1 Mayıs 2013 Çarşamba

GEBE OLMAYAN İNEKLERDE GENİTAL ORGANLARIN REKTAL YOLLA MUAYENESİ




    A.   OVARYUMLARIN MUAYENESİ

A1. Ovaryumların anatomisi ile ilgili bilgiler ve ölçüler
Dişi genital sistemin temelini oluşturan ovaryumlar endokrin ve ekzokrin faaliyet gösteren, karın boşluğunda böbreklerin gerisinde, karın boşluğu ile pelvis boşluğu sınırında bel bölgesinde peritondan gelen bağlarla asılı olan bir çift organdır. Büyüklükleri seksüel siklusun evrelerine göre değişiklikler göstermektedir. Üzerlerinde periyodik corpus luteum bulunmayan ineklerdeki ovaryum ölçüleri genellikle aşağıdaki gibidir.

Bir kutuptan diğer kutba uzunluğu: 3,5-4,0 cm
Bir yüzden diğer yüze genişliği : 1,5-2,0 cm
Bağlantı kenarından serbest yüze yüksekliği: 2,0-2,5 cm
Aynı hayvanda ovaryumların büyüklükleri farklıdır. Yaşın büyümesiyle de bu büyüklük değişir. nek ovaryumları düvelere oranla daha büyüktür. Birçok kez östrus göstermiş olmalarından dolayı, üzerlerinde çok sayıda gerilemiş corpus luteum bulunması nedeniyle yaşlı hayvanların ovaryumları gençlere oranla daha büyüktür. Ovaryum üzerinde tam olarak gelişmiş corpus luteum bulunması fizyolojik olarak büyümesine neden olur. Ovaryumdaki kistler, tümörler gibi patolojik oluşumlarda büyümesine neden olurlar.

A2. Şekli
Üzerlerinde corpus luteum ve graaf follikülü bulunmayan ovaryumlar badem şeklindedirler. İyi gelişmiş bir corpus luteum ovaryumların biçimlerini önemli ölçüde etkiler. Bu biçim bozuklukları rektal palpasyonla muayenede hemen farkedilebilir.

A3. Kıvamı
Ovaryum üzerinde bulunan fonksiyonel corpus luteumlar ve folliküller dışında ovaryumun
stroması katı ve nodüler bir yapıdadır. Bunun nedeni ovaryumun bağ dokusu içerisinde yaygın olarak yer alan corpus albicanslardır.

A4- Konumu
Uterusun karın boşluğuna doğru fazla sarkmadığı durumlarda ovaryumlar orta çizginin bir el genişliği (10-12 cm) lateralinde, pelvis kemerinin 1-2 parmak genişliği anterior' unda veya pelvis kemeri ile aynı düzeyde veya pelvis kemerinin biraz aşağısında yer alır. Ligamentum lata uterilerin anterior kenarlarını yakalanması ile kolayca belirlenebilir.
Diğer bir yöntemde de ovaryumlar, pubis ve ilium'un oluşturduğu kemerin bulunmasından
sonra, buranın hafifçe orta kısmın anteriorunda ve ventralinde araştırılabilirler. Uterus'un ağırlığı
nedeniyle karın boşluğuna sarktığı durumlarda, ovaryumlar anterior mediale veya esas olarak ventrale yer değiştirirler. Uterus'un tamamen karın boşluğuna sarktığı durumlarda ovaryumları muayene etmek olanaksızdır.

A5. Ovaryum üzerinde palpe edilebilen yapılar
Seksüel siklusun evrelerine, gebelik durumuna bağlı olarak, ovaryumlar üzerinde corpus
luteumlar, folliküller, kistler, gebelik corpus luteumları palpe edilebilirler. Palpe edilen yapıların fizyolojik veya patolojik oldukları rektal muayene ile kolayca tanımlanabilir.

A5.1. Folliküllerin palpe edilen özellikleri
Rektal muayenede follikül, ovaryum üzerinde dış çeperinin yuvarlak ve düzgün olması ile
karakterizedir. Follikül çapları östrus siklusunun evrelerine göre değişiklik göstermekle birlikte, siklusun ortasında çapı ortalama 1cm, gelişmesinin en ileri evresinde ise 2,0-2,5 cm' e ulaşır. Follikül çapı, follikülün ovaryum dokusu içerisine gömülmesine bağlıdır. Eğer follikülün geliştiği ovaryumda bir önceki siklusun corpus luteumu bulunuyorsa, follikül daha'da büyük hissedilir. Follikülün dış bükey olan çeperinin altında fluktuasyon algılanır. Follikülün içindeki folliküler sıvının oluşturduğu gerilme ovulasyonun 6-12 saat öncesine kadar devam eder. Bu dönemde follikülün en fazla çıkıntı yaptığı tepe kısmı daha yumuşak olarak palpe edilebilir. Folliküllerin daha iyi tanınabilmesi için özellikle östrus döneminde olan hayvanlarda alışma muayeneleri yapılmalı ve folliküllerin palpe edilebilen özelliklerine ilişkin kesin bilgiler edinilmelidir.

A5.2. Corpus luteum'un palpe edilebilen özellikleri
Corpus luteumun şekillenmesi ve gelişmesi ovulasyonla birlikte başlar. Ovulasyondan sonra 12-24 saat sonra ovulasyon yeri ovaryum üzerinde çapı 1 cm'i geçmeyen yumuşak, sınırları belli bir yapı olarak hissedilir. Follikülün yırtılma yeri, hafifçe kabarık, kenarları kıvrımlı krater yapısındadır.
Ovulasyonu izleyen 5-7 gün içinde artan luteal hücreler nedeniyle bu çukurluk dolar ve corpus luteum süratle gelişir. Ovulasyon sonrasındaki 2-3. günde ovulasyon çukurluğu içerisinde kan bulunur ve bu yapı “ corpus hemorrajicum” adını alır.

Gelişen ve büyüyen corpus luteum'un palpe edilebilen özellikleri ise şu şekilde sıralanabilir:
a) Ovaryumun büyümesi
Tam olarak gelişmiş corpus luteum ortalama 2,5 - 3,0 cm çapında olup ovaryumların
büyüklüğünü iki kat arttırır. Buna karşın gelişmekte olan veya gerileyen corpus luteumlar ovaryumların daha az büyümesine neden olursada, diğer özellikleri ile kolayca farkedilebilirler.
b) Ovaryumun şeklinin değişmesi
Gelişmesini tamamlamış corpus luteumun bulunduğu ovaryumdaki şekil değişikliği belirgindir ve ovaryum bulunur bulunmaz fark edilir. Ancak corpus luteumun ovaryum dokusu içerisine iyice gömüldüğü olgularda bu şekil değişikliğini saptamak çok zordur.
c) Taç biçiminde corpus luteum
Corpus luteumun en gelişmiş dönemi olup, luteal dokunun büyük oranda büyümesi, gelişmesi ve genişlemesi nedeniyle corpus luteumun ovaryum dokusu üzerine doğru taç şeklinde çıkıntı yapmasıdır. Bu çıkıntıyı hemen hemen bütün ineklerde ovaryum üzerinde seksüel siklusun 9-10. günlerinde ssaptamak mümkündür.
d) Corpus luteumun yüzeyi ve kıvamı
Corpus luteumun kıvamı ve yüzeyi bir örnek olup, homojendir. Corpus luteumun bu özelliği ovaryumlardan kolayca ayırt edilmesine neden olur. Ovaryumların yüzeyi, gelişmekte olan folliküler ve eski corpus luteumlar nedeniyle pürüzlü ve nodüler bir yapıdadır. Kıvamı ise corpus luteumdan daha katıdır. Bununla beraber seksüel siklusun evrelerine göre corpus luteumların kıvrımlarında da değişiklikler görülür. Gelişme dönemindeki corpus luteumlar daha yumuşaktır. Bu kıvam gerileme dönemi başlayıncaya kadar sabit kalır, gerileme dönemi ilerledikçe kıvam sertleşir ve öylece kalır.
e) Sınır çizgisi
Corpus luteumla ovaryum dokusu arasında gayet belirgin bir sınır vardır ve bu sınır rektal
palpasyonla kolayca belirlenebilir. Corpus luteumlar ovaryum üzerinden çıkartılırsa ovaryum üzerinde geniş bir çukurluk kalır. Corpus luteumdaki palpe edilebilen bu değişiklikler Fig. 1' de gösterilmiştir.
A5.3. Ovaryumların palpe edilebilen anormaliteleri
Ovaryumların anormaliteleri rektal muayenede önemli bulgulardır. Bu bulgular eğer sağaltılma olanağı yoksa tam ve kalıcı steriliteye neden olurlar. Ovaryumlarda rektal muayene ile saptanabilen anormaliteler aşağıda belirtilmiştir.
a) Ovaryum hipoplazisi
Bütün ırklarda tek ve iki taraflı olmak üzere görülen bu olgu, ovaryumların çok küçük ve iğ
benzeri tarzda olmasıyla karakterizedir. Rektal palpasyonda ovaryumların 2cmx5cmx0,5cm den daha küçük olduğu zaman bu olgudan şüphe edilmelidir. Bu anormalitede ovaryumlar üzerinde folliküller veya corpus luteumlar gibi fonksiyonel yapılar bulunmaz.
b) Az gelişmiş ovaryumlar
Bu anormalite çoğunlukla iki ovaryumda da bulunur ve daha çok kötü bakım ve beslenme koşullarındaki düvelerde görülür. Her mevsimde görülürsede daha çok ahırda besleme döneminde daha fazla ortaya çıkar. Ovaryumlar küçük, yumuşak veya fibrotik kıvamlı olabilirler. Hayvanların beslenme koşullarının düzeltilmesi sonucu, ovaryumlarda çoğunlukla düzelmeler görülür.
c) Ovaryum kistleri
Ovaryumların üzerinde folliküler ve luteal olmak üzere iki tip kist palpe edilebilir. Folliküler kistler, bir ovaryumda veya her iki ovaryumda şekillenen birden fazla sayıda olan, ince duvarlı ortalama 2,5-7,0cm çapında fluktuan yapılardır.İlk doğumunu yapan düvelerde nadir olmakla birlikte, 5.laktasyonda olan ineklerde daha sık rastlanır. Luteal kistler ise folliküler kistlere oranla daha kalın duvarlı olup, genellikle tek bir ovaryumda ve tek bir sayıda palpe edilirler.
Günümüzde daha çok yukarıda sözü edilen ayrım yapılmadan “Ovaryum Kisti” tanımı
yapılmaktadır. 2,5 cm çapından daha büyük ve 10 gün sonra kontrol edildiği zaman aynı büyüklükte veya daha da büyümüş bir halde ovaryum üzerinde saptanan fluktuan yapılar ovaryum kisti olarak tanımlanmaktadır. Yukarıda sözü edilen ayrım progesteron testi (P4) aracılığı ile daha güvenilir bir şekilde yapılmaktadır (P4 düşük= Folliküler kist, P4 yüksek=Luteal kist).
Ovaryumlar üzerinde bulunan kistik korpus luteum ise, ovulasyona uğrayan follikülün bir örnek yapı göstermemesi ve korpus luteumun içerisinde sıvı dolu bir boşluğun oluşması ile karakterizedir.
Ovaryum üzerindeki corpus luteumlar kalın duvarlı ve büyük olmadıkça rektal palpasyonla teşhis edilmeleri oldukça güçtür ve kistik corpus luteumlar östrus sikluslarında değişikliklere neden olmazlar.
d) Ovaryum tümörleri
Ovaryumlarda bazı kez tümörlere rastlanabilir. Granuloza hücre tümörü ineklerde hemen hemen her yaşta rastlanan tumör tipidir ve nodüler, sert kıvamda hissedilir. Theca hücre tümörlerine ise ineklerde daha az rastlanır . Bu tümörler oldukça yumuşak ve çabuk büyüme eğilimindedirler.

A5.4. Görev yapamayan ovaryumların tanısı
Ovaryumlarda saptanabilen anormalitelerin yanında rektal muayene ile saptanabilen ovaryumların fonksiyon yapmamaları ile karakterize iki olguda eklenebilir.
a) Ovulasyonun gecikmesi ve anovulasyon
İneklerde seksüel siklusların belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olacak kadar gelişmiş bir follikülün ovulasyon yapmayışı ile karakterize bir olgudur. Tanının doğru olması için ovaryumların en az iki kez muayenesi ile yapılabilir. İlk muayene östrus sırasında follikülün bulunduğu yeri belirlemek, ikinciside 48-72 saat sonra bu follikülde ovulasyon olup olmadığına bakmak amacıyla yapılır. Östrus belirtilerinin görülmesinden 48-72 saat sonra follikül saptanırsa ovulasyonun geciktiği anlaşılır.
b) Kalıcı korpus luteum
Bu bozukluk çoğunlukla ineklerde östrusların görülmemesi ile birlikte ortaya çıkar. Kalıcı korpus luteum tanısından emin olmak için gebe olmayan hayvanların iki hafta ara ile muayeneleri gerekmektedir. Eğer ovaryum üzerinde palpe edilen yapı, kalıcı korpus luteumsa tekrarlanan muayenelerde aynı durumda kalan büyüklük hissedilir.

A-6- Ovaryum üzerindeki yapıların belirlenmesinde kayıt sistemleri
Rektal yolla ovaryumların tekrarlanan muayeneleri, ovaryum üzerindeki yapıların araştırılması veya bu yapıların aynı durumda kalıp kalmadıklarının ortaya konması amacıyla yapılmaktadır. Tekrarlanan muayenelerde ovaryum üzerindeki yapıların kayıt edilmesi, muayene sonuçlarının değerlendirilmesi açısından önemlidir.

B-OVİDUKTLARIN VE BURSA OVARİKANIN MUAYENESİ
Ovidukt, ovulasyonla atılan oosisti içine alan fertilizasyon için uygun ortamı oluşturan, zigotun
iletilmesini ve bu sırada beslenmesini sağlayan muskuler yapılı tüp biçiminde bir organdır. Salpinks,
Follopi kanalı, Tuba uterina olarakta adlandırılan bu organın görevsel önemi yüzünden rektal muayene
yoluyla kontrolü oldukça önem taşır.
B.1. Anatomik bilgi ve konumu
Oviduktlar ovaryumla, kornu uteriler arasında yer alır. Ligamentum latum uterilerin üzerinde
zikzaklı kıvrımlarla seyreden oviduktların uzunlukları ve çapı hayvandan hayvana değişiklik göstermekle birlikte, ineklerde 20-28 cm kadar uzunluktadır. Cornu uteri ile birleştiği yerde çapı 2 mm kadardır.
Ovidukt ayrı bir ligament yaprağı yani mezosalpinx ile asılıdır ve mezoovaryumun ventralinde yer alır.
Oviduktun kıvamı infundibulum dışında çok katı ve kordon gibidir. Anterior kısmı dışında mesosalpinx'in bütün kenarları mezovaryum ile birleşir ve ikisi birlikte bursa ovarikayı oluştururlar. Bursa ovarika bir cep tarzında olup bu cep ortalama 4-5 cm derinliğinde ve 8-10 cm genişliktedir.
Bursa ovarika mezovaryumun ovaryum bağlanma bölgesinin medial veya lateralinde palpe
edilebilir. Bursa ovarikanın yeri belirlendikten sonra, elin bütün parmakları birleştirilerek
mezoovaryumun altına bursa ovarikanın içine doğru ilerletilir. Daha sonra parmaklar hafifçe açıldığında, bursa rahatlıkla farkedilebilir. Ovidukt kıvrımlı yapısı ile kolayca tanınır ve baş, işaret parmakları ile infundibulum ve cornu uteri tarafına doğru takip edilerek muayene yapılabilir.
B2. Oviductun palpe edilebilen anormaliteleri
Klinik açıdan tanımlanabilen anormaliteler oviduktun mezosalpings'i ve diğer çevre dokularınıda içine alır. Normal olarak bursa ovarikada yapışmalar yoktur. Oviductta meydana gelen yapışmalar, tıkanmalar normal olan fonksiyonları engeller.
a) Hydrosalpings
Oviduktun tamamının veya bir kısmının genişleyip, büyümesi ile karakterize bir olgudur. Sıvı
eğer oviduktta lokal bölgeleri kapsıyor ise kistlere benzer, bazende bütün oviduktu kapladığı
durumlarda ovidukt içi sıvı ile dolu fluktuan bir tüp halini alır. Rektal muayenede oviduktların saptanması ile hastalık ayırd edilebilirsede, olgunun serosalpings, pyosalpings veya hemosalpingsmi olduğunu klinik olarak saptamak mümkün değildir.
B3. Bursa ovarika ve Mezosalpingsteki anormaliteler
Klinik muayene yöntemleriyle parasalpings, perisalpings ve bursitis arasındaki farkı saptamak
mümkün değildir. Ancak yapışmaların belirgin hale geçmesi ile değişiklikler saptanabilir. Ovidukt,
ovaryum, fimbria ve bursa ovarica arasında, infindibulumun saçaklı kenarında özellikle ovulasyondan
sonra hafif yapışmalar görülebilir. Bunlar ovidukt'un fonksiyon yapmasını engellemezler ancak büyük
yapışmalar oviduktta görevsel bozukluklar ortaya çıkarırlar. Oviduktun çeşitli derecelerde tıkanmalarıda fonksiyon yapmasını engeller. Ancak bu tıkanıklıkların rektal muayene ile saptanması olanaksızdır.
C- UTERUSUN MUAYENESİ
Anatomik Bilgi:
Döl yatağı, buzağılık, kuzuluk veya rahim gibi adlarla anılan uterus, embryo ve fötusun yerleştiği korunduğu ve gelişmesini tamamlamış yavrunun doğum sırasında, kontraksiyonları yardımıyla dışarı çıkmasını sağlayan bir organdır.
İneklerde uterus bicornis supseptum şeklinde olan uterusun ana kitlesini kornu uteriler oluşturur. Kornu uteriler uzundur ve birbirlerinden ayrı olarak seyr ederler. Kornu uteriler ventrale doğru birbirlerinin üzerine kıvrılmışlardır. Kornu uterilerin iç bükey kenarına uterusu lumbo sacral bölgeye asan lig.latum uteriler, yapışır. Her iki kornu uteri, korpus uteri ile birleşme noktasında (bifurkasyon) bir araya gelirler.
Bifurkasyon noktasının kranialinde 2 ligament yaprağı yer alır. Bu her iki kornuyu birleştiren ligamentler “inter cornual ligament” adını alırlar. Kornu uteriler muayene edilirken bu ligamentlerin bulunmadığı bölgelerden muayene edilirler. Bu iki ligament uterusun rektal yolla muayenesinde önemli rol oynarlar.
Gelişmesini tamamlamış bir inekte inter cornual ligamentlerin anterior kenarında kornuların çapı ortalama 2-3 cm kadardır. Kornu uterilerin ovaryumlar tarafına gidildikçe bu çap gittikçe küçülür. Kornu uterilerin uzunluğu 25-40 cm kadardır. Fakat klinik muayenede kornu uterilerin çapı, uzunluklarından daha fazla önem taşır. İki cornu uterie (cornua uteri), kaudalde corpus uteri ile birleşir ve corpus uteri daha geride cerviks uteri ile tamamlanır. Cornu uterilere oranla daha kısa olan corpus uteri 2-5 cm uzunluğundadır. Serviks uterie ise genç hayvanlarda 6-7 cm, yaşlılarda ise 10-15 cm uzunluğundadır.
Uterusun iç katları daha çok endometrium olarak tanımlanan Tunika mukoza, daha sonra Tunica muskularis (Myometrium) ve Tunika serozadır (Perimetrium).
Rektal palpasyonda serviks uterinin çeperi corpus uteriye göre daha kalın vede sert olarak
hissedilir. Servikste dört adet iç içe geçmiş kıvrımlar bulunmaktadır. Rektal yolla uteruslar muayene
edilirken yapılacak ilk işlem uterusu pelvise doğru çekmektir. Pelvis boşluğu içerisinde yapılacak
muayenelerde daha iyi sonuçlar alınmakta ve daha iyi bir tanı konulabilmektedir.

UTERUS'UN PELVİSE ÇEKİLMESİ
Cervix uterinin serbestçe hareket edebildiği ve fazlaca ağır olmadığı durumlarda , uterus pelvis
boşluğuna alınarak muayene edilmelidir. Uterusun pelvis boşluğuna alınması iki yöntemle olmaktadır.
a) Dolaylı yöntemle uterus'un pelvise çekilmesi
Rektal muayenede cervix'in konumu belirlendikten sonra, eğer serbestçe hareket edilebiliyorsa olabildiğince geriye alınır. Burada amaç geri çekilen cervix'i yukarıya doğru alarak uterusu pelvis boşluğuna ve yakına getirmektir. Uterusu bu durumda sabit tutabilmek için, baş parmak ve korpus uterinin altından geçirilir ve böylece tutulur. İkinci bir hareketle ligamentum lata uterinin anterior kenarı tutulur. Bu işlem baş parmak korpus uterinin altında tutulurken, el dışarıya doğru yönlendirilir.
Parmaklar aşağıya doğru çekilerek ligament alt kısmından yakalanır. Böylece ligamentum lata uteri cornu uterinin, ovaryum ucu ile ovaryum arasındaki açıda tutulabilir. Bu yöntemin önemli bir
dezavantajı, ligamentum lata uterinin tanınmasındaki güçlüktür. Elde tutulan yapının ligament olup
olmadığı, parmakların ligamentin ön kenerı boyunca kaydırılıp kontrol edilmesiyle, kolayca anlaşılır.
Ligamentum lata uteri kavrandıktan sonra, yukarı doğru kaydırılıp geriye doğru çekilir. Daha
sonra kıvrılmış durumdaki parmaklar mediale doğru yönlendirilir ve böylece cornu uteri avuç içerisine
alınabilir. Bu yöntemle gebe olmayan hayvanların, cornu uterileri muayene edileceği gibi, 70. güne
kadar gebeliklerdede cornu uteriye uygulanabilir. Kornu uteri toparlanarak avuç içine alınıp, daha geriye çekilir ve parmaklar mediale doğru yönlendirilir. Bu şekilde ventral inter cornual ligamentte sıkıca yakalanmış olur. Her iki kornu uteriye uygulandığında ve uterusun tamamı pelvis boşluğunun
posteriorunda yer aldığında, çekme işlemi tamamlanmış olur.
b) Doğrudan yöntem ile Uterusun pelvise çekilmesi
Bu yöntemde ilk aşamada cervix saptanıp, yakalandıktan sonra olabildiğince geriye doğru
çekilir. Daha sonra iki corpus uteri arasındaki oluk boyunca el ilerletilir. Dorsal inter cornual ligamentin
anterior kısmı palpe edilince, ligament ventral inter cornual ligamenti yakalıyabilmek için hafifçe çekilir.
Ventral ligament yakalandıktan sonra, uterus daha önce anlatıldığı gibi, pelvis boşluğuna alınır. Bu
yöntem hayvanların çok iri olduğu, uterusun karın boşluğuna sarktığı, rektumu asan mezorektumun
kısa olduğu durumlarda başarısız olmaktadır.
Uterusun pelvise doğru çekilme işleminde hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, barsak
peristaltiği ve ıkınmalar işlemlerin yapılmasına engel olur. Rektumun peristaltik dalgaları, uterusun
pelvise çekilme işlemi sırasında başlarsa, uterusu peristaltik dalgalar geçene kadar serbest bırakmak
en iyisidir. Böylece rektumun yaralanması önlenir ve muayene daha kolaylıkla yapılır. Rektumun
peristaltik dalgaları, uterus pelvis boşluğuna çekilmiş iken başlarsa ve ıkınmalar şiddetli değilse, uterus
pelvis boşluğu içinde çekili olarak tutulur, el mümkün olduğunca küçültülmeye çalışılır, uterus pelvisin
tabanına veya duvarına doğru bastırılır ve rektumun peristaltik dalgalarının geçmesi beklenir.

REKTAL MUAYENEDE UTERUSTA SAPTANAN DEĞİŞİKLİKLER
Östrus siklusunun çeşitli evrelerindeki değişiklikler
İnek ve düvelerde proöstrus evresinde (Östrustan 1-2 gün önce) uterus myometriumunun
esnekliği (tonus) ve duyarlılığı büyük ölçüde artmıştır. Bu durum giderek artar, inek veya düvenin
seksüel istek gösterdiği östrus evresinde en üst düzeye ulaşır. Östrus evresinde cornu uteriler şişmiş ve duvarları biraz kalınlaşmıştır. Muayene sırasında uterusun esnekliği (tonus) dahada artar. Ancak
ovulasyondan hemen sonra uterusun kontraksiyon oluşturma yeteneği azalır ve ovulasyondan 48 saat
sonra tamamen kaybolur. Fakat kornu uterilerdeki belirgin ödem durumu devam eder, hatta bazen
ovulasyondan 48-72 saat sonra bile saptanabilir. Östrus siklusu sırasındaki bu değişikliklerin deneyimli
kişilerce bile saptanması mümkün olmamaktadır. Ovaryumların muayenesi ile elde edilen bulguların
doğrultusunda değişikllikleri ve östrus siklusu dönemlerini ayırmada yardımcı olur.
Ovulasyondan sonra uterusun ödemli durumu devam eder. Ovulasyondan hemen sonra
uterusun esnekliği (Tonusu) giderek azalır. Uterus corpus luteumun şekillenmesiyle birlikte progesteron hormonunun etkisi altına girer. Bu dönemde progesteron etkisiyle uterusun esnekliği ve duyarlılığı kaybolur.
Uterus gebelikten en fazla etkilenen ve önemli değişiklikler gösteren organdır. Gebelikte
uterusta görülen değişiklikler;
a) Büyüklüğün artması
b) Fluktuasyon
c) Yavrunun konumu
d) Yavru zarlarının oluşması
e) Fötusun bulunması
f) Uterus arterlerinin hipertrofisi
olarak sıralanabilir.

a) Büyüklüğünün artması
Kornu uteriler arasında asimetri olarakta tanımlanan büyüme, gebeliğin oluştuğu kornu uterinin
büyümesi daha sonrada diğer kornu uterinin büyümesi ile karakterizedir.
b) Fluktuasyon
Fluktuasyon gebelikte, uterusun büyümesiyle birlikte yavru sularının artmasının, dalgalanma tarzında hissedilmesidir. Palpasyonda bu sıvıların varlığı parmaklarla genişlemiş uterus üzerine yapılan basınçla anlaşılır.
c) Uterusun konumu
Uterusun büyümesi ve ağırlığının artması nedeniyle, konumuda değişir. Konumundaki önemli ve ilk değişiklik kornu uterinin büyük kenarının laterale doğru yer değiştirmesidir. Gebeliğin ilerlemesiyle bu yer değiştirme ventrale doğru yönlenir. Daha sonra uterus karın boşluğunun tabanına ulaşır ve gebelik süresinin sonlarına doğru tekrar dorsale pelvise doğru tırmanır.
d) Yavru zarları
Gebelik sırasında uterusun palpasyonunda fark edilebilen önemli değişikliklerden biriside “Yavru zarlarının kayması” dır. Palpasyon sırasında gebe kornu uterilerin cimdiklenmesi sırasında, parmaklar arasından chorio-allantois zarının kaymasıdır. Bu zar, cornu uterilerden ayrı bir yapı olarak tanınabilir.
e) Fötusun bulunması
Fötus uterus içerisinde bellirli bir büyüklüğe ulaşınca, palpasyonla saptanabilir. Bu gebeliğin erken dönemlerinde fötal çarpma şeklindeyken, ilerleyen gebeliklerde fötal organların bulunması şeklindedir.
f) Uterus arterlerinin hipertrofisi
Gebeliğin oluşmasıyla birlikte, uterusa gelen kan miktarı artmaya başlar. Bu artan kan miktarına bağlı olarak, özellikle gebe olan kornu uteri tarafındaki Art. uterina mediada genişleme ve büyüme şekillenir.
Gebeliğin ilerlemesi ile birlikte her nabız dalgalanmasında özel nabız (Frimitus) elle hissedilebilir.
Doğum sonrası dönemde Uterusta görülen değişiklikler
Doğumdan sonra uterusta görülen en önemli değişiklik, büyüklüğünün azalmasıdır. Uterusun
küçülerek gebelik öncesi dönemdeki morfolojik ve işlevsel boyutlarına ulaşması olarak nitelendirilen bu
olay involüsyon adını alır. Doğumu izleyen ilk dönemlerde uterus myometriumdaki myofibrillerin boyu
hızla uzunluklarının yarısı kadar küçülürler. Daha sonraki günlerde, küçülme daha az miktarda olmak
üzere 20-25 günde involüsyon süresi tamamlanır. İnvolüsyon sırasında kornu uteriler cerviksten daha
çabuk invole olurlar. Klinik olarak kornu uterilerin involüsyonunun tamamlandığı süreye kadar,
kornuların boylarının kısalmalarına rağmen, uterus duvarı halen kalın ve ödemlidir. Buda akut metritisli
veya östrogenik hormon etkisi altındaki uterusla karışabilir.
Uterusta doğum sırasında involüsyonla birlikte endometriumun rejenerasyonu adı verilen
olguda görülür. Özellikle bu dönemde, fötal sıvılardan ve kopan göbek kordonundan gelen kan, yavru
zarları parçaları, karunkuler düzeydeki nekrotik dokuların atılmasından oluşan “LOCHIA” adı verilen
kahverengi akıntı gözlenir.

UTERUSTA SAPTANAN ANORMALİTELER
Rektal muayene ile uterusta saptanan anormaliteler, ineklerde infertilite veya nadir olarakta
steriliteye neden olurlar. Muayene sırasında saptanabilen doğmasal ve edinsel anormalitelerden
bazıları ise şunlardır:
a)Fremartinizmus
İkiz yavrulardan birinin dişi, birinin erkek olduğu olgularda dişinin steril olması olarak tanımlanan Fremartinizm'de rudimenter olan cervix'in anteriorunda ince duvarlı, küçük ve dar tüp tarzında cornu uterilerle bunları açan ligament yaprakları algılanabilir.
b) Beyaz düve hastalığı
Müller kanalından köken alan üreme organlarının bir bölümünün segmental aplazisi ile
karakterizedir. Genital kanalın bazı kısımlarının bulunmamasına karşın, var olan kısımlar gayet iyi bir
şekilde gelişmiştir. Bazen kalıcı bir hymen perdesi vaginanın anteriorunda, sıvının toplanmasına neden olur. Hastalık çok çeşitli şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Uterusta bir kornu uteri yokken, diğer kornu uteride normal bir fötusun bulunduğu olgular bildirilmiştir. Uterus unicornis olarak adlandırılan bu olgu, beyaz düve hastalığının bir şekli olarak tanımlanmaktadır.
c) Pyometra
Uterusun lumeninde prulent bir içeriğin toplanması ile karakterize bir metritis olgusudur. Uterusta toplanan içerik miktarı, 50cc den birkaç litreye kadar ulaşabilir. İçerik ile dolan ve büyüyen uterusun duvarı incelmiş, fakat gebe uterusunkinden daha kalındır. Pyometra olguları rektal muayenede gebelikle karıştırıldığından, muayenede çok büyük bir özenin gösterilmesi gerekir.
d) Kronik metritisler
Kronik metritislerde rektal palpasyonda uterusta değişiklik oluşturan olgulardandır. Palpasyonda uterus'un esnekliğinin (tonusunun) azaldığı ve duvarın inceldiği fark edilir. Bazı olgularda endometrium dalgalı ve pürüzlü hatta bazen sucu benzeri bir yapı gösterir.
e) Cornu ve corpus uteri apseleri
Pelvis içi apselerin özelliklerini gösrterirler. Palpasyonda bellirgin bir yapıda sert, bazende
fluktuan olarak algılanırlar. Büyüklükleri ve hacimleri çok farklıdır. Fötal mumifikasyon ve yağ nekrozları ile karıştırılabilir.
f) Kistik ovaryum olgularında uterus değişiklikleri
Ovaryumlarında kistik yapılar bulunan hayvanların uteruslarında da bazı değişiklikler şekillenir.
Kistik yapıların az olduğu ve ovaryum üzerinde kısa süre kalan olgularda, uterusta ovulasyondan 48
saat sonrasına benzer olgular saptanabilir. Daha uzun süreli kistik olgularda, uterustaki en önemli
değişiklik uterus duvarının belirgin atrofisi ve esnekliğinin (tonus) kaybolmasıdır. Uterus çok yumuşak
kıvamdadır. Kornu uteriler normalden biraz daha kısa, ender olarak hydrometra şekillenmiş, uterus
salgısının artması ve salgının uterusta toplanması nedeniyle uterus duvarı atrofiye olmuştur. Çok
şiddetli olgularda uterus duvarı kağıt gibi incelmiştir. Muayene sırasında kolayca yırtılabilir.
g) Uterus tümörleri
Uterusta sık olarak rastlanan tümör türü Lymphoma'lardır. Bu olguda tümörler her iki kornunun duvarı boyunca düzgün bir şekilde yaygındır. Bazende Lymphatik çoğalma nodüller halindedir. Çoğunlukla kotiledonlara benzediğinden uterusun büyük olduğu olgularda, gebelikle karışabilir. Uterusta bulunan diğer bir tümör ise, Leimyoma'dır. Bu tümör ya yaygın olarak uterus duvarında bulunur, yada saplı büyümeler biçimindedir. Diğer tümör tiplerine uterusta ender olarak rastlanır.

D. REKTAL PALPASYON İLE CERVİX UTERİNİN MUAYENESİ
Anatomik bilgi:
Cervix uteri, uterus ile vaginayı birleştiren kıvrımlı, kaslı ve ortasında kanalı olan bir organdır.
Uterusun vaginaya açılan kapısı durumunda olan cervix uterinin vaginaya açılan deliğine orificium uteri
externa, uterusa bakan deliğine orificium uteri interna, vaginaya doğru yaptığı çıkıntısına ise portio
vaginalis adı verilir. İneklerde cervix kanalında uzunlamasına dürümlerden başka, enine halka şeklinde
dürümlerde yer alır. Bu dürümler nedeniyle ineğin cervix uterisini elle açmak kolay değildir.
Cervix uterinin belirlenmesi:
Rektal palpasyonda cervix uterinin bulunması, saptanan genital organların muayenesi için ilk
adımdır. Cervix'in yapısı veya durumu daha sonraki muayeneler için iyi bir fikir verir. Rektal muayene
sırasında el pelvis boşluğuna kadar iyice sokulur, elin parmakları hafifçe avuç içine büküldükten sonra,
el pelvis boşluğunun yan duvarı olan ala osis iliumdan pelvisin tabanına ve karşı ala osis ilium kemiğine kadar gezdirilir. Bu muayene sırasında, cervix uteri, pelvisin tabanında pekten ossis pubis'in üzerinde ortada uzanan, diğer organ ve dokulara oranla daha katı kıvamda, kısmen nodüler, silindirik yapıda algılanır.
Cervix uterinin büyüklüğü:
Cervix'in büyüklüğü muayene edilen hayvanın yaşına, seksüel siklusun dönemine ve patolojik
anomalilerin bulunup bulunmadığına göre değişiklikler gösterir. Gebe olmayan, normal gelişmesini
tamamlamış ineklerde cervix uterinin uzunluğu 7-10 cm kadardır. Ancak çok fazla doğum yapmış yaşlı
ineklerde 12 cm uzunluğuna kadarda ulaşabilir. Cervix uterinin çapı ise, vaginaya yakın olan ucunda 3-4 cm kadarken, corpus uterilere gidildikçe biraz daralır 2,5-3,0 cm'e kadar ulaşır.
İneklere oranla düvelerin cervix uterileri, hiç doğum yapmamaları nedeniyle oldukça küçüktür.
Yaşa ve yapılan doğum sayısına bağlı olarak, cervix uterinin büyüdüğü gözlenir. Bu büyüme daha çok, vaginaya yakın olan uçta (posterior uç) daha belirgindir.
Cervix uteri ineklerde doğum sırasında ve östrus evreleri sırasında açık, bunların dışında
tamamen kapalıdır. Kapalı olduğu evrelerde sadece tohumlama kateteri geçebilir (Gebelikte tohumlama kateterinin kullanımı, abortuslara neden olur). Cervix uterinin genişlemesi ve büyümesiyle birlikte, gevşemesi doğum veya yavru atma sırasında şekillenir.
Cervix uterinin biçimi:
Özel yapısı nedeniyle cervix uteri, pelvis içerisindeki diğer organlarla karıştırılamaz. Cervix
uterinin yarı konik biçimi, östrus dönemleri dışında pek farklılık göstermez. Çok yaşlı ineklerde,
çarpıklığı ve vaginaya bakan kısmının (portio vaginalis) büyüdüğü gözlenebilir. Cervix uterinin biçiminde değişikliklere neden olan en önemli bozukluklar, cevisitis ve cervikal veya paracervical apselerdir. Bu olguların kronikleştiği durumlarda ise, organda önemli daralmalar görülebilir.
Cervix uterinin konumu:
Gebe olmayan normal sütçü veya etçi ineklerde, cervix uteri daha öncede belirtildiği gibi, pelvis boşluğu içerisinde yer alır. Bazı etci ırklarda ise, cervix uteri çoğunlukla karın boşluğuna sarkmıştır.
Cervix uteri, pelvis boşluğunda median hat üzerinde, idrar kesesinin hemen üstünde yer almasından dolayı, idrar kesesinin dolu olduğu durumlarda, cervix'in konumunda değişiklikler algılanabilir. Cervix uteri, lig.lata uteriler ile, pelvis boşluğuna asılmıştır.Bu nedenle serbest hareket edebilme yeteneğine sahipsede, bu hareket yeteneği cornu uterilerin dolu veya boş olmasına bağlıdır. Gebelik, pyometra, hydrometra gibi olgularda uterusun ağırlığı ile birlikte hacmide artar. Bazı uterus tümörleri, fötal mumifikasyon ve masserasyon olgularında da cerviksin yer değiştirmesi mümkündür. Cervix'in konumu bu patolojik durumların saptanmasında da önemli bir kriter olarak alınabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder