*PNÖMONİ Akciğerlerin yangısıdır.Çoğunlukla
bronşlarda yangıya katılır.Hastalık sıklıkla plevraya yayılabilir.Pnömoni
kliniklerde respiratorik hastalık kompleksi, shipping fever, enzootik pnömoni,
progressif pnömoni ve atipik pnömoni olarak isimlendirilen solunum sistemi
hastalıklarında belirlenir ETİYOLOJİ Parainfluenza 3, İnfectious
bovne rhinotrachaitis virüs ve Respiratory syncitial virüs tek başlarına
sadece hafif derecede veya subklinik pnömoniye yol açar.Bu etkenler mukosiliyer
transport sistemini inhibe ederek ve alveolar makrofajların fonksiyonlarını
deprese ederek akciğerlerde Pasteurella haemolytica ve P.multocida gibi
bakterilerin sekunder enfeksiyonuna fırsat sağlar. EPİDEMİYOLOJİ Sığırlarda, shipping fever bir yaş civarındaki tek
yönlü beslenenlerde Pasteurella heamolytica ve P. multocida tarafından
oluşturulur.Buzağıların enzootik pnömonisinde Parainfluenza 3, Adenovirüs,
Rhinovirüs, Bovine respiratoric syncitial virüs, Reovirüs, İnfectious bovine
rhinotracheitis virüs, Chlamydia spp., Mycoplasma spp., Pasteurella spp.,
Actinomyses pyogenes ve Streptocossus spp., etkilidir. PATOGENEZ Sığır akciğerleri fizyolojik ve anatomik özellikleri ile
pnömi oluşumuna yatkındır.Sığır akciğerlerinde gaz değişimi kapasitesi düşük
olduğundan bronş ve alveollerdeki oksijen miktarı azdır.Oksijen düzeyinin düşük
olması mukosiliyer ve alveolar makrofaj aktivitesinin azalmasına neden
olur..Ayrıca akciğerler çok kompartımanlı olduğundan daralmalar daha kolay
meydana gelir.Sığır akciğerlerde makrofaj sayısı diğer türlere göre daha az ve
mukusta lizozim biyoaktivitesi düşük olduğundan enfeksiyonlara daha
duyarlıdır.. Pnömoni akciğerlerde meydana gelen patolojik değişikliğe göre
bronkopnömoni, fibrinli pnömoni ve intersiyisyel pnömoni olmak üzere üç tipte
gelişir.Bronkopnömonide bronş ve bronşiyoller yangılar ve yangı anterior
akciğer lobunun paranşimine yayılır.Enzootik pnömoni bu tip pnömonidir.Fibrinli
pnömoni akciğerlerin anterior ventral lobunda gelişen lobar pnömoni olup hava
yollarında, loblar arasında ve plevra üzerinde fibrin ve eksudat birikimi ile
karakterizedir.Pastörellozis veya shipping feverda bu tip pnömoni
görülür.İntersitisyel pnömoni akciğerlerde üniforma olarak ortaya çıkar.Alveol
duvarları genişlemiştir, hücrelerinde hipertrofi ve yıkımlanma vardır SEMPTOMLAR Hastalığın akut döneminde
hızlı ve yüzlek solunum ilk ve erken semptomdur.Dispne hastaların çoğunda
inspiratorik bazen ekspiratorik karakterdedir.Ağzı açık solunum, başın ileri
uzatılması, burun deliklerinin genişletilmesi ve dirseklerin vücuttan uzak
tutulması. iki taraflı mukoprulent burun akıntısı, yaş, produktif ve ağrılı
öksürük belirlenir.Kronik dönemde burun akıntısı görülmeyebilir ve kuru öksürük
vardır. Vücut sıcaklığı akut pnömonide 40-41 dereceye yükselir. TEDAVİ ampicillin trihydrate,
oxytedracycline hydrochloride, tetracycline hydrochloride,
dihydrostreptomycin sulfate, erythromycin, amoxicillin trihydrate,
ceftiofur sodium, tylosin,
florfenikol ve tilmicosindir Mycplasma spp. ye karşı tetracycline
hydrocloride, tylosin, erythromycin ve tilmicocin (son üçü makrolid)gibi
antibiyotikler tercih edilmelidir Solunum uyarıcısı olarak içinde %5-10 CO2
bulunan oksijen, picrotoksin, nikhetamit, amfetamin meleat, leptazol ve cafein
kullanılabilir. Ekspektoranlar potasyum iyodür, öksürük yumuşaksa ve bronşiyal
eksudat çoksa biyosolven gibi stimülan ekspekteronlar tercih edilmelidir
*BRONKOPNÖMONİ Bronkopnömonide mikroorganizmalar akciğerlere trakea ve
bronşlar yolu ile ulaşır. Klinik olarak depresyon, ateş, mukoz membranlarda
hiperemi, skleral damarlarda dolgunluk, akciğerlerin antero ventral
kısımlarında anormal akciğer sesleri ve lezyonlar belirlenir.
*METASTATİK PNÖMONİ(karaciğer apseleri, postkaval trobus)
trombusların akciğerlerde neden olduğu septik embolilerdir Vena Cava Trombozis’ine Bağlı Metastatik PnömoniAkciğerlerde oluşan multifokal apseler ve
pulmoner arterlerin septik tromboembolizmi ile karakterize bir hastalıktır.
Rumenitisle ilişkisinden dolayı besiye alınan sığırlarda sık görülür. ETİYOLOJİAkciğerlerdeki septik
emboliler çoğunlukla kaudal vena cavanın bazen de kranial vena cavanın septik
tromboembolisinden kaynaklanır. Lezyonlardan Fusobacterium nekrophorum,
Actinomyces pyogenes, Staphylococcus spp. ve E. coli izole edilmektedir PATOGENEZ Vena cava trombizimleri,
jugular phlebitis, mastitis, metritis, foot rot veya sıklıkla rumenitise bağlı
karaciğer apselerinden kaynaklanır. . Büyük arterler tıkandığında akut kriz ve
ölüm, küçük arterler tıkandığında pulmoner arteriyel hipertansiyon gelişir
Anevrizma yırtılmalarında bronşlara kan akar ve hemoptizis veya akciğerin
intersitisyel dokusunda birikerek hematom oluşur. Hastalarda anemi gelişir. SEMPTOMLAR respiratorik
bozukluklar, ağırlık kaybı, nadiren de torasik ağrı belirlenir epistaksis,
hemoptizisvücut sıcaklığında artış, derin palpasyonda sternum ve intercostal
bölgede ağrı, hepatomegali, subkutan amfizem, burundan köpüklü akıntı, melena,
Rumen hareketinde azalma, depresyon, kuru dışkı çıkarma, ve süt üretiminde
düşüş belirlenebilir. intrapulmoner kanama veya hemoptizis şekillenir ve ölüm oluşur.
NEKROPSİ Ciddi hemoptizisi olan
hastaların tamamında posterior vena cavanın karaciğer ve sağ atrium arasındaki
bölgesinde trombus belirlenir. Hastalarda karaciğer apsesi, karaciğerde lezyon
ve hepatomegali vardır. TEDAVİ Değerli hayvanlara antibiyotikler ve
destekleyici sağaltım yapılır.Penisilin 22000 i.ü./kg, i.m., s.c. günde iki kez
uygulanır.
* İNTERSİTİSYEL PNÖMONİ toksin ve allergen
maddelerin inhalsyonu gibi noninfeksiyoz nedenler sonucu ortaya çıkar intersitisyel pnömoninin
görüldüğü dört hastalık grubu bulunmaktadır. Bunlar; akut respiratorik distres
sendromu, hipersensitivite pnömonisi, kronik intesitisyel pnömoni, kronik
intersitisyel pnömoni ve paraziter bronkopnömonidir. *AKUT RESPİRATORY
DİSTRESS SENNDROMU Klinik
olarak ani başlayan dispne ile akciğerlerde konjesyon ve ödem, hiyalin membran
oluşumu, alveoler epiteliyal hiperplaziye ve intersitisyel amfizemin
meydana geldiği hastalık tablosudur. Mera sığırlarının akut akciğer ödemi ve
amfizemi tatlı patates zehirlenmesi, çeşitli toksik gazların ve duman
solunması durumlarında ortaya çıkar ETİYOLOJİ bol yeşilli çayırlara
ani olarak nakledilmesi sonucu taze ve sulu otlaklardaki L-triptofanın
pnömotoksik etkili 3- metil indol (3MI) maddesine dönüşmesi ile oluşur. EPİDEMİYOLOJİ
otların çeşidinden çok uzun taze sulu otların bulunması
önemlidir PATOGENEZ çayırlardaki
L-triftofan Rumen mikroorganizmaları tarafından indol asetik asit ve 3MI’e
çevrilir. Bu madde süratle rumenden kana geçerek akciğerlerde siliumsuz bronşiyoler
epitel hücreleri ve tip I pnömositlerde glutasyon ile konjuge edilir ve
detoksifiye olur TEDAVİ:
1-kortkosteroidler 2-furosemid 3- nsiids’ 4- antihistaminik 5-atropin 6-
adrenalin)
*PARAZİTER
BRONKOPNÖMONİ Sığırlarda iki tür Dictiyocaulus
viviparus ve Ascaris suum larvaları), koyun ve keçilerdeüç tür
(Dictiyocaulus filaria, Protostrongylus rufesence ve Muellerius
capillaris) parazit alveoler ve intersitisyel pnömoni ile karakterize solunum sistemi hastalığına yol açar. Dictiyocaulus
viviparus ‘un neden olduğu bronkopnömonide hastalık 12 aylıktan
küçüklerde ve parazitle ilk defa karşılaşan erişkinlerde primer
enfeksiyon olarak ortaya çıkarDictiyocaulus viviparus’un hayat siklusu
direktir. Erişkinler trakea ve bronşlarda yaşar. Yumurtalar öksürükle farenkse
gelir, yutulur ve dışkı ile dışarı atılır. Larvalar dışkıda 5 gün veya daha
uzun sürede enfektif hale gelir ve otlara göç eder. Larva hayvanlar tarafından
otla birlikte alındığında barsaklara ulaşır, barsak duvarını deler ve
mezenterik lenf yumrularına ulaşır. Burada 4. dönem larva haline gelip lenf
veya kan yoluyla akciğerlere ulaşır. Parazit akciğerlerin kaudal lobunun ventral kısımlarındaki pulmoner kapilar damarlarda
yerleşir. Larvalar ağızdan alındıktan yaklaşık 7 gün sonra alveollere ulaşır.
Günler sonra 5. dönem larva haline gelir. Erişkin parazit larvanın ağızdan
alınmasından 21-28 gün sonra meydana gelir SEMPTOMLAR Oskültasyonda
sert veziküler sesler, sürtünme ve ıslık sesi duyulur. Şiddetli derecede hasta
olanlar ağzı açık solunum yaparlar. Solunum yaparken baş ve boyun ileri
uzatılır ve dil dışarıya çıkarılır. Süt veriminde ani düşme, şiddetli ve sık
öksürük, belirgin taşipne ve depresyon ortaya çıkar. Oskültasyonda sadece sert veziküler sesler duyulur. TEDAVİ Levamisol
fosfat 8 mg/kg Fenbendazole 5 mg/kg albendazole 10 mg/kg KORUNMA Hayvanlara meraya
çıkarıldıktan sonra 3. , 8. , 13. haftalarda ivermectin kullanılması
enfeksiyonun kontrolunda etkili bulunmuşturKoyun ve keçilerin akciğerlerde
enfeksiyona neden olan önemli nematodlar Dictiyocaulus filaria,,
Prostostrongylus rufescens ve muellerius capillaris’dir. Hastalık nemli ve ılık
bölgelerde veya suni sulama yapılan sıcak bölgelerde etkili olur *BOVİNE HERPESVİRUS
TİP 1 ENFEKSİYONU ETİYOLOJİ Eken
alfa herpesvirustur. Etkenin solunum sistemini etkileyen ve sinir sitemini
etkileyen tipi olmak üzere 3 serotipi bulunmaktadır. BHV1 serotipi rhinitis,
trakeitis ve ateş, konjuktivitis, süt veriminde düşme, abort, genital sitemde
lezyon ve genç sığırlarda ensefalitise neden olur ve infectious bovine
rhinotracheitis (IBR) olarak isimlendirilir. SEMPTOMLAR Hastalarda
konjuktivitis, solunum sistemi enfeksiyonları, genital sistem enfeksiyonları,
abort, M.S.S. enfeksiyonları ve buzağılarda generalize hastalık bulguları
görülür. Başlıca semptomlar; ani başlayan ateş (40-41.5 derce) konjuktivitis,
rinitis, hipersalivasyon, anoreksi, süt veriminde önemli azalma, hafif
hiperekzitebilite, solunum sayısında artış, dispne, öksürük ve serözden
mukopurulente kadar değişen burun akıntısıdır. Genital hastalıklar
koital ekzantem olarak isimlendirilir. Koitustan 2-3 gün sonra ateş,
depresyon, anoreksi ve ağrılı mikturasyon vardır. Bazı hastalarda vulva ödemli
ve hiperemiktir. Herpetik püstüller, nekrotik plak ve ülserler belirlenir.
Mukopurulent eksudat gözlenir. Hastalık belirtileri iki haftada ortadan kalkar. Neonatal buzağılarda
nadirde olsa solunum sistemi ve sistemik bulgular şeklinde ortaya çıkar. Hasta
buzağılarda iştahsızlık, inkoordinasyon, koşma, kendi etrafında dönme
hareketlerinden sonra depresyon, yere yatma, koma ve ölüm gelişir TEDAVİ
VE KORUNMA Korumada atenüye
edilmiş modifiye aşıların kullanımı önerilmektedir
*TÜBERKÜLOZ Tüberkülozis
mycobacterium türü asit fast organizmaların neden olduğu bir kronik
enfeksiyondur.Hastalık tüberkül denilen nodüllerin oluşmasıyla karakterizedir ETİYOLOJİ
Tüberkülozis sığır ve keçilerde sıklıkla Mycobacterim bovis tarafından oluşturur.Koyunlar kısmen dirençlidir.M.avium ve M.tuberculosis klinik belirtiye nadiren yol açarlar.Etken sporlu
olmamasına karşın ısıya, kuraklığa ve dezenfektanlara orta derecede dirençlidir EPİDEMİYOLOJİ
Hastalık dünyanın her yerinde görülmektedir.Sığırlarda ortaya
çıkması insan sağlığı açısından olduğu kadar verim kaybına yol açması
bakımından da önemlidir.Testlere pozitif cevap veren hastaları % 90’ında
tüberküloz lezyonu respiratorik nodüllerde bulunur Enfekte hayvanlar enfeksiyon kaynağıdır.Etken expirasyon
havası, balgamla karışık salya, dışkı, idrar vajina ve uterus akıntısı, semen
ve drene olan lenf yumrusu akıntısıyla dışarı atılır Lezyon bağırsak
duvarında, mezenterik lenf yumrularında, karaciğer ve dalakta görülür,
akciğerler sekunder olarak enfekte olur PATOGENEZ Hastalık vücutta
primer kompleksin oluşumu ve primer kompleks sonrası yayılım olmak üzere iki
devrede yayılır.Akciğerlerde küçük nekrotik granülom olşur.Bu oluşum bağırsakta daha
seyrektir.Organizma bu odaktan lokal lenf yumrularına (bronşiyal, mediastinal,
farengeyal ve mezenterik) girer.Burada nekroza yo açar. Etrafları mononüklear
hücrelerle sarılı granülomlarla çevrilir.Buna primer komplex denir.Buradan
diğer organlara yayılır ve diffuz milier tüberkülozis meydana gelir.Lezyonlar sınırlı
nodüller şeklindedir. Karaciğer etkenin en sık yayıldığı organdır.Etkenin
dokulara endojen veya ekzojen olarak tekrar oluşması sonucu lenf yumrularında
lezyonun bulunmayabileceği kronik organ tüberkülozisi gelişir. SEMPTOMLAR
hastalık ilerleyici karakterdedir ve toksemi nedeniyle
hastalarda halsizlik zayıflama görülür, ölüm kaçınılmazdadır.Hastalarda kronik
ağırlık kaybı, değişken iştah, vücut sıcaklığında zaman zaman yükselme
tüberkülozisden şüphelenilmesinde yol açar Öksürük sabahları ve
soğuk havalarda ortaya çıkar ve farenksin palposyonu veya ekserzisle kolayca
ortaya çıkarılabilir.Hastalığın son döneminde dispne ve taşipne
belirlenir.oskültasyonda sert veziküler sesler, sürtünme sesi ve granülomun
şekillendiği bölgede afoni dikkati çeker. Tüberkülozisde
pleurada lezyon meydana gelse de plöritissemptomu ve effüzyon ortaya çıkmaz.
Mediastinal lenf yumrularında büyüme rumende şişiliğe neden olur. Baraklarda
oluşan ülser nedeniyle ishal meydana gelir. Mezenteriyal lenf yumrularında
büyüme barsaklarda pasaj bozukluğuna ve obstrüksiyona yol açar. Koyun ve keçilerde en
sık olarak bronkopnömoni görülür. Keçilerde barsak ülseri, ishal ve lenf
yumrularında büyümeye rastlanır. TANItüberkülin
purifiye protein derivesi 0.1 ml olarak kuyruk kaidesine veya vulvanın
mukokutanöz bölgesine deri içi enjekte edilir.Test sonucu 72+6 veya 72-6 saat
sonra negatif, şüpheli veya reaktif olarak değerlendirilir5 mm ve daha fazla
ise sonuç pozitiftir. sonra 6 ay kadar süren
hiposensitizasyon oluşur.Bu nedenle testin tekrarları ya ilk uygulamadan
en geç 10 gün önce yapılmış olmalı veya 60 gün sonra yapılmalıdır.İneklerde
doğumdan hemen sonra ve 4-6 hafta sonrasına kadar süren hiposensitizasyon
görülür Test
için PPD (prufiye protein derivaties) mammalian ve PPD avian tüberkülinler
doğumdan 15 gün öncesine ve buzağı 15 günlük olduktan sonra ve daha
büyüklerden 0.1 ml deri içi kullanılırTest sonucu 72 saat sonra okunur. Bunun
için deride lokal reaksiyon (ağrı, duyarlılık, sıcaklık ve şişlik) araştırılır
ve deri kalınlığı ölçülür. Deride 3 mm’ye kadar olan kalınlaşma menfi, 3-4
mm’ye kadar olan kalınlaşma şüpheli, 4mm ve daha fazla kalınlaşma ise müspet
olarak değerlendirilirUygulamadan 72 saat sonra serolojik veya PPD johnin
uygulamalarından biri dahi müspetse hayvan paratüberkülozludur denir. Bu
testler şüpheli çıkarsa hayvanlar iki ay daha izole edilip aynı testler
tekrarlanır. Sonuçlar müspet veya şüpheli ise hayvan para tüberküloz müspet TEDAVİ VE KORUMA Sürüler her 3 yılda
bir testlerle kontrol edilir. Reaktif bulunan hayvanlar sürüden ayırılır ve
kesime gönderilir veya itlaf edilir. Reaktif hayvanların çıktığı sürüler
izlemeye alınır ve 60 gün arayla testte şüpheli bulunanlara tekara test
uygulanır veya test gönderilir. Peş peşe iki test uygulanıp negatif sonuç
alınan 24 aylığın üzerindeki sığırlar ve 12 aylığın üzerindeki keçilerin
bulunduğu sürüler enfeksiyonun bulunmadığı sürü özelliğini kazanır. Bu
bölgede 5 yıl tüberkülozis bulgusuna rastlanmazsa bölgede tüberkülozis yoktur
denir.
---SİNDİRİM
SİSTEMİ---
*Stomatitis: Ağız
mukozası yangısıdır,enfeksiyöz ve zehirlenmelerin önemli semptomu. Etio:
şap,coriza,mantar,actinobasillus,mikotik faktörler,fusobacterium
necroforum,ektima,MD,sığır vebası,at çiçeği 1)kataral stomatit: coriza 2)eroziv:
epitel sıyrılması,şap,bvd-md,sığır vebası,kurşun zehirlenmesi 3)psödomembranlı: buzağı/kuzu
fusobacterium enf. 4)ülserli:sığır
viral stomatitis ülserosa,actinobasillus 5)gangrenli:
actinobasillus
*Dil Felci: 1)Primer: n.hypoglossus
yangı-dejenerasyonu 2)sekonder:kuduz,botilusmus,yalancı
kuduz,bulaşıcı pnömoni ile görülür.
*Pityalismus:
salivasyon artışıdır. Normal salgıların yutulamamasına ise psödepityalismus
denir. Etiyo: Kuduz,yalancı
kuduz,botilusmus,tetanoz,ağız boşl. Yab. Cisimleri, civa-kurşun-arsenik zeh,
mikotoksinler *Apityalismus:
Tükrük salgısının azalması veya tamamen durmasıdır. Etiyo: atropin uyg.,ateşli hastalık, korku, dehidrasyon, salya
taşları.
*FARİNGİTİS: yutak
yangısıdır. Etiyo:
travmatik,mekanik,termik nedenler,paraziter. Çoğu üst sol.yolu
enfeksionlarında, yalancı kuduz,pastörella,coriza,sığır vebası,bvd-md. Kronik
faringitis ise actinobasillozis ve tüberkülozda şekillenir. Ayırıcı tanı: parotitis(tek taraflı
tıkanma,burun akıntısı yok),ösofagus tıkanması(sondalama), yutak felci(ağrı
yok). Tedavi:
1.antibiotik(sulfonamid) 2.pomad ödem giderici (gliserin-iode)
3.otohematerapi,4.adrenalin,5.glikokortikoid. *Yutak Felci: kas ve sinirlerin felci. Etiyo: sinirin apse-tümörle basınca uğraması,toksik yemler
nedendir. Sekonder olarak,kuduz,botilusmus,yalancı
kuduz,tümör,apse,hipokalsemi,kurşun zeh.,ketozisin sinirsel formu.
*Özofagus Yangısı: Etiyo: yakıcı kimyasak,termik,travmatik
etkiler sonucu oluşur.
*Özofagus Tıkanması:
boynun sol trf. En önemli semptom;tuctusun kaybolması ve sekonder timpanidir. Ayırıcı Tanı:salivasyon ile seyreden
hastalıklar(rumen timpanisi yok), kuduz,yalancı kuduz,kurşun zeh.(timpani
olmaması,sinirsel semptomlar),özgofagus yangısı(sonda kullanmak) *Sindirim
Bozukları Şekillenme durumları: dengesiz-yetersiz rasyon,ruminasyon
olmaması,abomasum ve barsak geçişinin engellenmesi,ön mide ısısının
değişmesi,anaerob ortamın bozulması,asit-baz dengesizliği,mikrobiyal flora
bozulması,Azotun değerlendirilememesi,rumen sıvısının ozmotaik basıncının
değişmesi,rumen mukoza değişiklikleri. *Gastrik
Kusma Nedenleri: Yabancı cisim,bozuk gıda,akut pankreatitis,barsak
vaziyet değş,özofagus yab.cis.,n.vagus uyarımı,yalancı kuduz,leptospirozis. *Rumen Asidozu: Kolay
sindirilir,KH ca zengin yemlerin,aniden-aşırı alınması sonucu,rumen içeriğinin
pH’sının düşmesi ile karakterize hastalık. Patogenez:Kolay
fermente edilen gıda alımı-uçucu yağ asit sentezi artışı-laktik asit sentezi
artışı-laktat değerlendirmesinin bozulması-bakteriyel endotoksin artışı-RUMEN
ASİDOZU Semptomlar: 1)Hafif Form:iştahsızlık,ön mide
disfonksiyonu,Rumen hareketleri ve gevişte azalma,süt verimi azalır,hafif ishal
vardır. 2)Orta Derece: aniden
yemden-sudan kesilme,süt verimi azalır veya durur,boş
çiğneme,titreme,sancı,apati,uyuşukluk,çevreye ilgisizlik,devamlı yatma isteği
vardır,rumen hareketleri durur. 3)Şiddetli
Form: süt verimi durur,şiddetli ishal,SSS
bozuklukları,dehidrasyon,yatalak-koma hali,ileri derece dolaşım yetmezliği,nabız
çok zayıf,tedavi edilmezse 12-24 s ölüm. Ayırıcı
Tanı: Sekum torsiyonu,Kc koması ,Ruminitis,Hofflnd,Barsak involüsyonu. Tanı: pH(<6),renk(kirli
beyaz),koku(asidik),kıvam(çok sulu),infusorya (yok olmuş). Tedavi: 1.Laktik asit met.düzenle( 100-150g bira mayası,500g ekmek
mayası,5-10gr oksitetrasiklin,5-10 milyon ü penicilin) 2.Rumen içerik
Nötrlenmesi(rumen içeriği takviyesi),3.Sıvı elektrolit,asit-baz dengesi 4.Ön
mide,barsak hareketlerinin düzenlenmesi,5.Kalp-dolaşım desteği,6.KC korunması. *Rumen Timpanisi: Fermentasyon
gazlarının,fazla miktarda oluşması,herhangi bir nedenle atılamaması ve rumenle
reticulumda aşırı gaz birikimidir. 1)Primer
Timpani: Meraya giden,fermentasyona elverişli yem yinen,birkaç hayvanda
aniden.Köpüklü gaz oluşumu,Sondalama ile gaz çıkışı çok az veya yok.Tüm rumen
sahasında timpanik ses vardır. 2)Sekonder
Timpani: Ahırda,normal beslenen bireysel vakalarda. Kitle halinde gaz
toplanması. Sonda ile gaz rahat çıkar. Rumenin üst 1/3 ünde timpanik ses
vardır. Tedavi: 1.Gaz uzaklaştır(sekonderde
sondalama,acil durumda trokar) 2.Gazın bağlanması(karbomedisinalis,Ca,1-3lt
kireç suyu)3.Gaz oluşum engellenmesi(antifermentatifler)4.Ön mide
fonk.düzenlenmesi,mide içeriği yüzey geriliminin yükseltilmesi.
*Omasum konstipasyonu: Omasum içeriğinin kuruması, organın genişleyip konsaksiyon
kaybetmesi ve ağrı ile karakterize. Kışın ahırda beslemede özellikle çıkar.
Etiyoloji:Primer nedenler: rasyonla ilgili, yetersiz su verilmesi, ani
rasyon değişiklikleri, toksik yem, albumin, vitamin izelemen eksikilği
Skonder nedenler: ön mide hareketsizliğine nnden olan hastalıklar,
hemoglobinüri, hipokalsemik doğum felci, ketozis, cgb, veba, botulismus, rpt,
hoflund
Tedavi: sık sık fazla miktarda su verilir. tuzlu-yağlı sürgüt, yumuşak
rasyon,, ekmek ve bira mayası. ön mideleri uyarmak için prostigmin, Ca, b1 vit,
glikokortikoid, hareket ve masaj
*RPT: Yabancı cisimleri retikuluma batması sonucu peritonun yangılnması
Semptom: Ağrı, istah azalması, durgunluk, süt verim azalması, ateş, ağrı
testleri pozitif,dirsek eklemleri ssışta, lökosit artmış, ürinasyon ve
defekasyon sınırlı
Komplikasyonlar: kalp frekansı yüksek, kalp sesleri kuveevetli, skleral damarlar
belirgin, yab cis KC ye ulaşırsa ikterus, myokarditis endokarditis olabilir,
vena jugularis dolgun, gerdan ödemlidir
*Abomasum deplasmanı: normalde karın boşl tabanında bulunan abomasumun gaz ve sıvı ile
dolarak genişlemiş şekilde sol-yukarı veya sağ-yukarı yer değiştirmesidir
Sol(LDA)-->rumen ile karın duvarı arasına girer
sağ(RDA)--> barsak ile karın duvarı arası
Etio: abomasumun hipotoni veya atonisi ve üretilen gaz-sıvı miktarı
etkilidir. cinsiyet ırk, yaş, anatomik fakt önemlidir. dişi kültür ırkı 4,6 yaş
en çok.Doğum, transport, yuvarlanma etkilidir. ileri gebelikte şekillenebilit.
konsantre yemin fazla olması, kuru dönemden laktasyona geçişte görülür.
Hareketsizlik, yüksek süt verimi, metrit, mastit, abort, retensio gibi
hastalıklarda görülür.
Semptomlar:
Sol:İştahsızlıkla başlar, süt v düşer, zayıflar. karın duvarı gergin.
sol tarafta genişleme dikkat çeker. sol açlık çukurluğu çökmüştür. rumen
hareketleri ve rumibnasyon azalmıştır
Kranialde duyulan rumen hareket sesi duyulmaz. Ping sesi var. 9-13
kosta arası tuber koksadan tuber olekraniy eçekilen çizginin ventralinde ping
sol tanı:ping sesi, rektal, liptak testi,ultrason, laparoskopi
liptak testi: abomasum punksiyonu. son interkostal aralıkların
birinde tespit edlen timpanik sahanın ventralinde 12 cmlik kanül yardımıyla
yapılır. pozitif ise asit kokusu alınır ve gelen sıvı ph 1.0 - 3.0
Sağ:İştahsızlıkla başlar, süt v düşer, zayıflar. genel durum bozulur.
yem yeme oratdan kalkar, geviş durur, ruktus kaybolmuş, ön mideler atonik ve
hafif timpani var. karın duvarı gergin. sancı var deri elastikiyeti kaybolmuş
gözle çukurda
Spesifik semptom: şağ abdominal kaburgadaki kabarıl,klık, asimetri
farkedilir
Sağ karın duvarı 11-13. kaburgalar arası yapılan oskültasyon
perküsyon muayenesinde tüber koksadan uzanan çizginin dorsalinde metalik ses
çınlama alınır.
sağ tanı:anamnez (doğum, besleme) punksiyon, röntgen inspeksiyon
laparotomi, rektal
Ayırıcı tanı: rumen dila,tasyonu ve pnömoperitonium (çift taraflı metalik
çınlama)
*Vagus İndigesyonu:
-ruktusun engellenmesi
kronik timpani
-omasuma geçişin engellenmesi
-pyloris stenozu
*Ön mide atonisi tedavi
yönt:
Ca, prostigmin, neostigmin, kortikosteroid,b1, dekstoz
*Sancı semptomu ile
seyredfenhast:
asfeksi, iç organ ruptur, otointoksikasyon, şok, septiemi, barsak
vaziyet değişiklikleri
*Alt primer mide
dilatasyon tedavisi
spazm çözücü(novalgin), sonda ile boşaltma, 25-50cc sirke asidi,
200-300g karbomedisinale, antihistaminik, Ca, glikokortikoid, 0,5-1 lt yağlı
sürgüt
--KARACİĞER---
*Karaciğer yetmezliğinin klinik semptomları:ikterus,
hepatikensefalopati, fotosensitizasyon, asites, diyare ve konstipasyon,
hemorajik diatez, abdominal ağrı.
İkterus:bilirubinin
plazma veya dokularda birikmesidir.hemoglobin parçalanması sonucu ortaya
çıkar.karaciğerin bilirubin sekresyon kapasitesi aştığında hiperbilirubinemi
şekillenir.ikterus oluşur.safra yolu obstruksiyonu şekillendiğinde de
oluşabilir. 7-8mg/dlye ulaştığında dokularda sarılık gözlenir.skleradan
belirlenebilir.ruminantlarda klinik ikterus bilirubinin çok miktarda açığa
çıktığı hemolitik anemi durumlarında (anaplazmozis bakır zeh) gözlenir.
fotosensitizasyon:
güneş ışınlarına karşı duyarlılık.pigmentsiz derinin yangı ve nekrozu ile
karakterizedir.fotosensitizasyon oluşturan maddelerinçoğu filoeritrin içerir.bu
madde yıkımlanan klorofilin ürünüdür.kc yetmezliğinde safra ile atılamaz ve
deride birikir.sığırda yüz sırt bölgesi ve memeler en duyarlı bölgelerdir.
*Sığır
kc apse sendromu:etio:
yüksek kons khlarla beslenme sonucu oluşan ruminitiste fusobacterium
necrophorum bakterilerinin yol açtığı rumen duvarındaki mikroapselerin açılarak
portal yolla kc e gitmesiyle oluşur.
sempt:1kronik
ağırlık kaybı 2 kronik diare ve asites 3akut respiratorik distres 4 hemoptisi 5
abdominal gerginlik
tedavi:
penicilin.hemoptici olanlar kesime gönderilir.
*Hepatik
lipidozis:(yağlı kc)
etio:
süt verimi yüksek ineklerde kuru dönemde aşırı beslenenlerde ve doğuma yakın
dönemde enerjice yetersiz beslme sonucu olur.
patoloji:
kc yağlanması 2 mekanizmaya bağlı gelişir.1 yağ mobilizasyonu sonucu serbest
yağ asitlerinin kc de birikmesi 2kc de sentezlenen trigliseritlerin yeterli
seviyede sekrete edilmemesi sonucu kc de birikmesi.
semptom:
genelde laktasyonun ilk 3 ayında görülür.iştahsızlık süt veriminde azalma
zayıflama olur.solunumda hafif aseton kokusu bulunur.ALT AST artar.insülin
kolesterol VLDL albumin azalır.lokosit sayısı da azalabilir.
tedavi:1
hipoglisemiyi ortadan kald için : %10luk glikoz solusyonu ıv
2kc
de yağ birikimi ve serbest yağ asidi mobilizasyonunu engellemek : 150 200 ü
çinko protamin insülin
3kc
de biriken yağların uzaklaştırılması için 20 40 gr metionin.
4kc
de enerji üretimi için: proplen glikol
proprionik asit gliserol
*Ketozis
subakut
ve kronik seyirli metabolizma hastlaığıdır.kan glikoz seviyesinin düşmesi, kc
glikoz ve glikojen rezervlerinin tükenmesi kc de yağ dejenerasyonu ve keton cisimciklerinin
artışı ile karakterizedir.yüksek verimli süt ineklerinde görülür.primer
seconder olm üzere 2 formu var.
primer:
yemde yeterli kh bulunmaması ve bağırsakttan iyi absorbe edilememesi.
seconder:
iştahsızlık sonucu
pato:
yetersiz enerji durumunda lipolizis serbest yağ asitlerinde artış kc de
trigliserit birikimi olur.yağlar hisrolize uğrar ve keton cisimcikleri
şekillenir.
sinirsel ketozis:
hipoglisemi ve keton cisimciklerinin rumen ve beyinde izopropil alkole
dönüşmesi sonucu oluşur.
sempt:
iştahsızlık süt veriminde azalma ilk bulgular.dışkı at boku gibidir.süt kıvamı
koyulaşır.solunumda aseton kokusu.ketozis için spesifik: hipoglisemi ketonemi
ketonüri ve aseton
kan
glikoz seviyesi 40 mg/dl altına düşer.keton miktarı ise 80-1300mg/dl kadardır. ,
tedavi:
%20 30 luk glikoz 2 3 lt iv verilir.80 120 ünite insulin.glikoneogenezisi
uyarmak için 150 200 ünit acth veya kortikosteroid verilir.kcde yağlanmayı
ortadan kaldırmak için niazin kullanılabilir.
Enfeksiyoz
nekrotik hepatit: etio : etken clostridyum novyi tip b.kc de nekrotik odaklarla
karakterize.fasciolozis sonucu etken vejetatif hale geçer.üreyip toksin
salgılayarak hastalığa yol açar.
semp:
mayıs ekim arası iyi besili koyunlarda ani ölümle kendini gösterir.40 42 c
beden ısısı.solunum yüzlek ve hızlı.çene altı ödemi şekillenir mortalite % 100
teşhis:
hızlı seyir ve ani ölüm.nekropsi bulguları önemli.antrax ve gazlı gangrenle
karışabilir.
tedavi koruma:
geniş spekt antibiotik ve fasciola mücadelesi.kırkım ve kastrasyondan 1 1,5 ay
önce 21 gün arayla subkutan 2 ml 2 kez.1 yıl sonra tek doz 1ml.
*Basiller ikterohemoglobinüri:
etken cl hemolyticum.mortalite%25.etken su ve bataklıkta bol bulunur.
semp:
ani başlayan iştahsızlık durgunluk yüksek ateş ile kendini gösterir.mukoza
ikterik.bazen ani ölüm.süt verimi azalır.ruminasyon ve defekasyon durur.ates
41c.ac de ödem.idrar şarap kırmızısı.şiddetli anemi.
tedavi:
ampisilin amoksisilin tetrasiklin eritromisin
*Fasciolozis:
etken f hepatica.arakonak lymnea truncatula
pato:
otlarla alınan metaserkerler gastrointestinal duvarı delerek karın boşluğuna
göç eder.buradan da kc in ventral lobuna yerleşir.kc de parankim dejenerasyonu
ve hemorajiye yol açar.olgun parazitler safra yollarını tıkar.fibrozise neden
olur.
akut fasciolozis:
travmatik bir hepatitistir.ölüm ani olabilir.karında kanlı sıvı toplanır.kc in
dıştan palpasyonu ağrılı olabilir.kc büyümüş hemorajik ve gevşek.fibrinli
peritonitis kc kesitinde genç parazitlere rastlanır.
subakut:
fazla miktarda metaserker alınmadığında şekillenir.kc koyu kahve rengi yüzeyi
pürüzlüdür.safra kanallarında genç parazitlere rastlanır.siroz ve ödem
başlangıcı vardır.
kronik fasc:
akuttan kurtulan hayvanlarda 6 8 hafta içinde anemi gelişir.ödem
belirgindir.nekropside belirgin bilier siroz vardır.kc fibrotik ve
serttir.safra kanalları kalınlaşmış fibröz yapı gösterir.
tedavi:
albendazole 10 15 mg/kg oral. fenbendazole 7,5mg/kg yeme katılır.
*Kist hidatik:
etken echinococcus granulosus.tüm iç organ ve kc de kistler oluşturan zoonoz
bir hastalık.tedavi yok
*Hematokrit Testinin Yüksek
Çıktığı Durumlar:
Polistemi(kan hücrelerinin fazlalığı), egzersiz, hemokonsantrasyon (dehidratasyon, yanık, aşırı kusma, intestinal obstrüksiyon ) ve yüksek rakımda yaşayan kişilerde
Hematokrit Testinin Düşük Çıktığı Durumlar:
Anemi ve yatar pozisyonda Hct değeri düşer. Ayrıca saat 17.00-07.00 arasında ve yemeklerden sonra da Hct düzeyinde %10’luk bir düşme olabilir.
Polistemi(kan hücrelerinin fazlalığı), egzersiz, hemokonsantrasyon (dehidratasyon, yanık, aşırı kusma, intestinal obstrüksiyon ) ve yüksek rakımda yaşayan kişilerde
Hematokrit Testinin Düşük Çıktığı Durumlar:
Anemi ve yatar pozisyonda Hct değeri düşer. Ayrıca saat 17.00-07.00 arasında ve yemeklerden sonra da Hct düzeyinde %10’luk bir düşme olabilir.
süper...
YanıtlaSilellerinize sağlık
YanıtlaSil