8 Mayıs 2013 Çarşamba

GEBE HAYVANIN SAĞLIK AÇISINDAN KONTROLÜ



GEBE HAYVANIN SAĞLIK AÇISINDAN KONTROLÜ VE GÜÇ DOĞUMLARI OLUŞTURAN PREDİSPOZE FAKTÖRLERİN ORTADAN KALDIRILMASI

A.BAKIM
A1.İNEK
İneklerin kuruya çıkarıldıkları dönemde, ineklerin barınma koşullarına özel bir önem göstermek
gerekmektedir. Bu dönemde aşağıdaki durumlara dikkat edilmesi gerekmektedir:
Sağımcı tarafından günde iki kez yapılan meme kontrollerinin yapılmaması mastitis ve meme
yaralanmalarının meydana gelmesine neden olur.Bu yüzden kuru dönemi meme kontrollerinin düzenli
yapılması, hayvan kuruya çıkana değin gerektiğinde örnek alımına ve meme sağaltımını olanaklı kılar.

Gebelik dönemi besleme
Gebe olan ineklerin günde bir kez, gebeliğinin sonuna doğru yaklaşmış olanların günde iki kez
doğum belirtileri tarafından kontrol edilmesi gerekmektedir.
Gebe ineğin sağlığı, yavrunun uterustaki gelişimi ve doğumun mekaniği bakımından, yatma
vaya yatma-yemleme bölmelerinin olduğu serbest dolaşım ahırları, grup bölümlerinin olduğu tabanı
sap-samanla destekli ahırlar, düzenli olarak meraya çıkarma ve hareketliliğin sağlanması önem
taşımaktadır.
Büyük hayvan işletmelerinde hastalıkların taşınmasını engellemek açısından, kurudaki ve
doğumu yakın olan hayvanlar için, hem ayrı bölümlerin yapılması hemde bu hayvanlarla uğraşacak
personelin ayrılması gerekmektedir.
Küçük olan bağlamalı işletmelerde, gebeliği ilerlemiş olan inekler ve düvelerin belirli aralıklarla
bulundurulması gerekmektedir. Her hayvanın tutulduğu bölmenin uzunluğu, hayvanın bağlanma
düzeneği ve pisleme basamağı, hayvan yatarken arka tarafı aşağı doğru sarkmayacak (ilerlemiş
gebelikte olan ineklerde prolapsus uteri tehlikesi ), pisleme oluğuna değmiyecek ve meme
yaralanmalarını önleyecek bir şekilde düzenlenmelidir.
Kuruya alma bölmelerinin, mera ve çayırların ahır kapasitesinin %12' si olması gerekmektedir.
Kurudaki inekler ve ileri gebe düveler bu bölme veya merada ilerlemiş gebeliğin 5-7 haftalık dönemini
geçirmelidirler. Hesaplanan doğum tarihinden 14 engeç 3 gün önce gebe düve ve inekler doğum
bölmelerine alınmalıdırlar. Burada sürünün ırkına özgü olan ortalama gebelik süreleri göz önünde
bulundurulmalıdır.

A2. KOYUN VE KEÇİ
Gebe koyunlar için gebeliğin sağlıklı devam etmesi ve doğuma hazırlık açısından aşagıdaki temel kuralların göz önünde bulundurulması gerekmektedir:
Ketosis profilaksisi açısından ileri gebe olan Koyunlarda yeterince hareketliliğin sağlanması
Sürünün sıkışık tutulması ve kapı, parmaklık gibi yerlerden geçerken sıkışması engellenerek, abort tehlikesinin önlenmesi
Gebelik, kuzu beslenmesinde prazitlerin önlenmesi ve ayak hastalıklarını önleme bakımından
optimum barındırma koşullarının sağlanması
Yukarıda sözü edilen temel kurallar, ağıl ve mera koşullarının kombine edilmesiyle en iyi şekilde yerine getirilebilir.
Gebe keçide hareket ister; en iyi dışarıda veya özel yeterince geniş bölmelerde bu koşul yerine getirilebilir. Keçiler hava akımı ve yerin tabanının soğuk olmasına karşı koyunlardan daha duyarlıdırlar.
Yeterli gün ışığı Osteomalazie'nin oluşmasını engeller.

A3. KISRAK
Hareket ve meraya çıkarmak , gebeliğin sonuna kadar zorluk ve stres faktörlerinin ortadan
kaldırılması gebe kısraklarda önemlidir. Düşme, kement veya iple yakalama, zincirle bağlamaya bağlı
oluşan vücut yaralanmalarının engellenmesi gerekmektedir.

A4. KEDİ VE KÖPEK
Temiz, ektoparazitlerden arındırılmış yani hijyenik ortam yalnızca evde bulundurulan kedi ve
köpekte değil, aksine kulübede tutulanlarda da sağlanmalıdır. Bu koşulların sağlanması özellikle gebe
hayvanlarda çok önemlidir.
Özellikle gebeliğin ikinci yarısında ağırlığın artması ve memelerin büyümesine paralel olarak
azalan hareketliliğin önlenmesi açısından, gebe olan kedi ve köpeğin düzenli olarak dışarı çıkartılarak
temiz hava almaları ve sağlanmalıdır.
Hizmet köpekleri'nin (Av köpeği, Polis köpekleri, Koruma köpekleri, Kurtarma köpekleri gibi) 5.
gebelik haftasından itibaren üşütme, stres, huzursuzluk gibi faktörlerin aza indirilmesi bakımından
hizmetten alınması gerekmektedir. Böylelikle bu köpeklerde yüzme, zıplama, av yakalama ve getirme
gibi aktiviteler engellenmiş olur.
Yaklaşık doğumdan 14 gün önce anne öngörülen amaca uygun yavrulama minderi veya yerine alıştırılmalıdır. Yaklaşan doğumun önemli belirtisi olan, vücut ısısının 37 C' nin altına düştüğünün saptanması açısından, hayvanların vücut ısısı ölçümlerine alıştırılması gerekmektedir.
Gebelik sırasında ekto ve endo parazit profilaksisine özel bir dikkat göstermek gerekir.

B. BESLENME
Beslenmenin doğumun gelişim ve oluş mekanizması üzerinde büyük bir etkisi bulunmaktadır.
Beslenmede iki öğe önem taşımaktadır:
Bunlardan birincisi; genellikle genç hayvanlarda ikinci doğumdan sonra tamamlanan vücut ve iskelet gelişimidir. Günümüzde dişi hayvanlarda döl verme açısından saptanmış olan yaş ve yaşama
sınırlarına ulaşmada beslenmeye dikkat edilmesi gerekmektedir. Gelişen hayvana mineral maddelerin
yeterince verilmesi, pelvisin gelişmesini ve büyük buzağıların pelvisten rahat geçişini sağlar.
İkinci öğe, hormonal kontrol mekanizmasına bağlı olarak anabolik bir karakter kazanan metabolizmayı kapsamaktadır. Gebe hayvanların doğru olarak beslenmeleri açısından aşağıdaki fizyolojik parametreler göz önünde bulundurulmalıdır:
Genelde yem yemede bir artış meydana gelmektedir. Yalnızca ileri gebelik döneminde özellikle geviş getirenlerde, gebe uterusun genişlemesine bağlı olarak sindirim organlarınında %20-40 oranında bir daralma meydana gelir.
Besinlerin barsak kanalından resorbsiyonu düzelir, mineral maddelerden yararlanma artar.
Besinlerden yararlanma daha yoğunlaşır (Enerji, Protein); örneğin N-retensiyonu hayvan türüne, gebelik dönemine ve besinlerdeki albumin ve enerjiye bağlı olarak artar.
Vücut volümünde artış olur. Bu artış hem intra uterin (Uterus, Plasenta, Fötus, Yavru suları)
hemde ekstra uterin (Kas, Karaciğer, İskelet, Yağ dokusu, Süt bezleri) olmaktadır.
Annenin vücut organları gebelik sırasında hem fötal gelişimi ve büyümeyi sağlamak hemde
laktasyon için (gebelik anabolizması, prepartal retensiyon veya süper retensiyon) , artan ölçüde besin
maddeleri rezervi (Protein, Enerji, Demirin dışındaki mineral maddeler) oluştururlar, öte yandan depo
edilen besinleri yetersiz beslenme durumunda özellikle ileri gebelikte fötusa iletirler.
İleri gebelikte yağ dokuları yıkımlanır ve sıvıdan zengin kas ve organ dokuları oluşur.
Süt bezlerinin hızla büyümesi gebeliğin ikinci yarısında oluşur.
Kan dolaşım sistemi yaklaşık %30 oranında hızlanır. Kan volümü ve transport kapasiteside
artar. Böylelikle anne ve yavrunun artan oksijen gereksinimi kompanze edilir.
Annenin enerji ve yaşama payı gereksinimi, özellikle fötal gelişim ve gebelik metabolizması
sonucu, ek olarak meydana gelen ısı oluşumuna bağlı olarak, gebelik süresince %30-40 oranında artar.
Özellikle gebe hayvanların enerji metabolizması hayvan türlerine göre değişiklikler gösterir.
Koyunlar ortalama olarak her kilograma düşen vücut ağırlığına göre en yüksek fötal günlük gelişimi gösterirler (Koyun 0,80 gr, Domuz 0,75 gr, İnek 0,29 gr, Kısrak 0,25 gr) ve buna bağlı olarak gebelikte en fazla enerji gereksinimi vardır.
Genel olarak, gebeliğin ikinci yarısından itibaren beslenme, mineral madde ve vitamin
gereksiniminin yavru veya yavruların gelişimi için gebeliğin yarısından itibaren arttığı söylenebilir.
Temel olarak gebeliğin ortası veya geç gebelik döneminde yavru gelişirken, yetersiz beslenme durumunda annedeki depoların mobilize edilmesi gerekmektedir. Genetik bakımından yüksek süt üretimine eğilimleri olan, ileri gebe süt inekleri ve keçilerde yetersiz beslenme durumunda organizma özellikle olumsuz yönde etkilenecektir.
Gebelik sırasındaki beslenmede hayvan türlerine göre dikkat edilmesi gereken kurallar şunlardır:

B1. SIĞIR
Hem yüksek verimli süt ineklerinde, hemde diğer ineklerde laktasyon ve gebelik uzunca bir
süreyi kapsamaktadır. Buda metabolizmada büyük değişikliklere ve etkilere neden olmaktadır.
Gebeliğin son iki ayında ineklerin kuruya alınması ve bu döneme uygun olarak beslenmeleri, doğumdan sonra artan süt veriminde gerekli olan enerji gereksinmesini destekleyeceği gibi, post partum döneminide olumlu yönde etkileyecektir. Bu dönemde yemle alınan protein miktarındaki yükselme veya azalma gebelik oranını büyük ölçüde negatif yönde etkileyecektir. Kurudaki hayvanların aşırı beslenmeleri sonucu; doğumdan sonra metabolizma hastalıkları, endometritis ve ovaryum hastalıklarında da artış olduğu araştırmalar sonunda ortaya konabilmiştir.
İleri gebe olan ineklerin;
-- Güç doğumlar ve doğum yolu flegmonları

-- Karaciğerin yağlanması
-- Asetonomi

-- Retensiyo secundinarum

-- Abomasum deplasmanı

-- İnvolüsyon bozukluğu ve metritisler şeklinde oluşan puerperal bozukluklar

-- Mastitis dispozisyonu gibi hastalıklardan korunması için aşağıda açıklanan beslenme
kurallarına uyulması gerekmektedir:

-- İleri gebe hayvanların yağlanmasının önlenmesi gerekmektedir. Bu yağ doğumun
mekanizmasını engeller ve doğumdan sonra yıkımlanması gerekmektedir. Bu yıkımlanmada
metabolizmayı büyük oranda olumsuz etkilemektedir (Keton cisimciklerinin organizmadaki patolojik
çoğalması=Ketosis, Karaciğerin yağlanması).
İneklerin kuruda bulundukları zamanda alacakları enerji ve protein miktarı 2-4 litrelik süt
üretimine uygun olmalıdır. Doğumdan sonraki laktasyon dönemi için, beslenme şeklinin değiştirilmesi
doğumdan kısa bir süre önce başlamalıdır. Doğumdan sonraki 10 gün içerisinde verilecek enerji ve
protein düzeyi (konsantre besin) inekten alınması planlanan günlük süt miktarının düzeyine
çıkarılmalıdır.

-- Hayvanlara iyi kalitedeki kaba yem (Kuru ot, Saman) sık sık ama küçük porsiyonlarda
verilmelidir.

-- Birden bire yapılan rasyon değişikliklerinden kaçınmak gerekir.

-- Kötü kalitedeki yüksek düzeyde yağ asidi içeren silajlar (özellikle kötü yeşil ot silajı) ile
ineklerin beslenmesinden kaçınmak gerekir.

-- İleri gebe olan ineklerin hareket etmesi, besin enerjisinden daha iyi yararlanmayı olanaklı kılar.

-- İleri gebe hayvanların rasyonları profilaktik olarak, Sodyum propiyonat, D3 Vitamini, Iyot, Selenyum, E Vitamini ve Vitamin A (özellikle eksojen Beta-Karotin) ile tamamlanmalıdır.

B2. KOYUN VE KEÇİ
Diğer hayvanlarla karşılaştırıldığında koyunlarda, doğumun mekanizması, dağum, fötal ve post natal kuzu gelişimi, beslenme faktörleri tarafından daha büyük ölçüde etkilenmektedir. Bu gebe
koyunların enerji, mineral madde ve iz elementler ile beslenmelerinin nedenli önemli olduğunu ortaya
koymaktadır.
Koyunda yavru sayısı ve besin gereksinimi arasındaki ilişki çok sıkıdır. Böylelikle yetersiz
beslenme fazla yavruyu uterusta taşıyan anneyi büyük ölçüde negatif yönde etkilemektedir.
Döllenmeden sonraki ilk haftalarda anne koyunlara düşük düzeyde enerji verilmesi şu kayıplara neden
olur:
-- Kuzu ölümlerinin artması

-- Doğum ağırlığının azalması

-- Kuzuların yaşama payı ağırlıklarının azalması

-- Abortların artması

Erken gebelikte enerji içeren yemlerin aşırı miktarda verilmeside, embryonal ölümlerin
artmasına neden olur. Gebelik sırasında yetersiz enerji, ana koyunlarda güç doğumları, sütün azalması ve yapağı kalitesinin azalmasını beraberinde getirir. Enerji metabolizması ileri gebelik döneminde özellikle etkilenmektedir, çünkü yavruların bu dönemde artan enerji gereksinimleri bazı durumlarda yeterince karşılanamamaktadır. Bu durumu oluşturan faktörler şunlardır:
-- Birden fazla yavrularda besin alma kapasitesi ve rumen kapasitesinin sınırlı olduğu durumlarda

-- Oranla yüksek protein ve karbon hidratların azlığı arasındaki dengesizlik varsa (rasyondaki kaba yemin yetersiz olmasına bağlı olarak, rumen hareketlerinin sınırlı olması)

-- Gebe anne koyunların hareketlerinin sınırlı olmasının, glukoz metabolizmasındaki bozukluklara neden olması.

Bu faktörler keton cisimlerinin kanda artarak, koyunda gebelik toksemisinin oluşması için ortam hazırlarlar. Gebelik toksemisine uygun ortam hazırlayan diğer etkenlerde; soğuk havanın etkisi, koyun derisinin aşırı ıslanması ve transporttur.
Sağlıklı kuzuların alınabilmesi ve gebe annenin sağlığı açısından rasyona ek olarak şu
preperatların substitüsyonu gerekmektedir:

-- Son gebelik döneminde E Vitamini ve Selenyumun parenteral enjeksiyonu

-- Kuzuları enzootik ataksiden korumak amacıyla son gebelik ayında %2' lik Bakırsülfatın bir kaç
kez 14 günlük aralıklarla oral yolla verilmesi

-- Vitamin E ve D nin yeterli miktarda verilmesi.

Gebe keçiler içinde koyunlardaki beslenme koşulları gerekmektedir. Bunlara ek olarak süt
keçilerinde bir önceki ve oluşması beklenen laktasyondan dolayı harcanan/harcanacak besin maddeleri ve özellikle mineral maddeler hesaba katılmalıdır. Özellile mineralmadde karışımlarının kışın verilmesine özel bir önem göstermek gerekir.

B3. KISRAK
Yavrunun gelişmesine uygun iyi kalitede kuru ot, yeterli miktarda mineral madde ve A Vitamini'nin verilmesine dikkar edilmelidir. Doğuma hazırlık yemi olarak, özellikle volümlü ve albuminden zengin yemlerin azaltılması gerekir. Kolayca sindirilebilen ve diet yemlerin (buğday kepeği lapası, keten tohumu küspesi, iyi kalitede kuru ot) verilmesi gerekmektedir.

B4. KÖPEK VE KEDİ
Kedi ve Köpektede gebeliğin ilk üçte birinde yavrular yavaş gelişirler. Bu yüzden bu dönemde
beslenme ve enerji gereksinimi önemli ölçüde artmamıştır. Buna karşılık enerji gereksinimi gebeliğin
son üçte birinde oranla daha fazlalaşmıştır.
Gebe Kedi ve Köpeklerin günde en az iki kez, emziren annelerin ise en azından günde üç kez
beslenmeleri gerekmektedir. Suyun sürekli verilmesi gerekmektedir.
Kedi ve Köpekte aşağıdaki beslenme kurallarına dikkat edilmelidir:

-- Gebeliğin ilk üçte biri: Besin değeri yüksek olan yem, normal miktarda verilmeli, bu dönemde
yavrular hızlı gelişmediğinden yüksek düzeyde enerji ve besin gereksinimleri yoktur

-- Gebeliğin ikinci üçte birlik bölümü: Hem yavruların gelişimi için gereksinimi, hemde annenin
genital organlarında oluşan değişiklikler sonucu ortaya çıkan açığı kapatabilmek için, yem miktarı
aşama aşama 1/3 oranında arttırılmalıdır.
-- Gebeliğin üçüncü üçte birlik bölümü: Küçük rasyonlar halinde günde bir çok kez yedirmeye
yavaş yavaş alıştırılmalıdır.

C. İMMUNBİYOLOJİK VE ANTİPARAZİTER ÖNLEMLER
Temelde anne ile yavru arasında özel immunolojik ilişkinin sağlanması önemlidir. Bu ilişkinin
gevişgetirenlerde ve kısraklarda karakteristik özellikleri şunlardır:

-- Plasentadan anne immunglobulinlerin fötusa geçmemesi

-- Antikorların özellikle gebeliğin son döneminde büyük ölçüde memelerdeki kolostrumda
toplanması

-- Antikorların yeni doğan hayvanlar tarafından özellikle ilk kolostrum ile alınması

-- Antikorların koruyucu etkisinin yeni doğanlarda barsak tarafından resorbe olduktan sonra
ortaya çıkması ve barsak mukozasında yersel koruma etkisi oluşturması (Ig A ve Ig M).
Yeni doğan buzağılar, kuzu, tay ve domuz yavruları yaşamlarının ilk saatlerinden başlayarak
annenin antikorlarına gereksinim duyarlar. Bu kural kedi ve köpek içinde geçerlidir.
Çeşitli enfeksiyonlara bağlı oluşan embriyonal ölümlerin önlenmesi ve infeksiyöz abortlardan
korunma amacıyla, erken gebelik döneminde koruyucu aşılarda yapılabilmektedir. Doğal olarak aşının
yapıldığı zaman (ilk üçte bir dönemde veya gebeliğin sonunda), aşının özelliği (ölü veya canlı suşlar
içermesi), aşının yapılma biçimi (parenteral veya lokal), aşının yinelenmesi gereken aşılardan olup
olmadığı, hayvanın türü gibi faktörler aşının etkinliğini etkilemektedir. Ayrıca anne ve yavrunun sağlık
durumuda aşının başarısını etkileyen faktörlerdendir.
Çeşitli hayvanlarda yavruyu doğum sonrası korumak veya abortları karşı kullanılan koruyucu
aşılar şunlardır:

İnek: E.Coli türleri ve Salmonellalar tarafından oluşturulan septisemi ve enteritisler, Rota virus
diareleri
Koyun: Clamidia abortları, Border dises, Kuzu dizanterileri (C.perfringens Tip B)
Kısrak: Virus abort
Köpek: Parvo virus

Koruyucu aşılar annelerde spesifik immüniteyi ve yeni doğan yavrularda pasif immuntransferi
oluştururlar. Buna karşılık kolostrumun oluşturduğu koruma özel spesifik bir enfeksiyona karşı değil, aksine genel bir koruma özelliğindedir. Bu yüzden kolostrum antikorlarının yeni doğanların ilişkide oldukları, ahıra özgü mikroorganizmalara karşı koyma özellikleri vardır. Bu karşı koyma özelliği, eğer hayvan doğumdan önce yeterince süre (en azından gebeliğin son üçte birlik bölümü) aynı mikroorganizma ortamında kalmışsa ve yavruda o ortamda ise, istenen ölçüde oluşabilmektedir.

Kolostrumdan yeterince yararlanabilmek için aşağıdaki kurallara dikkat edilmelidir:

-- Gebeliği ilerlemiş olan hayvanların ahır yerlerinin değiştirilmemesi gerekmektedir

-- Gebe hayvan yerleri ve doğum bölmeleri ahırlarda bir örneklilik oluşturacak şekilde
yapılmalıdır

-- Hayvanların gebelik dönemindeki beslenmeleri ve vücut gelişimleri tam anlamıyla immun
sistem oluşumunu garanti edebilmelidir
-- İleri gebe düve ve kurudaki ineklerdeki meme sağlığı kolostrumun immunglobulinler ile
yeterince zenginleşmesini sağlamalıdır.
Gebelik sırasında annenin bir enfeksiyon kaynağı olabileceği paraziter hastalıklara karşıda
önlem alınması gerekmektedir. Bu profilaktik önlemler şu şekilde sıralanabilirler:

-- Gebe hayvanlarda ilaçla parazitlere karşı savaşım

-- Doğum bölmelerinin iyi bir şekilde temizlenip dezenfekte edilmesi ve merada hijyenik önlemlerin alınması

Koyunlarda mide parazitleri (Trichostrongyloide ve spiruride), Kısrakta Strongiloide ve Köpekte
Askaroidler göz önünde bulundurulmalıdır.

D. Gebelikte sağlIk için alınması gereken dİğer önlemler
D1. AYAK SAĞLIĞI
Tırnak bakımı özellikle ahırda duran ve hareket etme koşulları sınırlı olan ineklerde önemlidir.
Sürekli çayırda bulunan ve hareketli sürülerde tırnak sağlığı genellikle iyidir. Yalnız ıslak merada
bulunan koyunlar bu kurala uymazlar. Gebelik sırasında tırnakların sağlığına aşağıdaki nedenlerle
dikkat etmek gerekmektedir:

-- Doğum sırasında herhangi bir topallığın oluşmaması

-- İrinli tırnaklardan dolayı, yeni doğan yavrular için enfeksiyon tehlikesi oluşturabilecek koşulların ortadan kaldırılması

-- Laktasyona yeni girmiş olan hayvanlarda çok uzamış olan tırnaklardan dolayı (İnek ve Keçi)
yaralanmaların engellenmesi

Kısraklarda doğumdan önce yeni doğan tayların yaralanmalarını engellemek ve panarisyuma
karşı profilaktik olarak nalları çıkartılmaktadır. İlerleyen gebelikte hayvanlar ağırlaşacaklarından bu tip
tırnak düzeltmelerini gebeliğin ilk yarısında yapmak gerekir (zorlamalar abort tehlikesini arttırır).

D2. MEME SAĞLIĞI
İneklerde, kuruya çıkarılanlara, kuruda bulunanlara ve meme yangısı olanlara özel bir ilginin
gösterilmesi gerekir: Klinik ve gerektiğinde bakteriyolojik meme kontrolleri, antibiyotik tedavisi altında
kuruya çıkarma (seçerek veya endikasyona ve mastitis durumuna göre, genel), mastitis sağıtımı, örnek almada antisepsiye özenle uyulması, kuruya alma bölmesinin sürekli temizlik ve dezenfeksiyonu.
Koyunlarda sürüde meme yangısı tehlikesinde koruyucu aşılar kullanılabilirsede, bu aşıların ne denli etkili olduğu tam anlamıyla ortaya konulamadığından, en etkili yol gebe olan koyunlarda meme sağlığının klinik yönden kontrolü ve gerekli olan hijyenik ve sağaltım önlemlerinin alınması en iyi yoldur.

D3. TRANSPORT
Transport gebe hayvanlar açısından tehlike oluşturmaktadır. Traumaya bağlı abortlar veya
meme ve genital bölgelerde oluşan yaralanmalar kolayca transporta bağlı olarak oluşabilirler. Bir kliniğe sağaltım amacıyla götürülen hayvanların dışında gebe hayvanların transportları şu dönemlere kadar yapılabilir: İnek ve düvelerde 8. gebelik ayının bitimine kadar, koyunlarda 4. ayın bitimine kadar ve kısraklarda 9. ayın bitimine kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder