KARACİĞER
VE BİLİER SİSTEM
Karaciğerin şematize yapısına
baktığımıza yaptığımız zaman karaciğer nelerden oluşuyor? Lobulus yapılarından
oluşuyor. Ve bunların ortasında ne var? Vena sentralis var. Kiernan aralığı
yada portal aralık diye de geçiyor.
Burada 3 tane yapıdan bahsediyoruz. Bunlardan birtanesi arteria hepatica, vena
porta ve ductus biliferi. Ductus biliferi dediğimizde ne oluyor? Safra
kanalları. Ayrıca karaciğer farklı bir yapıda da incelenebiliyor. Asinus
yapıları. Asinus yapılarında vena sentralis periferde kalacak şekilde üçgen
tarzında düşünülsek şu üçgenlerden oluşuyor karaciğer lobulusları. Bunların bir
tanesine bu sefer ne oluşturuyor? Portal aralık oluşturacak şekilde de tanımlanabiliyor
karaciğer bölgesi.
Karaciğer bulbusların 3 bölge tanımlanmıştır.
Vena sentralisin etrafındaki bölge periasiner bölge olarak tanımlanıyor.
Lobulusun orta kısmı midzomal bölge ve lobulusların dış kısmı da periportal
bölge olarak tanımlanabilmekte. Buna göre de nekrozları anlatırken de bu
tabirleri sıklıkla kullanıcağız. Evet karaciğerin histolojik yapısına
baktığımızda ortada vena sentralis dışta portal bölge(portal aralık) ve
bunların arasında da hepatositler var. Hepatositler bir araya gelerek zincirler
oluşturuyor ve bunlara ne diyoruz? Remark kordonları diyoruz. Bu remark
kordonları arasındaki boşluklarda sinuzoidlerdir. Sinuzoidler aslında bir damar
yapısı özelliğine sahiptir. Endotel hücreleriyle döşelidir ki bu endotel
hücrelerin arasında da makrofaj özelliği gösteren pediküler defektlar sistem
hücreleri bulunmaktadir. Bunlara da ne
diyoruz? Kupffer hücreleri yada kupfferin yıldız hücreleri olarak
tanımlamaktayız. İşte bu kupffer arada dev hücreleriyle yada monositler
arasında kalan fakat ışık mikroskobu olarak görülmeyen elektron mikroskobik
olarak görülen bir boşlukta vardır ki biz buna disse aralığı yada disse boşluğu
adını veriyoruz. Özellikle karaciğerdeki amiloid birikimleri bu bölgede
yoğunlaşmaktadır. Evet portal bölgeden bahsetmiştik. Portal bölgede a.
hepatica, v.porta, ductus biliferi ve lenf damarları yer almaktadır. 3 bölgeden
bahsetmiştik vena sentralise yakın bölge periasiner bölge ortası midzomal bölge
ve periportal bölge olarak 3 bölgeye ayırmıştık. Evet karaciğerde birde
belirtmemiz gereken bir özellikte fötal dönemde karaciğer kan yapan bir
organdır. Buna hematopoezis diyoruz. Karaciğerin fötal dönemde kan yapması
normal bir olaydır fakat doğumdan birkaç hafta önce durur. Eğer doğumdan sonra
karaciğerde kan yapımıyla ilgili yapılar görüyorsak bu normal bir durum
değildir. Ya buna miyeloid metaplazi yada ekstramedullar hematopoezis olarak
tanımlanmaktadır. Hangi durumlarda görülebilir ekstramedullar hematopoezis?
Evet kanın yetersiz olduğu, kan yapımının gerekli olduğu durumlarda
miyeloproliferatif hastalıklarda, kronik anemilerde, piyometra gibi bazı toksik
enfeksiyoz durumlarda ekstra medullar hematopoezise ilgili durum yani
karaciğerde kan yapımına ilişkin yapıların görülmesi söz konusu olabilmektedir.
Karaciğerin birde rejenerasyon özelliği var. Yüksek diferensiyasyon
göstermesine rağmen yani farklılaşmasını tamamlamış bir organ olmasına rağmen
çok embriyonik organlarda görülecek kadar rejenerasyon yeteneğine sahiptir.
Yani çok hızlı bir şekilde kendini yenileyebilme özelliğine, tamir edebilme
özelliği de söz konusudur karaciğerde.
KARACİĞERİN
GELİŞİM BOZUKLUKLARI
Karaciğerin gelişim bozukluklarına baktığımızda genelde önemli
değildir fakat ilk göze çarpan bozukluklardan bir tanesi kistlerdir.
İntrahepatik kongenital kistler şeklinde kist yapılarıyla karşılaşılabilir.
Bunlarda büyüyk bir olasılıkla embriyonal dönemdeki safra ductuslarının
kalıntıları şeklinde karşımıza çıkabilir. Yine karaciğerde seröz kistler
görülebilir. Bunlarda karaciğerin özellikle diyaframatik yüzünde yapışık
kistler şeklinde görülebilir. Kuzu,
buzağı ve koyunlarda bu tip kistler
tanımlanmıştır. Safra kanallarında köken alan çok sayıda küçük kist yapılarına
da rastlanmaktadır. Bunlarda kedi, domuz ve köpeklerde yine tanımlanmıştır.
Bazen gelişim bozukluğu olarak bilier atresi(atresi nedir? Bilen var mı?
Sınıftan cevap yok—bir organın şekillenmemesi yada olmaması anlamına gelir.)
safra kanalların yada safra kesesinin doğuştan şekillenmemesi yada bir
bölümünün olmaması görülebilmektedir. Bazen kardiyovasküler sisteme ait kongenital şantlar şekillenebilir. (şant
nedir? Bilen var mı? Evet damarların normal dolaşım dışında kısa bağlantıların kurulması şeklinde olabilir
yani arter ve venalar arasında daha erken bir kısımda bağlantının şekillenmesi
şeklinde olan yapılara biz şant diyoruz.)
karaciğerde de a. hepatica ile v.porta arasında yada v.porta ile
sistemik venüller arasında sistemik şantlar şekillenebilmektedir. Ve buna bağlı
olarak karaciğerde atrofiye ilişkin değişikler görülebilir.
DENERASYONLAR
1.
Atrofi:
Karaciğerde atrofi de görülebilmektedir. (atrofi neydi? Doğum sırasında normal
fakat sonradan bir organın küçülmesine atrofi denir.) karaciğerde de özellikle
uzun süreli beslenme bozukluklarında, kaşeksi durumda karaciğerde küçülme söz
konusu olabilmektedir. Karaciğerin bir bölümünde arofi olabilceği gibi tümünde de
atrofi ile karşılaşabiliriz. Özellikle basınça bağlı olarak kan akımının
azalması veyahutta safra akışındaki bozuklar karaciğer atrofiye neden
olabilmektedir. Genellikle kronik basınç sonrasında karaciğer atrofileri
görülebilmektedir. Yine safra kanallarındaki bazı tıkanıklıklarda yine
karaciğerin bölgesel olarak atrofisine yol açabilmektedir.( Otoliz nedir, bilen
var mı? Ölümden sonra karaciğerin kendi enzimleriyle kendini parçalaması.
Özellikle lizozomal enzimlerin, hücrelerin parçalanması sonucu ortaya çıkıyor
ve vucudun kendi dokularını harabiyeti söz konusu ama bu ölümden sonra
şekillenen bir durum.)
2.
Megalositozis: karaciğerdeki parankim
hücrelerini neler oluşturuyordu? Hepatositler. Hepatosit çekirdek ve
sitoplazmasının normalden çok daha büyük şekillenmesine biz megalositozis adını
veriyoruz. Hangi durumlarda görülüyor? Özellikle pirolizidin alkoloid dediğimiz bazı bitkilerin alınması
yenmesi sonucu ruminantlardan tarafından. Bunların karaciğerlerinde hepatositlerde büyüme olarak tespit edilmiş. Daha
sonra ise afratoksin toksikasyonlarında, mikrotoksinler ve nitrozaminler bağlı
olarak benzer karaciğer hepatositlerinde büyümeler görülmüştür.
3.
Pigmentasyon:
pigmentasyonlarda
karaciğerde görülebilmektedir.
Kongenital melanozis: Kuzu,
buzağı ve domuzlarda kongenital melanozis.(melanozis nedir? Melanin pigmentinin
loblarda birikmesi.) karaciğerde de benzer
şekilde birikebiliyor. Mavimtrak siyah renkte. 2 cm yada daha büyük
çaplı odaklar halinde beneklenmeler şeklinde görülebiliyor. Bunlar bazen
kapsulaya bazen stromaya inmiş şekilde bu tip pigmentasyonları görmemiz mümkün.
Hemosiderin pigmentasyonları: fazla
miktarda biriktiğinde organın koyu esmer bir renk almasına neden
olabilmektedir. Özellikle tüm hayvan türlerinde diffüz hemosiderozise hemolitik
anemilerde, bakır yetmezliği anemisinde, kaşeksi durumuna rastlamak mümkündür.
Hematokromatolozis: ender
rastlanan bir durumdur. Yüksek oranda demir içeren suların yada meralarda
otlanması sonucunda hematokromatolozise rastlanabilmektedir. Karaciğer büyür
esmer renkte karşımıza çıkmaktadır. Karaciğer epitelinde, safra epitelinde,
lenf düğümlerinde, korteskte yoğun şekilde demir birikimleri toplanması söz
konusudur. Hücre içinde de dışında da birikebilir.
4.
Hidropik
denerasyon ve bulanık dejenerasyon: çoğunlukla bunlar hipoksi ve
intoksikasyonlardan sonra sıklıkla karşımıza çıkabilecek değişiklikler
arasındadır.
5.
Yağlı
karaciğer: makroskobik olarak karaciğer kahve rengi koyu kırmızı kahvrengi
bir renge sahiptir fakat karaciğerde yaygın bir yağlanmaya rastlarsak o zaman
karaciğerin renginin açıldığını yağa bağlı olarak sarımsı bir renk aldığını
görebiliriz. Yağlı karaciğerde hepatositlerde fazla miktarda yağın görünür
halde birikmesi sonucu kullanılan bir terimdir. Ya besinler ile fazla miktarda
yağın alınması ya da dokulardaki yağ dokusundan fazla miktarda yağ asitlerinin
moblizasyonu sonrasında karaciğerde yağ birikimi söz konusu olabilmektedir.
Başlangıçta bunlar küçük yağ vakuolleri, mikroskopik vakuoller şeklinde iken
ilerleyen olgularda ise küçük mikroveziküller birleşerek makroveziküllere
dönüşebilmekte karaciğer hücresinin yapısının değişmesine neden
olabilmektedir. Gebelik toksemisinde,
ketoziste benzer şekilde yağlanmaya
olarak karaciğerin tamamını sapsarı olabilir. Hücre içinde başlangıçta ne dedik, küçük veziküller şeklinde başlayan yağ
oluşumları sonra hücrenin şeklinin bozulmasına, çekirdeğin kenara itilmesine ve
hatta yassılaşmasına bile neden olabilmektedir. Safra kanalı epitellerinde de
yine benzer şekilde yağ damlacıklarına rastlayabilmekteyiz. Şiddetli
yağlanmlarda karaciğer normalden daha büyük olabilir ve rengi açık sarı renginde hamur kıvamında
bir yapıyla karşılaşmamız söz konusu olabilir. Yine ilerleyen olgularda
karaciğer konjesyon ve hepatositlerinde nekrozlara giden değişiklikler
yıkımlanmalar söz konusudur. Bir diğer yağlı karaciğerde dikkat edeceğimiz
nokta eğer karaciğerde yağlanma çok şiddetli ise bu tip karaciğerleri nekropsi
sırasında kesit alıp suya attığımız sırasında batmadığını görebilirsiniz.
Karaciğerdeki yağlanma çok şiddetli olsa bile bazen klinik semptomlar
olmayabilir. Farklı durumlarda karaciğerde görülebilir. Bunlardan bir tanesini
fizyolojik olan karaciğerde yağlanmadır. Buna da özellikle ruminantlarda
gebeliğin geç dönemlerinde rastlamaktayız. Gebeliğin geç dönemlerinde karaciğerde
yağlanma fizyolojik bir durumdur. Yine ağır laktasyon yoğun süt verimi olan
hayvanlarda karaciğerde yağlanmayla karşılasmamız yine fizyolojik bir durumdur.
Yine yağdan zengin sütle beslenen buzağılarda karaciğerin yağlı olması söz
konusudur. Açlık durumlarında da karaciğer epitellerinde yağlanma görülebilir.
Glikojenin tükenmesi ve bu bölgelerde glikogenezise bağlı olarak karaciğer
epitel hücreleri içerisinde lipid birikimleri söz konusu olabilir. Bir diğer
durum ruminantların ketozisidir. Bir diğer olgu diabetes mellitusta da yağlanma
görülebilir. Bunun dışında hipoksi durumlarında, anemide, pasif konjesyon
durumlarına bağlı hipoksilerde karaciğerde yağlanmayı görebiliriz. Bir diğer
önemli olgu intoksikasyonlardır. Çesitli nedenlere bağlı intoksikasyonlarda da
karaciğerde yağlanma görülebilmektedir. Evet makroskopik olarak da illa
karaciğerde çok yaygın yağ birikimi olmayabilir. Karaciğerdeki vediğer
dokulardaki yağlanmayı tespit edebilmek için özel boyamlar yapmak gerekir.
Alkol ve lesitin içermeyen boyalardan geçirilmelidir. Onun içinde ilk kesitler
doldurma mikrotonuyla alıyoruz ve daha sonrada su bazlı boyalarla boyamamız
gerekir. Bunlardan bir tanesi ??? boyasıdır. Yağ doku kırmızı renkte
görülmektedir. Lipidozisin önemine baktığımızda nedenine, süresine ve şiddetine
bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Hafif olgularda ise yağlanma geri
dönüşümü söz konusudur ama ilerleyen olgularda ise karaciğer hasarına neden
olabilmektedir. Özellikle hepatoselüler nekroz dediğimiz karaciğerde
hepatositlerin yıkımına neden olabilir. Yine karaciğerde yağ kistleri adı
verdiğimiz büyük yağ kitlelerinin toplanmasına yada yağ embolisine damarların
tıkanmasına neden olabilir. Karaciğerin travmalara ve darbelere karşı daha duyarlı ve daha frajil
hale gelmesi söz konusudur. Bu nedenle de iç kanamadan hayvanın ölümü söz
konusu olabilmektedir. Karaciğerde yağlanmanın bir diğer sonucuda
detoksifikasyon mekanizmasında görev alan bir organ olduğu için bu özelliğinin
azalması ve toksikasyona ve toksik maddelere daha duyarlı bir hal almasına
neden olabilir. Hipotiroidizm karaciğerde yağlanma yapar.
6.
Amiloidozis: özellikle
sığır, at, köpek ve kedilerde karaciğerlerinde amiloidozis bildirilmiştir.
Özellikle hiperimmun serum üretiminde kullanılan atlarda amiloidozis
bildirilmiştir. Kediler hipervitaminozis A’ya ilişkin amiloid birikimleri
görülmektedir. Amiloid biriken bir karaciğer hepatositlerinde ne olur? Amiloid
disse aralığında birikir. Remark kordonlarına basınç yaparak atrofisine neden
olmuştur. Karaciğerde büyüme kenarlarında kütleşme solgun renk alması gibi
nedenlere sebep olabilmekte bunun yanında karaciğerin de frajil bir durum
alması ve en ufak bir travmada rupturuna neden olabilmektedir. Amiloid
birikimine bağlı olarakta karaciğer yetersizliğine neden olabilmektedir.
KARACİĞERDE
NEKROZ ÇEŞİTLERİ
Toksik maddeler, mikroorganizmalar,
yangısal hücreler, nutrisyonel yetersizlikler, şiddetli metabolik bozukluklar
gibi bir çok nedene bağlı olarak karaciğerde yıkımlanma görebiliyoruz ve nekroz
şekillenebilmektedir. ve nekrozu karaciğerde bir çok farklı formlarda
görebiliriz. Bazen bunları tek hücre nekrozu şeklinde görebiliriz, bazen fokal
görebiliriz, bazen de az sayıda fakat belirli bölgelere yerleşmiş lokalize
alanlar halinde görebiliriz.
1. Tek hücre nekrozu: normal
yaşlanan bir hücrenin ölümü şeklinde görebilirsiniz ki biz buna nekrobiyoz
diyoruz. Yada aktif bir hücrenin belirli dönemlerde belirli nedenlere bağlı
olarak yine tek hücre ölümü olabilirki biz buna apoptozis diyoruz. Apoptoziste
normal şartlarda karaciğerde birkaç hücrenin ölümü çok dikkat çekici değildir.
Onu farketmeyebilirsiniz. Fakat bazı toksik nedenlere, enfeksiyoz nedenlere
bağlı olarak bu apoptotik hücrelerin sayısında artma olabilir. O zaman dikkat
çekici bir bulgu şeklinde gözükebilir.
2. Koagulasyon nekrozu(pıhtılaşma nekrozu), erime
nekrozu : koagulasyon nekrozu özellikle hepatotoksikasyonlarda karşımıza
çıkan bir bulgudur. Sitoplazmlarındaki ani bir denatürasyonu yani pıhtılaşması
sonucunda şekillenen bir nekroz şeklidir. Erime nekrozu ise özellikle intoksikasyonlarda
şekillenen bir bulgudur. Enzimatik etkiye bağlı olarak hızlı bir şekilde
protein erimesi söz konusudur.
3. Parçalı nekroz: viral
hepatitisler, ilaçla oluşan yıkımlanmlar ve immun aracılı hepatosit
nekrozlarında bu tip nekrozları görebiliriz.
4. Fokal nekroz: fokal ne
demek? Belli bölgelere lokalize olmuş şekilde olabilir. Küçük odaklar şeklinde.
Bunların çapı bazen 0,5-1mm çapında yada mikroskopik düzeyde olabilceği gibi
bazen makroskopik birkaç cm olabilecek şekilde olabilir. Çoğunlukla birçok enfeksiyonda görülebilir.
Parazit enfeksiyonlarında da olabilir.
Biliyer obstruksiyon dediğimiz safra kanalı tıkanmalarında benzer şekilde
karaciğerde fokal nekrozlar görülebilir. Enfeksiyöz etkeni olarak bunlar viral
yada bakteriyel olabilir. Viral olarak özellikle herpesvirus tip1 atlarda
karaciğer fokal nekroz odaklarına neden olabilir. Bakteriyel olarak da en
bilinen fokal nekroz tipi salmonellozis, pseudotuberkuloz, floremi, kuzularda
pastorella heamitokiya ve listerozis bağlı bu tip fokal gözlenebilmektedir.
Yine safra kanalı obstruksiyonları ve daha sonrasında safra kanalı rupturları
bu tip nekrozların temelinden yatan nedenlar arasında yer almaktadır. Fokal
nekrozlar fonksiyonları açısından önemlidir. İyileşmeleri nedbeleşme
şeklindedir yani bağdokusunun doldurması şeklinde karşımıza çıkabilir.
A)periasiner nekroz: iki yönden önemlidir. Birtanesi bunlar
arteriyel kanın ve besinlerin ulaştığı son nokta olmasıdır. Bu yüzden hipoksi
yada besinlerin azalması nedeniyle değişikliklerin ilk karşımıza çıkıcağı
yerler buralardır. Buralar ependimal olarak da periasiner bölgelerin
v.sentralise yakın olan bölgeler. Bu nedenle de bir yetersizlik durumunda en
çok etkilenecek bölge periasiner bölgelerdir. Bir toksikasyon olduğunda ise en
çok etkilenecek bölge periportal bölgedir. Toksinle ilk karşılasıcak hücreler
periportal bölgede bulunan hücrelerdir. Bir diğer periasiner bölgenin önemli
özelliği çok amaçlı oksidaz konsantrasyonu yani enzimatik aktivitenin en yüksek
olduğu bölgelerdir. Bu yüzden de bu hücreler herhangi bir değişikliğe çok daha
duyarlı hücrelerdir. Kolayca yıkımlanabilme özellikleri söz konusudur.
Köpeklerin enfeksiyöz hepatitisi, rift vadisi humması gibi viral
enfeksiyonlarda periasiner bölge nekrozlarına rastlamamız mümkündür.
Karaciğerin pasif konjesyonlarında ne olacaktır? Yine bir hipoksi tablosu
şekillenecektir. Ve buna bağlı periasiner bölge nekrozları görülecektir.
B)midzomal nekroz: asinusun
orta bölgesine fokal yada diffuz dağılım gösteren nekrozlar şeklinde karşımıza
çıkıyor. Hücre yapılarının sınırlarının silinmesi, çekirdeklerin gözden
kaybolması şeklinde fokal alanlar görebiliriz. Vena sentralisin etrafındaki
hepatositler normal, periportal bölgedeki hepatositlerde normal tam ortadaki
hepatositlerde yıkımlanma gözlenir. İşte biz buna midzomal nekroz adını
veririz. Özellikle intoksikasyonlarda bu tip nekrozlara sıklıkla
karşılaşılabilir.
C)periportal nekroz:
asinuslarn portal bölgesine yakın bölgelerde karşımıza çıkıyor ve toksik
hastalıklarda bu tip nekrozlarla karşılaşabiliriz.
D)parasantral nekroz: kimi
asinuslarda görülen ve asinusun hepsini içine alan nekrozdur.3 bölgeyi de içine
alacak şekilde olan nekroza parsantral nekroz denir. Terminal portal venin
tıkanması yada dissemine intravasküler koagulasyona bağlı tıkanıklarda bu tip
bir nekrozla karşılaşabiliriz
E)masif nekroz: çok
sayıda asinusta nekroz halinin görülmesine masif nekroz diyoruz. Küçük
alanlarda değil çok daha geniş alanlarda nekroz görürüz ama karaciğerin tümünde
değil ama büyük bir kısmında nekrozla karşılaşılabilir. Masif nekrozlar ne
şekilde oluşabilir? Ya periasiner nekrozların genişlemesiyle, akut vasküler
değişikliklerle yada diyetetik bir kökene bağlı olarak masif nekrozun görünümü
söz konusu olabilir. Karaciğer genelde mozaik görünümündedir ve oradan kırmızı,
gri veya sarı renkte bir renk almış olabilir.
KARACİĞERİN
ZEDELENMEYE KARŞI GÖSTERDİĞİ REAKSİYONLAR
Karaciğerin kendini yenilemesi için
bazı kriterlerin sağlanması lazımdır. Bunlardan bir tanesi kan dolaşımın
mutlaka yeterli olması lazımdır. Yani karaciğere yeterli kan gitmiyorsa eski
haline dönmesini bekleyemeyiz. Bir diğer önemli nokta safra akışının normal
olması. Mutlaka safra kendi yolundan gidiyor olması gerekir ki karaciğer eski
haline dönebilsin. Bir diğer temel yapıda hepatositlerin üreyebileceği
retiküler çatının ve fibröz dokunun mevcudiyeti. Eğer bu yapı sağlamsa
karaciğerin eski lobulasyon yapısını kazanması ve fonksiyonunu kazanması söz konusu
olabilmektedir.
Safra
kanallarında hiperplazi: safra duktuslarında proliferasyon parankiminde
şekillenen yıkımlanmalardan yada bozukluklardan bağımsız olarak
şekillenmektedir. Yani proliferasyon tek başına görülebilir. Karaciğer
parankiminde hiçbir bozukluk yoktur ama safra kanallarında proliferasyon
çeşitli nedenlere bağlı görülebilir. Proliferasyona neden olan faktör ortadan
kaldırıldığında ise tekrar fazla olan safra kanalları kesitleri ortadan kalkar
ve normal karaciğer görünümü tekrar kazanılabilir.
Karaciğerde fibrozis:
rejenerasyon gibi fibroziste karaciğerin
kronik zedelenmeye karşı gösterdiği reaksiyondur. Genellikle karaciğerin
nodüller yapılar halinde görülmesine şekillenmesine yol açabilir. Fibrozis
değişik yollarda karaciğerde şekillenebilir. Bunlar bazen portal aralıklarda
sadece gelişebilir, fibrozis artabilir. Buna biliyer fibrozis adını
verebiliriz. Bazen de nekrozdan sonrası, yaygı nekrozlar sonrası karaciğer
hücrelerinde bağ dokusu artışı görülebilir ki buna da post nekrotik nedbeleşme
yada post nekrotik fibrozis adı verilebilir. Eğer karaciğerde kronik bir yangı
söz konusu ise devamlı yıkımlanan karaciğer hücreleri yerinde bir fibrozis
tablosuyla karşılaşabiliriz ki bu genelde karaciğerin büyük bir kısmını kapsar.
Buna diffuz karaciğer fibrozisi adını veririz. Bazen de yıkımlanan bölge
v.sentralisin etrafındaki sentrilobuler bölge olabilir. Bu bölge periasiner
fibroziste olarakta tanımlanması söz konusudur.
SİROZ
Sirozun en önemli değişikliklerinden biri fibrozis. Normalde
karaciğerde bağdoku yoğun olarak interlobüler bölgelerdedir. Fibrozis
başladığında çoğunlukla portal bölgelerde başlar, diffuz yada medial (safra
kanalları çevresinden yayılıp) bazen de vena sentralislerin çevresinde
hepatositlerde (sentrilobuler). Bazen bilier fibroziste olduğu gibi safra
kanalı tıkanıklıklarından safra kanalı etrafında bağdoku artışı oluşur.kc de
yıkımlanma olduğunda (kc embrional doku kadar rejenerasyon yeteneğine sahip) 2
hücrede dejenerasyon olabilir.bunlar hepatosit ve oval hücrelerdir. Sirozda ilk
göze çarpan fibrozistir (bağ doku artışı). Parenkimin yerini nekrotik doku alır. Rejenerasyona uğramış yeni
lobüllerle karşılaşılır. Kc de siroz denince dejenerasyon jenerasyon ve yoğun
fibröz doku artışı akla gelir. Rejenerasyon karaciğerde noduler tarzda olur.
safra kanalı hiperplazileri de görülür. birçok nedene bağlı olarak siroz
şekillenebilir. Hepatit b ve alkol etkilidir. Hayvanda genelde toksik nedenli
oluşur. Kronik bitki zehirlenmeleri safra tıkanıklığı metallerin anormal
birimleri de nedenler arasındadır. Granüler tarzda düz yada nodüler yapıda
karşıya çıkabilir.
è
Siroz
tipleri
Atrofik siroz: lanek sirozu: post distrofik ,post nekrotik
Post distrofik: nutrisyonel yetersizlik zehirlenme
metabolizma bozukluklarında görülür. Karaciğer düz küçük ve ince granüllüdür.
Post nekrotik : şiddetli nekrozla başlar sonra bunun yerine
fibrotik dokunun değiştirmesi ile siroza dönüşür.
Hipertrofik siroz:kc in aşırı büyümesi .çoğunlukla bazı
bitkilerin yenmesiyle oluşur. Yaygın bağdoku artışı ve hepatositlerde
rejenerasyon vardır.
Bilier siroz:intrahepatik safra duktuslarının kronik
yangısına bağlı oluşur.
Glisson sirozu: kc in dış yüzünü saran kapsülün etrafında
başlayan sirozdur. Fibröz değişiklikler kapsülün hemen altındadır.
Santral siroz: (kardiak , konjestif) kalp yetmezliğine bağlı
vena sentralis çevresinde bağdoku artışıdır.
Pigment sirozu: hemokromatozisle ilgili siroz
Parenkim yağlanması ile ilgili siroz
Ksantomatöz siroz ve son olarak da Paraziter siroz
SAFRA
DURGUNLUĞU VE İKTERUS
Safra kc de hepatositlerde yapılır. Safra kanallarıyla safra
kesesine ductus koleoduktuslarla da duedonuma
gider. Buralardaki anormal durumlarla akış engellenirse safra durgunluğu
kolestaz oluşur. İkterus ise klinik görünümüdür. İkterus çoğunlukla vücudun beyaz
bölgelerinde ağız mukozası konjuktiva yağ dokusu. 3 tipi vardır. Prehepatik
(hemolitik) hepatojen ve post hepatik ikterus.
Hemolitik ikterus (prehepatik): eritrositlerde hemolize neden olan
durumlarda görülür. Kan parazitleri
kimyasal bitkiler ile oluşur. Kc parekimi kendisine gelen gereğinden fazla
bilirubin 1’i işleyecek kapasitede olmayınca bilirubinemioluşur.sarı renk
oluşumu gözlenir.
Hepatajenik ikterus: kc epitellerinde hasar yada kc hücrelerinde
şişkinliğe bağlı kanaliküllerin tıkanması ve bunlardan dolayı kc de bilirubin 1
ve 2 birikimi oluşur.
Post hepatik sarılık: extrahepatik safra kanallarında tıkanıklık
söz konusudur. Safra kanallarının yada safra kesesi tıkanıklığı. nedenleri
paraziter tümörlerin basıncı yangısal safra taşları duedonumdaki yangılar.
FOTOSENSİTİZASYON
Bazı fotodinamik maddelerin dokularda birikmesidir. Eğer bu
maddeler dokularda biriktiğinde güneş ışığına maruz kalırsa bu bölgelerde
lezyonlar oluşur. 3 çeşittir. Primer fotosensitizasyon konjenital ve hepatojen.
Primer: nedeni dışardan alınan fotodinamik maddeler.
Bazı bitkilerin (st. John otu) yenmesiyle. güneş ışığına maruz kalınırsa da
dermatit oluşur.klorpromazinfenotiazin gibi tedavi amacıyla kullanılan ilaçlar
da dokularda birikip oluşturabilir.
Konjenital: doğuştan
bazı hayvanlarda bazı enzim yetersizliğinde.
O enzim yetersizse ona bağlı madde birikimi oluşur. Örnek olarak
sığırlarda konjenital porfiri. Bazı porfirinin deride birikmesi.
Hepatojen:
otçullarda şekillenen madde filloeritrindir. Normalde bu safrayla ekskrete
edilir. Fakat safra durgunluğunda filloeritrin kanda ve dokularda birikir.
HEPATİK
ENSEFALOPATİ
Amonyağın kc de işlenemediğinden
vücutta birikimi ve kan beyin bariyerini aşarak beyine zarar vermesi.
Bir diğer neden portosistemik
şantlardır. At ve ruminantda akut kc hastalıklarında görülebilir. Klinik
bulgular davranış değişiklikleri konvülziyonlar depresyonlar şeklindedir.
Porto sistemik şantlar özellikle kedi ve köpeklerdedir. Kc
hastalıklarında her hayvanda görülebilir.
Patogenezi de kanda biriken nörotoksik maddelerin karaciğeri geçip
beyne geçmesidir. Ana madde amonyaktır. nöronlarda ve diğer glial hücrelerde
dejeneratif nekrotik değişiklik yapmaz. diğer neden baskılayıcı ve uyarıcı
nörotransmitter dengesinin bozulması özellikle gama amino bütirik asit
birikmesi.
TELENGİEKTAZİ
Kc sinuzoidlerinin kavernler şeklinde genişlemesidir.
Telengiektazi bölgeleri koyu kırmızı
odaklar şeklinde görülür.
PELİOZİS
HEPATİS
Fokal yerleşimli kanla dolu boşluklardır. Sığırlarda pimelea
bitkisi yenmesi ile oluşur
KC
VE BİLİER SİSTEM YANGISI
Hepatitis akut ve kronik olabilir. Akut hepatitiste daha çok
nötrofil görülür. Kronikte ise lenfosit ve mononükleer hücreler vardır. safra
kesesi yangısı kolesistitis safra duktusları yangısı ise kolangitis.
Kolangiohepatitis.: safra duktuslarındaki yangı kolaylıkla
periportal kc parenkimine yayılır ve lezyon kolangiohepatitis olarak
adlandırılır. Hayvanlarda görülen kolangiohepatitisin nedeni paraziterdir. En
tipik değişiklik kuppfer hücrelerinde proliferasyondur. Kuppfer hücreleri büyür
ve sayıca artar. Safra ductuslarının yangısının etrafa yayılmasıyla oluşur.
nedeni çoğunlukla paraziter ve parazitlerle gelen bakterilerin yangıyı
şiddetlendirmesidir. Ya hematojen yada ascendens olabilir. Safranın
durgunlaşması bakteriyel oluşum için önemlidir.
KC
VİRAL HASTALIKLARI
ENFEKSİYOZ
KÖPEK HEPATİTİSİ (hepatitis contagiosa canis)
Adenovirus tip 1. Aşılama ile azalmıştır. etkenin hepatositlere
affinitesi var. Klinik kusma kanlı dışkı yüksek ateş diş etlerinde peteşiel
kanama. Bol miktarda değişik dokularda kanama. Nekropside mide ön yüzünde
çizgisel kanamalar önemli bulgu. Kc büyük gergin yumuşaktır. Vücudun değişik
bölgelerinde peteşiel kanamalar vardır. Önemli diğer bulgu kc lopları arasında
açık sarı krem rengi fibrin görülmesidir. safra kesesine kesit atıldığında
duvarında ödeme bağlı kalınlaşma( bu ikisi genelde köpekte)hayvan iyileşme
döneminde ise kornea dahil ödemden dolayı opasite mavi göz denilen görünüm.
Mikroskobik intranükleer inkluzyonlar
görülmesi. Periasiner bölgede nekrotik değişiklikler.
WESSELBRON
HASTALIĞI
Etken flavivirus. Aedes cinsi sivrisineklerle taşınır. Koyunda
abort ve perinatal ölüm oluşturur. En önemli klinik bulgu ikterus ve kc de renk
değişiklikleridir. Karaciğer büyümüş ve sarı renklidir. Mikroskobik olarak
dağılmış fokal nekroz odakları bulunur. İnkluzyonlarla karşılaşılabilir
hepatositler içinde. Asitese bağlı karın bölgesinde şişkinlik, ikterusa bağlı deri altında renk değişimleri
vardır. Nekroza ilişkin karaciğerde açık renkli bölge bulunur. Safra kesesi
kanamaları görülebilir. Midelerde (özellikle abomazumda) kanama alanları
bulunur. Bilirubinemiye bağlı böbrekte koyu renk görülür. Kuppfer hücre
proliferasyonları görülebilir. Doğan yavrularda konjenitalanomali vardır.
RİFT
VADİSİ HUMMASI
Afrikada insan ve ruminantlarda bulunur. Culexaedes ile taşınır.
Bünyaviridaedendir. Genç kuzu ve
oğlaklarda mortalitesi yüksektir. Makroskobik olarak seroza ve sindirim
sisteminde kanama, karaciğerde sarı renkli konjesyone alanlar görülür. Kc de 1
2 mm çapında nekroz alanları bulunur. Safra kesesi duvarında ödem karın
boşluğunda kanlı sıvı bulunur. Mikroskobik olarak intra nukleer inkluzyon
cisimciği görülür. Kc de kırmızı hyalinimsi damlacıklar görülür.
AT SERUM
HEPATİTİSİ
Kc de yıkımlanmaya neden olan serum üretimi için kullanılan
atlarda görülür. Klinik olarak aniden ortaya çıkar. 6-24 saat içinde hayvan
ölür. Sarılık nörolojik düzensizlik aşırı duyarlılık görülür. Nekropside ikterus, asites,
bağırsakta konjesyon ve kc’de safra pigmentiyle boyalı alacalı görünüm vardır.
Mikroskobik olarak hepatosit dejenerasyonu asinusta dejenerasyon kuppfer
hücreleri ve hepatositler depigmentasyon görülür.
KARACİĞERDE
NEKROZ ŞEKİLLERİ
Toksik maddeler mikroorganizmalar yangısal hücreler nutrisyonel
yetersizlikler şiddetli metabolik bozukluklar hepatositlerde nekroza yol açar.
Periasiner
nekroz: periasiner bölgelerde bulunan hepatositler nekrotik etkilere 2
şekilde açıktır. İlki portal ve arteriyel kanın ulaştığı son noktalardır.
ikincisi bu bölgedeki hücreler çok miktarda oksidaz yoğunluğuna sahiptir. Enfeksiyoz nekrotik hepatitis ve rift vadisi
humması gibi şiddetli enfeksiyonlarda bu tip görülür. Eğer hayvan anemik ise
nekroz çok daha yaygın olur. Özellikle akut dönemde nekrotik hücrelerin yerini
kan doldurur. Belirgin bir asinus yapısı ortaya çıkar. Vena sentralis
çevresinde kırmızı renkte nekroz odakları dikkat çeker.
Masif
nekroz: çok sayıda asinusta görülsede bütün karaciğeri içine almaz.
Etkilenen asinustaki hücrelerin hemen hepsi nekroza uğrar. Bu nekrozda
rejenerasyon oluşmaz. Portal bölge ve vena sentralis birbirine yaklaşır. Bağ
doku yoğunlaşır ve nedbeleşir. 3 şekilde oluşur. Ya periasiner nekrozların
genişlemesiyle olur ya akut vasküler değişiklikler masif nekroza yol açar ve
burada stroma nekrozlaşır yada diyetetik kökene bağlıdır.
KARACİĞERDE
YAĞLANMA
Trigliseritlerin hepatositlerde birikmesi şeklinde oluşur. 2
şekilde olur. 1- karaciğerin metabolize olabileceğinden fazla yağ asidi
salınması. 2- apoprotein ve lipoprotein sentezinin bozulması şeklinde olur. Açlık
durumunda olabilir. Vücudun enerji gereksinimini karşılamak için kc deki
yağların yağ asitlerine çevrilmesi gerekir. Gereğinden fazla gelir ve birikir.
Ketozis gebelik toksemisi diyet
yapanlarda makroveziküler ve mikroveziküler yağlanma şeklindedir.
Karaciğerin
Bakteriyel Hastalıkları
1.
Karaciğer Apseleri ve Nekrozları: Morfolojik olarak ya histokal nekrotik
hepatitis ya da akut fokal hepatitis görülür. Tüberküloz ve Aspergillozda
granulomlar vardır, ayrıca tüberküloz da kalsifikasyon nekrozu bulunur.
Multifokal nekrotizan hepatitise neden olan etkenler; Kuzu ve yeni doğanların
Karaciğerinde bozukluklar şekillendirirler. Bunlardan Salmonella tifoid
nodüller oluşturur, Listeria monocytogenez kuzu karaciğerinde toğluiğne başı
gibi nekroz odaklarına neden olur. Campylobacter fötus ile fötus karaciğerinde
nekroz odağı şekillendirir. Yersinia yine psödotüberkuloz yapar, ayrıca
hemophilus ve nocardia türleri de Multifokal nekrotizan hepatitise neden
olurlar. Karaciğer apseleri direkt enfeksiyoz neden dışında da oluşabilir.
Sığırda RPT sonucu şekillenebilir. Yeni doğanlarda omfalofilebitis sonucu da
şekillenebilir. Ayrıca piyemilerde a.hepatica yolu ile karaciğere gelen
etkenler apse oluştururlar. Kimyasal nedenler de yol açabilir. Apseler tek veya
çok sayıda olabilir, bazen bakteriyel floradaki bir bakterinin karaciğere apse
yaptığı da görülebilir. Corynebacterium, Psuodotüberküloz, Actyonomyces
pyogenez gibi. Genelde asemptomatik ve önemsizdirler, hayvan yaşayabilir. Bazen
peritona sıçrayarak organ yapışmalarına neden olurlar. (Karın duvarı ve
Karaciğer yapışması) .Vena hepaticaya açılması kötü sonuç doğurur, v.kava
trombozu şekillenebilir. Vena kavada tromboflebitis ve endokarditise de neden
olabilir.
2.
Karaciğer Nekrobasillozisi: Etken Fusobacterium necrophorumdur. Kuzu ve
buzağılarda omfalofilebitisi izler, sığırlarda ise rumenitisin bir
komplikasyonudur. Karaciğerlerde tipik özellik koagülasyon nekrozlarıdır.
Lezyonun ortasında yer alan nekrotik bölgenin çevresinde tümüyle ykılımlanmış
lökositler yer alır, ve etkenler gözlenir.
3.
Enfeksiyoz Nekrotik Hepatitis: (Kara Hastalık) Koyunların bir hastalığıdır.
Etken Clostridium novyi Tip B dir. 3 eksotoksin üretir. Alfa toksin; lethal
özellik taşır. Beta toksin nekrotik ve hemolitiktir. Zeta toksin ise hemolitik
özelliktedir. Hastalık bir intoksikasyondur ve hastalığın oluşması için 3
özellik gerekir. İlki hayvanın bağışık olmamasıdır. İkincisi dokuda latent spor
enfeksiyonunun bulunması gerekmektedir. Üçüncüsü ise sporların etkinleşip
çoğalması için gerekli anaerob ortamın şekillenmesidir. Anaerob ortam Fasciola
hepatica larvaları ile oluşturulur. Hayvanlar sporları sindirim yolu ile
alırlar, Bu sporların bazıları mukozayı geçer, fagosite edilir ve KC, dalak ile
kemikiliğindeki histiyositik hücrelerde latent enfeksiyon halinde kalır.
Hastalık dağılımı Fasciola hepatica dağılımı ile paralellik seyreder. Ölüm
hızlı şekillenir. Hastalık daha çok besi hayvanlarında görülür. Postmortal
dekompozisyon hızla gelişir. Nekrotik hepatitisin Kara Hastalık olarak isimlendirilmesi;
derinin şiddetli subkutan konjesyonu nedeniyle koyu renkli görülmesinden
kaynaklanır. Sternum bölgesinde subkutisde ödem vardır. Trakea ve bronşlar
içinde köpüklü sıvı bulunur. Seröz boşluklarda da bol miktarda sıvı toplanır ve
bu sıvı hava ile temas edince pıhtılaşır. Kalbin sol ventrikulusunda
subendokardial kanamalara rastlanır. Karaciğerde ayrıca akut ve kronik
fasciolazis lezyonları ya da göç yolları ile göç eden parazitler görülür.
Hastalıkta çoğunlukla tek, bazen de çok sayıda 2-3 cm çaplı nekroz odakları
bulunur.
4.
Basiller Hemoglobinüri: Etken Clostridium haemolyticumdur.
Enfeksiyoz nekrotik hepatitis ile patogenez yönünden benzerdir. F.hepatica
karaciğerde başlangıç lezyonlarının nedenidir. Sığır ve koyunlarda görülür,
klinik olarak damar içi hemoglobinüri görülür. Lezyonlar enfeksiyöz hepatitise
göre daha büyük ve genellikle bir tane olur. Karaciğerde gözlenen lezyon portal
trombozise bağlı bir infarktüsdür. Böbrekler hemoglobinden dolayı kırmızımtrak
yada esmer beneklenme gösterir. İdrar şarap kırmızısı renktedir. Periton
damarları oldukça hiperemik olur ve kimi olgularda şiddetli fibrinohemorajik
peritonitis şekillenir.
5.Bacillus
Piliformis Enfeksiyonu: (Tyzzer Hastalığı) Kemiricilerin bir
hastalığıdır. Ancak immun yetmezliği olan kedi ve köpeklerde de gözlenmiştir.
Karaciğerde fokal hepatitis ve nekroz şekillendir. Mikroskobik olarak
pıhtılaşma nekrozu vardır. Bacillus piliformis izolasyonu zor olduğundan, doku
kesitlerinde saptanmaları büyük önem taşır. Basiller hepatositler içinde yığınlar
halinde görülürler. Multifokal nekroz odakları görülür.
Karaciğerin
Paraziter Hastalıkları
1. Nematodlar: Ascarid,
Strongylus, Capillara, Dyrofilaria önemli türlerdir. Bazen karaciğerde tüneller
açarlar, bazen de nekrotik alanlar oluştururlar. Karaciğerde fitozise bağlı
açık renkli alanlar şekillenebilir. Bazen safra kanalları içinde de
görebiliriz. Göçe bağlı karaciğerde fokal nekroz alanları da gözlenir.
2. Sestodlar:
Echinokokus granulosus en önemli türdür. Karaciğerde histik oluşumlara neden
olur. Dictocaluslar da karaciğerlerde enfestasyon oluşturan türlerdendir.
3. Trematodlar:
Basiller Hemoglobinüri ve Enfeksiyoz Nekrotik Hepatitisin patolojisinde rol
oynayan Fasciola hepatica önemli türdür. Ayrıca F.gigantica ve F.magna da
önemlidir. Karaciğer kelebekleri olarak da isimlendirilirler ve özellikle
ruminantlarda enfestasyonlar oluştururlar. Fasciola hepatica ve gigantica safra
kanallarında da bulunur ve kronik yangılara yol açıp ductusların kalınlaşmasına
neden olurlar.
Koksidiyoz;
Karaciğer koksidiyozu tavşanlarda görülür, koyunlarda bağırsak koksidiyozu
gözlenir. Aimeria ve Isospora etkenlerdir.
Toksik
Karaciğer Hastalıkları
1. Mavi
Yeşil Yosun Zehirlenmesi: Su içerken alınırlar. En iyi bilinen etken
Microcystis aeruginosadır. Karaciğerde şekillenen nekrozlar çoğunlukla
periasinerden masife kadar değişir.
2.Cycad Zehirlenmesi:
Sığırlarda kronik hepatotoksisiteye ve nörotoksisiteye neden olurlar. Ancak
Zemiacaea türleri tohumları koyunlarda akut hepatotoksisiteye neden olduğu
bildirilmektedir. Toksin karaciğerde periasiner nekroza yol açar. Sığırların
kronik cycad zehirlenmesinde bitkinin kapsadığı nörotoksinler kronik sinirsel
bozukluklara yol açar.
3.
Karbontetraklorid Zehirlenmesi: Bu madde anthelmintik olarak
kullanılır. Karaciğer ve böbreklerde akut toksik değişiklikler gözlenir.
Mikroskobik olarak çok şiddetli olmayan zehirlenmelerde karaciğerde periasiner
nekroz görülür. Belirgin yağ değişiklikleri şekillenir. Çok şiddetli akut
olaylarda periasiner nekrozdan masif nekroza kadar değişen lezyonlar görülür.
4. Fosfor
zehirlenmesi: Ektoparazit mücadelesinde kullanılır. Hücrede lipid birikimine
yol açar. Karaciğerde yağlanma vardır.
5.
Aflatoksikozis: Önemli olan türler dir.Yemlerde ve besinlerde en çok bulunan ise dir. Aflatoksikozis ’in etkisi kanserojeniktir ve
karsinogenez, teratogenezis ve mitoz inhibisyonu şekillendirir. Uzun süre düşük
yoğunluğa maruz kalındığında hafif karaciğer büyümesi yapar. Büyüme kısmen
hepatositlerdedir. Karaciğer solgundur. Histolojik olarak hepatosit ve
çekirdeklerinde büyüme, fokal nekrozlar gözlenir.
6.Phomopsin
Zehirlenmesi: Lupinus cinsine bağlı bitkilerin saman ya da tohumlarını yiyen
başta koyun, sığır ve domuzlarda görülür. Hepatositlerde hidropik dejenerasyon
ve nekrobiyozda artış vardır. Daha sonra mitoz etkinliğinde artış ortaya çıkar
ancak karaciğer bu dönemde küçülür. Karaciğerde değişken yağ dejenerasyonlarına
rastlanır.
7.
Sporidesmin Zehirlenmesi: Pithomyces chartarum tarafından üretilir.
Karaciğer yıkımlanması ve şiddetli fotosensitizasyona yol açar. Karaciğer
lezyonları portal aralıklardaki ve safra ductuslarının çevresinde
irritasyonlara bağlı şekillenirler. Histolojik olarak, akut kolangitis yada
kolangiohepatitis gözlenir ve safra ductusları tıkanır. Nekroz şekillenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder