Kontrasepsiyon
Üreme
faaliyetlerinin devamlı veya geçici bir süre için kısıtlanmasına ya da
durdurulmasına
kontrasepsiyon adı verilmektedir. Östrüs sırasındaki hırçın davranısları,
evi terk
etmeleri, hizmet veren köpeklerin görevden kaçmaları, bir batında fazla
sayıda yavru
yapmaları, yavruların bakımsız ve basıbos
kalmaları, sehirlerde ve kırsal
alanlarda sayılarının
dikkati çeker ölçüde artması ve çevreyi rahatsız etmeleri gibi
sebeplerle,
kedi ve köpeklerde kontrasepsiyon yöntemlerinden birine
basvurulmaktadır.
Disi köpeklerde kontrasepsiyon
yöntemleri
1) FİZİKSEL YÖNTEMLER
İntravaginal
Gereç
İntrauterin
Gereç
2) CERRAHİ YÖNTEMLER
Ovariohisterektomi
Ovariektomi
Histerektomi
Salpingektomi
Ovarium’un Autograftı
3) KİMYASAL
YÖNTEMLER
Hormonal Yöntemler
Steroid Hormonlar
GnRH Agonistleri
GnRH Antagonistleri
Gonadotropin Enjeksiyonları
Hormonal Olmayan Yöntemler
İmmunokontrasepsiyon
Dokuya Özgü Sitotoksinler
Bu
yöntemler temelde, gebeligin olusmasının
engellenmesi ve olusmus
gebeligin
sonlandırılması
olarak iki ana baslık altında
toplanmaktadır. Bazıları cerrahi
yöntemlerde
oldugu gibi üremeyi kalıcı olarak kontrol altına
alırken, bazıları ise
hormonların
kullanımında oldugu gibi geriye dönüsümlü
olarak fertiliteyi
engellemektedir.
Sosyal,
kültürel, ekonomik ve etik ayrılıklara baglı
olarak, ülkeler arasında farklı
kontrasepsiyon
yöntemleri uygulanmaktadır. Kuzey Amerika’da disi
köpeklerde
üremenin
denetlenmesinde kullanılan en yaygın yöntem cerrahi sterilizasyondur. Bu
ülkede,
reprodüktif faaliyetleri kontrol altına alan mevcut yasal ilaç miktarı da azdır.
Norveç veya
Danimarka gibi, _skandinavya
ülkelerinde ise cerrahi sterilizasyon etik ve
yasal açıdan
kabul görmeyen bir yöntemdir ve bu ülkelerde, nüfus kontrolünde
kullanılan
esas teknik medikal kontrasepsiyondur. Avrupa’da ise hem cerrahi hem de
medikal
kontrasepsiyon yöntemleri uygulanmaktadır. Burada medikal kontrasepsiyon
amacıyla
kullanılan ticari ilaç miktarı Kuzey Amerika’dan fazla oldugu
gibi, insan veya
diger
türlerde kullanımı onaylanmıs ilaçların,
etiket dısı kullanımı da
oldukça
yaygındır.
1)
Fiziksel Yöntemler
Disi
hayvanları östrüs dönemlerinde kapalı tutmak, gebeligin
engellenmesinde
kullanılan en
ekonomik, en basit ve en etkili yöntemdir. Ancak hayvan sahipleri
tarafından
kabul gören ve kolay uygulanabilir bir yöntem degildir
ve östrüs
davranıslarının
da önüne geçilememektedir.
Köpeklerde
çiftlesmeyi engellemek için
vaginal ve intrauterin gereçler
gelistirilmis
fakat yerlestirme, retensiyon,
perforasyon ve yangısal reaksiyonlar gibi
problemler ile
cervix’in vaginal yolla geçilmesinin zor olmasından dolayı, bu yöntemler
pratiğe
aktarılamamıstır.
Farklı
ırktan 20 disi köpek üzerinde yaptıkları
çalısmada, kadınlarda yaygın olarak kullanılan bakır
T-tip intrauterin gerecin (IUD), köpeklerde gebeligi
engelledigini ancak kronik
metritis ile pyometraya neden oldugunu
bildirmislerdir.
2)
Kimyasal Yöntemler
Hormonal
Yöntemler
a)
Steroid Hormonlar
Disi
köpeklerde, çesitli steroid
hormonlar seksüel siklusu baskılamaktadır.
Bunlar dogal
steroidler, progesteron ve testosteron ile bunlardan elde edilen pek çok
sentetik
türevleridir. Sentetik steroid hormonlar, progestinler, medroxyprogesterone
acetate (MAP),
clormadinone acetate, megestrol acetate (MA), delmadinone acetate,
melengestrol
acetate, proligestone (PRG), norethisterone acetate ve bir androjen olan
mibolerone’dur.
Sayılan
bütün bu steroidler, disi köpeklerde seksüel
siklusu baskılayabilme
özelligine
sahiptir. Henüz tam olarak açıklanamasa da esas etki muhtemelen, östrüs
sikluslarının
baskılanmasıyla sonuçlanacak gonadotropik hormon salgılanmasının
inhibe edilmesidir.
Ancak
progestin uygulamalarının, kistik endometrial hiperplazi ve sonradan
gelisebilecek
uterus enfeksiyonlarını, memelerin gelisimini
ve tedavi sonrası laktasyonu
ilerletici
etkisi oldugu bilinmektedir. Ayrıca
yüksek dozlarda ve uzun etkili
formüllerinin
kullanılması, akromegaliye, insülin direncine, meme tümörlerinin
gelismesine,
diabetes mellitus’a, karacigerde
büyümeye, safra kesesi yangısına, obesite
ve kilo almaya
neden olmaktadır. Yan etkilerinden dolayı, bu ilaçların
kullanımına baslamadan
evvel, ilacın farmakolojik yapısına, dozuna ve hayvanın
seksüel
siklusun hangi döneminde olduguna
dikkat edilmelidir.
Bir
androjen türevi olan mibolerone, köpeklerde östrüsün uzun süreli
baskılanması
amacıyla kullanılmaktadır. Yapılmıs klinik
çalısmalar, mibolerone’un
proöstrüs ve
östrüsün engellenmesinde bes seneye
kadar etkili oldugunu göstermistir.
Uygulamaya
beklenen östrüstan en az 30 gün evvel baslanması
gerektigi önemle
belirtilmektir.
Klitoris’te büyüme, vaginal akıntı, ALT ve AST enzimlerinin
seviyelerinde
artıs ve disi
fötüslerde erkeklesme gibi yan etkilere
neden oldugu
bildirilmistir.
b)GnRH
Agonistleri
Nafarelin,
leuprolide, deslorelin, buserelin ve goserelin gibi sentetik GnRH
agonistleri,
hipofizden farklı miktarlarda gonadotropinlerin üretimini ve salınımını
uyarırlar.
Ancak tam aksine, uzun süreli dozlarda kullanıldıklarında, uyarımdan kısa bir
süre sonra
gonadal aksisi geriye dönüsümlü
olarak engellerler. GnRH agonistlerinin
sürekli
uygulanmasının veya uzun süreli salınım formülasyonlarının, erkek ve disi
köpeklerde
geriye dönüsümlü olarak
reprodüktif fonksiyonları baskıladıgı
çesitli
arastırmalarla gösterilmistir.
c)GnRH
Antagonistleri
Detirelix
asetat gibi GnRH antagonistleri, LH ve FSH hormonlarının
salgılanmasını
hızla baskılayıp, ovarium steroidlerinin salgılanmasını azaltarak
kontrasepsiyon
saglarlar. Bu uygulama sonucu, hayvan anöstrüs
dönemine girer. Ancak
östrüs
sikluslarını önlemek için yüksek doz kullanımını gerektirmesi ve uygulamayla
ilgili problemler, bu ilaçların
kedi ve köpeklerde ki kullanımını sınırlamaktadır.
d)Gonadotropin
Enjeksiyonları
Proöstrüs
döneminde uygulanan LH’ın, fertiliteyi engelleyici etkisinin
olabilecegi
bildirilmis ancak bu konuda
yeterli veri bulunmadıgı ilave edilmistir.
Damariçi yolla
uygulanan LH (20 IU/kg) enjeksiyonunun proöstrüsü kısaltacagı
ve
belirtilerin
gerilemedigi durumlarda 3–4 gün
sonra ikinci bir enjeksiyonun
yapılabilecegi
belirtilmistir. Uygulamanın
etkisinin uygulama zamanına baglı
oldugu
düsünülmektedir.
Hormonal
Olmayan Yöntemler
a)İmmünizasyon
İmmunokontrasepsiyon,
belirli bir süre için reprodüktif bir proteinin
kullanılmasıyla,
hayvanlarda kontrasepsiyona neden olacak, hümöral bir immun
cevabın üretilmesidir.
Bu süre sonunda dolasımdaki antikor (IgG)
miktarı azalır ve
hayvan tekrar
fertil hale döner.
İmmun
sistem vasıtasıyla kontrasepsiyon, yeni bir fikir degildir.
Fertilizasyon
öncesi meydana gelen en önemli olaylardan biri, bozulmamıs
ve olgun bir
zona pellucida’ya
(ZP) sahip ovum’un ovulasyonudur. Spermin hedefi ZP’ye
baglanmak oldugundan fertilizasyonda önemli rol oynar.
Dolayısıyla,
anti-ZP antikorlarının üretimi ve bunların ZP’ye baglanması
ile
ZP’nin
karbonhidrat yapısının ve/veya protein reseptör alanlarının bozulması veya
kimyasal degisikligi
genel olarak immunokontrasepsiyon ile sonuçlanır. Köpek ve
birçok memeli
türünde domuz zona pellucida (pZP) glikoproteini ile asılama
immunokontrasepsiyona
neden olmustur. pZP ile asılama,
fertilizasyonu engellemek
için yeterli
IgG seviyesinde artısa neden olmaktadır.
Ancak yüksek serum IgG
seviyesine
sahip asılı köpeklerde,
prematüre ovarium atrofisi, polikistik ovarium ve
otoimmun
ooforitis gibi ovarium patolojileri ile uzayan proöstrüs ve/veya östrüs ile
karakterize anormal östrüs
görülmüstür.
b)Dokuya
Özgü Sitotoksinler
Gonadotropin
salgılayıcı hipofiz hücrelerini seçici olarak yok eden, GnRH’a
baglanan
sitotoksin uygulamasının, kalıcı bir kontrasepsiyon saglayacagı
ile ilgili
görüsler bildirilmistir. Ancak bu
konudaki mevcut bilgi yetersizdir.
c)Hormonal
Olmayan Kimyasal Kısırlastırma
Sadece
erkek hayvanlarda kullanılan bir kontrasepsiyon yöntemi olup,
köpeklerin
testis ve/veya epididimis’leri içine kimyasal kısırlastırıcıların
enjekte
edilmesiyle
uygulanmaktadır. Kimyasal kısırlastırıcıların
testis, duktus deferens veya
epididimis
içine enjeksiyonu, kalıcı azoospermia ile testislerin fiziksel bilesiminde
ve
testosteron
üretiminde degisim
ile sonuçlanmaktadır. Erkek köpeklerde gelistirilmis
kimyasal kısırlastırıcılar,
dimethy sulfoxide (DMSO) içeren veya içermeyen
chlorhexidine
gluconate, DMSO içinde ethylcellulose ve formalin, ethylcellulose içinde
chlorhexidine,
zinc tannate, zinc arginine ve DMSO içinde çözünmüs
acrylic hydrogel
N-50 ve N-90’dır.
Ancak bu kimyasal kısırlastırıcılarla yapılmıs
çalısmalardan elde
edilmis sonuçlar tutarlı veya
tatminkâr degildir.
3)Cerrahi
Sterilizasyon
Gonadektomi
evcil hayvanlarda uygulanan en eski cerrahi uygulamalardan
biridir.
Uterus ve her iki ovarium’unda uzaklastırılması
olarak tanımlanan
ovariohisterektomi,
disi köpekte cerrahi sterilizasyon amacıyla
önerilen yaklasımdır.
Bu yöntemin,
ovariektomiye, salpingektomiye, oviduct’un baglanmasına
ve subtotal
histerektomiye
göre avantajları bulunmaktadır. Uterus ve cervix’in uzaklastırılması,
ileride gelisebilecek
uterus veya cervix hastalıklarının olusumunu
engellemektedir.
Ayrıca,
operasyonun birinci veya ikinci östrüs siklusları öncesi uygulanması, meme
tümörü riskini
belirgin oranda azaltmaktadır.
Kedi
ve köpeklerin ideal kısırlastırma
yası tam olarak bilinmemektedir.
Geleneksel
olarak, ileride gebe kalması istenmeyen disi
kedi ve köpeklerin, yaklasık
6–8 aylıkken kısırlastırılmaları
önerilmektedir. Bilimsel bir dayanagı
bulunmayan bu
öneri, önceki
senelerde pediatrik hastalarda güvenli anestezi tekniklerinin bulunmaması
esasına
dayanmaktadır. Günümüz anestezi teknikleri ve ekipmanları ile, erken
yasta
kısırlastırma (6–14 haftalık)
veya prepubertal ovariohisterektomi operasyonunun
hastada daha
az stres yarattıgı, mortalite ve
morbidite oranlarının postpubertal
ovariohisterektomi
operasyonundan daha düsük oldugu,
operasyonun daha kısa
sürdügü,
operatörün daha az enerji harcadıgı,
anestezi ve operasyondan sonraki
toparlanma
evresinin daha kısa oldugu bildirilmistir.
Ayrıca
geleneksel yasta (>24 hafta)
uygulanan ovariohisterektomi ameliyatının
prepubertal
ovariohisterektomi’den daha güvenli oldugunu
söylemek oldukça güçtür.
Her ne kadar
ovariohisterektomi ameliyatı kedi ve köpeklerde rutin olarak uygulanan
bir abdominal
ameliyat olsa da operatörün tecrübesine, hastanın preoperatif risk
faktörlerine,
mevcut reprodüktif ve reprodüktif olmayan hastalıklarına (örn; pyometra,
diabetes
mellitus, konjestif kalp yetmezligi
ve pıhtılasma bozuklukları) baglı
olarak
operasyon sırasında
veya sonrasında çesitli komplikasyonlar
meydana
gelebilmektedir.
Anesteziye
baglı komplikasyonların yanı sıra yaranın açılması,
dikis hattı
boyunca
enfeksiyon, ovarium ve uterus damarlarının tam olarak ligatüre edilmemesi
veya kopması
sonucu kanama, üreterin yanlıslıkla
baglanması sonucu hidronefroz,
üreter ile
vaginal kalıntının kazara baglanması
sonucu ureterovaginal fistül veya idrar
tutamama,
ovarium ve/veya uterus’tan kalan parçaların granuloması, dikis
materyaline
karsı
doku reaksiyonları, ovarium dokusunun bırakılması sonucu östrüsün yeniden
görülmesi,
intestinal veya peritoneal adezyonlar gibi komplikasyonlar
görülebilmektedir
.
Kedi
ve köpeklerde yan etkisi bulunmayan, ekonomik, uygulanabilirligi
kolay
kontraseptif
yöntemlerin arastırılmasına devam
edilmektedir. Ancak günümüz
kosullarında,
cerrahi yöntem, özellikle sokak hayvanı populasyonu ile mücadelede en
etkili ve kalıcı çözüm olarak
kabul edilmektedir.