Ultrason ile muayenenin günümüzde erken embryonal dönemin ve
uterus-ovaryum fonksiyonlarının saptanmasında önemli bir yeri bulunmaktadır.
Diagnostik ultrason ekrana resim aktaran bir özelliğe sahiptir. Bu aletle
yüksek frekanslı 2-10 Mhz gücündeki ses dalgaları kullanılmaktadır.
En basit görüntüyü veren yalnızca bir ultrases dalgasının kullanıldığı
(Amplitüd-Modulasyon; AResmi)
A-Mode ultrasonografiler, günümüzde organ sınırlarının saptanmasında
çok ender olarak
kullanılmaktadırlar.
B-Mode'lar
(B-resim; ışıklı modulasyon) ise birçok ultrases dalgaları gönderirler ve herbir
dalganın ekosu tek tek analize edilmekte ve ekolar ekranda nokta halinde
görülmektedir.
Böylelikle gövdenin herhangi bir kesitini gösteren iki dimensiyonlu
görüntü ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde
geliştirilmiş olan Real-Time B-Mode ultrasonografiler hem insan, hemde
Veteriner
Hekimlik alanında en fazla kullanılan allelerdir. Real-Time
ultrasonografilerde bir çok ses dalgası, bir dizi veya bir tek mekanik
hareketli kristalden birbiri ardına yollanarak, hızla bir kesit resim oluşturulur.
Tekrar iletilir ve yapıların hareketlilikleri görülene değin devamlı
aktüalize edilir.
A ve B
modların dışında ultrases dalgası ileten ve bu dalgadan vertikal bir doğru
üzerinde nokta
şeklinde
eko oluşturan M-Mode ultrasonografilerde kullanılmaktadır.
Veteriner hekimlik alanında, hem M-Mode hemde kesit oluşturma özelliğine
sahip olan real-time sondalar daha yararlı olmaktadırlar. Çok yeni üç
dimensiyonlu ultrasonografilerde piyasaya çıkmış bulunmaktadır.
Ekranda resmin veya kesitin oluşması sonda (transduker, prob) aracılığıyla
olmaktadır.
Sondanın
içinde piezo elektriksel özelliğe sahip, bir veya birçok kristal bulunmaktadır.
Bu kristaller bir
dirençle
karşılaştıkları zaman kristal mekaniksel olarak form değiştirir ve
karakteristik bir frekans
üzerinden
ses dalgaları iletilir. Dokular ses dalgalarının yayılmasına karşı, doku özelliğine
bağlı olarak
değişik
bir şekilde karşı koyar. Kristalin çapı nedenli büyük ise, ses dalgalarının
odaklaşma yeteneğide
o kadar
fazlalaşır (fokus). Kristalin oluşturduğu ses frekansı ne denli yüksek ise, yayılma-çözülme
yeteneği
o denli iyi olmakla birlikte, dokuya geçme etkiside o ölçüde azalmaktadır. Bu
yüzden yüzeysel
dokular
için yüksek frekanslı bir prob seçilir (7,5-10 Mhz). Buna karşılık vücut
derinlikleri arttıkça buna
paralel
olarak düşük frekanstaki sondalar (3,5-5,0 Mhz) kullanılmalıdır.
Genel olarak ultrasonografik bakılarda iki çeşit sonda kullanılmaktadır.
1) Linear-Sondalar
Bunlar yan yana duran 60-256 kristalden oluşmuşlardır. Bu sondaların
en büyük avantajı,
kontrol
edilen yerin doğrudan doğruya probun deği alanında bulunmasıdır.
Böylelikle
yapıların ve bu yapıların anatomik durumlarının saptanmasını kolaylaştırır.
Bunların
dezavantajı
görece büyük deği alanına gereksinim duymalarıdır. Bu linear sondaların konveks
olanlarıda
yapılmıştır.
2) Sektor-Sondalar
Sektör sondalar yelpaze şeklinde bir alan oluştururlar. Sektör
sondaların avantajı küçük ve
kolayca
avuçta tutulabilmeleridir. Ayrıca deği alanları linear-sondalara göre daha
küçüktür. Gerçekte bu sonda ile bir çok yapının saptanabilmesine karşın, yapıların
daha iyi identifikasyonunu ve birbirleriyle olan ilişkilerinin saptanmasını
zorlaştırır. Ama yinede hem kolay taşınıp hemde ele kolay geldiğinden linearlara
göre yeğlenirler. Şimdiki Annular Array elektronik sektör sondalarda, bu
mekanik olan sektör sondalardaki dezavantajlar düzeltilmiştir.
Ultrasonografi aletlerinin resim dökümantasyonu için,
a) Polaroid kamera: Kamera ekranın bulunduğu yere takılır ve resimler doğrudan ekrandan
çekilirler.
Resimlerin kalitesinin kötü olması ve resimlerin (özelikle tek tek çekilen
resimler) pahalıya
gelmesi
dezavantaj oluşturmaktadır.
b) Video printer: Polaroid kameraya göre aletin daha pahalı olmasına karşılık,
ekrandaki
görüntüyü
hemen ve ucuz fiatla çeker. Resim kalitesi çok iyidir, ama resimlerin zamanla
sararması
dezavantaj
oluşturur.
c) Multiformat kamera: Manuel ve otomatik olanları vardır. Resimler röntgen filmleri
üzerine
alınır.
Resimler kalite bakımından olağanüstüdürler. Her resim başına düşen maliyet düşüktür.
En güzel resimlerin bu kamera ile elde edilmesine karşılık, kameranın kendisi
çok pahalıdır.
ULTRASONOGRAFİDE RESİMLERİN İNTERPRETASYONU
Yoğun eko alanı (Hiper ekogen, ekogen alan) : Ekrana açık yansıyan
alanlar. Bunlar fazla
yansıyan
sınır alanlarında görüldüğü gibi, kemik, bağ dokuları, gaz gibi oluşumlarda da
gözlenir. Bunlar beyaz, hiper ekogen (dokular arasındaki ayırıcı sınırlar,
kemik) veya kirli beyaz,ekogen (bağ doku, gaz) renktedirler.
Zayıf eko (Hipo ekogen) alan: Koyu, gri renkteki alanlar. Bu alanlar
orta eko yoğunluğu veya
geçirgenliği
olan yapıların gönderdikleri ultrases dalgaları sonucu oluşur. Örneğin: Birçok
yumuşak
doku,
Corpus luteum.
Ekosuz (Anekogen, Transsonik): Siyah bir alan. Böyle bir alan yapıların
tümüyle geçirgen
olmasından
dolayı oluşur. Sıvı dolu dokular.
KISRAKLARDA ULTRASONOGRAFİ
Kısraklarda Uterus ve Ovaryumların ultrasonografik kontrolleri rektal
sonografik bakıyla
yapılmaktadır.
Prob ampula rektiye geçirilir.
Kısrakta sonda iki şekilde kullanılabilmektedir. Birinci kullanım şeklinde,
rektal girmeden önce
sonda
bir kontakt jel ile jellenir ve ıslaklıktan korunmak amacıyla bir plastik kese
ile kaplanır. Jel
ultraseslerin
çıkış yeri ile plastik torba arasında kalmalıdır. Plastik torba ve rektum arasında
kalan kısma yeniden jel koymaya gerek yoktur. İkinci kullanım şekli, probun doğrudan
kullanılma şeklidir. Bu şekilde kullanmada probun ses dalgaları yayan yüzüne
bir kayganlaştırıcı konularak rektumdan girilir.
Genital organların ultrasonografik bakılarından önce, bilinen rektal
palpasyon kontrolü
yapılmalıdır.
Bu kontrol organların ultrasonografi ile daha rahat bulunmasını, probun doğru
ve gerekli
yere
konulmasını ve kontrolün hızlı yapılmasını sağlar. Feçes ve bunların
içerdikleri gaz kabarcıkları,
ses
dalgalarının yayılmasını engeller. Bu yüzden rektumun elden geldiğince boşaltılması
gerekmektedir.
Daha sonra sonda yavaşça rektuma sokulur, rektum genişletilir ve orta bir
kuvvetle rektum tabanından sonda kraniale doğru itilir. Genital organların
sonografik bakısı sırasında, sondanın
üst kısmı
mümkün olduğu kadar avuç içi ile kapanmaya çalışılmalı ve sondanın hareketliliği
parmakla
sağlanmalıdır.
Anus geçildikten sonra ilk saptanabilen organ, sidik kesesidir. İdrarın
ekogenitesi kısrakta
değişkendir.
Sonografik resim ekosuzdan, visköz idrarda yoğun eko verene değin değişmektedir.
Sidik
kesesinin
saptanmasından sonra, ultrasonografi sondası uterus ekranda belirene değin,
ileriye kraniale doğru ilerletilir. Sonda(=prob) bifürkasyo noktasında
uterus'un dorsaline yerleştirilir ve ventrale yönelmiş ses alanı laterale
uterus kornularının doğrultusunda (cornular kısrakta disk tarzında görülürler) ovaryumlar
saptanana değin gezdirilir. Uterustan alınan resim probun konuluş durumuna bağlı
olarak sigittal (=boyuna, uzunluğuna) ve enine olabilmektedir. Bu bulgulardan
sonra, corpus uteri ve bifurkasyondan uzaklaşılarak sonda medianda servikse değin
geriye doğru çekilir. Bu geriye çekilme sırasında uterustan sigittal bir kesit
elde edilir.
Kontroller sırasında transduker elden geldiğince yavaş hareket
ettirilmek durumundadır. Çünkü ancak böylelikle uterusun durumu, ovaryum ve
ovaryum üzerindeki oluşumlar özenle ve doğru olarak saptanabilmektedirler.
Transdukerin azda olsa döndürülmesinin ses alanında derinliğine büyük
değişikliklerin
olması demektir. Sonda 30C döndürülürse kesit alanı 5 cm daha ileriye kayar.
Probun
hızlı
hareket ettirilmesi sonucu önemli yapılar bakı sırasında saptanamamakta veya
ekran üzerinde
hızla
kayıp geçtiğinden gözden kaçmaktadırlar.
Daha iyi topografik bir oryantasyonun sağlanması için, uterusa yakın
olan organlarında
tanınması
önem taşımaktadır. Barsak çeperi ve gaz içeren feçes arasındaki kuvvetli
impedanz farklılığı ultrasesdalgalarının tümüyle yansımasına neden olur.Kolonun
ince çeperi eko intensif (yoğun ekolu, beyaz) dalgalanmalar halinde ekrana yansır.
Daha derindeki bölümler ultrasonografinin geçişini
engellediğinden
tümüyle siyah renktedirler. Pekten pubisteki kemikler, hiper ekogeniktirler.
Kısraklarda trans rektal ultrasonografik bakıların yanısıra,
transkutan ultrasonografik
kontrollerde
olasıdır. Transkutan uygulamalar fötusun ve fötusun çevresindeki oluşumların
gebeliğin 2.
veya 3.
üçlük bölümünde saptanmasında yararlı olmaktadır. Transkutan bakılar için kısrağın
karınaltının özenle traş edilmesi gerekmektedir. Şu varki, bu yöntem kısraklar
tarafından iyi tolere edilmemektedir.
SIĞIRLARDA ULTRASONOGRAFİ
Genel olarak linear, sektor ve konveks scanner şeklindeki tüm
ultrasonografik sondalar
sığırların
trans rektal sonografik bakısı için uygundur. Tek koşul probların rektumu
koruyacak
büyüklükte
olmasıdır. Linear problar proba yakın oluşumların saptanmasında avantaj sağlarlar.
Yalnız
enine
kesit almada linear problar zorluk çıkarırlar. Buna karşılık sektör problar,
derin bölgelerin
saptanması
ve ileri gebelikte avantaj oluştururlar. Transversal kesitleri alabilmek amacıyla,
sektor
probların
rektumda döndürülmeleri mümkündür.
Rektum boşaltıldıktan ve genital organların bilinen digital
kontrolleri yapıldıktan sonra, prob elle anus ve rektumun tabanından kraniale
doğru ilerletilir. Anus geçildikten sonra vestibulum, vagina gibi yapılar tam
bellirgin olmayacak bir şekilde ekrana yansırlar. Bu yapıların kranialinde sıvı
dolu, hypoekogen
(ekogenitesi
az) olan ve kranio ventrale doğru uzanan sidik kesesinin boyun kısmı saptanır.
Sidik
kesesinin
ventralinde, çok açık renkte olan Ramus caudalis, Ossis ischi, Ramus ossis
pubis gibi
kemiksel
çatının bölümleri görülebilir. Geride pekten pubiste ilk ekoya paralel olarak
ilerleyen başka eko çizgileride görülebilir. Bunlar eko intensif kemik
yüzeyleri ile prob arasında oluşan, bir çok
refleksiyonlardır(yansımalar).
Sidik kesesine yakın, gebe olmayan ineklerde sıkça servikse rastlanır.
Canalis cervicis uteri ekointensif (yoğun ekolu) merkezi bir çizgi şeklinde
seçilir. Bu çizginin cranialinde genellikle medianda corpus uteri ve coru
uteriler saptanır. Aradabir uterusa sidik kesesinin yan tarafında da
rastlanabilmektedir.
Uterusun bulunması amacıyla, transduker dorsale sulcus intercornuale
bölgesine yerleştirilir ve ses craniocaudal ve dorsoventral ses dalgalarının
laterale doğru yönelmesiyle uzunluğuna kesiti ekrana gelir. Sektor scanner'in
kullanılmasıyla yüzey uzunluktan transversale döndürülür ve böylelikle
uterustan
enine kesitler yansıtılabilir.
Uterusun sonografik saptanmasından sonra, transduker laterale
döndürülür ve böylelikle
ovaryumlar
saptanabilir. Ovaryumların digital olarak (elle) fikse edilmeleri gerekmez. İki
ovaryumuda
saptamadan
önce, ovaryumların sağda veya solda olduğunu söylemek, ovaryumlar bazı
durumlarda
birbirlerine
çok yakın durduklarından yanıltıcı olabilir.
KISRAK VE İNEKLERDE SONDALARIN (TRANSDUKER;
SCANNER) KULLANIMI
3-3,5 Mhz lik (Megaherz) frekans erken embriyonal yapılar ve ovaryum
üzerindeki fonksiyonel
cisimlerin
saptanmasında yetersiz ve resim kalitesi bakımından iyi olmamaktadır. Bu yüzden
yüksek
frekanslı
ses dalgalarını kullanmak gerekmektedir.
5,0 Mhz frekanslı bir ultrasonografi ile kese şeklindeki yapılar 3-5
mm den itibaren
saptanabilirler.
Düşük frekanslı ultrasonografi ile (3,5 Mhz) keseler 6-8 mm den itibaren
tanınabilmektedirler.
Resim kalitesinin arttırılması amacıyla 7,5 Mhz frekansındakiler kullanılabilmekte
ama
bunların 5,0 Mhz olanlardan büyük bir farklılığı yoktur. Şu varki, 7,5 Mhz lik
ses dalgalarının doku
geçişliliği
4-5 cm olduğundan, bu frekanstaki problar ancak yakın olan organlarda kullanılabilmaktedir.
5,0 Mhz lik ses dalgalarının doku geçişliliği 8-10 cm dir ve
böylelikle ovaryum ve uterusun erken gebelik döneminde tanısını sağlar. 3,5 Mhz
frekansındaki ultrasonografinin 12-15 cm lik doku geçişliliği vardır ileri
gebelikte ve patolojik olarak büyümüş olan organlarda kullanılmaktadır.
ULTRASONOGRAFİNİN KISRAK VE SIĞIRDAKi JİNEKOLOJİK
ENDİKASYONLARI
Follikül
Corpus
luteum ve corpus luteumdaki kaviteler
Ovaryum
hematomları (kısrakta)
Ovaryum
tümörleri ve kistleri
Gebelik
tanısı
İkizlik
veya üçüzlük
Fötal
organların saptanması (Baş, Kalp ve kalp atımları, göz, costalar, thorax....)
Embryonal
ölümler
Puerperal
uterus (involüsyonun izlenmesi)
Endometritis
ve pyometra (inek)
Pyo-,
muco-, ve urometra (kısrak)
Endometrium
kistleri (kısrak)
Cinsiyet tayini (inek)
Fetometrie
Memelerin
yapıları (stenozlar, obstruksiyonlar v.s.)
KOYUN VE KEÇİDE ULTRASONOGRAFİ
Koyun ve keçide uzun yıllardır çeşitli ultrasonografik yöntemler
kullanılmaktadır. A-Mode ve
doppler
teknikleri ekrana resim göndermeyen yöntemler olarak kullanılmışlardır.
Günümüzde Realtime-B-scan-Sonografi yöntemi geniş kullanım alanı bulmuştur.
Koyun ve keçide Ultrasonografi kullanımı iki şekilde olmaktadır:
1)
Transkutan sonografi
2)
Transrektal sonografi
İki
teknik içinde 3,5-5,0 Mhz frekansındaki Linear, Sektör ve Konveks problar
kullanılabilmektedir.
1) Koyunda ve keçide transkutan sonografi
Transkutan sonografi için prob arka bacakların arasındaki kılsız
bölgeye, doğrudan memelerin
kranialine
konulmaktadır. Bazı keçi ve koyunlarda bu bölge kılsız olduğundan, bu bölgeyi
traş etmeye
gerek
kalmamaktadır. Bu bölgeden erken gebe veya gebe olmayan koyun ve keçilerin
uterusuna en iyi
şekilde
ulaşılır. Gebeliğin son üçte birinde gebe organ kraniale doğru yöneldiğinden,
kontrolün kıllı olan bölgeye doğru yönlendirilmesi kaçınılmaz olmaktadır. Doğal
olarak bu durumda kılların traş edilmesi gerekmektedir. Fötüslerin sayıları tam
olarak öğrenilmek isteniyorsa gebeliğin 100. gününden itibaren karın altı
bölgesinin 20-40 cm lik bir alanda ve iki taraflı kontrol edilmesi gerekmektedir.
Gebeliğin sonuna doğru yalnızca hayvanın gebe veya gebe olmadığının saptanması
isteniyor ise, probun doğrudan doğruya memelerin cranialine yerleştirilmesi
yeterlidir. Transkutan sonografi gebeliğin saptanmasında; ayakta, yatar durumda
uygulanabilmektedir. Ayaktaki hayvanlarda bir yardımcının sol taraftan koyunu
tutması ve sağ arka ayaklarını caudale doğru yukarı kaldırması gerekir. Prob
dorsale doğru, memenin önündeki tüysüz bölgeye sinus inguinalisin cranialine
yerleştirilir. Deneyimli bir kişi bu yöntemle saatte 100 koyun ve keçide sadece
gebe veya gebe olmadıklarını saptıyabilmektedir.
Fötusların sayısı öğrenilmek istenildiğinde, hayvanlar sırtüstü yatırıldıktan
ve traş edildikten sonra kontrol edilmesi gerekmektedir.
İyi bir resim kalitesinin elde edilmesi için, prob ile deri arasında
jelin olması gerekmektedir.
Koyun
ve keçilerde sonografiye hazırlık olarak, kontrolden yaklaşık 12 saat önce yem
verilmemesi
yerinde
olur.
Güvenli bir ultrasonografik bakı için, sistemli çalışma önemlidir: İlk
önce sidik kesesi
bulunmalıdır.
Sidik kesesi ekosuz bir organ olarak kolay saptanır (siyah), sidik kesesinin
ucuna doğru
gidildikçe
gebe olmayan uterus daha açık renkte saptanabilir. Gebe olmayan uterus cornuları,
genellikle sidik kesesinin kranial, ventral bazı kezde lateralinde bulunurlar.
Gebeliğin olduğu durumlarda da sidik kesesinin ucuna doğru gidildikçe o çevrede
uterusun bir gelişme gösterdiği gözlenir. Gebeliğin durumuna göre sidik
kesesinden craniale doğru bir gelişme meydana gelir.
2) Koyun ve keçide transrektal sonografi
Trans rektal sonografi için, rektal kontrole uygun bir ultrasonografi
sondasına gerek vardır. Bu
sondanın
ses dalgalarını yayan bölümü, ventral ve laterale doğru döndürülebilmelidir. 10
cm uzunluk, 3 cm yükseklik ve 2 cm enindeki bir sonda ile rektal kontroller
koyun ve keçide kolayca yapılmaktadır.
Transrektal kontrolden önce,kontrol edilecek hayvan mutlaka iyi bir şekilde
fikse edilmelidir. Bu karşı koyma sonucu oluşabilecek yaralanmaları engeller.
Ultrasonografi sondalarının uterusa doğru
yönlendirilmesi
ve rektumda hareket ettirilmesi trans rektal sonografide dışarıdan oluşturulmaktadır.
Ultrasonografinin probu yeterince gergin ve dayanıklı olan sevk
uzatmasına bağlıdır. Sonda bu
uzatmaya
bağlı olarak rektumda kraniale doğru itilir ve orada hareket ettirilebilir.
Fleksibl olan sevk
uzantıları
bir yönlendirici boru kullanılarak probla olan bağlantıları
kuvvetlendirilebilir. Koyun ve keçide
feçesin
daha önce rektumdan uzaklaştırılması veya kontakt jelin kullanılması trans
rektal sonografide
gerekmez.
Sidik kesesi saptandıktan sonra, prob ventrale gönderilen ultrases
dalgalarıyla uterus görünene değin, 45°C lik ir açıyla laterale iki tarafa doğru hareket
ettirilir ve yavaşça kraniale itilir. Bazıkez feçes resim kalitesini
etkiliyebilir. Probun yavaşça sağa sola hareket ettirilmesiyle veya yeni baştan
işleme başlamakla bu problem ortadan kalkar.
Gestasyonun 2. veya 3. çeyreğindeki gebelik dönemindeki bakılarda karnın
yukarı doğru
kaldırılarak,
yardımcı olunması yararlı olur.
Transrektal sonografi, transkutana göre daha uzunca bir süre
alabilmektedir. Hayvan başına 1-2 dakikalık süre gerekir. Bu uygulama şeklinde
rektum mukozasının irritasyonu ve küçük kanamalar
dışında
önemli yaralanmalar meydana gelmez.
ULTRASONOGRAFİNİN KOYUN VE KEÇİDEKİ JİNEKOLOJİK
ENDİKASYONLARI
Follikül
ve Corpus luteumun saptanması (Trans rektal yöntemle, özellikle süper
ovulasyondan
sonra)
Gebeliğin
saptanması
İkizlik,
üçüzlüklerin saptanması
Fetometri
Hydrometra
Pyometra
KÖPEK VE KEDİDE ULTRASONOGRAFİ
Doğum ve Jinekoloji alanında, kedi ve köpekte ultrasonografi dışarıdan
probun abdomene
dayandırılmasıyla
yapılmaktadır. İnsan hekimliğinde kullanılan transrektal sondaların, kullanılması
mümkün
gibi görünsede bu alanda bugüne değin kullanılmamıştır.
Linear, sektör ve konveks sondalar transkutan kontrollerde kullanılmaktadırlar.
Küçük
hayvanlarda
5 Mhz lik sondaların kullanımı, iyi bir resim kalitesi ve yeterli doku geçiş
derinliği arasında iyi bir denge oluşturmaktadır. Sonografiden önce kedi ve
köpekte bir el kalınlığındaki iki meme dizisi
arasında
kalan alan genital organ bölümünden göbekten önceki bölüme değin, craniale doğru
traş
edilmelidir.
Adipos hayvanlarda tüylerin traş edilmelerine karşın, genelde iyi
ultrasonografik resimler
elde
edilememektedir.
Uterusun kedi ve köpekteki ultrasonografik kontrolü, hem ayakta hemde
hayvan sırtüstü
yatırılarak
yapılabilir. Büyük hayvanların normalde ultrasonografik kontrollerinin ayakta
yapılması
gerekmektedir,
çünkü bu pozisyonda uterus ventral karın duvarına yakın durur ve laterale doğru
yönelmesi
engellenmiş olur. Böylelikle kontrol kolaylaşır. Gebe veya hasta hayvanlar bu
durumda çok
az hırpalanırlar.
Küçük köpek veya kediler yan taraftan veya sırt üstü yatırılarak
kontrol edilirler. Uterusun
saptanması
için, prob iki meme dizisinin arasındaki karın bölgesine konur. İç organların
sonografik
bakısı,
caudalden craniale doğru yapılmalıdır. İlk önce sidik kesesi bulunur ve sidik
kesesi yol gösterici
organ
niteliğindedir. Sidik kesesinin dolu olması ultrasonografi için, bir avantaj
oluşturur. Dolu bir sidik
kesesi,
bulguları kolaylaştırır ve akustik cam gibi etki eder. Yani sıvı ultrases
dalgalarını kuvvetlendirir
ve
arkada duran yapıların görünüşünü düzeltir. Sidik kesesinin dorsalinde rektum
bulunur. Transversal
kontrollerde
enine, konveks, yuvarlak açık eko alan bir şekilde görülür. Rektumun gerisinde
barsakların ses dalgalarını absorba etmelerinden dolayı, ses dalgalarına bağlı
gölgeler oluşur. Sidik kesesinin cranialina doğru gidildikçe gebe veya
patolojik uterus saptanır.
ULTRASONOGRAFİNİN KEDİ VE KÖPEKTEKİ JİNEKOLOJİK
ENDİKASYONLARI
Ovaryum tümörleri veya kistleri
Gebelik
Puerperal
uterus
Embryonal
ölümler
Pyometra,
endometritis, glandüler kistik hyperplasi
GEBELİĞİN ULTRASONOGRAFİ ARACILIĞI İLE EN ERKEN
SAPTANMA DÖNEMLERİ
KISRAK
15.
günden itibaren erken gebelik ve ikizlik
25.
günden itibaren yavrunun kalp hareketleri
İNEK
28.
günden başlayarak erken gebelik
38.
günden başlayarak yavrunun kalp hareketleri
35. ve
56. günler arasında ikizlik
KOYUN VE KEÇİ
20. ve
40. günler arasında gebelik trans rektal saptanabilir
40. ve
50. günler arasında gebelik trans abdominal saptanabilir
45.-100.
günler arasında tran abdominal (=trans cutan) yolla yavru sayısı
bellirlenebilir.
Transrektal yolla bu saptamayı yapmak kolay değildir (35.-50. günler arasında).
KEDİ VE KÖPEK
En
erken 20. günden başlayarak gebelik saptanabilir
Pratikte
25. günden başlamak daha uygundur.
28.-30.
günden başlayarak yavru sayıları kalp atımlarınında yardımıyla tanımlanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder