25 Şubat 2013 Pazartesi

Arıcılık Tarihçesi ve Arı Türleri


Arıcılığın Tarihçesi
          Mağara dönemine kadar uzanır,
          Firavun mezarlarında bal bulunmuş,
          Mezopotamya ve Sümerlerde bal; ilaç olarak tedavide kullanılıyor,
          Hititler devrinden kalma Boğaz köydeki taş yazıtlarda arılardan bahsedilmekte,
          Arıların gen kaynaklarının Orta Doğu olduğu bilinmektedir.

Arıcılığın Gelişmesi
          Birkaç yüzyıl öncesine kadar, uzun süre ilkel olarak yapılan arıcılık, yeni teknikler ilave edilerek yerini günümüzdeki teknik arıcılığa bırakmıştır.
           Arıcılığın modern anlamda gelişmeye başlaması;
          1787 yılında ana arının havada çiftleşmesinin tespiti,
          1845 yılında arı üremesinin ve biyolojisinin izahı,
          1851'de çerçeveli fenni kovanın keşfi,
          1857'de temel petek kalıplarının bulunuşu ve iki çerçeve arası mesafenin 7,5 mm. olması gerektiği,
          1865 yılında bal süzme makinesinin icadı,
          1882 yılında larva transfer yöntemiyle ana arı yetiştirmenin keşfi
          1926'da ana arılarda yapay döllenmenin bulunuşu

Teknik Arıcılık
Teknik arıcılık, arıcılıktaki son teknikleri kullanma ve yönetme sanatıdır. Teknik arıcılık, deneyim, bilgi ve bilimsel araştırma sonuçlarına göre yapılır.
Arıcılığa başlamadan önce arı ailesinin yaşam düzeni, bireyleri ve arıcılıktaki diğer konuları bilmek ve öğrenmek gerekir.
Arıcılık yapılacak bölge iyi seçilmeli, bölgenin bitki örtüsü bilinmeli ve ballı bitki çeşitliliği arıcılık için uygun olmalıdır.

Dünyada Arıcılık
          Günümüzde arıcılık, Türkiye’de olduğu gibi dünyada da hayvancılık sektörünün bir kolu olarak yapılmaktadır.
          Yaklaşık dünyada 52 milyon koloni ile 1,2 milyon ton bal üretilmektedir. İstatistik bilgilere göre dünyada en çok kovan 6,9 milyon adet sayı ile Çin de bulunmaktadır.
          Türkiye ise 4,2 milyon dolayında kovan sayısıyla 2. sırada gelmektedir.
          Sıralamadaki yeri 2.lik olan Türkiye'nin dünya arı varlığı içindeki payı  % 7,76'dır.
          FAO'nun 2002 yılı üretim istatistikleri incelendiğinde dünyada bal üretimi 1.200.000 tondur.
          Birinci sırada 267.830 tonla Çin, ikinci 85.000 tonla Arjantin, üçüncü 80.000 tonla ABD ve 75.000 (% 5.62) tonla Türkiye dördüncü sırada gelmektedir.
          Kovan başı ortalama dünya bal üretimi 23.8 kg. dolayında olup; Bu rakam Çin'de 38 kg. Meksika'da 34 kg. ABD'de 32 kg., Arjantin'de 29 kg. ve Türkiye'de 17kg civarındadır.
          Balın yanında, polen, arısütü, propolis, arı zehiri ve balmumu gibi arı ürünleri de dünya ticaretinde yer almaktadır.
          Bunun yanında gelişmiş ülkelerde bitkisel üretimin miktarı ve kalitenin artırılmasıyla, arı ürünlerinden 50 kat daha fazla gelir sağlanabilmektedir.
          Diğer yandan pek çok ülkede Arı Ürünleri ile “Apiterapi” uygulanmaktadır.
          Bunların yanında arıcılık, doğa ve çevreye zarar vermeden yapılabilen ve çevreye faydalı olan ender tarımsal faaliyetlerden birisidir.
          Arıcılık gelecekte de en önemli sürdürülebilir hayvancılık faaliyetlerinden birisi olacaktır.

Türkiye’de Arıcılık
          Türkiye'de arıcılık, kırsal nüfusun vazgeçilmez bir koludur
          Türkiye'nin hem koloni varlığı hem de bal üretimi ile dünya arıcılığı için önemli olduğu istatistik bilgilerden anlaşılmaktadır.
          Ancak kovan başına bal üretimimiz 17 kg ile dünya ortalamasının altındadır.
          Oysa A. mellifera türü ile kovan başına ortalama 25 kg bal üretilebilir.
          Dolayısıyla kovan başına bal üretimimizi, 20-25 kg’a çıkarmamız gerekmektedir.
          Hem dünya bal ticaretindeki payımız hem de koloni başına bal üretimimiz dikkate alındığında, ülkemizin sahip olduğu mevcut arıcılık potansiyelinden yeteri kadar faydalanamadığımız ortaya çıkmaktadır.
          Diğer yandan ülkemizde, bal üretimi dışında diğer arı ürünlerinin üretimi ve bal arılarının bitkisel üretimde tozlaşmanın sağlanmasında kullanılmaları yaygın değildir.
          Bu konuda arıcıların modern arıcılık yapmaya yönlendirilmeleri, arıcılığı birinci iş olarak yapmaları ve arıcılığı bir iş kolu gibi görmeleri gerekir.
          Türkiye'nin ekolojik ve sosyo-ekonomik yapısı gereği, ülkemizin her yerinde arıcılık yapılabilirken sırasıyla, Ege, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde gerek kovan varlığı gerekse üretim payı bakımından daha fazla arıcılık yapılmaktadır.
           Türkiye bal üretiminin yaklaşık yarısı bu üç bölgede üretilmektedir.
          Bal üretimi bakımından ilk on ilimiz, Muğla, Ordu, Adana, Aydın, Sivas, Antalya, İzmir, İçel, Erzincan ve Samsun'dur.
          Orta Anadolu’da, doğal meralardan üretilen bal miktarı az olmakla birlikte kalitesi ve besleyici özelliği bakımından çok tercih edilmektedir.

Arıcılığın Ülke Ekonomisine Katkısı
          Arıcılığın ülke ekonomisine katkısı hem doğrudan bal ve arıcılık ürünleri,  hem de dolaylı olarak bitkisel üretime (polinasyon) olmaktadır
          Türkiye‘nin her köşesi arıcılık için zengin bitki flora çeşitliliği içerir. Ülkemiz dünya ballı bitkiler florası'nın % 75'ne sahiptir.
          Zengin florası, uygun ekolojisi, koloni varlığı ve arı popülasyonlarındaki genetik varyasyon bakımından Türkiye büyük bir arıcılık potansiyeline sahiptir.
          Bal dış satımının büyük bir bölümünü AB ve Arap ülkelerine yapan Türkiye, yılda 20-40 milyon dolar gelir elde etmektedir.
          Arıcılık az sermaye ile çok kar sağlayan bir faaliyettir.
          Arıcılık yapmak için kapalı bir alan yapımına veya arazi satın alınmasına da gerek yoktur.
          Ayrıca kadın, erkek, yaşlı ve genç, arıya allerjisi olmayan her kişinin yapabileceği bir meslek dalıdır.
          Ekonomik boyutta arıcılık için işletme şeklinde yapılan arıcılık tercih edilmelidir.
          Arıcılığı yaparken sabit olarak değil, doğada ballı bitkileri takip ederek yapılan göçer arıcılık en karlı olanıdır.

Gezgin Arıcılık

          Arılar bütün meyve çeşitlerini, sebze çeşitlerini, yem bitkilerini ve sanayi bitkilerini dölleyerek bitkisel üretimdeki karlılığı artırmakta üstün rol oynarlar.
          Bitkisel üretimde bulunan üreticilerin mutlaka önerilen miktarda arı kolonisini işletmesinin yakınında bulundurması gerekir.
          Bu husus gelişmiş ülkelerde, her bitki üreticisinin arıcılarla anlaşma yaparak bitkisel üretim yaptığı yerlere yeteri miktarda arılı kovan kiralamak suretiyle daha fazla ve kaliteli ürün elde edilmesi sağlanmaktadır.

Bal Arısının Taksonomisi
          Koloni yaşamı sürmektedir
          Insecta, Hymenoptera
          Yalayıcı emici ağız yapısında
          Bal arısı (Apis mellifera)

Hayvanlar Alemindeki Yeri
          Kingdom(Alem): Metazoa
          Phylum(Kök): Arthropoda  
          Class(Sınıf): Insecta 
          Order(Dizi): Hymenoptera
          Family(Aile): Apidae
          Genus(Soy): Apis
          Species(Tür): Apis mellifera

ARI TÜRLERİ
          Apis cinsinde Batı bal arısı olarak adlandırılan Apis mellifera dışında 3 tür daha bulunmaktadır. Bunlar;
          Doğu  bal arısı türleri olan
                Apis cerana
                Apis dorsata
                Apis florea
          A. cerana 6 kg
          A. florea 0.5 kg
          A. dorsata 12 kg (çok vahşidir)
Arı taksonomisinde bu türlere ait alt türler de yer almaktadır.
          Apis mellifera alt türleri;
        büyüklük, renk, dil uzunluğu, vücudun kıl örtüsü
        bal mumu bezlerinin şekli ve büyüklüğü
        kanat damar yapısı ve kanat büyüklüğü
          Dünyada bugüne kadar yapılan ırk çalışmalarında 24 arı ırkı kesin olarak tanımlanmıştır. Bunlardan bazıları ekonomik öneme sahiptir.
          Dünyada en çok kullanılan Apis mellifera alt türlerinin başında Italyan, Kafkas ve Korniyol ırkı gelmektedir.
          Dünyada en çok kullanılan Apis mellifera alt türlerinin başında italyan, korniyol ve kafkas ırkı gelmektedir.
İtalyan ırkı
          Ince karın ve uzun dile sahiptir. Bu ırkta kıllar sarı renktedir. Kolonide davranış olarak sakin, çoğalma kabiliyetleri fazladır
          Ilkbaharda kuvvetli koloni oluştururlar. Bol nektar toplar, oğul verme meyilleri zayıftır. Kış mevsiminde fazla bal tüketirler. Üstün petek örme özelliği İtalyan arısını en iyi petek ören ve petekli bal üreten arı haline getirmiştir
Korniyol Arısı
          Korniyol arısı (Apis mellifera carnica) ince yapılı ve uzun dillidir. Bu ırk Alp bölgesi, Avusturya ve Yugoslavya’da bulunur. Gri arılarda denilen Korniyol arısının kitini çok koyu renktedir. En sakin ve uysal arı ırkıdır.
          Kışın yiyecek tüketimleri azdır. Yavru üretme kabiliyetleri çok iyidir. Polen miktarı yeterli olduğu sürece yavru üretimini devam ettirirler.
          Sonbaharda koloni içerisindeki mevcut arı sayısı süratle azalır. Çok sert iklim şartlarında bile kışlama yetenekleri iyidir. Oğul verme eğilimleri yüksektir. Yön tayin etme ve kovanlarını bulma duyuları kuvvetlidir.
          Yağmacılığa karşı meyilli değildirler. Çok az propolis kullanırlar. Yavru hastalıklarına karşı hassastır. İtalyan ırkından sonra Avrupa da en yaygın ırktır.
Kafkas ırkı
          Kafkas arısı (Apis mellifera caucasica) biçim, büyüklük ve kıl örtüsü bakımından korniyol arısına benzer. Kafkaslar bölgesi, Azerbaycan ve Kuzey Kafkasya bölgesinde bulunurlar. Genellikle vücut, abdomen kılları ve halkaları kahverengi ve siyahtır.
          Kafkas ırkı bilinen arı ırkları içinde 7.4 mm ile en uzun dile sahip olan ırktır. Kovan içerisinde ve petek üzerindeki sakinlikleri bu ırkın en tipik özelliklerindendir.
          Yavru verimi kararlı ve kuvvetli aileler meydana getirirler. En kuvvetli ve sayıca çok oldukları dönem yaz aylarıdır. Oğul verme özellikleri zayıftır.
          Propolisi çok toplarlar. Nosema hastalığına karşı hassasiyetleri fazladır.
          Yağmacılığa meyillidirler. Kovanlarını şaşırabilirler.
          Bal verimleri yüksektir. Güçlü koloniler oluşturamayıp kışa zayıf girerler.
Yerli Irklar
          Anadolu arısı (Apis mellifera anatoliaca) olarak da isimlendirilen bu ırk Anadolu’nun büyük kısmında yayılış göstermektedir.
          Anadolu arısı İngiltere ve ABD'ne götürülerek bu ülkelerdeki ıslah çalışmalarında kullanılmaktadır.
          Anadolu arısı esmer ve küçük yapılı arılardır.
          Olumsuz kış şartlarına dayanıklı ve bal üretim kabiliyetleri daha sınırlıdır. Yağmacılığa fazla eğilimi yoktur.

ARI BİREYLERİ


KRALİÇE ARI


-Tam gelişmiş dişi birey
-Memeden çıktıktan 6 gün sonra çiftIeşmeye hazır
-Bir veya birkaç kez çiftleşme uçuşuna çıkar ve toplam 7-8 bazan 12 erkek arı ile çiftleşir
-Eğer 15-16 gün içinde çiftleşme olmaz ise ana arı öldürülebilir
-Kolonide sürekliliği sağlar
-Bal mumu bezi, polen sepeti yok

Ana arı feromonlarının koloni üzerine etkileri:
          İşçi arıların ovaryumlarının gelişmesini önlerler
          İşçi arıların yüksük yapmasını önlerler
          Koloninin oğul vermesi durumunda işçi arıların etrafında toplanılmasını sağlarlar
          En önemlisi kovan hizmetlerinin düzgün yapılmasında etkilidirler
-Çiftleşmek için ya da oğul verdiğinde kovan dışına çıkar
-Çiftleşmeden sonra 70-80 milyon sperma taşıyabilir, ancak 6-7 milyonu döllemede kullanılabilir
-Ana arı kendisi ile çiftleşen erkek arılardan sadece sonuncusunun erkek organındaki spermalarını bünyesine alır
-Ortalama ömürleri 3-4 yıl, 1 kez çiftleşme uçuşu yapar
-Teknik arıcılıkta ana arı her yıl değiştirilmeli, kolonilerde 2-3 yaşından daha yaşlı ana arı bulundurulmamalıdır. 1 yaşındaki ana arıya sahip koloniler oğul vermeye meyilli değildir.
-Ana arı günde 1600-2000 Adet, ortalama 1800 Adet yumurta bırakır. Bazı durumlarda bu değer 4000’e kadar çıkabilir.
-Ana arılar arı hücresi, ana arı memesi veya ana arı yüksüğü denilen özel bir göz içerisinde gelişir
-Ana arı üretimi için genç larva kullanılır. En iyi ana arı 8-16 saatlik larvalardan meydana gelir
-Bazı ana arı ticareti yapan kişiler suni yumurta transferi yolu ile güzel ve verimli ana arılar yetiştirmektedir

ERKEK ARI


-Bir kolonide 1000 den fazla erkek arı olmamalıdır. Aksi halde bunların çoğu  hantallaşır. Çiftleşme -yapamazlar
-Genç erkek arılar arı sütü yanında bal ile de beslenirler
- Çünkü erkek arılar yüksek bir aktiviteye sahip olmak zorundadırlar. Buda bal ve arı sütü ile yapılan iyi bir beslenme ile sağlanır
-Erkek arılar 8 günlük olunca cinsi olgunluğa gelmiş olurlar.
-Ancak çiftleşme ve sun'i tohumlama için en ideal erkek arılar 12-15 günlük erkek arılardır
-Eğer bir kolonideki erkek arı sayısı 1000 den fazla olursa bunlar iyi beslenemezler ve neticede kaliteli sperma veremezler
-Normal olarak bir erkek arı 10 milyon sperma taşır
-Ana arı ortalama 7 erkek arı ile çiftleşir
-Ana arı ile çiftleşen erkek arı ölür

İŞÇİ ARI


-Döllü yumurtalardan çıkan dişi arılardır
-Koloninin tüm işini yaparlar. Kışın 10.000-20.000, ilkbaharda 60.000-80.000 işçi arı bulunur
-İşçi arılar yazın ortalama 30 gün yaşarlar. Kışın ise ömürleri 182 güne çıkar.
-İşçi arılar yazın yavru yetiştirme, polen ve nektar toplama, bekçilik, mum örme gibi pek çok ağır işleri devamlı yapmak zorunda olduklarından yazın ömürleri kısadır
-Her bir işçi arı ilkbaharda 6-8 larvanın beslenmesini üstlenir
-Kışın kovanda yapılacak pek iş yoktur. Arılar kışı ölmeyecek derecede ön bir beslenmenin dışında yarı uyuşuk bir vaziyette ve dinlenerek geçirirler
-Yazın ise mum örer, süt salgılar, larvaları besler ve ana arıya bakarlar. Bu sürekli ve aşırı çalışma, ömürlerinin kısa olmasına sebep olur
-Kışa hazırlanan kolonilerdeki arılarda mide, karın ve mum salgı bezleri besin maddelerince oldukça zengindir.
-Yani bu durumda arılar besin maddelerince tam yüklüdür, Bu arılar kış boyunca çalışmazlar ve vücut gelişmesini de durdururlar.
-Koloni için ne zaman gerekli olursa o zaman bu besin maddelerinden süt salgılamaları ve çıkacak yavrulara ve ana arıya vermeleri mümkündür.
-Mesela kışın çıkacak yavrular için ve ilkbahardaki ilk yavrular için kullanılan arı sütü yaşlı işçi arılarca bu yolla üretilir.

İşçi arılarda iş bölümü
-Arı kolonisi içindeki işlerin hemen hemen tamamı işçi arılarca yapılır.
-Ancak, bütün bu işlerin yapımı için işçi arılar arasında çok düzenli bir iş bölümü vardır.
-Yani işçi arılar hayatlarının belirli dönemlerinde belirli işleri yaparlar.
  Olgunlaşarak petek yavru gözünden çıkan bir işçi arı;
*1.gün: Çıktığı gözün temizliğini yapar, kendisini temizler, polen ve bal ile beslenmeye başlar
*2-3.cü gün: Yaşlı larvaları besler.  Daha fazla bal ve polen yediklerinden süt salgı bezleri hızla gelişir ve 3. günden itibaren süt salgılamaya başlarlar.
*3-6.gün: Süt salgı bezleri tam gelişmiştir ve Royell-Jelly (arı sütü) salgılarlar.
Bu sütle ana arıyı, ana arı memelerindeki ana arı larvalarını ve 1-3 günlük genç larvaları beslerler.
*6-8.gün: Kovan içi görevlerine devam ederler, bir yandan da çevreyi tanımak amacıyla kısa mesafeli uçuşlara çıkarlar.
Böylece hem çevreyi tanırlar ve hem de kendi kovanlarının yerini öğrenirler.
Bu arada bağırsaklarını boşaltmak suretiyle kendi içlerini temizlerler.
*8-11. gün: İşçi arıların 4-7 karın halkaları altındaki mum salgı bezleri gelişir ve mum salgılarlar
*11-13.gün: Tarlacı arıların kovana getirdikleri nektara bünyelerinde imal ettikleri enzim ilave edilerek bal gözlerine depolarlar.
*13-18.gün: Optimum kovan içi sıcaklığı olan 34°C sağlamak amacıyla kovana hava pompalayarak ventilasyon görevi yaparlar.
Eğer kovandaki ısı 34°C’den fazla ise sabah saatlerinde bitkilerin yaprakları üzerindeki çiğ tanelerinden kovana su taşırlar ve bu suyun kovanda buharlaşmasını sağlayarak kovan içi sıcaklığı 34°C civarında tutarlar.
* 18-21.gün: Artık işçi arıların kovan içi hizmetleri sona ermiştir. Bu yaştaki arılarda zehir bezIeri tam gelişmiştir. Bekçilik yaparlar ve koloniyi iğneleri ile korurlar.
21.günden sonra: Kovan dışı hizmetlerine başlayarak ihtiyaca göre nektar,polen,propolis ve su taşırlar.
 İşçi arıların polen yükü 12- 29 mg arasındadır. İlkbaharda çiçekleri günde 8-32 kez ziyaret edebilirler.
İşçi arı 12-29 mg polenin yanında 10000-25000 arasında bitki erkek hücresinide kovana taşırlar.
Kolonideki mevcut tarlacı işçi arıların %25’i yalnız polen, %58’i yalnız nektar ve % 17’si ise hem polen hem de nektar taşırlar
 Çalışma sırasında işçi arılar genellikle bir miktar polen topladıktan sonra biraz da nektar alabilirler. Fakat önce nektar toplamış olan bir işçi arı asla polen de almaz
İşçi arılar nektar toplamak için birçok çiçeği ziyaret ederler. İşçi arı bir nektar seferini 25-45 dakikada tamamlayıp kovana döner

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder