinde Balkan harbinin ve müteakiben umum harbin başlaması üzerine vilayetteki veterinerler ve mekteb' deki muallimler ve hatta talebinin bazı sınıfları askeri vazifeye alınarak memleketteki hareketi hayvaniye sebebi ile gerek ahali ve gerekse askeri hayvanat arasında muhtelif hastalıklar ve bilhassa sığır vebası alıp vermesi üzerine kanunu muvakkat ve ne de talimatname bihakkın tatbik sahasına konmasına imkan bulunmamıştır. Ancak o zaman ordu hayvanatı arasında harekat dolayısıyla münteşir birhal almış olan sığır vebası hastalığının söndürülmesi için fazla miktarda sığır vebası serumunun istihsaline luzüm görülmüş ve buna binaen Sultanahmet mektebi içinde çalışan Bakteriyoloji hayvani cihet askeri tarafından vaz'iyet edilerek muamelatı o zaman Harbiye müfettiş Umumiyesi olan (Mazlum) Paşa tarafından takip edilerek ordu Hayvanlarına lazım gelen sığır vebası serumuna gönderilmesine emir ettiği gibi az bir miktarda yine kendi müsadesiyle ahali hayvanatına tatbik için gönderilmekte bulunmuştur.
Harp umumi zamanında en ziyade faaliyette bulunan Bakteriyolojihaneyi baytari müessesesi olmuştur. Harbin ilk senesinde Çanakkale boğazının düşman tehdidi altında bulunması hasebiyle Bakteriyolojihanenin Eskişehir'e kaldırılması icap etmiş ve baytar müfettişi(Mazlüm)'un emri ile az bir miktar öküz serumu İstanbl'a bırakılarak büyük bir kısmı Eskişehir'e nakil edilmiş ve ciheti askeriden verilen fazla miktarda öküz üzerinde çalışır, ordu hayvanatına tatbik edilmek üzere fazla miktarda sığır vebası serumu hazırlanmağa devam etmiştir.
1331) (1915) senesi Ekim ayında Eskişehir'de bulunup yalnız ordu hayvanatı için sığır vebası serumunu hazırlayan müessese harbiye nezareti baytar müfettişliği tarafından verilen emir üzerine orda bir kısım serum öküzü ve buna müteallik alet ve edevatı terk ettikten ve müdürü (Şefik Kolaylı) tayin edildikten sonra kusur hayvanları ile o zamanlar inşası itmam edilmiş olan Pendik'teki müesseseye nakil edilerek Sultanahmet'teki müesseseye bırakılmış kısmı ile birleşmiş, ciheti askeriden verilen (altmış) baş öküzün eski serum öküz mevcudunun inzimamı ile fazla bir yekün öküz üzerinde sığır vebası serumu istihzaratına devam edilmiş ve harbin devamınca bir taraftan Eskişehir ve diğer taraftan Pendik müesseseleri her ay ciheti askeriyeye fazla miktarda sığır vebası serumu tedarik edebilmişler ve yalnız Pendik müessesesinin mahiye verdiği miktar vesati (750) litre kadar bir miktar olmuştur.
Harp umumu zamanında Balkan hükümetlerinde hükmünü icra eden sığır vebası hastalığının Merkezi Avrupa'ya girmemesi hakkında bir kongre teşekkülüne lüzum görülmüş ve 7.1.1332 (1917)' de Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Türkiye'de Budapeşte'ye giden murahhaslar marifetiyle bir kongre teşekkül etmiş ve Türkiye' den Pendik Bakteriyolojihanesi Müdür vekili (Nikolaki Mavroğlu' nun) riyaseti altında harbiye baytar müfettiş umumiliği Alman mütehassıslarından (Diraye) ve Pendik müessesesinde memur bulunan Bakteriyolog (Riza Asmail Sezginer) ve yine bu müessesede çalışan Alman mütehassıs (Kurtşern) ve baytar müfettiş umumiliği memurlarından (Fuat) Budapeşt'eye giderek kongreye iştirak etmişler ve hastalık hakkında mühim mukarrat almışlardır. Mütarekeyi müteakip ilk senelerinde Ziraat nezareti veteriner umum müdürlüğü teşkilatı müdürü umumi (Ali Rıza Uğur), Emrazı sariye ve zabıtayi sıhhiyeyi hayvaniye şubesi şefi (Simon), islah ve teksiri hayvanat şubesi şefi (Civani) ve muamelat müfettişi (Hüseyin)' den mürekkep bir hey'etten ibaret bulunmuştur.
Vilayet veterinerleri yavaş yavaş mahalli memuriyetleri başına geçerek vazifelerine devama başlamışlardır.
Sulltanahmet'teki mülkiye baytar mektebi alisinde müdür (Ali Rıza Ekrem), Muavini (Sabri Okutman)'nın idaresi altında tedrisatı faaliyete geçmiş ve tedris hey'eti (Şükrü Paşa) ( Kimyayı uzvi), (Fazlı Faik Yegül)(Kimya gayri Uzvi ) Mardin Mardin meb'usu Ali Riza Erem (Hikmeti tıbbi), Abdullah ve Mustafa Santur (Fizyoloji , Yorki (Eşkal ve hıfzısıhha), Hilmi Digiman(İsmi teşrih), Armenak (Teşrihi marazi) , Salih Zeki Berker (Fenni velade), Yusuf Ziya (Ameliyatı cerrahiye), İsmail Hahhı (Müfredatı tıp ), Osman Nuri Eralp (Ensaç), Siman (Almanca), Kemal (Fransızca) derslerini okutmağa başlamışlardır. Fakat (1335) (1919) senesinin sonlarında mektebde çıkan yangın sebebi ile talebe dershaneleri ile yatakhaneleri yanarak talebe mufakkaten sanayi mektebine geceleri yatmak suretiyle tedrisat mektebin kalan kısmında yapılmağa devam edilmiştir.
Nihayet (1336)'da sivil ve askeri veteriner mektepleri muallimleri eski darülkelp tedavihanesi olan binada talebe yerleşerek tedrisatına aynı tedris hey'etine Bakteriyolog Riza İsmail Sezginer ve Kimyayı uzviyeŞükrü paşa yerine (Mehmet Halit) ve zootekniye (Yorki) 'nin yerine (İhsan ağabeydin) İnzimamı ile devam etmiştir. (1337) (1920) yılında harici muallimlerin mekteb'den alakası (Mehmet Halit), (Nikolaki Mavroğlu'nun ) yerine Emrazı sariyeye (Riza İsmail Sezginer) Abdullah yerine hariciyeye (Mustafa Santur) ve Almanca muallimi olan Simon'un vazifesine nihayet verilmiştir.
Meşrutiyet devrinden, Cumhuriyet devrine kadar veteriner mektebinden mezun olan veterinerler (1324) (1908)' de (14) (1325) (1909)'da (16)(1326) (1910)' da (12) (1327) (1911)'de (20) (1328) (1912)' de (24) (1329) (1913' de (21) ve harp umumi sebebiyle (1334) (1918) senesine kadar Mektep faaliyette bulunmadığından mezun yoktur ve (1334) (1334) (1918)' de (46) ve (1335) (1919)' da mezun yok ve (1336) (1920)' de (50) ve (1337) (1921)' de (10) ve (1338) (1922)' de (8) veteriner diplomalı olarak mektebden mezun olmuşlardır. Selimiye Baytar mektebi alisi müdürlükleri (1919) ila (1928) 'e kadar(Salih Zeki Berker) (1928 ) ila (1930) ( Mehmet Halit Civelekoğlu) (1930) ila (1932) ' ye kadar (Sabri Okutman) ve (1932) ila (1933)'e kadar (Hilmi Dilgimen) tarafından idare edilmiştir.
CUMHURİYET DEVRİ

Asıl veteriner mesleğinin terakkisi bu devirde başlar. Evvel emirde memlekette devam etmekte olan salgın hayvan hastalıklarına karşı tatbik tatbik edilen tedbirlerin esaslarını müzakere müzakere etmek ve yeniden bazı tedbirler almak hususunda 20.12.1926'da Ziraat vekili Sabri Toprak riyasetinde bir komisyon teşekkül etmiştir. Bu komisyon Dr. Bakteriyolog (Refik Güran) Milli müdataa vekleti umumuru baytariye reisi (Ahmet Vefik) Umumurur baytariye müdürü umumisi (Ali Rıza Uğur), Etlik Askeri Bakteriyoloji laboratuvarında mütehassıs Ganzel Mayer , Pendik bakteriyoloji enstitüsünde mütehassıs Forgeot, Ziraat vekaleti emrazı sariye mütehassısı Hofmyster, Yüksek baytar mektebi emrazı sariye müderisi Riza İsmail Sezginer, Pendik Bakteriyoloji Enstitüsü Müdürü Şefik Kolaylı, Etlik laboratuvarlar Müdürü Ahmet Hamdi , Pendik serum laboratuvar müdürü (Ali Riza Erem ), ( Cevat Akkerman ) Veteriner müdürlerinden Sait ve Numan Sabit, ve Ahmet Rasim ve Hüsnü, Umuru baytariye müfettişi umumiyesi Adil Can ve Nurettin Erel, Umumru baytariye idare ce müessa şubesi müdürü Abdurahman , Emrazı sariyeyi hayvaniye şubesi müdürü Muzaffer Bekman Pendik Bakteriyoloji enstitüsü birinci şefi Nikolaki Mavroğlu, Veteriner müfettişi umumisi Hüseyin Erzincan Darülistihzar müdürü Kazım İmam' dan ibaret komisyon mükakeresinde memleketteki salgın hastalıkların ortadan kaldırılması hakkında pek önemli kararlar vermişlerdir.
Memlekette gerek bakımsızlık ve gerekse muhtelif muharebelerin neticesinde bozulan atların islahı esasları tekemmül etmek üzere (1925) senesinde Ziraat vekili (Cemil)' in riyasetnde bir komisyon toplanmıştır ki bundan sipahi ocağı reisi General (Sami Sabit), Eski İstanbul Valisi (Es'at) Ziraat vekaleti müsteşarı (Süreyya), Veteriner Umum müdürü (Ali Rıza Uğur) Milli Müdefaa vekaleti umuru baytariye reisi( Ahmet Vefik), Islah ve teksir hayvanat şubesi müdürü (Ali Riza Erem), müderris zooteknist (İhsan ağabeydin) Halkalı ziraat mektebi müdürü (Muhlis Erkmen ) , Milli Müdafaa vekaleti umuru baytariye fen şubesi müdürü , (Naki Cevat Akkerman), İslah ve teksiri hayvanat umum müfettişi (Nurettin Aral). Karacabey harası müdürü (Sadık Sözeri) , Ziraat vekili ziraat işleri müdürü (Smit), zevat azası olarak seçilmişlerdir. Bu komisyon bundan başka arasıra memleketteki veteriner işlerinin kontrolü ve salgın hastalıkların kaldırılması ve hayvan ırkları islahı ve verimlerinin çoğaltılması bakımından ecnebi mütehassısların fikirlerini ve mütelaalarını almak için zaman zaman ziraat vekili (Şükrü Kaya'nın) zamanında Lehistanlı Profesör Rostafiniski) Türkiye'ye gelerek Pendik bakteriyoloji enstitüsü müdürü Şefik Kolaylı ve İzmir ziraat müdürü (yaşar) ile beraber garbi Anadolu hayvanları üzerinde tetkikatta bulunmuşlardı. Bundan başka muhtelif senelerde celp edilen Zooteknist (Horn), sun'i telkih mütehassıs Rusya'dan (Mikailof), Merkez veteriner teşkilatı emrazı sariye mütehassıslığına (Hofmayster) , Memleket hayvan ırklarının mütalaası için Profesör (Velmen) Atçılık mütehassısı Çiki, Viyana Bakteriyoloji enstitüsü müdürü ( Gerlach ) Cezayir pastör enstitüsünde bakteriyolog (Lestoquard), memleket içinde kendi ihtisasları dahilinde yaptıkları tetkikat raporlarının vekalet abidesine vermişlerdir.
Cumhuriyet devrinden evvel yalnız İstanbul belediyesinde veteriner teşkilatı ve mezbahalarda veterinerler tarafından et muayeneleri yapılmakta iken Cumhuriyet Devrinden sonra belediye ve mezbahadaki veteriner teşkilata tekemmül ederek her vilayet merkezinde belediye veteriner müdürlükleri ve mezbahalarında veteriner teşkilatı vücuda getirilmiştir.Bazı hastalıklara karşı takip ve tatbik edilen mücadele usulleri Balkan hükümetleri veteriner reisleriyle beraber müzakere etmek maksadiyle (1.10.1927) tarihinde Ziraat vekaleti veteriner işler umum müdürü (Ali Riza Uğur ) ' un zamanında İstanbul' da Türkiye, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya, ve Yunanistan veterinerlerinden mürekkep toplanan veteriner kongresinde sığır vebası , koyun çiçeği, Hummayı Kula'i, Ruam hastalıklarına karşı mücadele ve hudut veteriner teşkilatının esaslarını müzakere ederek mühim kararlar vermişlerdir.
Kezalik (1927) tarihinde Türkiye ve Irak hükümetlerinin mürahhas veterinerleri Adana'da toplanarak hudut teşkilatı hakkında mühim kararlar vermişlerdir.
1937 tarihine kadar bu meslek müntesiplerine (Baytar ismiyle) yad edilirken bu tarihin ) haziranından itibaren (Beynelmilel kullanılmakta olan (VETERİNER) kelimesi bizde dahi kullanılmağa başlanılmıştır.Cumhuriyet devrine kadar, Zabıtayı sıhhıyeyi hayvaniye kanunu muvakkatı ile idare edilen veteriner işlerinin noksan görülmesi üzerine mükemmel bir sağlık zabıtası kanunu istinaden bir (Hayvan Sağlık Zabıtası nizamnamesi) de tanzim edilerek (9.8.1931)' de kabul ve neşr edildi. Ve gerek kanun ve gerek nizamnamenin vuzuhlaştırılması için Ziraat vekaleti tarafından (1932) senesinden başlayarak muhtelif tarihlerde talimatnameleri çıkarılmıştır.
(4.6.1937) tarihli (Ziraat vekaleti vazife ve teşkilat kanunu)' un Dokuzuncu maddesi mucibince teşkil edilen veteriner işleri umum müdürlüğü ziraat vekilinin direktifi dahilinde aşağıdaki vazifelerle tavsif edilmiştir.
Memleketin hayvanlarının sıhhatlerini korumak ve kendilerine zarar veren her türlü amillerle savaşmak , hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar bakımından hayvanları ve hayvani maddeleri insanlara zarar vermiyecek bir hale getirmek, vasıflarını yükseltmek , verimlerini ve sayılarını çoğaltmak , her türlü hayvanın mahsulleri ile hayvan meskenlerini ve yiyeceklerini muayene ve mürakabe ve tahlil etmek, hayvan hastalıklarında kullanılan serum, aşı ve kimyevi diğer biyolojik müstazaratı muayene ve mürakabe etmek, lüzumlularını yapmak ve hariçten gelecekleri muayene ve mürakebe etmek ve bunlara ait enstitü, laboratuar tetkik ve muayene ve tahlil istasyonları ve hudut kapıları ve iskelelerde veteriner tahaffuzhanelerini açmak, memleket içerisinde hayvan parkları tesis etmek ve işletmek, başkaları tarafından açılacak bu kabil kurumların faaliyetlerini kontrol etmek , ehli hayvanlarını yükseltmek, verimlerini ve sayılarını çoğaltmak bakımından Haralar, Depolar,İnekhaneler, ördek ağılları, tay çiftlikleri, tay depoları, (Remont), binicilik mektepleri ve emsali kurumları açmak ve idare etmek , segiler ,yarışlar ve müsebakalar tertip etmek, hayvan Pazar ve panayırlarını, sergi yerlerine, ekarisaj tesisatını teftiş ve idare etmek, serbest veteriner olmak isteyenleri tescil etmek ve muayenehanelerini kontrol ve teftiş etmek, hayvan sağlık memuru mektebleri açmak ve bu unvanla memur yetiştirmek . Nalbant mektepleri açmak , nalbantları tescil etmek ve nalbant dükkanlarını kontrol etmek, hayvan dispanserleri, klinik ve hastaneleri açmak, idare etmek ve açılmış bulunanları kontrol ve teftiş etmek , hayvan teçhizatının tensik ve tefhidini temin etmek , hayvancılık işleri ile ilgili olarak teşekkül eden kurumları faaliyetlerini tetkik bakımından kontrol ve teftiş ederek direktif vermek ve hususi kanunlarla kendisine verilen vazife yapmakla mükellef tutulmuştur.
Aynı kanunun onuncu maddesi ile de veteriner işleri umum müdürlüğü merkez ve vilayetler kısımlarına ayrılarak merkez :
1- Salgın hastalıkları
2- Tahaffuzhaneler
3- Paraziter hastalıklar
4- Hayvan hareket ve sevkiyatı Pazar ve panayırlar
5- Techizat ve idare
6- Sağlık müesseseleri ve hastaneleri.
7- Atcılık
8- Koyun ve keçi
9- Sığırcılık
10- Tabii ve sun'i sıfat
11- Haralar
12- Sergiler, koşular ve müsabakalar
13- Nesilname şubelerine ayrılmıştır.
Vilayetler : Veteriner baş müdürlükleri, veteriner müdürlükleri, mütehassıslar, veterinerler, fen ve hayvan sağlık memurlukları, müesseseler mektepler, ve kurslardan ibaret olmak üzere teşkilat yapılmıştır.
Mektep : (1933) senesine kadar selimiye'deki yüksek baytar mektebi tedrisatına devam eden mektep talebesi o sene Anklara'da inşası hitam bulmuş olan Ziraat enstitüleri binasına nakil edilmiş ve ziraat enstitüleri namını taşıyan bu büyük mektep tabii ilimler, zirrat, veteriner ziraat sanatları ve Orman namiyle beş fakülteden ibaret bulunmuştur. Her fakültenin müteaddit enstitüleri ve her enstitünün de müteaddit laboratuvarları vardır.
Veteriner fakültesi aşağıdaki enstitülerden müteşekkildir.
1- Anatomi Enstitüsü
2- Fizyoloji ve farmakoloji enstitüsü
3- Fatoloji enstitüsü
4- Parazitoloji enstitüsü
5- Hıfzısıhha ve Bakteriyoloji enstitüsü
6- Menşe'i hayvani gıdalar enstitüsü
7- İç Hastalıklar enstitüsü
8- Dış Hastalıklar enstitüsü
9- Zootekni enstitüsü
Ayrıca ihtisaslarından istifade etmek üzere Almanya'da (Richter) ve (Seuffert) ve (Horn), (Hassko), (Kugel), (Ster), (Baumann), (Sprehn), (Beller), (Hofman), (Gebhartt), (Lutz), (Soottel) gibi bir çok profesör ve mütehassıslar getirilmiştir.
Mektebin dört seneden ibaret olan tedris müddeti kısa olduğu nazarı dikkate alınarak 15.7.1939 tarihinda ziraat vekili (Muhlis Erkmen) sivil ve askeri veteriner işleri reisleriyle fakültenin bütün profesör , Doçent ve asistanları ve her iki dairenin müşavir ve şube müdürleri ve bakteriyoloji enstitüsü ve vekalet ve vilayette bulunan bütün veterinerleri toplayarak veteriner bilgilerinin çok genişlendiğini ve dört senelik bir tahsil içinde bunlardan luzumlularının bildirilmesinin müşkülatla olabildiği ve bu müddetin beş seneye iblağına dair vaki olan teklifi müzakere edilerek pek münasip görüldüğünden 1939 ders senesinde mektebe kayıt ve kabul edileceklerinden başlamak kaydiye fakülte tedris müddetinin beş seneye yükselmesi müttefiken kabul edilmiştir.
Memleketin ruhsatı nisbetinde elde mevcut veterinerler gayri kafi geldiğinden ve harp zamanlarında az çok vaki olan ölümlerden veterinerlerin mevcudu çok azaldığından ve yetiştirilmesi de zaman işi olduğu göz önünde tutularak tedris müddeti altı ay devam etmek üzere 1927 senesinde Erzincan'da bir ve İzmir'de bir sıhhiye memur sınıfı açılmıştır. İki devre tedrisata devam eden bu sınıflar bir müddet sonra kapatılarak İstanbul'da Selimiye'deki yüksek baytar mektebinde tedris müddeti bir sene olmak üzere yeni bir mektep açıldı.( Küçük sıhhiye veteriner mektebi) namı verilen bu mektebin bir senelik olan tedris müddeti gayri kafi görüldüğünden bir buçuk seneye iblağ edildi. Ve bir az sonra talebeye verilmesi icap eden malumat için bu müddetin kafi gelmediği anlaşılarak iki seneye çıkarıldı. Ve yüksek baytar mektebinin veteriner fakültesine naklini müteakip mektep binasında müstakil kalan bu mektep (Hayvan sağlık memurları mektebi) namı altında tedrisata devam edilmiştir.
OKUTULAN DERSLER
Birinci sınıf : Teşrih, dış hastalıklar umumuyet, iç hastalıklar umumiyet, tedavi fenni, zootekni umumiye, eşkal veteriner teşkilatı , bakteriyoloji .
İkinci sınıf : Salgın hastalıkları, dış hastalıkları, otopsi , fizyoloji, et kontrolü, sağlık zabıtası, zooteknik ve sun'i tohumlama olup son senelerde her iki sınıfa Türkçe, tarih , coğrafya, jimnastik dersleri ilave edilmiştir.
Bundan başka tek tırnaklı hayvanların en ziyade maruz kaldıkları hastalıkların ayak ve tırnak bozuklukları olduğu anlaşılarak nalbantlığın bir sanat haline konulması ve nalbantların kursa davet edilerek bir müddet nazari ve ameli malumat edinmeleri ve imtihan neticesinde ehil olanların ehliyetname almaları kanunlaştırılmış ve Selimiye'deki hayvan sağlık memurları mektebine kısım kısım kısım deam ettirilerek nazari ve ameli tedrisata başlamıştır.

Bakteriyoloji Enstitüleri : 
1336 (1922) tarihine kadar yalnız sığır vebası serumu ve barbon aşısı ile serumu ve mahallein ve tüberkülin istihzaratı ile çalışmakta olan Pendik müessesesini (1339) (1923)' de Ankara'da Etlik'teki serum laboratuvarında Pendik nakil edilerek birleşmiş ve (1340) (1924) tarihinde Şefik Kolaylı müdüriyeti idaresinde faaliyete geçmekle beraber (1341) (1925) tarihinde Paris askeri gıda tahlilatı bakteriyoloji laboratuarı şefi mösyö (Forgeot) müesseseye profösör ve şef de Travaux olarak getirilmiş ve o zaman müessese muhtelif laboratuvarlara taksim edilerek her laboratuvar kendisine tevdi edilmiş olan muhtelif aşı ve serumları hazırlamağa başlamış ve günden güne faaliyetleri artmakla müstahzaratı : Koyun çiçeği aşısı , koyun çiçeği serumu, keçi çiçeği aşısı, Barbon aşısı Barbon serumu, tavuk kolerası aşısı, tavuk difteri aşısı, ikter hemoglobinurri serumu, Buzağı septisemisi aşısı, koyun yavru atma aşısı, yanıkara aşısı, yanıkara serumu, Bradzo aşısı, Bradzo serumu, Buzağı septisemi serumu, nesiçli mayi dayanıklı sığır vebası aşısı vebası serumu, keçi ciğer ağrısı aşısı ve bazı senelerde Antraks aşısı ve serumu, beygir normal serumu, deniz virusu, formülü çiçek aşısı , mallein , tüberkülin, tetanoz serumu, tifüs aviaret aşısından ibaret bulunmakla her laboratuvar bir çok mesai meydana koymuş ve muhtelif vilayetten gönderilen mevadı maraziyenin muayenesini yaparak mahiyeti marazin teşhisine yardım etmişler, Mösyö Forgeıt, Pendik müessesesinde bulunduğu müddet içinde (1928) senesinin dokuzuncu ayına kadar bu derse devam edilmiş ve 1.1.1930' da kontrat müddeti biterek Paris'e müteveccihen müesseseden ayrılmıştır.
Memleketteki salgın hayvan hastalıkları ile mücadeleye verilen ehemmiyet nisbetinde teşkilat da genişlemeğe başlandığından fazla miktarda aşı serumlara ihtiyaç görüldüğü cihetle (1926)' da Ankara' da Etlik mevkiinde bir bina satın alınarak(Merkez idare şubesi müdürü Hamdi tayin edilmiştir.
İlk Projede merkez laboratuvarları (Emrazı nebatiye), (Meteroloji), (Kimyayı zurra'i), (Zootekni) ve bir (Bakteriyoloji laboratuarını ihtiva etmekte bulunmuştur. Kısa bir zaman sonra (Oldenburg) namında bir Alman Profesörünün reisliğinde davet edilen Zurra'i islahat komisyonunun gösterdiği lüzum üzerine Etlik'te bulunan ve ziraate ait olan laboratuvarı haline inkilap etmiş ve daha sonra (Zootekni) laboratuvarı da ayrılarak orası yalnız (Bakteriyoloji Enstitüsü ) haline getirilmiş ve pendikte olduğu gibi iş bölümü yapılmak suretiyle muhtelif laboratuvarlar teşkil edilerek her birisi birer şefin idaresine verilmiş ve faaliyete başlamıştır. Müstahzaratı : (Tetanoz aşısı ve serumu ), (Koyun pasterelloz aşısı ve serumu), (Tavuk kolerası aşısı ve serumu), (Kuduz aşısı), (Mallein), (Tüberkülün, (Grum anti virusu) ve son zamanlarda (Tavuk vebası aşısı), (Mavi dil aşısı), (Tavuk difteri aşısından) ibaret olmakla beraber , vilayetten gönderilen bir çok maraziyenin bakteryolojik muayeneleri yapılarak hastalıkların teşhisleri konulmaktadır.
1926 senelerinde memleketteki sığır vebası pek münteşir bir vaziyette bulunduğundan ve merkezden uzak yerlere veba serumu yetiştirilmesi müşkil olduğundan (Mardin'e bir laboratuvarın tesisi düşünülmüş ve 1931' de orada bir müessese kurulmuş ise de o zamana kadar bu hastalığa karşı alınan ciddi ve mühim tedbirlerle önlemeğe muvaffak olduğundan müessese az bir zaman için müdürü (Nazım Etman)'ın idaresinde faaliyete devam ederek kapatıldı ve kadro ve malzemesiyle Ankara'ya Etlik Merkez laboratuvarına nakledilerek tevhid edildi.
Tarım Bakanlığının müstacel yardımı ile muallim Riza İsmail Sezginer tarafından Selimiye'deki yüksek baytar mektebinde (Kürason) usulü üzerine hazırlanan nesiçli yaş sığır vebası aşısının laboratuarlarca yapılan aşılama tecrübeleri mektep heyetince müteşekkil bir komisyon tarafından yapılıp muvafık neticeler alınması üzerine o zaman şarkı Anadolu'da hüküm sürmekte olan ve Sivas'a kadar intişar eden sığır vebası sahasında bu aşının tatbikatını yapmak üzere muallim Rıza İsmail Sezginer ve bakteriyolog Etem Eren ve bunlara yardımcı olmak üzere yüksek baytar mektebi muavin ve asistanlarından mürekkep bir hey'et Sivas'a giderek hastalıklı köylerden topladıkları materyallaerle hazırladıkları nesiçli aşı ile (7000) hayvan aşılamışlar ve bilahare bakteriyolog Süreyya Tahsin Aygün ve Hamdi tarafından köylerde yapılan kontrolde aşılanmış hayvanların vebaya karşı muafiyet kazandıklarını ve hastalığın önü alınmış olduğunu görmekle bu muafiyetten dolayı 30.12.1930'da bir tebrik telgrafını göndermişlerdir.
Bu şekilde hazırlanan nesiçli veba aşısının uzun müddet tesirini muhafaza etmemesi mutlaka surplace yapılması mecburiyetini veriyordu. Bu hususta tecrübelerin yürütülmesi Tarım Bakanlığı tarafından Pendik müessesesine verilen emir üzerine o zaman Ruam mücadelesi için İstanbul'a gelmiş olan mütehassıs (Muzaffer Bekman)' ın iştirakiyle müdürü Şefik Kolaylı Müdür muavini Nikolaki Mavroğlu, müessese şeflerinden Raif Köylüoğlu, kimyager şef Hemdi Güresin , Antraks laboratuvarı asistanlarından İhsan Esin ve sığır vebası laboratuvarı asistanlarından Cevat Gediz'den mürekkep 26.9.1934' de teşekkül eden komisyonda Muzaffer Bekman tarafından yapılan bir teklifte mayi formüllü nesilci aşısının uzun müddet devam etmemesi esbabını yapılan aşıdan formolün tamamıyla def edilmemesi neticesi müruru zamanla virüse tesir etmesinden ileri geldiğini söyleyerek formol ile muamele edilmiş nesiçli veba aşısının (24 saat sonra) amonyak ile tadilini teklif etmiş ve bu teklifi kabul eden komisyon azaları bu şekilde nesiçli veba aşısını hazırlayarak yaptıkları bir çok tecrübelerde bu aşının (138) gün sonra muafiyet verme hassasını muhafaza ettiğini tesbit etmiş ve aynı vakitte laboratuvar çerçevesi içinde hazırlanması mümkün olduğu kanaatini edinmişler ve aşının ismini (nesiçli mayi dayanıklı sığır vebası aşısı ) ismini vererek esasen sığır vebası üzerinde çalışan Pendik müessesesinde bu şekilde hazırlanmasını karar altına almışlardır.
Cumhuriyet devrinde veteriner tarihine kayıt edilecek en mühim muvaffakiyet eski senelerden beri memleketin her tarafını sarmış olan sığır vebasına karşı veterinerler tarafından yapılan ciddi ve esaslı bir mücadele neticesinde (1932) yılından beri bu hastalığın ortadan kaldırılması ile memleketin bu menhus afetten kurtarılması ve köylünün hastalıktan dolayı uğradığı çok büyük zarar ve ziyanlardan kurtulmasıdır ki bu muvaffakiyet Cumhuriyet Hükümetinin bahşettiği (Kanun) ve (nizamnameler) sayesinde Türk veterinerlerinin can siparane çalışma ve gayretlerine bağlı olup , bu tarh veteriner tarihinde yaldızlı rakamlarla gösterilmeğe şayandır.
Mütehassıs Muallim
Nikolaki Mavroğlu
İmza