27 Nisan 2013 Cumartesi

ULTRASONOGRAFİ




Ultrason ile muayenenin günümüzde erken embryonal dönemin ve uterus-ovaryum fonksiyonlarının saptanmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Diagnostik ultrason ekrana resim aktaran bir özelliğe sahiptir. Bu aletle yüksek frekanslı 2-10 Mhz gücündeki ses dalgaları kullanılmaktadır.
En basit görüntüyü veren yalnızca bir ultrases dalgasının kullanıldığı (Amplitüd-Modulasyon; AResmi)
A-Mode ultrasonografiler, günümüzde organ sınırlarının saptanmasında çok ender olarak
kullanılmaktadırlar.
B-Mode'lar (B-resim; ışıklı modulasyon) ise birçok ultrases dalgaları gönderirler ve herbir dalganın ekosu tek tek analize edilmekte ve ekolar ekranda nokta halinde görülmektedir.
Böylelikle gövdenin herhangi bir kesitini gösteren iki dimensiyonlu görüntü ortaya çıkmaktadır.
Günümüzde geliştirilmiş olan Real-Time B-Mode ultrasonografiler hem insan, hemde Veteriner
Hekimlik alanında en fazla kullanılan allelerdir. Real-Time ultrasonografilerde bir çok ses dalgası, bir dizi veya bir tek mekanik hareketli kristalden birbiri ardına yollanarak, hızla bir kesit resim oluşturulur.
Tekrar iletilir ve yapıların hareketlilikleri görülene değin devamlı aktüalize edilir.
A ve B modların dışında ultrases dalgası ileten ve bu dalgadan vertikal bir doğru üzerinde nokta
şeklinde eko oluşturan M-Mode ultrasonografilerde kullanılmaktadır.
Veteriner hekimlik alanında, hem M-Mode hemde kesit oluşturma özelliğine sahip olan real-time sondalar daha yararlı olmaktadırlar. Çok yeni üç dimensiyonlu ultrasonografilerde piyasaya çıkmış bulunmaktadır.
Ekranda resmin veya kesitin oluşması sonda (transduker, prob) aracılığıyla olmaktadır.
Sondanın içinde piezo elektriksel özelliğe sahip, bir veya birçok kristal bulunmaktadır. Bu kristaller bir
dirençle karşılaştıkları zaman kristal mekaniksel olarak form değiştirir ve karakteristik bir frekans
üzerinden ses dalgaları iletilir. Dokular ses dalgalarının yayılmasına karşı, doku özelliğine bağlı olarak
değişik bir şekilde karşı koyar. Kristalin çapı nedenli büyük ise, ses dalgalarının odaklaşma yeteneğide
o kadar fazlalaşır (fokus). Kristalin oluşturduğu ses frekansı ne denli yüksek ise, yayılma-çözülme
yeteneği o denli iyi olmakla birlikte, dokuya geçme etkiside o ölçüde azalmaktadır. Bu yüzden yüzeysel
dokular için yüksek frekanslı bir prob seçilir (7,5-10 Mhz). Buna karşılık vücut derinlikleri arttıkça buna
paralel olarak düşük frekanstaki sondalar (3,5-5,0 Mhz) kullanılmalıdır.
Genel olarak ultrasonografik bakılarda iki çeşit sonda kullanılmaktadır.
1) Linear-Sondalar
Bunlar yan yana duran 60-256 kristalden oluşmuşlardır. Bu sondaların en büyük avantajı,
kontrol edilen yerin doğrudan doğruya probun deği alanında bulunmasıdır.
Böylelikle yapıların ve bu yapıların anatomik durumlarının saptanmasını kolaylaştırır. Bunların
dezavantajı görece büyük deği alanına gereksinim duymalarıdır. Bu linear sondaların konveks
olanlarıda yapılmıştır.
2) Sektor-Sondalar
Sektör sondalar yelpaze şeklinde bir alan oluştururlar. Sektör sondaların avantajı küçük ve
kolayca avuçta tutulabilmeleridir. Ayrıca deği alanları linear-sondalara göre daha küçüktür. Gerçekte bu sonda ile bir çok yapının saptanabilmesine karşın, yapıların daha iyi identifikasyonunu ve birbirleriyle olan ilişkilerinin saptanmasını zorlaştırır. Ama yinede hem kolay taşınıp hemde ele kolay geldiğinden linearlara göre yeğlenirler. Şimdiki Annular Array elektronik sektör sondalarda, bu mekanik olan sektör sondalardaki dezavantajlar düzeltilmiştir.
Ultrasonografi aletlerinin resim dökümantasyonu için,
a) Polaroid kamera: Kamera ekranın bulunduğu yere takılır ve resimler doğrudan ekrandan
çekilirler. Resimlerin kalitesinin kötü olması ve resimlerin (özelikle tek tek çekilen resimler) pahalıya
gelmesi dezavantaj oluşturmaktadır.
b) Video printer: Polaroid kameraya göre aletin daha pahalı olmasına karşılık, ekrandaki
görüntüyü hemen ve ucuz fiatla çeker. Resim kalitesi çok iyidir, ama resimlerin zamanla sararması
dezavantaj oluşturur.
c) Multiformat kamera: Manuel ve otomatik olanları vardır. Resimler röntgen filmleri üzerine
alınır. Resimler kalite bakımından olağanüstüdürler. Her resim başına düşen maliyet düşüktür. En güzel resimlerin bu kamera ile elde edilmesine karşılık, kameranın kendisi çok pahalıdır.

ULTRASONOGRAFİDE RESİMLERİN İNTERPRETASYONU
Yoğun eko alanı (Hiper ekogen, ekogen alan) : Ekrana açık yansıyan alanlar. Bunlar fazla
yansıyan sınır alanlarında görüldüğü gibi, kemik, bağ dokuları, gaz gibi oluşumlarda da gözlenir. Bunlar beyaz, hiper ekogen (dokular arasındaki ayırıcı sınırlar, kemik) veya kirli beyaz,ekogen (bağ doku, gaz) renktedirler.
Zayıf eko (Hipo ekogen) alan: Koyu, gri renkteki alanlar. Bu alanlar orta eko yoğunluğu veya
geçirgenliği olan yapıların gönderdikleri ultrases dalgaları sonucu oluşur. Örneğin: Birçok yumuşak
doku, Corpus luteum.
Ekosuz (Anekogen, Transsonik): Siyah bir alan. Böyle bir alan yapıların tümüyle geçirgen
olmasından dolayı oluşur. Sıvı dolu dokular.

KISRAKLARDA ULTRASONOGRAFİ
Kısraklarda Uterus ve Ovaryumların ultrasonografik kontrolleri rektal sonografik bakıyla
yapılmaktadır. Prob ampula rektiye geçirilir.
Kısrakta sonda iki şekilde kullanılabilmektedir. Birinci kullanım şeklinde, rektal girmeden önce
sonda bir kontakt jel ile jellenir ve ıslaklıktan korunmak amacıyla bir plastik kese ile kaplanır. Jel
ultraseslerin çıkış yeri ile plastik torba arasında kalmalıdır. Plastik torba ve rektum arasında kalan kısma yeniden jel koymaya gerek yoktur. İkinci kullanım şekli, probun doğrudan kullanılma şeklidir. Bu şekilde kullanmada probun ses dalgaları yayan yüzüne bir kayganlaştırıcı konularak rektumdan girilir.
Genital organların ultrasonografik bakılarından önce, bilinen rektal palpasyon kontrolü
yapılmalıdır. Bu kontrol organların ultrasonografi ile daha rahat bulunmasını, probun doğru ve gerekli
yere konulmasını ve kontrolün hızlı yapılmasını sağlar. Feçes ve bunların içerdikleri gaz kabarcıkları,
ses dalgalarının yayılmasını engeller. Bu yüzden rektumun elden geldiğince boşaltılması
gerekmektedir. Daha sonra sonda yavaşça rektuma sokulur, rektum genişletilir ve orta bir kuvvetle rektum tabanından sonda kraniale doğru itilir. Genital organların sonografik bakısı sırasında, sondanın
üst kısmı mümkün olduğu kadar avuç içi ile kapanmaya çalışılmalı ve sondanın hareketliliği parmakla
sağlanmalıdır.
Anus geçildikten sonra ilk saptanabilen organ, sidik kesesidir. İdrarın ekogenitesi kısrakta
değişkendir. Sonografik resim ekosuzdan, visköz idrarda yoğun eko verene değin değişmektedir. Sidik
kesesinin saptanmasından sonra, ultrasonografi sondası uterus ekranda belirene değin, ileriye kraniale doğru ilerletilir. Sonda(=prob) bifürkasyo noktasında uterus'un dorsaline yerleştirilir ve ventrale yönelmiş ses alanı laterale uterus kornularının doğrultusunda (cornular kısrakta disk tarzında görülürler) ovaryumlar saptanana değin gezdirilir. Uterustan alınan resim probun konuluş durumuna bağlı olarak sigittal (=boyuna, uzunluğuna) ve enine olabilmektedir. Bu bulgulardan sonra, corpus uteri ve bifurkasyondan uzaklaşılarak sonda medianda servikse değin geriye doğru çekilir. Bu geriye çekilme sırasında uterustan sigittal bir kesit elde edilir.
Kontroller sırasında transduker elden geldiğince yavaş hareket ettirilmek durumundadır. Çünkü ancak böylelikle uterusun durumu, ovaryum ve ovaryum üzerindeki oluşumlar özenle ve doğru olarak saptanabilmektedirler. Transdukerin azda olsa döndürülmesinin ses alanında derinliğine büyük
değişikliklerin olması demektir. Sonda 30C döndürülürse kesit alanı 5 cm daha ileriye kayar. Probun
hızlı hareket ettirilmesi sonucu önemli yapılar bakı sırasında saptanamamakta veya ekran üzerinde
hızla kayıp geçtiğinden gözden kaçmaktadırlar.
Daha iyi topografik bir oryantasyonun sağlanması için, uterusa yakın olan organlarında
tanınması önem taşımaktadır. Barsak çeperi ve gaz içeren feçes arasındaki kuvvetli impedanz farklılığı ultrasesdalgalarının tümüyle yansımasına neden olur.Kolonun ince çeperi eko intensif (yoğun ekolu, beyaz) dalgalanmalar halinde ekrana yansır. Daha derindeki bölümler ultrasonografinin geçişini
engellediğinden tümüyle siyah renktedirler. Pekten pubisteki kemikler, hiper ekogeniktirler.
Kısraklarda trans rektal ultrasonografik bakıların yanısıra, transkutan ultrasonografik
kontrollerde olasıdır. Transkutan uygulamalar fötusun ve fötusun çevresindeki oluşumların gebeliğin 2.
veya 3. üçlük bölümünde saptanmasında yararlı olmaktadır. Transkutan bakılar için kısrağın karınaltının özenle traş edilmesi gerekmektedir. Şu varki, bu yöntem kısraklar tarafından iyi tolere edilmemektedir.

SIĞIRLARDA ULTRASONOGRAFİ
Genel olarak linear, sektor ve konveks scanner şeklindeki tüm ultrasonografik sondalar
sığırların trans rektal sonografik bakısı için uygundur. Tek koşul probların rektumu koruyacak
büyüklükte olmasıdır. Linear problar proba yakın oluşumların saptanmasında avantaj sağlarlar. Yalnız
enine kesit almada linear problar zorluk çıkarırlar. Buna karşılık sektör problar, derin bölgelerin
saptanması ve ileri gebelikte avantaj oluştururlar. Transversal kesitleri alabilmek amacıyla, sektor
probların rektumda döndürülmeleri mümkündür.
Rektum boşaltıldıktan ve genital organların bilinen digital kontrolleri yapıldıktan sonra, prob elle anus ve rektumun tabanından kraniale doğru ilerletilir. Anus geçildikten sonra vestibulum, vagina gibi yapılar tam bellirgin olmayacak bir şekilde ekrana yansırlar. Bu yapıların kranialinde sıvı dolu, hypoekogen
(ekogenitesi az) olan ve kranio ventrale doğru uzanan sidik kesesinin boyun kısmı saptanır. Sidik
kesesinin ventralinde, çok açık renkte olan Ramus caudalis, Ossis ischi, Ramus ossis pubis gibi
kemiksel çatının bölümleri görülebilir. Geride pekten pubiste ilk ekoya paralel olarak ilerleyen başka eko çizgileride görülebilir. Bunlar eko intensif kemik yüzeyleri ile prob arasında oluşan, bir çok
refleksiyonlardır(yansımalar). Sidik kesesine yakın, gebe olmayan ineklerde sıkça servikse rastlanır.
Canalis cervicis uteri ekointensif (yoğun ekolu) merkezi bir çizgi şeklinde seçilir. Bu çizginin cranialinde genellikle medianda corpus uteri ve coru uteriler saptanır. Aradabir uterusa sidik kesesinin yan tarafında da rastlanabilmektedir.
Uterusun bulunması amacıyla, transduker dorsale sulcus intercornuale bölgesine yerleştirilir ve ses craniocaudal ve dorsoventral ses dalgalarının laterale doğru yönelmesiyle uzunluğuna kesiti ekrana gelir. Sektor scanner'in kullanılmasıyla yüzey uzunluktan transversale döndürülür ve böylelikle
uterustan enine kesitler yansıtılabilir.
Uterusun sonografik saptanmasından sonra, transduker laterale döndürülür ve böylelikle
ovaryumlar saptanabilir. Ovaryumların digital olarak (elle) fikse edilmeleri gerekmez. İki ovaryumuda
saptamadan önce, ovaryumların sağda veya solda olduğunu söylemek, ovaryumlar bazı durumlarda
birbirlerine çok yakın durduklarından yanıltıcı olabilir.

KISRAK VE İNEKLERDE SONDALARIN (TRANSDUKER; SCANNER) KULLANIMI
3-3,5 Mhz lik (Megaherz) frekans erken embriyonal yapılar ve ovaryum üzerindeki fonksiyonel
cisimlerin saptanmasında yetersiz ve resim kalitesi bakımından iyi olmamaktadır. Bu yüzden yüksek
frekanslı ses dalgalarını kullanmak gerekmektedir.
5,0 Mhz frekanslı bir ultrasonografi ile kese şeklindeki yapılar 3-5 mm den itibaren
saptanabilirler. Düşük frekanslı ultrasonografi ile (3,5 Mhz) keseler 6-8 mm den itibaren
tanınabilmektedirler. Resim kalitesinin arttırılması amacıyla 7,5 Mhz frekansındakiler kullanılabilmekte
ama bunların 5,0 Mhz olanlardan büyük bir farklılığı yoktur. Şu varki, 7,5 Mhz lik ses dalgalarının doku
geçişliliği 4-5 cm olduğundan, bu frekanstaki problar ancak yakın olan organlarda kullanılabilmaktedir.
5,0 Mhz lik ses dalgalarının doku geçişliliği 8-10 cm dir ve böylelikle ovaryum ve uterusun erken gebelik döneminde tanısını sağlar. 3,5 Mhz frekansındaki ultrasonografinin 12-15 cm lik doku geçişliliği vardır ileri gebelikte ve patolojik olarak büyümüş olan organlarda kullanılmaktadır.

ULTRASONOGRAFİNİN KISRAK VE SIĞIRDAKi JİNEKOLOJİK ENDİKASYONLARI
Follikül
Corpus luteum ve corpus luteumdaki kaviteler
Ovaryum hematomları (kısrakta)
Ovaryum tümörleri ve kistleri
Gebelik tanısı
İkizlik veya üçüzlük
Fötal organların saptanması (Baş, Kalp ve kalp atımları, göz, costalar, thorax....)
Embryonal ölümler
Puerperal uterus (involüsyonun izlenmesi)
Endometritis ve pyometra (inek)
Pyo-, muco-, ve urometra (kısrak)
Endometrium kistleri (kısrak)
Cinsiyet tayini (inek)
Fetometrie
Memelerin yapıları (stenozlar, obstruksiyonlar v.s.)

KOYUN VE KEÇİDE ULTRASONOGRAFİ
Koyun ve keçide uzun yıllardır çeşitli ultrasonografik yöntemler kullanılmaktadır. A-Mode ve
doppler teknikleri ekrana resim göndermeyen yöntemler olarak kullanılmışlardır. Günümüzde Realtime-B-scan-Sonografi yöntemi geniş kullanım alanı bulmuştur.
Koyun ve keçide Ultrasonografi kullanımı iki şekilde olmaktadır:
1) Transkutan sonografi
2) Transrektal sonografi
İki teknik içinde 3,5-5,0 Mhz frekansındaki Linear, Sektör ve Konveks problar kullanılabilmektedir.

1) Koyunda ve keçide transkutan sonografi
Transkutan sonografi için prob arka bacakların arasındaki kılsız bölgeye, doğrudan memelerin
kranialine konulmaktadır. Bazı keçi ve koyunlarda bu bölge kılsız olduğundan, bu bölgeyi traş etmeye
gerek kalmamaktadır. Bu bölgeden erken gebe veya gebe olmayan koyun ve keçilerin uterusuna en iyi
şekilde ulaşılır. Gebeliğin son üçte birinde gebe organ kraniale doğru yöneldiğinden, kontrolün kıllı olan bölgeye doğru yönlendirilmesi kaçınılmaz olmaktadır. Doğal olarak bu durumda kılların traş edilmesi gerekmektedir. Fötüslerin sayıları tam olarak öğrenilmek isteniyorsa gebeliğin 100. gününden itibaren karın altı bölgesinin 20-40 cm lik bir alanda ve iki taraflı kontrol edilmesi gerekmektedir. Gebeliğin sonuna doğru yalnızca hayvanın gebe veya gebe olmadığının saptanması isteniyor ise, probun doğrudan doğruya memelerin cranialine yerleştirilmesi yeterlidir. Transkutan sonografi gebeliğin saptanmasında; ayakta, yatar durumda uygulanabilmektedir. Ayaktaki hayvanlarda bir yardımcının sol taraftan koyunu tutması ve sağ arka ayaklarını caudale doğru yukarı kaldırması gerekir. Prob dorsale doğru, memenin önündeki tüysüz bölgeye sinus inguinalisin cranialine yerleştirilir. Deneyimli bir kişi bu yöntemle saatte 100 koyun ve keçide sadece gebe veya gebe olmadıklarını saptıyabilmektedir.
Fötusların sayısı öğrenilmek istenildiğinde, hayvanlar sırtüstü yatırıldıktan ve traş edildikten sonra kontrol edilmesi gerekmektedir.
İyi bir resim kalitesinin elde edilmesi için, prob ile deri arasında jelin olması gerekmektedir.
Koyun ve keçilerde sonografiye hazırlık olarak, kontrolden yaklaşık 12 saat önce yem verilmemesi
yerinde olur.
Güvenli bir ultrasonografik bakı için, sistemli çalışma önemlidir: İlk önce sidik kesesi
bulunmalıdır. Sidik kesesi ekosuz bir organ olarak kolay saptanır (siyah), sidik kesesinin ucuna doğru
gidildikçe gebe olmayan uterus daha açık renkte saptanabilir. Gebe olmayan uterus cornuları, genellikle sidik kesesinin kranial, ventral bazı kezde lateralinde bulunurlar. Gebeliğin olduğu durumlarda da sidik kesesinin ucuna doğru gidildikçe o çevrede uterusun bir gelişme gösterdiği gözlenir. Gebeliğin durumuna göre sidik kesesinden craniale doğru bir gelişme meydana gelir.

2) Koyun ve keçide transrektal sonografi
Trans rektal sonografi için, rektal kontrole uygun bir ultrasonografi sondasına gerek vardır. Bu
sondanın ses dalgalarını yayan bölümü, ventral ve laterale doğru döndürülebilmelidir. 10 cm uzunluk, 3 cm yükseklik ve 2 cm enindeki bir sonda ile rektal kontroller koyun ve keçide kolayca yapılmaktadır.
Transrektal kontrolden önce,kontrol edilecek hayvan mutlaka iyi bir şekilde fikse edilmelidir. Bu karşı koyma sonucu oluşabilecek yaralanmaları engeller. Ultrasonografi sondalarının uterusa doğru
yönlendirilmesi ve rektumda hareket ettirilmesi trans rektal sonografide dışarıdan oluşturulmaktadır.
Ultrasonografinin probu yeterince gergin ve dayanıklı olan sevk uzatmasına bağlıdır. Sonda bu
uzatmaya bağlı olarak rektumda kraniale doğru itilir ve orada hareket ettirilebilir. Fleksibl olan sevk
uzantıları bir yönlendirici boru kullanılarak probla olan bağlantıları kuvvetlendirilebilir. Koyun ve keçide
feçesin daha önce rektumdan uzaklaştırılması veya kontakt jelin kullanılması trans rektal sonografide
gerekmez.
Sidik kesesi saptandıktan sonra, prob ventrale gönderilen ultrases dalgalarıyla uterus görünene değin, 45°C lik  ir açıyla laterale iki tarafa doğru hareket ettirilir ve yavaşça kraniale itilir. Bazıkez feçes resim kalitesini etkiliyebilir. Probun yavaşça sağa sola hareket ettirilmesiyle veya yeni baştan işleme başlamakla bu problem ortadan kalkar.
Gestasyonun 2. veya 3. çeyreğindeki gebelik dönemindeki bakılarda karnın yukarı doğru
kaldırılarak, yardımcı olunması yararlı olur.
Transrektal sonografi, transkutana göre daha uzunca bir süre alabilmektedir. Hayvan başına 1-2 dakikalık süre gerekir. Bu uygulama şeklinde rektum mukozasının irritasyonu ve küçük kanamalar
dışında önemli yaralanmalar meydana gelmez.

ULTRASONOGRAFİNİN KOYUN VE KEÇİDEKİ JİNEKOLOJİK ENDİKASYONLARI
Follikül ve Corpus luteumun saptanması (Trans rektal yöntemle, özellikle süper ovulasyondan
sonra)
Gebeliğin saptanması
İkizlik, üçüzlüklerin saptanması
Fetometri
Hydrometra
Pyometra

KÖPEK VE KEDİDE ULTRASONOGRAFİ
Doğum ve Jinekoloji alanında, kedi ve köpekte ultrasonografi dışarıdan probun abdomene
dayandırılmasıyla yapılmaktadır. İnsan hekimliğinde kullanılan transrektal sondaların, kullanılması
mümkün gibi görünsede bu alanda bugüne değin kullanılmamıştır.
Linear, sektör ve konveks sondalar transkutan kontrollerde kullanılmaktadırlar. Küçük
hayvanlarda 5 Mhz lik sondaların kullanımı, iyi bir resim kalitesi ve yeterli doku geçiş derinliği arasında iyi bir denge oluşturmaktadır. Sonografiden önce kedi ve köpekte bir el kalınlığındaki iki meme dizisi
arasında kalan alan genital organ bölümünden göbekten önceki bölüme değin, craniale doğru traş
edilmelidir. Adipos hayvanlarda tüylerin traş edilmelerine karşın, genelde iyi ultrasonografik resimler
elde edilememektedir.
Uterusun kedi ve köpekteki ultrasonografik kontrolü, hem ayakta hemde hayvan sırtüstü
yatırılarak yapılabilir. Büyük hayvanların normalde ultrasonografik kontrollerinin ayakta yapılması
gerekmektedir, çünkü bu pozisyonda uterus ventral karın duvarına yakın durur ve laterale doğru
yönelmesi engellenmiş olur. Böylelikle kontrol kolaylaşır. Gebe veya hasta hayvanlar bu durumda çok
az hırpalanırlar.
Küçük köpek veya kediler yan taraftan veya sırt üstü yatırılarak kontrol edilirler. Uterusun
saptanması için, prob iki meme dizisinin arasındaki karın bölgesine konur. İç organların sonografik
bakısı, caudalden craniale doğru yapılmalıdır. İlk önce sidik kesesi bulunur ve sidik kesesi yol gösterici
organ niteliğindedir. Sidik kesesinin dolu olması ultrasonografi için, bir avantaj oluşturur. Dolu bir sidik
kesesi, bulguları kolaylaştırır ve akustik cam gibi etki eder. Yani sıvı ultrases dalgalarını kuvvetlendirir
ve arkada duran yapıların görünüşünü düzeltir. Sidik kesesinin dorsalinde rektum bulunur. Transversal
kontrollerde enine, konveks, yuvarlak açık eko alan bir şekilde görülür. Rektumun gerisinde barsakların ses dalgalarını absorba etmelerinden dolayı, ses dalgalarına bağlı gölgeler oluşur. Sidik kesesinin cranialina doğru gidildikçe gebe veya patolojik uterus saptanır.

ULTRASONOGRAFİNİN KEDİ VE KÖPEKTEKİ JİNEKOLOJİK ENDİKASYONLARI
Ovaryum tümörleri veya kistleri
Gebelik
Puerperal uterus
Embryonal ölümler
Pyometra, endometritis, glandüler kistik hyperplasi

GEBELİĞİN ULTRASONOGRAFİ ARACILIĞI İLE EN ERKEN SAPTANMA DÖNEMLERİ
KISRAK
15. günden itibaren erken gebelik ve ikizlik
25. günden itibaren yavrunun kalp hareketleri
İNEK
28. günden başlayarak erken gebelik
38. günden başlayarak yavrunun kalp hareketleri
35. ve 56. günler arasında ikizlik
KOYUN VE KEÇİ
20. ve 40. günler arasında gebelik trans rektal saptanabilir
40. ve 50. günler arasında gebelik trans abdominal saptanabilir
45.-100. günler arasında tran abdominal (=trans cutan) yolla yavru sayısı
bellirlenebilir. Transrektal yolla bu saptamayı yapmak kolay değildir (35.-50. günler arasında).
KEDİ VE KÖPEK
En erken 20. günden başlayarak gebelik saptanabilir
Pratikte 25. günden başlamak daha uygundur.
28.-30. günden başlayarak yavru sayıları kalp atımlarınında yardımıyla tanımlanabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder