Radyolojinin Tanımı
Radyoloji; X ışını ve radyoaktif maddelerin hastalıkların
tanı ve sağaltımında kullanımı ve bu amaçla geliştirilen teknikleri konu alan
bir bilim dalıdır.
Radyolojinin tanı ile ilgili alanına “Tanısal
Radyoloji–Radyodiagnostik”, Sağaltım ile ilgili kısmına “Radyoterapi” denir.
Radyolojide Diğer
Terimler ve Tanımları
Radyasyon:
Radyoaktif (uranyum, polonyum, toryum gibi) maddeler tarafından çevreye
yayılan alfa, beta ve gama gibi ışınlar Çarptığı maddede yüklü parçacıklar
(iyonlar) meydana getirir.
Atomlardan enerji salınımı olarak da ifade edilir. Enerji
salınımı elektromanyetik titreşimler ve partiküller halindedir .
Atmosferdeki
Radyoaktif Serpintiler
Atmosfer; Karbon14, Tridyum, Stronsiyum90
Toprak; Uranyum, Toryum, Radyum, Potasyum40, Sezyum177
Radyolojinin Sağlık
Hizmetlerindeki Yeri ve Önemi
Radyoloji bilimi; İnsan ve hayvan vücudunun gözle
görülemeyen kısımlarını görüntüleme imkanı sağlanmış, Fotoğrafik mataryeller (
Röntgen Filmi ) üzerine değerli katkıları olmuş, Flouresan ekranlar üzerinde
görüntü elde edilmesi tanı ve tedavide önemli bir yer teşkil etmiş, Tıp
alanında Radyodiagnostik ve Radyoterapi alanında kullanılma özelliği artmış,
Radyobiyoloji, Radyoimmunoloji, Radyoekoloji bilim dallarında uygulama alanı
bulmuştur.
Radyodiagnostik: Teşhisle ilgilidir tıbbi görüntüleme
yöntemlerini içerir. Vücuttaki organların film ya da fluoresan ekran üzerinde
görüntülenmesini sağlar.
Radyoterapi: Tedavi ile ilgili bölümüdür . X ışınları
ve iyonlayıcı radyasyonların biyolojik etkisine dayalı olarak yapılan tedavi
yöntemlerini içermektedir . Radyasyon hücrelerde öldürücü etkisi olması
nedeniyle tümör hücrelerinin yayılması ve çoğalmasını engellemektedir.
Radyobiyoloji: X ışınlarının canlı doku üzerindeki
etkisini inceler.
Radyoimmunoloji: Antijenlerin dozunun hassas bir
şekilde belirlenmesinde kullanılan bir bilim dalıdır.
Radyoekoloji: Canlı organizmaların ışıma ve canlı
radyo-elementlerle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır.
Radyasyon Sağlığı ve
Radyasyondan Korunma ile İlgili Tedbirler
Röntgen ®: 1 cm³ havayı, normal koşullarda doymuş
halde iyonize eden ışın miktarıdır. Havanın tam iyonize olması gereklidir.
RAD (Radiation
Absorbed Dose): 1 gr maddeye 100 erg lik enerji veren radyasyon miktarı 1
RAD dır. 1 r’ lik ışının 1 gr yumuşak dokuya verdiği enerji miktarı 1 RAD a
eşittir.
REM (Röntgen
Equivalent Man): Biyolojik ortam tarafından absorbe edilen iyonize ışın
miktarıdır. Organizmadaki zararları ifade etmekte kullanılır. Kişisel radyasyon
dozu ile ilgili birimdir.
Milirem = 1/1000
Rem dir. REM, RAD’ ın memelilerdeki karşılığıdır. Radyodiagnostikte 1 RAD = 1
REM kabul edilir. Vücuttaki radyasyon dozu vücudun 1 gramı için ifade edilir.
Buna göre ; 1 REM değerindeki X ışınının, 1gr yumuşak dokuya verdiği enerji 1
RAD dır.
MÜSAADE EDİLEN
RADYASYON DOZ DEĞERLERİ
• Güvenilir Doz 5 Rem / yıl.
• Haftada 3 Rem dozu aşılmamalıdır
• İş Hayatı Boyunca müsaade edilebilir maksimum doz
( Rem ) = 5 ( N-18 ) , N= yaş
Topraktan 15 mRem / Yıl
Su, yiyecek, hava 25 mRem / Yıl
Televizyon, fosforlu saat 2,7 mRem / Yıl
Tuğla evlerde yaşayanlar 50-100 mRem / Yıl
Beton evlerde yaşayanlar 70-100 mRem / Yıl
Ahşap evlerde yaşayanlar 30-35 mRem / Yıl
Temel Röntgen Fiziği
ve İlgili Terimler
Madde: Uzayda yer kaplayan ve ağırlığı olan herşey
Element, bileşik ve karışım olmak üzere 3 şekilde
bulunabilir
Element: Kimyasal reaksiyonlarla daha basit parçalara
bölünmeyen
maddelere denir.
Organizma 4 Temel Elementten oluşmaktadır. Bunlar;
Hidrojen (H), Oksijen (O), Karbon ©, Azot (N)
Serbest Elektronlar;
Atomun dış yörüngesinde ya da atomlar arası boşluklarda
dolaşan ve Sürtünme, Isı, Işık ve Radyasyon etkisiyle uyarıldığı zaman
yörüngesini terk eden, başka bir atomun yörüngesine girerek elektron kaybetme
ya da elektron kazanma özelliği gösteren elektronlar
Elektron kaybeden atom POZİTİF(+), elektron kazanan atom
NEGATİF (-) yük kazanır ki bu olaya İyonizasyon denir.
Radyoaktif İzotop; Aktif radyasyon yayan ve çekirdeği
sabit olmayıp parçalanan izotoplardır.
Radyoaktif izotoplar doğal ya da yapay olabilirler.
Doğal ya da yapay radyoaktif elementlerin çekirdekleri
kendiliğinden parçalanır ve bu sırada partiküler radyasyon özelliğinde olan
alfa, beta ve gamma ışınları saçılır. Bu olaya “radyoaktivite” denir.
Alfa ışınları;
(+) Yüklü, Doğal olan Radyum,Uranyum’dan salınır.
Penetrasyon özelliği azdır.
Derinin yüzey tabakasından geçebilir.
Kağıt yaprağı ile durdurulabilir.
Solunum-yiyecek-içecekle zararlı olabilir.
Beta ışınları;
Elektronlardan ibarettir. (Klinik tanı amacıyla kullanılır).
Penetrasyon özelliği daha fazladır (1-2 cm.lik su ve insan
vücudundan girebilir)
Nükleer patlamada Nükleer yağış içindeki Tirityum, Beta
radyasyonu yayar.
Yüksek enerjili elektronlardandır. En fazla Radyoaktif
bölünme sonucu ortaya çıkar.
Gamma ışınları;
Çok fazla giricidir. İnsan vücudunu delip geçebilir.
Tedavi amacı ile kullanılır.
1 m. Beton duvarla ve kurşun levhalarla durdurulabilir.
Kütleleri olmayan yüksek enerjili Elektromanyetik
Dalgalardır.
Elektromanyetik
Dalgalar
Radyo dalgaları
İnfraruj Işınları
Kozmik Işınlar
Güneş Işını
Bu dalgalar enerjilerine ya da dalga boylarına göre sıraya
dizilirse Elektromanyetik Spektrum ortaya çıkar
X ve Gama ışınları, bu spektrumun yüksek enerjili bölümünü
oluştururlar
Elektromanyetik
dalgalar
Boşlukta aynı hızla yol alırlar, bu hız yaklaşık
300 000 km/sn. dir.
Elektromanyetik dalgalar enerji paketçikleri halinde
yayılırlar. Bu paketçiklere Foton denir.
Dalganın bir saniyede yaptığı titreşim Frekans tır.
Yüksek Frekanslı bir Elektromanyetik dalganın boyu küçüktür.
Dalga boyu, Frekans ile ters orantılıdır.
Termoiyonik Olay
Bir maddenin yüksek bir sıcaklığa kadar ısıtıldığı zaman
yüzeyinde serbest elektronlar açığa çıkması
Serbest Elektronu çok olan maddeler elektrik akımını kolayca
iletebilirler ve bu maddelere de İletken denir (Ag,Fe,Cu,Al)
Serbest Elektronu çok az olan maddeler elektrik akımını
iletemediğinden bu maddelere de Yalıtkan denir. (Cam,Kavuçuk,Hava,Yağ)
İletkenlerle Yalıtkanlar arasında yer alan maddeler
Yarı iletken olarak adlandırılır
X-Işınları;
Gözle görülemeyen ışın demetleri olup, elektromanyetik
dalgalar halinde yayılır.
Bunlar tek vektörlü sinüzoidal eğri şeklinde gösterilebilen
dalgalardır
Yayılmaları için bir ortam gereklidir.
Çok kısa dalga boyludur
Elektromanyetik Dalgalardan oluşur.
Çok özel cihazlarla elde edilir.
Tanı ve tedavi amacıyla kullanılır
RÖNTGEN CİHAZININ
BÖLÜMLERİ
Tüp
Jeneratör
Yüksek voltaj transformatörü
Diagnostik amaçla 220 V’luk voltaj 30-150 kV yükseltir.
X-ışınların dalga boyu belirlenir.
Voltaj düşürücü transformatör
Voltaj düşürülerek Flament’in istenilen ayarda ısıtılması
sağlanır ve
gerekli Yüksek Akım (mA) oluşturulur.
Doğrultmaç
Tüp içerisinde elektron akımının sürekli olarak Katot ›Anot
yönünde
oluşması için Altarnetif akımı Doğru akıma çevirir
Kilovolt (kV) Ayarı
Miliamper Eksposure (mAs) Ayarı
RÖNTGEN TÜPLERİ
X-ışınları bu tüplerde elde edilir
Elektron üretimine olanak sağlayan vakumlu tüplerdir
Klasik Röntgen Tüpleri;
İlk yıllarda havası boşaltılmış cam tüpler kullanılmıştır.
Daha sonra bunların yerini nitrojenli ve oksijenli tüpler almıştır. 1913
yılında Coolidge tarafından gaz tüplere benzeyen havası alınmış, termoiyonik
prensiplerle çalışan tüpler geliştirilmiştir.
Modern Röntgen Tüpleri;
X- ışınlarının oluşturulmasına yarayan havası boşaltılmış ve
içerisinde Katot ve Anot kutupları bulunan Cam bir zarf şeklindedir. Ayrıca
X-ışınlarının etrafa yayılmasını önleyen Koruyucu Kılıf (Haube) bulunmaktadır.
Cam Zarf, Isı ve Mekanik baskıya karşı dayanıklı Prex
Cam’dan yapılmıştır.
Havasının Boşaltılmış Olmasının Nedeni;
Flamanın Oksitlenmesini önlemek. Tüpün ömrünü uzatmak.
Elektronların hareketlerini önleyecek gaz artışlarının ortamdan kaldırılmasını
sağlamaktır.
RÖNTGEN TÜPLERİ
Havası boşaltılmış ve çok yüksek
ısıya dayanıklı
KATOT
Tüpün (-) elektrot kutbudur.
Spiral Flament ve odaklayıcı başlık olmak üzere iki kısımdan
oluşur.
Flament, 3,17 mm çapında ve 12 mm uzunlukta spiral
şekildedir.
Yörüngesinde fazla elektronu bulunan ve 33800 C’ lik ergime
noktasına sahip olan tungstent elementi tercih edilmiştir. Isıya daha fazla
dayanıklı olması için de toryum ilave edilmiştir.
Flament, Transformatörden gelen akımla ısıtılır. 12000 C
elektron üretmeye başlar, 20000 C elektronlar serbest kalır.
Katoda yüksek akım uygulanınca Isınan flament elektronları, kendisini ısıtan akım
miktarı ile doğru orantılı olarak dış yörüngeden ayrılıp elektron yaymaya
başlar. Buna bağlı olarak etrafında bir elektron bulutu oluşur. Bu olaya “termoiyonik
salınım” adı verilir. Böylece Katot, Elektronların hareket etmeye başladığı
merkez olarak kabul edilir .
Flamentin yer aldığı Katot , Molibden’den konkav olarak
yapılmış olan odaklayıcı yüzey kadeh biçiminde bir tutucu içerisindedir ve
flamanın çevresinde toplanan elektronların, anotta küçük bir alana
odaklanmasını sağladığı için buna da Focussing Cup adı verilir.
Focussing Cup ‘ın tam karşısında 2,54 cm uzaklıkta Anot
kutbu yer almaktadır
ANOT
Tüpün (+) elektrot kutbudur
Elektronların çarptığı yüzey olup, Hedef-Fokus-Odak olarak
adlandırılır. 12,7mm²’lik Tungustent bloktan yapılmıştır ve ısıya dayanıklıdır
Elektronların çarpması anında çok yüksek ısı (%99) ve
X-ışını (%1) meydana gelir
SABİT ANOT
Sabit sistemde Isıya dayanıklı bakır levha ile çevrilmiştir.
Bakır iletkenli gövdede Su, Hava, Yağ sistemi bulunmaktadır ve bölgedeki ısıyı
uzaklaştırır. Yağ, soğutma işlevi ile birlikte yüksek voltaj için yalıtkan
özelliğe de sahiptir.
Sabit sistem, radyoterapi amaçlı ve düşük mA’li (5 mA, 10
mA, 20mA) Diş Röntgeni, Portatif Röntgen cihazlarında yer almaktadır
DÖNER ANOT
Yüksek enerjili X-ışını üreten cihazlarda kullanılır
Çizgi - fokus prensibine göre ışın dağılımı sağlanmaktadır
Dönen sistemde Tüp merkezinde Anot Disk yüzeyi yer alır.
Bu yüzey Tungusten bloktan yapılmıştır ve 15-20° eğimlidir
3000-10000 devir/dakika dönmektedir
Çizgi – Fokus Prensibi
Döner Anot sisteminde elektron bombardımanına uğrayan hedef
bölge fazla ısınır. Tüpün daha uzun süre kullanılabilmesi için ışının daha
geniş bir alana yayılması gerekir. Bu durumda fokus genişleyeceği için
görüntünün netliği bozulur. Bu nedenle çizgi-fokus prensibi geliştirilmiştir.
Bu prensip; anotun katoda bakan yüzüne 18-20 derecelik eğim verilerek sağlanır.
Tüp içerisinde katot ile anot aynı doğru üzerindedir. Eğer anota tüpün uzun
eksenine doğru 90 lik açı ile bakılırsa fokus daha küçük görülür. Gerçek
fokusun daha küçük olan bu izdüşümüne “zahiri fokus” denir. Zahiri fokusun
küçük olması görüntünün netliğini arttırırken, gerçek fokusun büyük olması da
ışının geniş bir alana yayılmasını sağlar.
Haube (kurşun koruyucu)
Röntgen tüpünün cam zarfını içine alarak onu koruyan kurşun
kılıfdır. Işın geçirmez
Yalıtkanlık için yağ doldurulmuştur. Aynı zamanda tüpün
soğumasına da yardımcı olur.
Radyasyon ve Elektrik şokundan korur.
Işınları etrafa yaymaz. Sadece oluşan ışının çıkmasını
sağlayan 1-2 mm kalınlığında aluminyum filtreleri bir pencere bulunmaktadır. Bu
filtre penetrasyon gücü zayıf olan X ışınlarını tutarak, bu ışınların hastaya
veya personele ulaşmasını önler.
Pencere önüne 2mm kalınlıkta Alüminyum filtre
(Kollimatör-Diyaframa) monte edilmiştir.
X-IŞINLARININ
SINIRLANDIRILMASINDAKİ BÖLÜMLER
Primer ışınların sınırlandırılması
Diyafram
Konus ve silindirler
Sekunder ışınların sınırlandırılması
Gridler
Tüpten çıkan primer ışınların sınırlandırılması işlemine “kollimasyon”
denir.
Kollimasyon sağlayan
düzenekler;
Diyafram: + Tüpün penceresine takılan, ortasında X
ışınlarının geçebileceği açıklık bulunan kurşun levhadan oluşur.
Konus ve silindirler:+ Diyaframın modifiye edilmiş
şekilleridir. Koni veya silindir şeklinde kurşundan yapılmış tüpün penceresine
takılan ve
X ışınlarını belirli bir bölgeye yönlendiren düzeneklerdir.
RÖNTGEN TÜPÜNÜN GÜCÜ
mA değerinin ışınlama süresi ile olan ilişkisi, röntgen
tüpünün gücünü belirler.
Fabrikasyon olarak belirlenir.
10 mA – 1000 mA arasında değişmektedir.
X-ışınlarının yoğunluğunu belirler.
Tüpte oluşan X-ışınlarının dalga boyu, Anot’a uygulanan
yüksek gerilim miktarı Kilovolt (kV) ile belirlenir.
Cihazlar 30 kV-200 kV
Kilovolt (kV) Ayarı
kV ayarı ile X-ışınların Dalga Boyu (Penetrasyon Özelliği)
belirlenir.
kV Yüksek olursa Dalga Boyu Kısa x-ışınları (Sert) meydana
gelir.Penetrasyonu Yüksektir.
kV Düşük olursa Dalga Boyu Uzun x-ışınları (Yumuşak)
meydana gelir. Penetrasyonu Zayıftır.
Düşük kV’da, mA değeri yükselir; Yüksek kV’da, mA değeri
Düşer
60 kV----- 25 mA
75 kV----- 20 mA
90 kV----- 15 mA
110 kV---- 10 mA
Küçük hayvanların radyografisinde 45-75 kV yeterlidir.
İri yapılı köpeklerde (Abdomen,Toraks,Lumbal Vert.) 90 kV
yeterlidir.
At, Sığır Abdomen,Toraks,Lumbal grafisinde 125-150 kV ve
300 mA gereklidir.
Miliamper (mA)
Bir Röntgen Cihazının Gücü ve Kalitesi mA ile ilgilidir
Işınlama süresince katota uygulanacak akımın miktarını
belirler.
Portatif Cihazlarda ışınlama süresine göre
ayarlanabilir.Diğerlerinde mA, kV ile bağlantılıdır.
mA, ışınlama süresince geçerli olduğu için 1 sn. de geçen
elektron miktarı mAs olarak etkili olacaktır.
mA yükseldikce ışınlama süresi kısalır.
mA yüksek tutmak, kalın bölgelerin daha net görülmesini
sağlar.
X-Işınlarının Elde Edilmesi
X-ışınları; organizmanın gözle görülemeyen kısımlarının
incelenmesi amacıyla röntgen tüpünden elde edilen elektromanyetik dalgalardır.
Röntgen tüpünden X-ışınlarının elde edilebilmesi için
katottaki flamanın akkor haline getirilerek elektron yayması, daha sonra bu
elektronların hızla anottaki hedefe çarptırılması gerekir.
Röntgen tüpünde katottan anoda doğru olan bu elektron
akışına TÜP AKIMI veya KATOT IŞINI denir.
Katot ile anot arasında oluşturulan potansiyel farklılığı
nedeniyle, büyük bir hızla anoda ulaşan elektronlar, anottaki tungsten hedefin
atomlarının negatif elektrik alanı ile karşılaşırlar
Karşılıklı aynı cins yüklerin çarpışması sonucu geriye
itilerek aniden durdurulurlar.
Kinetik enerjilerinin %99’undan fazlası ısı enerjisine
dönüşür.
Anota çarpan elektronlar, anottaki tungsten atomları ile
etkileşerek aşağıdaki olaylardan biri veya birkaçı oluşabilir:
Elektronlar, atomların çevresindeki elektron bulutu
tarafından itilerek hızları azaltılır. Kinetik enerjileri ısı enerjisine
dönüşür.
Elektronlar, atomun çevresindeki elektron bulutunu geçer,
çekirdeğin yakınına gelir. Çekirdeğin çekim gücü ile yavaşlatılan elektronların
kinetik enerjileri x-ışınına dönüşür (frenleme radyasyonu). Penetrasyon
yeteneği az olan uzun dalga boylu bu ışınlara BEYAZ RADYASYON da denir.
Radyodiagnostikte önemi yoktur.
İç yörüngelerdeki elektronların çekirdek tarafından tutulum
enerjisi, dış yörüngelerden daha çok olduğundan aradaki enerji farkı x-ışını
şeklinde ortaya çıkar. Enerjileri yörünge seviyesine göre değişen bu ışınlara KARAKTERİSTİK
RADYASYON denir.
Röntgen Cihazında
X-Işınlarının Elde Edilme Sırası
Alternatif akım (Şehir elektriği) Transformatörle
yükseltilir.
Doğrultmaçla doğru akıma çevrilir.
Katot’daki flament akkor haline gelir. Kendi elektronlarını
yaymaya başlar ve elektron bulutu oluşturur. Anot kutbuna doğru yönlenir.
Anot’a uygulanan kV’ a bağlı olarak kutuplar arası
potansiyel farkı oluşur.
Milyonlarca Elektronlar Hızla Anot’daki hedefe çarpar.
Bölgede %99 ısıya, %1 Elektromanyetik Radyasyona (X-ışını) dönüşür.
X-ışınlarının
Özellikleri
1. Fiziksel özellikleri
2. Absorbsiyon Özelliği
3. Fotoğrafik Özelliği
4. Kimyasal Özelliği
5. İyonizasyon Özelliği
6. Radyolojik Özellikleri
7. Biyolojik Özelliği
1. FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
Çok kısa dalga boyludur
Kızılötesi, Gama, Kozmik ışınlar gibi Elektromanyetik
özelliğindedir.
Fokustan çıktıktan 2 m. sonra paralel olarak yol alır.
Manyetik alanda sapmazlar. Nötr yapıdadır.
Işık hızına (300 000 km/sn) sahiptir.
Şiddeti,kaynaktan uzaklaştıkca azalır.Uzaklığın karesi ile
ters orantılıdır.
Penetrasyon özelliğine sahiptir.
Objenin atom numarası, yoğunluğu ve kalınlığı arttıkca
penetrasyon azalır.
Penetrasyon, kV değeri ile belirlenir.
kV yükseldikce dalga boyu kısalır. Penetrasyon artar. Film
daha koyu görünür.
2. X-ışınlarının Absorbsiyon Özelliği
Geçtiği dokuların atom numarası, yoğunluk ve kalınlığına
bağlıdır.
Farklı yoğunluktaki dokulardan geçerken farklı absorbe
edilir.Filme ulaşarak görüntü oluşturur.
Katı,sıvı,gaz oluşuna göre değişir (yoğunluk).Hava, Su,
Yumuşak dokular (Karaciğer,Dalak,Böbrek)
Kalınlık,
Işınların dalga boyuna göre değişir.
Dalga boyu uzadıkca, absorbsiyon artar.
Absorbsiyon artışı penetrasyonu azaltır.
X-Işınları ilk cm. geçerken %50’si tutulursa ikinci cm. de
%25 daha tutulur.
3. X-ışınlarının Fotoğrafik Özelliği
Kimyasal etkisinden dolayı fotoğrafik materyalde kararmaya
neden olur.
Fotoğraf filmi ve fotoğraf kağıdındaki Gümüş Bromür
tanecikleri ışınların etkili olduğu yerde gümüşten Ayrılır. Film üzerindeki
metalik gümüş Kalır.
Bu gümüş yoğunluğuna göre filmde kararma meydana gelir.
Farklı kararmalar sonucu görüntü meydana gelir.
4. X-ışınlarının Kimyasal Özelliği
X-ışınları, film emülsüyonundaki AgBr tanecikleri – Metalik
Ag ve Br atomlarına ayrılır.
Metalik Ag yoğunluğuna göre Latent görüntü oluşur.
Developer içinde ,AgBr bileşiğinden kimyasal indirgeme ile
metalik Ag meydana gelir.Metalik Ag bölgede birikerek görünen görüntü haline
dönüşür.
Developer- I.Banyo: Sodyum sulfit,Sodyum Karbonat yada
Sodyum Hidroksit, Potasyum Bromür, Hidrokinon ihtiva eder.
Fiksatör: II. Banyo: Sodyum Tiyosulfat, Sodyum sulfit,
Sertleştirici Alüminyum Tuzları ve Asetik Asit ihtiva eder.
5. X-ışınlarının İyonizasyon Özelliği
Geçtikleri katı,sıvı ve gaz ortamda iyonizasyona neden
olurlar.
Yalıtkan gazlar iletken hale gelir.
Su ve vücud boşluklarında ışın etkisiyle iyonlaşma olur.
Havanın iletkenliğini artırır.Oksijeni azaltır. Ozon gazı
ortaya çıkar.
Böyle hava tenefüs edilirse;
Halsizlik
Bitkinlik
Yorgunluk
Uyku hali
Solunum yollarında tahriş ve öksürük ortaya çıkar.
Çok kısa dalga boylu Elektromanyetik dalgalardan oluştuğu
için Fotoğraf Filmini etkiler. Fluoresans – Fosforesans etki meydana
getirirler.
Delip geçme özelliği çok yüksektir.
Cisme nüfuz etme kabiliyeti, Dalga boyları küçüldükçe ARTAR
!
Cisme nüfuz etme kabiliyeti, Cismin atom numarası büyüdükçe
AZALIR! Örneğin; Pb, Cu, Fe vb.
Hücrelerin biyokimyasal yapısında değişiklikler meydana
gelmesine neden olur.
Kısa dalga boylu ışınlara Sert Işınlar adı verilir.
Uzun dalga boylu ışınlara Yumuşak Işınlar adı verilir.
7. X-Işınlarının Biyolojik Özelliği
Hücrelerin çekirdeğini etkiler.
Hücrelerin biyokimyasal yapısı değişir. Doku ve organlarda
harabiyet oluşur.Harabiyet DNA ‘nın etkilenmesine bağlıdır. Buna göre;
Bazı dokular ( Kas, Sinir, Olgun Kemik Hücreleri )
Radyorezistan
Bazı dokular (Dalak, Kemik İliği, Barsak duvarı, Akciğer,
Genital sistem organları, Lenfatik Dokular, Genç kemik hücreleri)
Radyosensitifdir.
Bu dokular Etkilediklerinde; Bulantı,Yorgunluk, Halsizlik,
Ateş, Doku harabiyeti (Kanser),Organ kaybı (körlük) ve Ölüme kadar gidebilir.
Radyoterapide X-ışınlarının yıkımlaşıcı etkisinden
faydalanılarak
kanser hücrelerinin çoğalması önlenmektedir.
Röntgen Filmleri
Işınlama sonrası organizmanın incelenen bölgesi hakkında
elde edilebilen bilgileri taşıyan belgedir.
Tanısal radyolojide röntgen filmine ”radyogram”,
Röntgen filmi elde etmek için yapılan işleme de “radyografi”
denir.
Veteriner pratikte en sık kullanılan film ve kaset boyutları
13x18
18x24
24x30
30x40
15x30
15x40
20x40
35x35
Röntgen Filmi
Polyester saydam zeminin iki yüzünde Fotografik emülsiyon
yer alır.
Emülsiyon, homojen olarak AgBr, AgI kristallerinden
oluşur.
Banyo edilmemiş film Elma Yeşili Rengindedir.
Polyester zemin Filmin kurutulmasından sonra sertlik
kazandırır.
Röntgen filmleri 4 tabakadan oluşur;
1- Destek tabakası (Saydam Zemin); Işığa duyarlı
emülsiyonun sürüldüğü homojen kısımdır. Filmin en kalın tabakası olup ışınları
geçirebilen selüloz asetat veya polyesterden yapılmıştır.
2-Emülsiyon tabakası; İçinde jelatin ve AgBr, AgI
kristalleri içeren tabakadır
3- Yapıştırıcı tabaka; Üzerine sürülen emülsiyonun
yapışmasını sağlayan, destek tabakasının her iki yüzünde de bulunan ince
tabakadır.
4-Koruyucu tabaka; Emülsiyon tabakasının korunmasını
sağlayan saf jelatinden oluşan koruyucu bir tabakadır
Röntgen filmleri iki grupta incelenir;
Doğrudan Işınlanan Filmler
Ranforsatörlü Filmler
Doğrudan ışınlanan filmler;
Ranforsatör olmadan kullanılmak üzere geliştirilmiştir.
Bunlar “zarflı film” olarak da bilinir. Işık geçirmeyen özel zarflar içinde
imal edilir ve bu şekilde ışınlanır.
Yoğunlaştırıcı yüzeyleri yoktur. Bu nedenle emülsiyon
tabakası, diğer filmlere oranla daha kalın ve emülsiyondaki gümüş daha
fazladır.
Işınlama süresinin uzun olması ve mA değerinin de yüksek
olmasının gerekmesi dezavantajını oluşturur.
Diş ve Mamografi çekimlerinde kullanılır.
Ranforsatörlü filmler;
Bu filmler, ranforsatörlü film kasetleri ile birlikte
kullanılır.
Günümüzde tanısal radyografide yaygın olarak
kullanılmaktadır.
Filmin her iki tarafında da emülsiyon vardır.
X ışınları, ranforsatörler tarafından tutulur, daha uzun
dalga boylu ışınlar halinde ve daha uzun sürede emülsiyon tabakasına aktarılır.
Bu nedenle emülsiyonun kalın olmasına gerek yoktur
Film Kalitesi
1. Filmin Hızı
Film hızı emülsiyon kalınlığı ile orantılıdır. Tanısal
radyolojide kullanılan filmler hızlarına göre 3 şekilde satışa sunulmuştur;
a. Standart
b. Hızlı
c. Ultra Hızlı
2. Filmin Kontrastı
Siyahtan beyaza kadar olan tonların belirginleşmesi ile
ilgilidir. Kontrast AgBr kristallerinin boyutu ile ilgilidir. Boyutları
küçüldükçe kontrast artar.
3. Filmin Işığı Absorbe Etme Özelliği
Mavi ve yeşile duyarlı filmler olmak üzere iki gruba
ayrılır;
Ortokromatik filmler (hem mavi, hem yeşil ışığa duyarlıdır)
Pankromatik filmler (tüm renklere duyarlıdır
X-Işınların Sınırlandırılması
Sınırlandırma kollimatörle yapılır. Tüpten çıkan primer
ışınların sınırlandırılması işlemine “kollimasyon” denir. Diyafram ve Konus
düzeneği ile sağlanır
Diyafram, + Tüpün penceresine takılan, ortasında X
ışınlarının geçebileceği açıklık bulunan kurşun levhadan oluşur. Işınların
yönlendirilmesini sağlar.
Konus ve silindirler, Diyaframın modifiye edilmiş
şekilleridir. Koni veya silindir şeklinde kurşundan yapılmış tüpün penceresine
takılan X ışınlarını belirli bir bölgeye yönlendiren düzeneklerdir
Gridler (Bucky)-Izgara
Saçılan sekunder ışınların film üzerine etkisini en aza
indirmek için kullanılan gereçlerdir. Kurşun şeritciklerden oluşur.
Radyoopak ve radyolusent bölmeleri olan ızgara şeklinde
düzeneklerdir. Grid bölmeleri primer ışınlara paralel olarak yerleştirilmiştir.
Özellikle Cranium,Lumbal,Pelvis gibi kalın bölgelerin çekimi
esnasında oluşan ve değişik düzeylerden farklı doğrultuda gelen sekunder
ışınlar, ızgaraların bölmelerine takılarak absorbe olur ve filme ulaşması
önlenir.
Şeritciklerin bölmeleri 5:1 , 8:1 , 12:1 , 16:1
oranlarındadır. Bu amaçla ayrıca “gridli kasetler” geliştirilmiştir.
Sabit ve hareketli olmak üzere iki grupta incelenir;
Sabit gridler; Işınlama sırasında hareket etme yeteneği
olmayan, bu nedenle film üzerinde grid çizgileri oluşturan gridlerdir.
Lineer (Düz) Grid
Çapraz Grid
Odaklanmış Grid
Hareketli Gridler; Hareket sırasında ses çıkarmaları
nedeniyle Veteriner Hekimlikte tercih edilmezler
Film Kasetleri
İçinde bulunan film ve ranforsatörleri sıkı olarak temas
halinde tutan, görünen ışığı geçirmeyen ve iki kapaktan oluşan metal
kutulardır.
Kasetin tüp tarafına bakan yüzü ( ön kapak ); aluminyum,
plastik veya karbon fiberden yapılmıştır. X-ışınlarını rahatlıkla
geçirmektedir.
Arka kapak ise, çoğu kez çelikten yapılıp, dışı kurşun
kaplanmıştır. Filmi geçen ışınlar burada absorbe edilmektedir.
Ranforsatörler
Organizmayı geçen ışınların, filmle daha fazla etkileşime
girmesi için bu ışınları absorbe eden ve bu oranda görülebilir ışık saçan 0.25
mm kalınlığında yapılardır.
Ranforsatörler, X ışını fotonları tarafından taşınan
enerjinin, fosfor etkisiyle görünür ışığa dönüşümünü sağlamak ve böylece kasete
ulaşan ışınlara bir amplifikatör etkisi sağlamak amacıyla kullanılır.
Ranforsatör - Hızlandırıcı Ekran
X-ışınlarının filme daha fazla etkili olmasını sağlayan
yoğunlaştırıcı yüzeydir.
Kaset kapaklarının her iki iç yüzeyinde yer alır.
0,25 mm kalınlıkta ve filme bakan yüzeyi fluoresan etki
gösteren kalsiyum tungustant’la kaplıdır.
Kasete ulaşan ışınlar Ranfansatör’le 40-50 kat yansıma
oluşturur.Görünen mavi-menekşe rengi ışık meydana gelir. Filmi daha fazla
etkiler.
Filmdeki AgBr kristallerini etkiler ve filmdeki görüntünün
daha net ve ayrıntılı görülmesine yardım eder.
X Işınlarının Röntgen
Filmi Üzerine Etkisi ve Görüntünün Oluşması
X ışınları dalga boylarına göre doku ve organlar tarafından
farklı derecelerde absorbe edilir . Absorbe edilemeyen ışınlarda doku ve organı
delip geçtikten sonra röntgen filmini etkiler.
X Işınları ile karşılaşan röntgen filmi üzerindeki AgBr
kristalleri, değişikliğe uğrar ve gözle görülmeyen “ Latent Görüntü “ meydana
gelir.
Latent görüntü kimyasal işlemlerden sonra ( I.
Banyo–Developer) “ Görünen Görüntü “ haline
X Işınları tarafından etkilenen AgBr kristalleri Gümüş (Ag)
zerrecikleri haline indirgenerek saydam zeminde birikmiş halde toplanır .
X ışınlarından etkilenmeyen kristaller Developer etkisiyle
Filmin saydam zemininden uzaklaşır .
Normal görünen ışık etkisine maruz kalmış filmlerde de aynı
sonuç ortaya çıkarak film siyah olarak görülür .
Daha önce x ışını ile çekimi yapılmış filmin sonradan
görünen ışığa maruz kalmasıyla latent görüntüde ortadan kaybolarak siyahlaşma
meydana gelir .
Görünen görüntünün tespit edilip kalıcı olması için II.
Banyoya (fiksatör) maruz tutulur. Bu işlem X ışınından etkilenmeyen AgBr
kristallerinin tamamen eriyerek filmden uzaklaşmasını sağlar. Geriye Ag
taneciklerinden oluşan siyah bölümler kalır ki bu siyah bölgeler “Radyolusent”
olarak ifade edilir .
X ışınına maruz kalmayan bölgelerde AgBr kristalleri
değişikliğe uğramadığı için I. Ve II. Banyodan tamamen film üzerinden
uzaklaşır. Saydam film zemini ortaya çıkarak beyaz bir görünüm oluşur ki bu da
“Radyodens-Radyopakt” olarak ifade edilir .
Röntgen filmi üzerine ulaşan heterojen yapıdaki X ışınları
banyo işlemlerinden sonra film üzerinde Ag birikintisinin derecesine bağlı
olarak siyah (Radyolusent) – beyaz ( Radyodens) arasında gri renk tonları
oluşur ki buna “kontrast” denir .
X Işınlarına maruz kalan film; cismin kalınlığı, yoğunluğu
ve atom numarası farklı olduğu için o cisim farklı derecelerde X ışınlarını
absorbe edecektir .
Banyo işleminden sonra bu farklı absorbsiyondan dolayı
farklı
kontrast değerlerinde kararmalar (Radyolusent) ve aydınlık
(Radyodens) kısımlar oluşacaktır.
İşte bu farklı kararmalar ve aydınlık kısımlar, o cismin
görüntüsünü film üzerinde kalıcı olarak ortaya çıkararak
“Görüntü
Oluşumu” sağlanmış olacaktır.
Filmin Okunması
Normalde filmler, banyo sonrası kurutulduktan sonra
negatoskop üzerinde değerlendirilir.
Standart bir negatoskop en az 17x14 inç ( 1 inç = 2.54 cm )
boyutundaki ekrana sahip olmalıdır.
Negatoskop göz hizasında, beyaz renkte olmalı, filmi
ısıtmamalıdır
Filmlerin
Değerlendirilmesi
Radyogram; 3 boyutlu bir yapının 2 boyutlu bir görüntüsüdür.
Filmin incelenmesi ile;
a. Organizmanın dış yapısı ve şekli
b. İncelenen organın iç yapısı ve diğer detaylar
c. Bölgenin radyolojik yoğunluğundaki değişimler
(kalsifikasyonda yoğunluk artar, gaz oluşumunda azalır) araştırılır .
Dokuların X Işınlarını Absorbe Etme Özelliği
Radyografisi alınacak cisim hava ihtiva ediyorsa röntgen
filmi üzerinde Radyolusent,
Yağlı dokular, ürik asit bazları, Azalan Radyolusent,
Kas, kan, kıkırdak, bağdoku, epitelyum ve kolesterol
taşları, Orta Radyolusent,
Kemik dokusu Azalan Radyodens – Radyopak,
Ağır metaller (BaSO4), Çok Radyodens-Radyopak görüntü
Radyografik Yoğunluk
Bir röntgen filminde siyahlık çok fazla ise, o film “Yüksek
Yoğunluk” tadır. Yüksek yoğunlukta film üzerindeki siyahlık derecesi “Dansite”
olarak ifade edilmektedir. Dansitenin yüksek veya az olması da, o filmin
yoğunluğunu belirlemektedir .
Dansite ne kadar yüksekse, radyografik görüntü kaliteli demektir.
Siyahlık oranı daha fazla ise, görüntüdeki detaylar
kaybolmaktadır.
Bir röntgen filminde siyahlık çok az ise , o film “Düşük
Yoğunluk” tadır .
Filmlerin Okunması
Filmler yarı karanlık odada homojen olarak aydınlatılmış
negatoskop üzerinde değerlendirilmelidir .
Radyografik okumada 5 temel yoğunluk dikkate alınmalıdır.
Radyolusent (Hava-Siyah)
Azalan Radyolusent (Yağ, Su, Yumuşak Dokular – Gri)
Radyolusent (Kas, Kan, Kıkırdak, Bağdoku – açık gri)
Azalan Radyopak-Radyodens (Yağlı Dokular, Kemik – Beyaza
yakın)
Çok Radyopak – Tam Radyodens (Ağır metaller, Kontrast
maddeler- tamamen beyaz )
Filmde organın iç ve dış yapısına , şekline bakılır (
pozisyona göre değişir )
Normal yapılar anormalinden ayırt edilmelidir.
Hayvan türlerine ve ırklarına göre her bölgeye ait örnek
filmler hazırlanmalıdır.
Doğru yorumlama için en uygun pozisyonda çekim yapılmalıdır.
Lezyonun nerede ve özelliğinin ne olduğu açığa
çıkartılmalıdır.
Anormal bulgular, klinik ve laboratuar bulgularla
birleştirilmelidir.
Görüntü Oluşumunu
Etkileyen Faktörler
Cisme bağlı faktörler
Işınlanan Bölgenin ( Cisim ) Anatomik Yapısı
Işınlanan Bölgenin ( Cisim ) Kalınlığı
Cismin Hareketliliği
Cisim – Odak Noktası Mesafesi
Cisim – Film Mesafesi
Cismin Işık Kaynağına ve Kasete Göre Duruşu
Işına Bağlı Faktörler
kV, mA ( Işın demetinin dalga boyu ve yoğunluğu )
Sekunder Işınlar
Exposure ( Işınlama süresi – sn )
Işın Kaynağının Odak Noktası Büyüklüğü
Kullanılan filmin hızı
Bucky-Grid’e bağlı faktör
Karanlık Oda Faktörü
Radyogramın Net ve Gerçek Boyutlu Olmasını Etkileyen
Faktörler
Sabit Faktörler
1. Fokus yüzey büyüklüğü
2. Fokus-Film mesafesi
3. Cismin hareketsizliği
4. Primer ışınların kasete dik gelmesi
Değişen Faktörler
1. Kilovolt (kV) 2. Miliamper (mA) 3. Işınlama Süresi 4.
Cismin kalınlığı 5. Cismin kasete olan uzaklığı
Ünitenin Fiziki Yapısı
GRAFİ ODASI
Doğal aydınlatma ve havalandırmaya sahip , pencereleri geniş
olmalı , bodrum katlar bu amaç için kullanılmamalıdır. Genel olarak zemin kat
ve dışarıya açık yerler tercih edilmelidir. Duvarları ışınları daha çok tutan
dolgu tuğladan yapılmalıdır . Sekonder radyasyon için 1,5 mm , primer radyasyon
için 2 mm kurşun plaklarla kaplanmalıdır . Alanı 35-40 metrekare , yüksekliği 3
m olmalıdır .
Grafi odası girişinde uluslar arası radyasyon işareti bulundurulmalıdır!
Grafi Odası İçin TAEK tarafından belirlenmiş Olan ve
Uygulanması Zorunlu Olan Kurallar
1. Röntgen aygıtının bulunacağı odalar; tek tüp-tek masa
aygıt için en az 15 metrekare, çift tüp-çift masa için 25 metrekareden küçük
olmamalıdır .
2. İdeal olarak dışarıya tek kapı açılmalı, 2 den fazla
kapının açılmamasına özen gösterilmelidir.
3. Duvarları 29 cm dolgu tuğla veya 20 cm beton olmalıdır.
4. Kapısı karanlık odaya açılmamalı, kaset alış verişi özel
pencereden sağlanmalıdır.
5. Bitişiğinde sürekli aynı kişiler tarafından kullanılan
yerler olmamalı, kapısı bu tip yerlere açılıyorsa 2mm kurşun plaka ile
kaplanmalıdır.
6. Kumanda ünitesi ayrı bir odada bulunuyorsa, hastanın
görülmesi için 2.5 mm kurşuna eşdeğer koruma sağlayan kurşun cam takılmalıdır.
7. Grafi odasının döşeme betonunun kalınlığı en az 20 cm
beton
Karanlık Oda Nasıl
Olmalı ?
• Yaklaşık 5 metrekarelik alan olmalı
• Nemli ve çok sıcak olmamalı
• Havalandırma olmalı
• Kaset ve film kutularının konabileceği raf olmalı
• Elektrik ve su olmalı
• Emniyet ışığı bulunmalı
• Işık sızmamalı
• Oda gerektiğinde ışık alabilecek konumda olmalıdır
• Direk girişte kapı mutlaka içerden kilitlenebilmelidir.
• Grafi odasına yakın , mümkünse bitişik olması gerekir.
• Odaya girişte bir ara bölmenin olması faydalıdır.
Röntgen filminin kutusundan çıkartılarak kasete
yerleştirilmesi ya da ışınlama sonrası kasetten çıkartılarak banyo edilmesi
aşamasında ışık görmemesi gerekir. Bu amaçla karanlık odada şu özellikler
bulunmalıdır:
KURU TEZGAH
Kasetlerin boşaltıldığı, yeni film takıldığı yerdir.
Banyodan buraya su sıçratılmamalıdır.
ISLAK TEZGAH
Film banyosunun yapıldığı yerdir, burada developman banyosu,
ön yıkama, tespit banyosu ve daha geniş yıkama tankı vardır.
FİLM ÇERÇEVELERİ
Işınlanma sonrası kaset karanlık odada emniyet ışığı altında
açılarak film çıkarılır . paslanmaz çelikten yapılmış ve film boyutuna uygun
çerçeveye yerleştirilir .
YIKAMA TANKI
Developman tankından en az 4 kat geniş olmalıdır . Genel
olarak paslanmaz çelik, bakalit, plastik gibi kimyasal maddelere dayanıklı
materyallerden yapılmalıdır .
ISITICI ve TERMOSTAT
Developman banyosunun ısısını devamlı olarak 20 santigrat
derecede tutmak için kullanılır
EMNİYET IŞIĞI
Işık kaynağına filtre takılarak sağlanabilir . Bu amaçla en
sık olarak kırmızı filtreler kullanılır. Emniyet ışığı tezgaha en az 130 cm
uzaklıkta olmalı , 15-25 W gücünde olmalıdır.
FİLM KURUTMA DOLABI
Dolapta sıcak hava bir vantilatör ile filmlerin üzerine
gönderilerek kurumaları sağlanır .
KARANLIK ODA İLE
İLGİLİ PRENSİPLER
• Karanlık oda çalışmaları bitince developman banyosu
tankının üzeri kapatılır
• İstirahat halinde karanlık odada oturulmaz
• Karanlık odada normal aydınlatmaya geçmeden önce film
kutularının kapalı olmasına ve açıkta film olmamasına dikkat edilmelidir.
• Periyodik olarak karanlık odanın temizliği yapılmalıdır.
• Eskiyen banyolar değiştirilmelidir.
FİLM BANYOLARI
Film banyoları , ışınlama sonrası filmin emülsiyon
tabakasındaki kimyasal değişimler sonucu oluşan gizli görüntünün görünebilir
hale gelmesi için yapılan işlemler zinciridir.
X ışınları hüzmesi organizmadan geçerken doku ve organlara
göre farklı şekilde absorbsiyona uğrar. Filme ulaşan X ışınları , buradaki AgBr
kristallerinde bazı değişiklikler oluşturur ve gizli görüntü teşekkül eder . Işın
almış bölgedeki kristallerin bağları zayıftır. Brom ve iyot jelatine geçer ve
gümüş metalik gümüşe dönüşür .
FİLM BANYOLARI
A) Geliştirme (Devolopman) Banyosu 3-5 dakika
Devolopman banyosunda bulunan kimyasal maddeler
1. Geliştirici maddeler
Metol
Hidrokinon
Fenidon
2. Hızlandırıcı maddeler
Yüksek alkali maddeler ( ph 10-15) NaOH – NaCO
3. Yavaşlatıcı maddeler
KBr
4. Koruyucu maddeler
Sodyum sülfid veya potasyum sülfid
5. Sertleştirici maddeler
Gluteraldehit
Ön Yıkama 20-30 dakika
Devolopman banyosundan çıkan filmde önemli miktarda
developman solusyonu bulunur ve bu solusyonun tespit solusyonuna
karıştırılmaması gerekmektedir. .
B) TESPİT ( FİKZASYON ) BANYOSU 5-10 dakika
• Tespit banyosundaki temel tespit elemanı sodyum thiosulfid
ve amonyum thiosulfid, AgBr ile suda eriyen bileşikler oluştururlar.
• Tespit banyosuna konulduğunda filmde ışınlanmamış
kısımlarda bulunan AgBr kristalleri eriyerek filmden ayrılır. Banyo sonucu
geriye sadece metalik gümüş kalır.
• Negatoskop üzerinde, ışın almayan bölgeler radyopak
(beyaz), ışın alan bölgeler ise radyolusent (siyah) olarak gözlenir
• Tespit solusyonunda bulunan diğer kimyasal maddeler:
Asitleştirici: Asetik asit
Koruyucu: Sodyum sülfid
Sertleştirici: Potasyum alum
Tespit banyosunda filmin tespiti bir çok faktöre bağlıdır:
1. Sıcaklık 2. Eskime 3. Sallanma 4. Emülsiyon kalınlığı 5.
Yoğunluk
C) Yıkama 10 dakika
Tespit banyosundan sonra filmin ışıktan etkilenmemesi ve
kimyasal olarak inert olmaması için üzerinde metalik gümüş ve jelatin dışında
kimyasal atıklar kalmamalıdır.
D) Kurutma
Yıkama sonrası film emülsiyonu fazla miktarda su tuttuğu
için yumuşaktır ve zarar görebilir. Bu sebeple incelemelerde zarar görmemeleri
için sıcak hava sirkülasyonuyla kurutulmaları gerekir.
TOPLAM BANYO SÜRESİ :
YAKLAŞIK 50 DK.
Otomatik Banyo
Makineleri
Otomatik banyolarda film transferi, banyo süresi
ayarlanması, solusyon sıcaklığının sabit tutulması, yıkama ve kurutma işlemleri
otomatik olarak yapılmaktadır.
Toplam Banyo Süresi
Yaklaşık 90 sn
Film Banyo Tekniği ile İlgili Diğer Uygulamalar
Banyo tankları ve kullanılan su temiz olmalı
Okside olmuş maddeler, banyo solusyonunun hazırlanmasında
kullanılmamalı
Banyo hazırlama suyunun sıcaklığı 42-50 santigrat derece
olmalı
Kural olarak suyun üzerine kimyasal madde ilave edilmeli
Banyo hazırlanırken eldiven kullanılmalı
Solusyon hazırlanırken kullanılan kimyasal maddeler sırası
ile konulmalı biri çözülmeden diğeri ilave edilmemeli
Hazırlanan solusyon 12-24 saat dinlendirilmeli
Banyo Öncesi alınacak Önlemler
• Eksilen banyo solusyonları tamamlanmalı
• Karanlık oda kapısı sıkıca kapatılarak kilitlenmeli
• Normal ışık kapatılıp emniyet ışığı açılmadan kasetler
açılmamalı
• Dikkat dağıtıcı radyo, teyp vs. dinlenmemeli
• Filmlerin etkilenmemesi için karanlık odada su ısıtılmamalı
• Filmler emniyet ışığı altında mümkün olduğunca az
bekletilmeli
Banyo Sırasında Yapılacak İşlemler
• Film uygun çerçeveye konulmalı , film çıkartılınca kaset
tekrar doldurulmalıdır .
• Film bekletilmeden developman banyosuna daldırılmalıdır .
• Banyo süresinin belirlenmesinde filmin cinsi ve banyo
solüsyonlarının aktiviteleri dikkate alınmalıdır
• Banyo tankında filmler birbirine temas ettirilmemelidir .
• Yeterince I. Banyoda kalan filmler süzülerek II. banyoya
alınmalıdır.
• Filmler tespit süresince sallanarak işler
kolaylaştırılabilir .
• İstendiğinde 2 dk sonra tespit banyosundan çıkartılarak
ışıkta ön incelemesi yapılabilir ve sonra tekrar tespit banyosuna daldırılır .
• Tespit işleminden sonra filmler II. Yıkamaya alınır .
• Yıkama sonrası iyice süzülerek, temas ettirilmeden
kurutulur .
Röntgen Filmlerinin
Ayrımı
Röntgen filmlerinin üzerinde hastanın protokol numarası,
adı, sahibinin adı, tarih ve incelemeyi yapan kurumun adının bulunması gerekir.
Hastanın toraks , abdomen ve ekstremitelerinin çekimi
sırasında kaset üzerine metal (kurşun) L veya R işaretleri konulmalıdır.
Radyografi Çekim
Tekniği
Bir hastaya tanının tam olarak konulabilmesinde; Klinik ve
Laboratuvar muayeneler ile birlikte elde edilen bulgulara ilaveten görüntüleme
sistemlerinden Radyolojik muayenelere de ihtiyaç duyulmaktadır.
Direk ve indirekt olarak yapılan bu radyografik işlemlerin
tümü “Radyografi Çekim Tekniği “ olarak ifade edilmektedir.
Radyografik çekimlerin yapılabilmesi için
dikkat edilmesi gereken hususlar
Hastanın Kliniksel ve Fiziksel muayeneleri eksiksiz
yapılmalıdır.
Çekimi yapılacak bölgeye en uygun pozisyon verilmeli.
Röntgen cihazının kapasitesine bağlı kalarak, bölgenin
kalınlığına göre yeterli yoğunlukta ve dalga boyunda x- ışınlarının dozu
ayarlanmalıdır.
Kollimatörle ışın dağılımının kontrolü yapılmalıdır.
FFM’ye dikkat edilmelidir.
Gerekirse Bucky-Grid kullanılmalıdır.
Banyo işlemleri standart şartlarda yapılmalıdır.
RADYOGRAFİK
GÖRÜNTÜLEME POZİSYONLARI
Pozisyon;
Grafi esnasında ilgili bölgenin kaset üzerine en uygun
şekilde yerleştirilmesine ve tutulmasına “pozisyon” denir.
İstenilen pozisyonun elde edilebilmesi için hastaya
gerekirse sakinleştirici ve genel anestezi yapılmalıdır. Hastanın istenilen
bölgesinin net olarak belirlenmesi için en az iki yönlü pozisyonda çekim
yapılması gereklidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder