Doğumu yaklaşan kısrak gündüzleri dışarıda uygun bir padoğa, geceleri de içeri alınmalıdır.
Meme ve memebaşları gelişir gelişmez veya meme başlarında inci benzeri
sekret oluşur oluşmaz, kısrak doğum yapacağı boksa alınmalı (beklenen doğum
süresinden yaklaşık bir hafta önce doğum boksuna alınmalı) ve rahatsız
etmeksizin devamlı kontrol altında tutulmalıdır. Olguların pek çoğunda doğum
saat 18.00 ile gece yarısı arasında olur. Kısraklarda çevresel faktörler doğumu
çok etkiler, gecikmesine neden olur. Kısraklarda cervix uterinin gevşemesi için
ineklerdeki kadar uzun bir hazırlık dönemine gerek yoktur. Vulva dudakları
arasında iki ayak ve burununun görülmesi doğumun normal olacağı kanısını verir.
Eğer beklenilmeyen bir presentasyon ve pozisyonla karşılaşılırsa veya
sancıların başlamasından 10 dakika sonra herhangi bir değişiklik görülmezse bir
veteriner hekim yardım etmelidir.
Kısraklarda plasentanın özelliği nedeniyle allanto-chorion çabuk
ayrılır ve geç kalınma halinde yavru ölür. Kısraklarda doğum, kısraklar çok
duyarlı olduklarından günümüzde video kamerası ile izlenmektedir. Ayrıca
sütteki kalsiyum iyonlarını ölçen çabuk test indikatör kağıtlarıyla, rengin
yeşilden kırmızıya dönmesiyle doğumun 24 saat içinde olacağını saptamak
mümkündür. Koruyucu önlem olarak doğumdan önce kısrakların nallarının sökülmesi
gerekir.
İneklerin münkün olursa en azından 12 m2 ' lik doğum padoklarına
alınması gerekir. Bu bokslar sürüden ayrı olmayacak şekilde düzenlenmelidir.
Eğer böyle bir boks yoksa, hayvanın gerektiği gibi yatıp kalkabileceği, altı
sapla iyice beslenmiş en azından 1 metre genişlikte bir yer sağlanmalıdır.
Ligamentum sacrospinosum et tuberosumların tam gevşemesi
şekillendiğinde inek kontrol altında tutulmalıdır. 12 saat süreyle
huzursuzluğun ardından sancı görülmezse, inek uterus inertiası, cervix uteri
spazmı veya torsio uteri açısından veteriner hekim tarafından detaylı
kontrolden geçirilmelidir.
Doğumun ikinci aşamasına gelen inekte (Yavrunun kontraksiyonlarla
dışarı atılma dönemi) bir saatlik sancıdan sonra herhengi bir ilerleme
görülmezse güç doğumun nedeni araştırılmalıdır.
Doğum zamanı kan progesteron testi kullanılarak (ante partum, yani
yaklaşık doğumdan 24 saat önce kan serum düzeyi 1ng/ml' nin altına düşer)
söylenebilir. Ayrıca intra vaginal yolla vücut ısısını ölçen aletlerlede
yaklaşan doğumu saptamak mümkündür.
Normal doğumda yardıma gerek yoktur. Her gereksiz yardım hem anneye
hemde yavruya
ölüme
değin varabilecek zararlar verebilir. Herşeyin normal olduğu doğumlarda vaginal
kontroller yapılmamalı ve yavru keselerinin erken açılması için hiçbir
girişimde bulunulmamalıdır. Hem buzağı,
hemde
taylarda (özellikle taylarda daha sık oluşabilir) burun deliklerinin amniyonla
örtülü olmamasına
dikkat
etmek gerekir.
Kedi ve köpekleri de doğum sırasında rahat bırakmak gerekir. Köpeğe
doğum sırasında fazla
ilginin
gösterilmesi ve rahat bırakılmaması doğumun rahat olmasını ve düzenli
kontraksiyonları önler. Kedi ve köpekleri doğuma en geç 3-4 gün kala doğum yapacakları
yere alıştırmak gerekir (Normalde 14 gün önce başlanmalıdır). Köpekte doğumdan
12-24 saat önce vücut ısısı 37 °C ve altına düşer. Uterus kontraksiyonları ile
yavruyu dışarı atma dönemi olan doğumun ikinci dönemi (1. Dönem serviksin
açılma dönemi, 2. Dönem Atılma dönemi, 3. Dönem Yavru zarlarının atılma dönemi)
köpeğin yaşı ve yavru sayısına göre 3-6 bazende 12 saat sürer. Doğum sessizce
gözlenirken ilk yavruyu dünyaya getirdikten sonra anne 10-30 dakika dinlenir ve
varsa daha sonra ikinci yavruyu doğurur. Deneyimli anne köpekler Amniyon
kesesini tek başına dişler ve yavruyu yavru zarlarından kurtarırlar. Ama anne
deneyimsizse ve yavruyu yavru kesesinden kurtarmaz, yani yavruyla ilgilenmezse
doğumu gözleyen kişinin bu görevi üstlenmesi, yani doğan yavruyu hemen yavru zarlarından
kurtarması gerekir.
Koyun ve keçilerde doğum zamanı kuru ve temiz altlığın olmasına dikkat
edilmesi gerekir.
Koyun ve keçide gebelik süresinin kısa olmasıda (147 günden daha kısa)
, uzamasıda (153 günden daha fazla) ölü yavru tehlikesini arttırır. Bu yüzden
işletme kayıtlarına bakarak gebelik sürelerini aşmış olan koyunların “riziko”
şüphesiyle doğum sırasında izlenmesi yerinde olur. Koyunların çok sayıda olduğu
işletmelerde, kuzulama her grupta 60' tan fazla gebe koyunun bir arada
tutulmadığı ön bölmelerde olmalıdır. Bunun yanısıra doğumdan hemen önce, tek
doğum bölmelerine alınarak yapılan uygulamalar da vardır. Gebe koyunları, gebe
olmayanlardan mutlaka ayrı tutmak gerekir. Doğumun ikinci dönemi koyunlarda
0,5-2 saat arasında yavru sayısına bağlı olarak sürer. Koyun ve keçide ikizlik durumlarında
atılma dönemleri arasındaki süre 20-30 dakika sürer. Bu süre uzarsa anne
koyunun büyük bir özenle kontrol edilmesi gerekir. Bu durumda doğum
komplikasyonları, yaşama güçlüğü içindeki veya ölü kuzular akla gelir.
Göbek kordonu yavru dışarı atılırken kendiliğinden ayrılmamışsa,
keskin bir şekilde kesilmesi kanama tehlikesinden dolayı yapılmamalıdır. Daha
iyisi küt olarak ayrılmasıdır. Göbek kordonu ineklerde göbekten fazla uzakta olmayan
ve birbirine çok yaklaşmış olduğu bölgede fikse edilir ve küt olarak elle
ayrılır. Daha sonra steril bir gazlı bez alınarak göbek kordonu kanın akmasının
önlenmesi
amacıyla,
işaret ve baş parmak arasında 30 saniye sıkılır. Antibyotikli spreyler veya
tentürdiyot
dezenfeksiyon
amacıyla kullanılmalıdır. Taylarda göbek kordanu daha önce oluşmuş olan ayrılma
noktasından
ligatüre edilir ve böylelikle küt olarak ayrılır(Elle veya daha iyisi steril
bir emaskulatörle).
Et yiyenlerde ise göbek kordonu göbeğe yakın bir yerden arter pensi
ile tutulur ve bir makas darbesi ile keskin olarak ayrılır. Dezenfeksiyonu yine
antibiyotikli spreylerle yapılır. Eğer kanama yoksa dikiş atmak gereksizdir.
Normal doğumlardan sonra yeni doğan yavru, soluk aldıktan sonra hemen
hareket etmeye
başlar.
İlk soluk almada herhangi bir düzensizlik varsa, hemen müdahale edilerek
solunumu stimüle etmesi gerekir. Bu müdahalede ağız boşluğu ve üst solunum
yollarına girmiş olan sekret veya amniyon sıvısı, masaj yapan hareketlerle
dışarıdan ağız veya burundan uzaklaştırılır. Yeni doğan yavru daha sonra temiz
bir yere yerleştirilerek, sap veya bezlerle (kedi ve köpekte kağıt bez)
kuvvetlice masaj yapılarak kurutulur. Bu işlem hem solunumu uyarır, hemde
vücudun soğumasını engeller. Yeni doğanların üstlerine soğuk su dökülmesi veya
küçük hayvanlarda sıcak ve soğuk duşların değiştirilerek yapılması durumunda da
solunum en iyi şekilde uyarılır. Bu işlemde, buzağıların başları aşağı gelecek bir
şekilde arka ayaklarından kaldırılması veya asılması ve böylece soğuk duşun
yapılması, peryodik aralıklarla da ağız ve burun akıntılarının temizlenmesi
gerekir. Küçük hayvanlarda duşlar ense ve sırt yönünden yapılmalıdır.
Yeni doğanlar için ayrılan bölmeler temiz, sıcak, kuru, rüzgardan
korunmuş ve ışık almalıdır. Infrarot lambalar veya ısı keseleri özellikle köpek
ve kedi yavrularında kullanılabilirler. Özellikle süt işletmelerinde buzağılar
anneden hemen ayrıldıklarından, ilk 8-14 günlük bakım için tek başlarına özel
bölmelere
alınırlar. Doğumdan hemen sonra ısı veren lambalar kullanılarak buzağı tümüyle kurutulabilir
ve altı sap ile iyice beslenir. Bölmenin ısısı 20-22º C olmalıdır.
Eski yöntemlerde olduğu gibi yavru annenin yanında kalır, kalkıp ilk
yarım saat içerisinde
kolostral
sütü almazsa, doğumdan en geç 2 saat sonra kolostral sütün biberon veya mide
sondası ile
verilmesi
gerekir. Anneyi normal emen buzağılar bir günde 3-4 litrelik kolostrum içeren
süt emerler.
Anneden
ayrılanlara verilen kolostral süt, ilk defada 1 litre , 6. saatte 2 litre ve 1.
günün sonunda
3-4
litreye ulaşmalıdır. Zayıf ve ememiyen saat başı 100 ml emebilen buzağılara her
saat başı
biberonla
kolostral sütün verilmesi gerekir. Kolostral süt için içme ısısı 392 C dir.
Buzağılar en erken 7-8 haftalık süt emme periyodundan sonra sütten kesilebilirler.
Kolostral periyot 1 hafta sürmektedir.
Taylar doğduktan 2 saat sonra annenin memelerini emmeye başlarlar. Tay
ilk önce günde 50-
60 kez
emer ve her defasında çok az süt emer (100-200 ml). İlk 1.-5. haftalar
içerisinde Tayların sıkça
annenin
feçesini yedikleri gözlenir, bu olgu ek vitamin-B komplekslerinin sağlanmasıyla
ilişkilidir.
Yaklaşık
3 hafta sonra da taylar sıkça annenin memelerini emerler (en az günde 6 kez),
3.-4. haftadan
başlayarak
yavrunun beslenmesine süt tek başına yetmez. taylar 1. aydan itibaren yeme
karşı ilgi
duyarlar,
4.-8. aylar arasında da sütten kesilebilirler.
Köpek ve kedi yavruları ilk defada annenin memesini almazlarsa
ağızları memeye dokunacak
şekilde
getirilmeli ve emmeleri sağlanmalıdır. Emmeyen yavrulara kolostral sütü
alabilmeleri açısından
bir
amme köpek veya kedinin bulunması gerekir. Bu olanak yoksa anne ikame sütü
verilmesi yerinde
olur
(WELPI-LAC, CIMI-LAC gibi). Normal beslenmeye köpek yavruları 7-8 hafta, kedi
yavruları ise 11-
12
haftada geçerler.
Pratikte koyun ve keçiler annenin yanında 3 hafta kalıp süt emerler,
daha sonra yavaş yavaş
yeme
alışırlar. Yeni doğanlar doğumun ilk günü 400 ml kolostrum almalıdırlar.
Herhangi bir nedenle
emme
olanakları yoksa (başka kuzularca fırsat verilmiyorsa veya annenin memelerinde
yangı varsa
başka
koyunlardan sağlanarak) 2-3 saatlik aralıklarla en fazla 50 ml verilerek 400
ml' ye ulaşılması
gerekmektedir.
Pratikte 3 ayda sütten kesilen koyun ve keçi yavruları, katma yemlere
alıştırılarak erken dönemde de (6. hafta) sütten kesilebilirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder