SALMONELLA
İNFEKSİYONLARI
•Kanatlı Salmonellozisi, Salmonella cinsindeki etkenlerden
ileri gelen kanatlıların büyük bir çoğunluğunda önemli hastalık tablolarına
neden olan bir infeksiyondur.
•Ayrıca kanatlı Salmonella türlerinin bazılarının insanda da
infeksiyon yapması nedeniyle Salmonellozis kanatlılardan bulaşabilen önemli
zoonotik infeksiyonlar olarak
değerlendirilmektedir.
•Salmonella etkenleri Enterobacteriaceae
familyasında yer alan Salmonella genusuna ait türlerin içerdiği
serotiplerdir. •Son sınıflandırmaya göre 2 tür bulunmaktadır.
·
S. cholerae suis
·
S. bongori
•Ancak S. cholerae suis, S. enterica diye de
adlandırılmaktadır. 3
•Günümüzde bir çok patojeni içeren S. enterica türüaşağıda
belirtilen 7 alt gruba ayrılmaktadır.
·
S. enterica subsp. enterica (I)
·
S. enterica subsp. salamae (II)
·
S. enterica subsp. arizonae (IIIa)
·
S. enterica subsp. diarizonae (III-b)
·
S. enterica subsp. houtenae (IV)
·
S. enterica subsp. bongori (V)
·
S. enterica subsp. indica (VI)4
•Kanatlılardan izole edilen Salmonella'ların birçoğu
– S. enterica subsp enterica (I) alt grubuna dahil olup, bu
grup çok fazla serovar veya serotip içermektedir.
•Genellikle de ilk izole edildikleri şehrin, ya da ilk izole
edildikleri hastalığın belirtisinin veya
ilk izole edildikleri kanatlı türünün adını alırlar. 5
• Enterobacteriacaea familyasının
genel özelliklerini taşıyan Salmonella'lar
Gram negatif, kısa ve küçük çomaklar tarzında sporsuz ve
kapsülsüz olup, S.pullorum ve S.gallinarum
hariçhareketlidirler. Fakültatif anaerob6
·
Septisemi olgularından sağlanan organ
materyallerinden yapılan ekimlerde Salmonella izolasyonu kolay olmasına rağmen,
özellikle portör hayvanların belirlenmesinde kullanılan dışkı kültürlerinde ya
da yem örneklerinde Salmonella aranmasında; zenginleştirme yöntemlerinin
kullanılması izolasyon şansınıartırmaktadır.
·
–Bu amaçla tetrathionatlı besi yerleri,
selenit-F buyyonu kullanılmaktadır.
·
–Tetrahionatlı buyyon, içerdiği pepton ve safra
gibi maddelerle Salmonella'ların üremesini sağlarken, yine içerdiği kalsiyum
karbonat, sodyum tiyosülfat, iyot ve potasyum iyodür ile özelllikle dışkıda
bulunan E. coli'nin üremesini inhibe eder.
·
–Zenginleştirme sonrası diferensiyel besi
yerlerinde üreyen koloniler değerlendirilir.7
•Salmonella
etkenlerinin identifikasyonunda, antijenik özelliklerin dikkate alınması son
derece önemlidir.
•Bu nedenle öncelikle "O" grubu
anti-serumlarınkarışımı kabul edilen Salmonella polivalan antiserumu ile
yapılan aglutinasyon testinde pozitif sonuçelde edilir ise, incelenen etkenin
Salmonella spp. olduğu kabul edilip, daha sonra "O" spesifik grup
antiserumları (A,B, C,D,......) ile bu
etken tekrar aglutinasyona tabi
tutulur.
•Hareketli Salmonella etkenlerinde, bu testlere ilaveten Faz-1
ve Faz-2'ye ait antiserumlar da kullanılarak izole edilen etken serotip
düzeyinde identifiye edilir.8
•Salmonella'lar endotoksin, enterotoksin ve sitotoksin
sentezlemektedirler.
•Sentezledikleri endotoksinler özellikle bağırsak
mukozasında harabiyete neden olmakta ve bu tür toksinleri sentezleyen
Salmonella'larla infekte olan bireylerde şiddetli akut toksemitablosu
şekillenmektedir. 9
•Salmonella'lara ait fajlar da bulunmaktadır.
•Cins düzeyinde Salmonella etkenlerini %97 oranında lize
edebilen Salmonella-O-1 fajı, özellikle Salmonella genusunun identifikasyonunda
güvenilir cins spesifik bir bakteriyofajdır.
•Salmonella'lar ısıya dayanıklı değillerdir, 55°C'de 20 dk
da tahrip olurlar. Ancak düşük ısıya oldukça dirençlidirler. Özellikle soğukta
saklanan yiyeceklerde; uzun süre canlıkalmaları nedeniyle Salmonella'lardan
ileri gelen gıda zehirlenmelerinde bu dirençlilik unutulmamalıdır. 10
•Salmonella etkenleri
oluşturduklarıpatojenik tablolarına göre
2 grupta incelenirler.
– Majör Salmonellozis:
Bu tabloya S.typhi ve S.paratyphi A ve B neden olmaktadır.Özellikle insanda
kötü hijyene bağlı olarak şekillenir. Tifoid ateşle karakterize ciddi
infeksiyonlardır.
– Minör Salmonellozis:
Diğer tüm Salmonella'lardan ileri gelen infeksiyonlardır. İnsan ve hayvanlarda görülürler.
Genellikle toxi-infeksiyöz karakterde hastalık tablolarıdır.11
•Kontaminasyon daima sindirim yoluyla olur. Organizmada etkenin entero-invazif yayılması
sonucu organlarda da lokalize formlar (artritis, meningitis ve hepatitis v.s.)
şekillenebilir.
•Günümüzde Salmonella'ların tümünün patojenik olduğu, ciddi
bozukluklara neden olduğu ve oluşan tablonun şiddetinin alınan bakteri
miktarıyla ilişkili olduğu bilinmektedir.
•Kanatlılarda Salmonellozis'e neden olan türlerin en
önemlileri:
– S.pullorum, S.gallinarum, S.arizona, S.enteritidis ve
S.typhimurium
– İlk üçetken genellikle sadece kanatlılarda etkili olmasına
rağmen, S.enteritidis ve S.typhimurium'un zoonotik önemi vardır.
• İnsan Salmonellozis'inin %70'e yakını bu paratifo
etkenlerinden ileri gelmektedir.12
PULLORUM HASTALI
PULLORUM HASTALIĞ ĞI VE I VE KANATLI T
KANATLI Tİ İFOSU FOSU
(Pullorum disease, Pullorum seuche, Pullorose; Fowl typhoid,
Hühner typhus, Typhose aviaire)13
•Salmonella içerisindeki etkenlerden S.pullorum, pullorum
hastalığının, S.gallinarum'da kanatlı tifosunun etkeni olarak bilinmektedir.
•Ancak sahada pullorum hastalığının çok az görülmesi ve iki
etkenin farklıtürlerden ziyade biyovar olarak değerlendirilmesi bu iki
hastalığın birlikte nitelendirilmesine yol açmıştır.14
Etiyoloji
•Hareketsiz Salmonella'lar: S.pullorumve S.gallinarum
•Biyokimyasal özellikleri açısından birbirlerine çok
benzerler.– S.gallinarum dulsitolu va maltozu fermente etmesine rağmen,
S.pullorum dulsitolu ve maltozu ayrıştıramaz.– S.gallinarum ornitin
dekarboksilaz testinde negatif, S.pullorum ise pozitiftir.15
• Epizootiyoloji•
S.pullorum ve S.gallinarum infeksiyonlarıbaşta tavuk olmak üzere hindi,
bıldırcın, güvercin, serçe ve papağanlarda görülür. •Bunun yanısıra pullorum
infeksiyonlarının kanaryalarda, kanatlı tifosunun ise devekuşlarında da
görüldüğübildirilmiştir.
• S.pullorum'un doğal veya deneysel olarak kanatlı
türlerinden başka şempanze, tavşan, kobay, şinşilla, domuz, kedi, tilki, köpek,
mink ve sığırda da görülebildiği, buna karşın insanda nadiren bu etkene ait
infeksiyon saptandığı yine literatür kayıtlarından anlaşılmaktadır.16
•Tavuk ırkları arasında da infeksiyona duyarlılık derecesi
değişmektedir. •Hafif ırklar, özellikle, Leghorn'lar ağır ırklara göre daha
dirençlidirler. •Pullorum hastalığı genellikle gençlerdegörülmesine rağmen,
erginlerde de zaman zaman görülebilmektedir.
•Kanatlı tifosu ergin hastalığı olarak kabul edilmesine
karşın, gençlerde, özellikle ilk bir aylık civcivlerde %26 mortalite
oluşturabilmektedir.
•Dolayısıyla gençlerin erginlere göre, dişilerin de
erkeklere göre hastalığa daha duyarlıolduğu söylenebilir.17
•Bulaşma kaynağını genellikle infekte yani taşıyıcı kanatlılar
teşkil eder. •Dolayısıyla bu hayvanlara ait infekte yumurtalarkuluçka için
kullanıldığında hastalığın en temel şekli olan vertikal bulaşma söz konusudur.
•Genellikle hasta veya portör hayvanlar %30 civarında mikroplu yumurta
çıkarırlar.
•Bu yumurtalardan civciv çıkma olasılığı azalmasına rağmen
embriyo döneminin kayıplarından sonra, çıkabilen civcivler portör olarak
mikroorganizmalarıdiğerlerine bulaştırır.
•infekte kanatlılara ait dışkılar da bir bulaşma kaynağıdır.
Bununla kontamine yem, su ve altlık ve ayrıca bunlarla uğraşan çalışanlar ve
bunlara ait ekipmanlar etkenlerin kanatlılara bulaşmasını
dolayısıyla, horizontal bulaşmayı kolaylaştırır.
•Ayrıca mekanik bulaşmada vahşi kuşların, rodentlerin ve
sineklerin de rolüvardır.18
• Semptomlar
•Genellikle pullorum gençlerin, kanatlı tifosu ise erginlerin hastalığı gibi düşünülse de,
vertikal bulaşma çok önem taşıdığı
için civciv ve gençpiliçlerde aynı klinik belirtiler
görülür.
• İnfekte yumurtalarda çıkış mümkün olsa bile kısa sürede
civcivlerde ölümler izlenir. Ya da halsiz, zayıf civcivler görülür.
•Kloakaları kirli ve beyaz renklidir.
•Bazı durumlarda ise ölümlere daha sonraki haftalarda,
genellikle de 2. ve 3. haftada rastlanır.
•Hastalık, solunum belirtileri, düşkünlük ve beyazımtırak
bir ishalle seyreden septisemik form halindedir.
•Civcivler şaşkın bir şekilde kenarlara çekilmişlerdir.
•Halsizlik göze çarpar.
•Perakut seyrettiği durumlarda artritis ve omfalitis de
görülebilir.
•Nadiren körlük, eklemlerde şişlik ve buna bağlı topallık da
görülebilmektedir.19
•Ergin hayvanlarda genellikle semptom görülmez.
•akut olgularda halsizlik, düşkünlük, yumurta veriminde
düşüş, ilk günlerde ateş, iştahsızlık ve 10 gün içinde de ölüm izlenebilir.
•kronik olgularda bu semptomları izlemek mümkün değildir. Buna karşın lokalize formları görülür.
Ovaritis, salpingitis ve özellikle de yumurtanın karın boşluğuna düşmesine
bağlı bozukluklar söz konusu olur.
•Etkenin virulansına ve sürünün direncine göre pullorumda
mortalite %0-100, tifoda ise %10-93 arasında değişmektedir.
•Morbidite mortaliteden daha yüksektir.
•Genellikle de hastalığı geçiren hayvanlar portör olarak
kalırlar ve hastalık için bulaş kaynağını oluştururlar.20
•Nekropside,
perakut infeksiyonlardan ölen hayvanlarda herhangi bir bulgu görülmeyebilir.
•Akut infeksiyonlarda ise karaciğer, dalak ve böbrekler
hemorajikgörünümlüolup karaciğerde küçük nekrotik odaklar göze çarpar ve
karaciğer hipertrofiktir.
–Asites gözlenebilir.
–Civcivlerde yumurta sarısı genellikle emilmemiştir.
–Böbrekler solgun ve ürat karistalleriyle doludur. Rektum,
ishale eklenen ürat nedeniyle beyazımtırak bir sıvı ile dolu olup
genişlemiştir.
•Ergin hayvanlarda daha çok lokalize formlar şekillenmiştir.
–Karaciğer hipertrofik olup, yeşilimsi bronz renkte gevşek
bir kıvamda görülür ve kolayca parçalanabilir.
–Safra kesesi genişlemiş ve içi safrayla doludur.
–Özellikle dişilerde ovarium foliküllerinde lezyonlar
görülür. Ovidukt lumeni kazeöz bir içerikle doludur.
–Buradaki dejeneratif bozukluklara bağlı peritonitis, hatta
daha ileri durumlarda perikarditis dikkati çeker.
–Erkeklerde de testislerde beyaz odak ve nodüller görülür.
Nadiren de olsa hava keselerinde kazeöz granülomlara rastlanabilir.
•Hindi ve ördeklerde de tavuklardaki tablolara benzer
görünümler söz konusudur.21
• Teşhis
• 1-Klinik ve
nekropsi bulguları:
– S.pullorum ve S.gallinarum'dan ileri gelen infeksiyonlarda
klinik ve nekropsi bulgularıyla kesin teşhis konulamaz.
–Her iki etkenden ileri gelen tablolar birbiriyle
karışabildiği gibi,
–pastörollozis, kolibasillozis, paratifo infeksiyonları,
mikoplasmozis, aspergillozis ve Newcastle hastalığıile karışabilir.
–Bu nedenle laboratuvar muayenelerinin
yapılmasızorunludur.27
• 2-Laboratuvar
muayeneleri:
• İnfeksiyonun mikrobiyolojik teşhisi için yeni ölmüşveya
agoni halindeki hayvanlar, serolojik teşhis için ise, hayvanlardan kan veya kan
serumu laboratuvara gönderilmelidir.
• a) Bakteriyoskopi
• b) Kültür: Bakteriyoskopide yararlanılan organlardan
aseptik koşullarda kanlı agar, Mac Conkey agar, E.M.B. agar gibi besiyerlerine
ekimler yapılarak 37°C'de 24-
48 saat inkube edilir. Dışkı materyalinden ekim
yapılıyor ise, zenginleştirme yöntemlerinden
yararlanılmalıdır. Zenginleştirme sonrası yine aynıbesiyerlerine ekimler
yapılır. Üreyen koloniler etiyoloji bahsında verilen biyokimyasal testlerle
incelenerek identifikasyona gidilir. Ayrıca üreyen kolonilerin Salmonella
cinsine ait olup olmadığıSalmonella O-1 fajı kullanılarak konfirme
edilebilir.28
• c) Serolojik
testler:
• İki amaçla serolojik testlerden yararlanılır.
–Birincisi, üreyen kolonilerin identifikasyonunda,
laboratuvarda bulunan grup spesifik serumlarla üreyen koloniler lam üzerinde
aglutinasyona tabi tutulur, yani etkenin antijenik analizine yönelik bir
identifikasyon yolu izlenebilir.
– İkincisi ise, infeksiyonun olduğu düşünülen kümesteki
hayvanlardan kan alınarak, serumu çıkarılır; standart ve varyant suşlardan
hazırlanmış aglutinasyon antijenleri kullanılarak hasta veya portör hayvanlar
tesbit edilir. Bu amaçiçin lam aglütinasyon (RP), tüp aglütinasyon (TA) ve
mikroaglütinasyon (MA) testleri kullanılmaktadır. Lam aglutinasyon testinde tüp
aglütinasyon antijenine göre 50 kat konsantre ve kristal violet ile boyalı,
mikroaglutinasyon testinde ise Safranin-O ile boyalı antijenlerden
yararlanılmaktadır. Ayrıca hindilerde kullanılamayan taze kanla yapılan
aglütinasyon (WB) testi de tavuklarda serolojik taramalarda kullanılmaktadır.
• d) Hayvan deneyi: Salmonella etkenlerinin kontamine
materyalden izolasyonu amacıyla veya bazı özel çalışmalarda civciv, tavuk veya
tavşanlar deney hayvanı olarak kulanılabilir.29
·
Sağaltım
•Damızlık yetiştirmelerin dışındaki kanatlılara
kinolonlar(Nalidiksik asit ve enrofloksacin gibi), aminosidler, betalaktamazlar
(amoksicillin, ampisilin vb.), tetrasiklinler ve furazolidon grubu ilaçlar
verilebilir.
• Koruma ve Kontrol
•Uzun yıllardan beri tavuk ve hindi kümeslerinde pullorum hastalığı ve tavuk
tifosu ile ilgili kontrol çalışmaları yapılmaktadır.
• İşletmelerde temel programların uygulanması ile hem tavuk
tifosu hem de pullorum hastalığı azaltılmıştır.
•Bu hastalıklarda en basit uygulamalar, damızlık kümeslerin
Salmonella gallinarum ve Salmonella pullorum'dan ari olarak yetiştirilmesi ve
bu sürülerden elde edilen civcivlerin indirekt ve direkt olarak bu
organizmalarla temasının önlenmesini kapsamaktadır.30
• A-Kümes idaresi ile ilgili işlemler:
• İnfeksiyon etkenlerinden korunmada en etkin yöntem
S.pullorum ve S.gallinarum un kümese girişinin önlenmesidir.
•Bu iki hastalığın yayılmasında vertikal bulaşmanın önemli
rol oynaması nedeniyle kuluçkaya konulan yumurtaların tavuk tifosu ve pullorum
hastalığıyönünden ari olması gereklidir ve sadece böyle yumurtalar kuluçkaya
gönderilmelidir.
•Ulusal kontrol programlarında, tavuk ve hindi damızlık
kümeslerinin ve bunların civcivlerinin iki hastalık yönünden ari oldukları
belirlenmelidir.
• S.pullorum ve S.gallinarum'un primer konakçılarıtavuk ve
hindilerdir.
•Serbest yaşayan kuşlar ve diğer kanatlılar infeksiyonun büyük
bir rezervuarı değildirler.31
•Pullorum hastalığının ve tavuk tifosunun önlenmesinde
manegement uygulamaları tam olarak yapılmalı ve taşıyıcılar düzenli olarak
ortadan kaldırılmalıdır.
Bunun için,
• 1. Civcivler ve gençkanatlılar pullorum ve tavuk tifosundan
ari kaynaklardan sağlanmalıdır.
• 2. Hastalıktan ari olan sürüler ile ari olduğu bilinmeyen
sürüler ve diğer kanatlılar birbirleri ile karıştırılmamalıdır.
• 3. Civcivler ve diğer gençkanatlılar iyi
temizlenmişortamlara konulmalıdır.
• 4. Civcivler ve diğer gençkanatlılar ısı işlemi
görmüşyemlerle beslenmelidir ve yem katkılarındaki salmonella kontaminasyonları
bu şekilde azaltılmalı veya salmonella ile kontamine yem
katkılarıkullanılmamalıdır.32
• 5. Dışarıdaki kaynaklardan salmonellaların girişinin
önlenmesi için biyogüvenlik uygulamaları eksiksiz yerine getirilmelidir. Bu
amaçla,
– a) Serbest yaşayan kuşların S.pullorum veya
S.gallinarumtaşıyıcılığı düşük olsa dahi, kümeslere bu kuşların girişi
önlenmelidir.
– b) Rat, fare, tavşan, kedi, köpek ve zararlı böcekler
salmonella taşıyıcısı olabilirler. Bu nedenle kümeslere kemiricilerin girmesi
önlenmelidir.
– c) İnsekt kontrol programı önemlidir ve özellikle ev
sinekleri, kanatlı bitleri ve zararlı böcekler kümese girmeleri önlenmelidir.
Bu zararlı böcekler salmonella ve diğer kanatlıpatojenleri için taşıyıcı
olabilirler.
– d) Hayvanlara mutlaka temiz su sağlanmalı ve içme
sularıklorlanmalıdır. Bazı bölgelerde yüzey sularının toplanarak bir
gölet oluşturulması oldukça tehlikelidir.
– e) Mikroorganizmaları içeren mekanik taşıyıcılar,
insanların çizme ve elbiseleri olduğu kadar ekipmanlar, arabalar, taşıma
kasaları önemlidir. Her aşamada cansız taşıyıcılar ile etkenlerin kümese
girişleri önlenmelidir.
– f) Tüm ıskarta ve ölühayvanlar bölgeden uzaklaştırılmalıdır.33
• B-Portörlerin
ayıklanması:
•Pullorum hastalığının kontrol programının oluşturulmasında
infekte tavukların belirlenmesi için tüp aglutinasyon testi 1913 yılında
geliştirilmiştir. Bu reaktörlerin belirlenmesi ve uzaklaştırılması ile
kümeslerden hastalığın elimine edilmesi için kullanılmalıdır.
•Saha sonuçları, tek test kullanılımının reaktörlerin
uzaklaştırılması ve kümeslerden infekte tavukların tamamıyla elimine edilmesi
için yeterli olmadığınıgöstermiştir. Böyle sonuçlar üçmuhtemel nedenden dolayı
gerekli katkıyı sağlayamamaktadır.
–1) İnfekte hayvanlardaki serum aglutininlerinin titresi
inip çıkmakta ve değerlendirmede kriter titrelerdeki (1/25-1/50) seviyeleri
belirli periyotlarda düşmektedir.
–2) İnfeksiyon ile aglutininlerin gelişmesi arasında belirli
bir sürenin geçmesi gerekmektedir.
–3) Reaktörlerin uzaklaştırılmasına rağmen, çevresel
kontaminasyonlar şekillendiğinde, diğer hayvanlar için bir infeksiyon kaynağı
oluşturmaktadır.34
•Serolojik teşhis amacıyla,
–tüp aglutinasyon (TA)
–lam aglutinasyon (RP),
–kanla yapılan aglutinasyon (WB)
–mikroaglutinasyon (MA) testleri geliştirilmiştir.
•Bu testlerin tümütaşıyıcıların saptanmasında etkindir.
–MA testi, TA testine bağlı olarak geliştirilen ve ekonomide
avantaj sağlayan bir testtir.
–Tavuklarda bu testlerin dördüde kabul görürken WB testi
hindiler için kullanılmamaktadır.
–ELISA da pullorum ve tavuk tifosu için sürütaramalarında
kullanılabilmektedir.
•Serolojik olarak infekte olduğu belirlenen bir veya daha
fazla reaktörden alınan materyallerin bakteriyolojik yönden incelenmesi ve bu
muayenelerle infeksiyonun doğrulanması gereklidir.
•Eğer kümeste şüpheli reaksiyonlar belirlenmişse, güçlüpozitif
reaksiyon veren tavuklardan alınan materyaller laboratuvara gönderilerek
yeniden test edilmeli ve dikkatli bir bakteriyolojik muayene yapılmalıdır.
•Rutin testlerde, şüpheli veya atipik reaksiyonlar pozitif
olarak değerlendirilmemelidir. Çünkübu reaksiyonlar S.pullorum veya
S.gallinarum dışındaki diğer bakterilerden de kaynaklanabilir.35
•Nonpullorum-nongallinarum reaktörler:
•Nonpullorum ve muhtemelen nongallinarum, reaktörler, ender
olarak reaksiyonları yorumlamada probleme neden olabilir.
Bunlar S.pullorum antijenleri ile ilişkili antijenlere sahip
olan diğer bakterilerle infekte olan hayvanlardır.
•Koliform, mikrokok ve streptokoklar (özellikle de
Lancefield Grup D'ye ait olanlar), tavuklarda nonpullorum reaksiyonlarının
büyük bir oranından sorumludur. Ayrıca, Staphylococcus epidermidis, Micrococcus
spp., Aerobacter aerogenes, Proteus spp., E.coli, Arizonae, Providentia ve
Citrobacter türleri de çoğu nonpullorum reaksiyonlarından sorumludurlar.
•Diğer salmonellalar içinde özellikle Grup D'de bulunan
S.enteritidis de kros reaksiyona neden olmaktadır.
•Bu faktörlerden dolayı ayrıntılı bakteriyolojik muayeneler,
kümeste infeksiyonunun durumunu belirlemede sıklıkla kullanılan tek bağlayıcı
ve genellikle S.pullorum ve S.gallinarum tarafından oluşturulan infeksiyonlar
arasında da tek ayrımlayıcı yöntemdir.36
•Saha eradikasyonu: Sahada hastalığı eradike etmede
uygulanması gereken temel kurallar aşağıda sunulmuştur.
•1. Pullorum ve Tavuk tifosu bildirimi zorunlu olmalıdır,
•2. Hastalık çıkan yerlerde karantina uygulanmalıdır ve
infekte kümese ait hayvanlar denetim altında kestirilmeli ve satışa
sunulmalıdır,
•3. Tüm hastalık vakaları resmi idare veya yerel idare
tarafından araştırılmalıdır,
•4. İthal edilen kanatlılar ve yumurtaları bu hastalıktan
ari olmalıdır,
•5. Pazarda satılan kanatlılar bu hastalıktan ari olmalıdır,
•6. Damızlık kümesler ve kuluçkalar pullorum-tifo kontrol
programları çerçevesinde kontrol edilmelidirler.
•Türkiye'de Tavukların Salmonellozis'i 3285 sayılı Hayvan
Sağlığıve Zabıtası Kanunu'na göre "İhbarı Mecburi Hayvan
Hastalıkları" kapsamında olup, damızlık kümeslerin Salmonella
pullorum/gallinarum yönünden kontrolüde son olarak 1998'de Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı'nın çıkarmış olduğu "Kuluçkahane ve Damızlık İşletmelerinin
Sağlık ve Kontrol Yönetmeliği ve Talimatı" ile düzenlenmiştir.37
• Aşılama: •Pullorumun ticari kümeslerden çoğunlukla eradike
edilmesi ve eradikasyon programının mecburi uygulanması nedeniyle, pullorum
hastalığının aşı ile kontrolünde aşıların üretimine ilgili az sayıda çalışma
yapılmıştır.
•Tavuk tifosu ise halen dünyanın bazı yerlerinde problem
olmaya devam etmektedir.
•USA'da lisans verilmiş herhangi bir S.gallinarum aşısı bulunmamaktadır
ve bazı ülkelerde kulanılan canlı modifiye aşılara da USA'da izin
verilmemiştir.
•Araştırıcılar ölüve modifiye canlı aşılar üretmişlerdir.
•Bazı ülkelerde tavuk tifosu patlaklarında, 9R suşunun canlı
oral veya mineral yağlı adjuvantlı veya adjuvantsız injektabl
aşılarıkullanılmış ve farklı sonuçlar bildirilmiştir. Benzer olarak
S.gallinarum'un dış membran proteinlerinin, patojenik suşların içorganlara
yerleşiminden 9R suşuna göre daha iyi koruma sağladığıbildirilmiştir.
•Son yıllarda, tavuk tifosuna karşı aşılamada,
S.gallinarum'un mutant suşunun kullanımı ile S.gallinarum'un bir
virulens-plasmidinin çıkarılması sonrasındaki elde edilen suşundan S.gallinarum
ile infeksiyona karşı korumada ümit verici sonuçlar alınmıştır.38
PARATİFO İNFEKSİYONLARI
(Paratyphoid infection, Salmonellosis, Salmonelloses)
•Genellikle S. arizona dışındaki hareketli Salmonella
serotipleri, paratifo Salmonella etkenleri olarak tanımlanmaktadır.
•Sadece kanatlı sağlığını tehdit etmeyen, özellikle gıda
kaynaklı Salmonella infeksiyonlarının en önemli sorumlusu olarak da bilinen bu
etkenler, son yıllarda oldukça dikkati çekmiştir.39
• Etiyoloji
•Paratifo etkenlerinden en çok bilinenleri S.typhimurium ve
S.enteritidis'dir.
•Ancak bunlar kadar olmasa da S. montevideove S. thomson
gibi bazı serotipler de hastalıkta rol oynamaktadır.
•Paratifo etkenleri diye adlandırılan bu mikroorganizmalar
Enterobacteriaceae familyasının Salmonella cinsine ait S. enterica subs.
entrica'nın serotipleri (veya serovar)dir. 40
• Epidemiyoloji
•Paratifo etkenleri konakçı spesifik olmadıklarından ve
hiçbir hastalık belirtisi göstermeden
dışkıyla etrafa
saçıldıklarındantifoid etkenlere göre
epidemiyolojileri daha kompleksdir.
•Paratifo infeksiyonlarında infeksiyon kaynağını; kanatlılar,
yem ve çevre olarak ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.
•Civcivler yumurtadan çıktıkdan hemen sonra ağız yoluyla
etkeni alabilirler ve dışkıyla yoğun bir şekilde saçarlar.
•Kontamine yumurta kabuğundan, tüy ve tozlardan etkenin bu
şekilde alınması, civcivlerin kuluçka makinalarında infekte olmasına,
dolayısıyla da kuluçka makinalarının kontaminasyonuna yol açar. Böyle bir
bulaşmayla şekillenen infeksiyon bir broylerin hayatı boyunca sürmekte ve aynı
kümesteki hayvanlar arasında
kros kontaminasyonlara neden olmaktadır.
•Dışkıyla saçılmanın oranı bir çok faktöre bağlıdır.
Antibiyotik,
probiyotik ve büyütme faktörlerinin kullanımı bu saçılımı
etkiler.
Ayrıca paraziter infestasyonlar ve immun sistemi
etkileyen
Gumboro gibi hastalıklar da etkileyen faktörler arasında
sayılabilir.41
•Yem, paratifo etkenlerinin bulaşmasında en önemli bulaşma
kaynağından biridir.
•Özellikle balık unu
kullanılan kanatlırasyonlarında, balık ununun havada kurutulması
esnasında, yabani kuşların ve sürüngenlerin dışkı materyalleriyle kontamine
olmasına bağlı olarak, konakçı spesik
olmayan bu etkenlerin kanatlılara yemle bulaşması söz konusudur.
•Yem, hazırlanma periyodunun dışında da, saklama
koşullarının iyi olmaması durumunda da tehlike arzetmektedir.
•Özellikle yem depolarındaki fare ve diğer kemiriciler bu
etkenlerin taşıyıcılarıdır.42
•Bulaşmada çevreyle ilgili olarak kümesin bulunduğu
bölgeninin iklimini unutmamak gerekir. Ilıman iklimli diğer kemiriciler ve
sürüngenlerin girişini engelleyemez.
•Farelerle mücadelede kullanılan kediler de yine
kontaminasyon kaynağıolabilir.
•Ayrıca, hamam böcekleri, küçük yem kurtları, diğer
hayvanlar, kümes
personeli, ekipman, kanatlılar için kullanılan su da paratifo etkenlerinin bulaşmasında rol
oynarlar.
• İnsanlara bulaşma gıda kaynaklı kanatlı ürünleriyle (et ve
yumurta) olmaktadır.
•Paratifo etkenlerini taşıyan kanatlılar, dışkı ile etkeni saçtıklarında, özellikle tüy ve
derilerinin kontaminasyonuna neden olurlar.
•Kesimhanelere sevk sırasında taşıma kapları da bu bulaşmadan
etkilenir.
•Bir sürüde %5'den az bir infeksiyon oranının %50-100'lük
bir karkas kontaminasyonuna yol açtığı belirlenmiştir.
•Kesimhanelerdeki haşlama tanklarının, dışkıyla kontamine
olması ya da içorganların çıkartılması esnasındaki yırtılmalar, karkas
kontaminasyonunun en önemli nedenleridir. Bu tür bulaşık tavuk etlerinin iyi
pişirilmeden tüketilmesi insanlar için
en önemli hastalık nedenidir.43
•Kanatlı paratifo infeksiyonlarının patogenesisi,
insanlardaki S. typhi ve tavuklardaki S.gallinarum gibi 'tifoid' infeksiyonlardan farklılık göstermektedir.
•ergin kanatlılarda şiddetli sistemik tablolara rastlanmaz.
•Klinik tablolar sadece civcivlerde görülmektedir.
–Genellikle de civcivlerde infeksiyona ağız yoluyla alınan
S.enteritidis serotipinin bağırsak cidarından invaze olarak retikule-endotelyal
sisteme geçmesiyle intra selüler üreme gerçekleşir ve ölüm şekillenir. –Enteritis
çok belirgin değildir. –Birkaçgünlükten büyük kanatlılarda, bağırsak florasının
gelişmesine bağlı olarak etkenin üremesi fazla olamamaktadır. –Ayrıca, invaze
olan mikrooganizmalara, makrofaj engeli de söz konusu olunca, infeksiyona bağlı
ölüm meydana gelmeyebilir.44
•Yumurtacıırklarda, etkenin lokalizasyonu seksüel
olgunlaşmanın başlangıcında reproduktif kanala, özellikle, ovaryum ve ovidukta
olmaktadır. Bu nedenle
S.pullorum ve S.enteritidis'in yumurtayla saçılımıönem
kazanmakta ve ayrıca, yumurtlama sırasında yumurta kabuğunun dışkı ile
kontaminasyonuna bağlıolarak da, yumurta etkenle bulaşmaktadır.
•Konakçıya adapte olmayan paratifo etkenleri, hastalık
belirtisi meydana getirmeden,
kanatlıların kolonize oldukları sindirim kanalından dışkıyla saçılarak
karkas kontaminasyonuna neden olup, insan gıda zincirine girerler. Kontamine
yumurtalar da çiğ tüketildiği (mayonez, krema v.b.) takdirde aynı tehlikeyi
gösterirler.45
• Semptomlar•Klinik
belirtiler çok tanıtıcı değildir.
•Civcivler ilk 24 saat içinde hastalanırlar.
•Mortalite %10 civarında iken, şiddetli olgularda %80'lere ulaşır.
• İnfeksiyona karşı direnç, makrofajların şekillenmesine
bağlı olarak, ilk günlerden sonra süratle artar.
•Genellikle hastalarda, su tüketiminde azalma, iştahsızlık,
tüylerde karışıklık, artan derecede ishal görülür. Kloaka etrafındaki tüyler
kirlidir.
•Ölüm genellikle 4-10 gün içinde şekillenir.
•Hastalığı atlatan kanatlılar gelişme geriliği gösterir.
•Nekropside civcivlerde, yüksek oranda emilmemiş yumurta
sarıkesesi görülür. Ayrıca, karaciğer, dalakta büyüme ve küçük nekroz
odaklarına rastlanır.
•Perikarditis ve polyserositisin yanısıra, artritis ve
sekumda kazeöz karakterli eksudat
birikimi de görülebilir.46
• Teşhis
• 1-Klinik ve nekropsi bulguları: Hastalıkta şekillenen
klinik ve nekropsi bulguları tanıtıcı değildir. Bir çok bakteriyel ve viral
hastalığın belirtileriyle karışır.
• 2-Laboratuvar muayeneleri: Bu amaçiçin yeni ölmüş veya
hasta hayvanlardan organ materyalleri alınıp, süratle laboratuvara
gönderilmelidir.
• a) Bakteriyoskopi: Organlardan yapılan preparatların Gram
boyama yöntemiyle boyanmasında Gram negatif etkenlerin görülmesi bu infeksiyonu
düşündürür.
• b) Kültür: Organlardan direkt ekimler, dışkıdan ise
zenginleştirme yöntemleri uygulanmalıdır. Diğer Salmonella etkenlerinin
teşhisinde uygulanan yol izlenmeli, biyokimyasal testler yeterli olmadığında,
faj tiplendirme ve üreyen etkenlerin antijenik özellikleri incelenmelidir.
• c) Serolojik Testler: Yine diğer Salmonella
izolasyonlarında olduğu gibi
canlı hayvanlara ait kan serumlarında serolojik incelemeler
yapılabilir.
• d) Hayvan Deneyi: Kontamine materyalden etken izolasyonu
ya da patojenite denemeleri gerektiğinde, civcivler veya diğer deney hayvanları
kullanılabilir.47
• Sağaltım
•Paratifo infeksiyonlarında tedavi sıklıkla kullanılmamasına
karşın, bu konu hala tartışılmaktadır.
•Antibiyotikler, Kuzey İrlanda'da broyler damızlık ve
broylerlerde görülen S.enteritidis için kontrol programlarının bir parçası
olarak tedavi edici ve profilaktik olarak kullanılmaktadır.
•Polimiksin B sülfat ve trimethoprim kombinasyonları
civcivlerde koruyucu ve iyileştirici olarak kulanılmaktadır.
Farklıantimikrobial ajanlar arasında tetrasiklinler, neomisin, basitrasin ve
sulfa grubu (yumurtacı hayvanlar hariç) ilaçların kanatlılarda düzenli olarak
kullanılabileceği bildirilmektedir. Enjektable gentamisin ve spektinomisin
özellikle hindi palazlarında kuluçka kaynaklı sarı kesesi infeksiyonlarının
kontrolünde önerilmektedir.
• İçme suyu ile veya yem katkısı olarak kullanılan
antibiyotikler, S.typhimurium infeksiyonlarını tedavi etmekte kullanılmış ve
kloakal svablarla bu kullanımlardan sonra bir azalma saptanmıştır. Fakat
araştırıcılar bu işlemlerin sınırlı bir etkiye sahip olduğu görüşündedir.48
• Koruma ve Kontrol
•Kanatlıları, paratifo (PT) infeksiyonlarından korumak için
kritik kontrol noktalarının oluşturulmasındaki gösterilen çabalar
salmonellaların
kümese giriş kaynaklarının farklılık göstermesinden dolayı
yetersiz kalmaktadır.
•Etkili kontrol ve koruma programları, bir çok
faktörüiçermelidir.
•Yumurta, civciv veya tavuklar sadece Salmonella-ari
damızlık kümeslerden alınmalıdır
•Kuluçkalık yumurtalar tam olarak dezenfekte edilmeli ve
sanitasyon standartlarına göre kuluçkaya konulmalıdır.
•Kümesler tamamıyla önerilen şekilde temizlenmeli ve
dezenfekte edilmelidir.
•Rodent ve insekt kontrolleri düzenli olarak
yapılmalıdır.•Biyogüvenlik tam olarak uygulanmalı ve kümesler arasında ve
dışarıdan Salmonellaların girişi engellenmelidir. Damızlık hayvanlara sadece
peletlenmiş ve hayvansal protein kaynağı içermeyen yemler verilmelidir. •Salmonella
infeksiyonlarıyla mücadelede sağaltıma ek olarak yarışla dışlama (competitive
exclution, CE) kültürleri veya aşı uygulanabilir. 49
•Competitive exclusion (CE, Yarışmacı dışlama): •Kuluçkadan
yeni çıkmış civcivler PT infeksiyonuna oldukça duyarlıdır, fakat çok çabuk bir
şekilde dirençli hale gelirler. Salmonellaya duyarlılığında bu yaşa bağlı
azalma, çevreden koruyucu intestinal floranın kazanılması ve bağırsaklara
yerleşmesidir. Diğer bağırsak bakterilerinin salmonellalar üzerine inhibitör
etkisinin ortaya konulması ile bu temele dayanan ve "yarışmacı
dışlama" olarak isimlendirilen tedaviler geliştirilmiştir. CE uygulamaları
salmonellaların bağırsak kolonizasyonunun azaltılması amacıyla kanatlılara,
tanımlanmışveya tanımlanmamış bakteriyel kültürlerin verilmesi işlemini
kapsamaktadır.•Salmonella tedavisinden sonra CE preparatlarının kullanımıtavuklarda
tam olarak intestinal floranın oluşturulmasınedeniyle, Salmonellaların
bağırsaklara yeniden kolonizasyonunu etkin bir şekilde azaltmaktadır. •Bazı
durumlarda, CE kültürleri ile tedavi Salmonella infeksiyonundan kurtulmak için
de kullanılmaktadır.50
• Aşılama:•PT infeksiyonuna duyarlı kanatlılarda hem inaktif, hem
de canlı aşılar kullanılmıştır. •Canlı Salmonella aşıları daha iyi bir koruma
sağlamasıve konakçı immun sisteminde daha uzun süreli kalıcıolması nedeniyle
ölü aşılara göre daha fazla etkindir. • İnaktif aşılar özellikle hücresel tipte
immun yanıt oluşturmada zayıf kalmaktadır. •Canlı ve inaktif aşılar
Salmonellalara karşı koruma sağlasalar da tam bir korunmadan söz etmek mümkün
değildir.Bu nedenle de mutlaka Salmonellaların kümeslere girişlerinin önlenmesi
gereklidir ve aşılar sadece CE'de olduğu gibi Salmonella
infeksiyonlarınıazaltmada kullanılabilir.51
•Son yıllarda kanatlılarda ölü aşılar (bakterin) özellikle
de S.enteritidis ile ilgili olarak yeniden güncellik kazanmıştır.
•Salmonella dış membran proteinlerinden hazırlanan subunit
aşılar, hindilerde S.enteritidis ve S.heidelberg infeksiyonlarına karşı etkin
bulunmuştur.52
•Canlı atenüe aşıların immun sistemi yeterince uyarmak için
dokularda kalıcı olmaya gereksinimi vardır. Fakat avirulent olmalıve sonuçta
aşılanan hayvanlardan elimine edilebilmelidir.
•Atenüe PT salmonella aşılarının tavuklarda koruyuculukları
test edilmiştir. S.enteritidis'in aroA-mutantının oral veya kasiçi olarak
uygulanması, S.enteritidis'in deneysel infeksiyonu sonrasında dışkı ile
salmonella çıkarımının azaldığı, içorganlarda invazyonun engellendiği ve
horizontal bulaşmanın düştüğüsaptanmıştır. Bu korumanın aşı ile, aşı suşunun
inokule edilmesinden 23 hafta sonraya kadar devam ettiği bildirilmiştir. Bu
mutant suşla yapılan oral aşılamalarda, S.typhimurium'a karşı çapraz korunma
sağlanamamıştır.
• S.typhimurium'un bağırsak kolonizasyonuna ve iç organlara
invazyonuna karşı güçlü bir koruma sağlamış ve ayrıca diğer erogruplardaki
salmonella infeksiyonlarına karşı farklı seviyelerde koruma sağladığı
bildirilmiştir.53
ARİZONA
İNFEKSİYONLARI(Arizonosis, Aviàre arizonosis, Arizonoses)
•Arizona hastalığı S.arizonae'nın neden olduğu ve daha çok
hindi palazlarında görülen akut septisemik bir hastalıktır.54
• Etiyoloji
•Hastalık etkeni olan S.arizonae, Salmonella enterica subsp.
arizonae (IIIa) ve diarizonae(IIIb) grupları içinde yeralan 300'den fazla
serotipi olan bir türdür.
•Antijenik yapısı yönünden "O" somatik ve
"H" flagella antijenleri vardır. Salmonella'ların serolojik olarak
formüle edilmesindeki genel kurallar arizona grubu için de geçerlidir.
Şimdiye kadar 34 somatik, 43 flagella antijeni
gösterilmiştir.•Isıya ve bilinen dezenfektanlara oldukça duyarlıdır. •Ancak
kontamine suda 5 ay, kontamine yemde 7 ay canlı kalabilir.55
• Epizootiyoloji
• S.arizonae çeşitli kanatlı, memeli ve sürüngen türlerinde
doğal olarak bulunabilir. Ancak kanatlılar arasında hindiler çok duyarlıdır.
•Hastalık kaynağını vahşi kuşlar, sürüngenler, rat ve
farelerdeki etken oluşturur.Bulaşmada diğer Salmonella'larda olduğu gibi
transovarien bulaşma (vertikal) ve fekalbulaşma söz konusudur. Etken fekal
bulaşmayla yumurta kabuğundan penetre olabilmektedir. Ayrıca dışkı ile
kontamine olmuş yem ve sularla da bulaşma şekilllenmektedir.56
• Semptomlar:Semptomlar
çok spesifik olmamasına rağmen özellikle civciv ve yarkalarda –halsizlik,
–ishal, –paraliz –kloaka çevresinde–Körlük–beynin infekte olmasına bağlı konvülsiyonlar.
•Nekropsi bulguları da çok tipik değildir.57
• Teşhis
• 1-Klinik ve nekropsi bulguları: Hindilerde yüksek
mortalite ve sinirsel belirtiler Arizonis yönünden şüphe uyandırır. Ancak
paratifo infeksiyonları, Newcastle, Aspergillozis, vit. E eksikliğide gözardı
edilmeden laboratuvara marazi madde gönderilmelidir.
• 2-Laboratuvar muayeneleri
• a) Bakteriyoskopi: Hasta veya ölen hayvanların
içorganlarından yapılan preparatlar Gram boyama yöntemiyle boyanarak
incelenirler.
• b) Kültür: Bu amaçla yine hasta veya ölen hayvanların
karaciğer, kalp, dalaklarından ekimler yapılıp S.arizona yönünden
değerlendirilir.
• c) Serolojik testler: Arizonosisde serolojik testlerden
kültürlerde üreyen etkenlerin identifikasyonu amacıyla yararlanılmaktadır.
Polivalan S.arizonae antiserumları kullanılarak ilk aşamada üreyen etkenlerin
diğer salmonella'lardan ayırt edilmesi sağlanır.58
• Sağaltım
•Kanatlı arizonosisinin sağaltımında furazolidon grubu
ilaçlarla, gentamisin ve spektinomisin'denyararlanılmaktadır. Ayrıca kuluçka
yumurtalarına da antibiyotik sağaltımı (daldırma veya enjeksiyon yolu ile)
önerilmektedir.
• Koruma ve Kontrol
•Vertikal yolla bulaşma önemli olduğu için, öncelikle
damızlıkların S.arizonae'dan ari olması gerekir. •kolay temizlenen ve
dezenfekte edilen binalarda yetiştirmenin yapılması•kaliteli yem
hammaddelerinin kullanılması, •kuluçkanın ve damızlıkların düzenli olarak
mikrobiyolojik yönden kontrol edilmesi gerekir.•Aşılama çalışmalarına ait
araştırmalar devam etmektedir. Ancak bir aşılama programı henüz
oluşturulamamıştır.
Kaynak belirtebilir misiniz sakincasi yoksa
YanıtlaSilödev yapıyoruz da sakıncası yoksa kaynak belirtebilir misiniz
YanıtlaSilödev yapıyoruz da bunun için kaynak belirtmemiz gerekiyor bu konuda yardımcı olur musunuz acaba
YanıtlaSil