KEMİK DOKUSU
Dişlerin mina ve dentin tabakalarından sonra en sert
dokudur,
Gerçek anlamda destek
dokudur,
Birçok visseral organ kemikler tarafından korunur ve
desteklenir,
Kaslar bağlanarak hareket
sağlarlar,
Kalsiyum ve fosfor depolarıdır,
Kan yapan kemik iliği ile
yakın ilişkidedir.
Kemik doku, hidroksiapatite çok bezeyen kristal formda
kalsiyum-fosfat ile mineralize olmuş bir matrikse sahip olmasıyla diğer
konnektif dokulardan ayrılır.
Mineraller, matriksin %95’ini oluşturan
kollagen fibrillerde (kollagen tip I)
hem de temel madde de bulunur.
Kıkırdağa göre daha az olan şekilsiz temel
madde proteoglikanlar veya GAG
(kondroitin 4-sülfat, kondroitin 6-sülfat, keratan sülfat, hyoluronik asit) ve
glikoproteinler (osteonektin) meydana getirir.
Hidroksiapatit: Kalsiyum Fosfat
([Ca3 (PO4)2]·Ca(OH)2)
Kemik doku hem esnek hem de sert kıvamdadır. Esnek yapısı
organik materyale bağlıdır (kollagen), sert olması ise inorganik minerallere
bağlıdır.
Kemik kalsiyum ve fosfat
deposu olarak hizmet eder.
Kan kalsiyum düzeyleri paratiroid
hormon (parathyroid
hormon) ve kalsitonin (calcitonin) tarafından düzenlenir.
PTH kemik resorpsiyonunu
stimüle ederek kan kalsiyum düzeylerini artırır.
Kalsitonin ise kan kemik resorpsiyonunu baskılayarak
ve osteoid kireçlenmesini artırarak kan kalsiyum seviyelerini azaltır.
Osteoid mineralizasyondan önce
osteoblast ve osteositlerce salgılanan matrikstir.
Kemik dokunun iki türü vardır:
Primer kemik doku (olgunlaşmamış=immature): Intrauterin hayatta şekillenir.
Sekonder kemik doku olgunlaşmış=mature): Erişkinlerde daha fazla bulunan kemik doku tipi.
Primer ve sekunder kemik dokularında bulunan hücrelere osteosit (osteocyte) adı verilir.
Osteositler primer kemik
dokularında gelişigüzel yerleştikleri halde, sekonder kemik dokuda komşu
lamellerin aralarına sıkışmışlardır ve miktarca daha azdırlar.
Osteositlerin doldurdukları boşluklar “lakunalar” primer kemik dokuda yuvarlak, sekonder kemik dokuda kavun çekirdeği
şeklindedir.
Lakunalardan her yöne ince
kanalcıklar (kanaliküli) çıkar ve birbirleriyle birleşerek sistem
oluştururlar.
Olgunlaşmış kemik dokunun iki tipi vardır:
spongiyöz (süngerimsi) ve
kompakt
Spongiyöz Kemik
Spongiyöz kemiğe aynı zamanda kansellöz (cancellous) kemik, trabeküler
kemik veya medullar kemik de denir.
Süngerimsi kemik, kemik spicule’lerden oluşur ve bunlara trabekül de denir. Bunlar değişik
şekil ve büyüklüktedir.
Trabeküller arasını kemik iliği doldurur.
Spongiyöz kemiğin yapısı
da hücre ve matriks olarak kompakt kemiğe benzer. Bununla beraber kollagen
lamelleri birbirine paraleldir fakat
santral kanal çevresinde yoğunlaşmamıştır.
Kompakt kemiğe yoğun kemik ve kortikal kemikte denir.
Spongiyöz
kemiğin aralarının doldurulması ile oluşur.
Diğer bir ifade lamellar kemiktir ve
sadece kompakt kemik için bazen de mature (olgun) kemik için kullanılır (kemik
ister kompakt olsun isterse spongiyöz olsun). Bu nedenle lamellar kemik ifadesi
bazen karışıklığa yol açar.
Kompakt kemik, silindirik yapılardan
oluşmuştur. Bu yapılara osteon veya Havers Sistem’leri
denir.
Bir
osteon kollagen fibrillerden oluşan konsantrik
kemik matriksi lameller
(Spesiyal lameller)’inden
yapılmıştır.
Bu lameller Havers kanalı denen santral kanalı çevreler. Bu kanal
içerisinden küçük kan damarları ve sinirler geçer.
Osteonların uzun ekseni genellikle kemiğin uzun eksenine
paraleldir.
Herhangi bir lamel içerisindeki kollagen fibriller
genellikle birbirine paraleldir ancak
osteonun farklı lamellerindeki kollagen fibriller farklı açılarda
yerleşmişlerdir. Bu, osteonun gücünü artırmaktadır.
Lamellerde Kollagen (tip I) Dizilimi
Farklı osteonlara ait Havers kanallarını birbiriyle ve
kemik iliği boşluğu ile bağlayan
kanallara Volkmann
Kanalı denir. Bu kanallar, kemik iliğinden gelen kan damarları
için Havers kanallarına doğru bir rota sağlar.
Demineralize kompakt kemik
Osteon lamelleri arasında osteositleri barındıran lakunalar bulunur.
Kanalikuli’ler ise lakunları
birbirlerine ve Havers kanalına bağlar.
Kanaliküller osteositlerin uzantılarıdır ve gap junctionlar ile iletişim
kurarlar. Böylece gıda maddeleri ve hormon gibi diğer maddeler, “kova ile su
taşıma” benzeri şekilde Havers kanalındaki kan damarlarından uzak osteositlere
taşınırlar.
Osteositler hem kemik oluşumunda hem de
kemik resorpsiyonunda görev alır.
Osteonlardaki lamellere ilave olarak osteonla ilişkisi
olmayan ve sadece kompakt kemikte bulunan lameller vardır. Bunlara interstitiyal
lameller denir. Bunlar önceki osteonların
kalıntılarıdır.
Onların varlığı kemiğin statik olmadığını ve sürekli remodelling denen şekilde yapım ve yıkım aşamaları geçirdiğini
gösterir.
Ayrıca uzun kemiğin iç ve dış yüzeylerinde bulunan ve
kemiğin uzunluğunca devam eden lameller vardır bunlara sırasıyla iç ve dış sirkumferensiyal lameller adı verilir.
Kompakt ve spongiyöz kemikler özelleşmiş bölgelerde
bulunur.
Uzun kemiklerde diafizin kalınlığının çoğu kompakt
kemikten yapılmıştır ve kemik iliğine bakan tarafta küçük miktarlarda spongiyöz
kemik bulunur.
Uzun kemiklerin epifiz bölgeleri ise çoğunlukla spongiyöz kemikten oluşur ve bu kompakt kemikten oluşan bir kabukla çevrilmiştir.
Kafatası gibi düz kemikler ise sandviç şekilde ortada spongiyöz
kemik ve dıştan iki adet kompakt kemik katmanı ile çevrilidir.
Uzun Kemik
Kemik İliği (sarı ve kırmızı kemik iliği)
-Osteoprogenitor
hücreler
(periosteal ve endosteal)
-Osteoblasts
-Osteositler
-Osteoklastlar
(periosteal ve endosteal)
-Osteoblasts
-Osteositler
-Osteoklastlar
Kemik doku, yoğun konnektif dokudan oluşan bir zarla (periost)
çevrilidir.
Perikondrium gibi periost da iki katmandan
oluşur: Fibroblastlardan oluşan dış fibröz
katman ve osteprogenitör
hücreleri içeren iç hücresel katman.
Bu bölgedeki osteoprogenitör hücrelere periosteal hücreler de denir. Bu hücreler osteoblastlara dönüşme özelliğindedir.
Periost
Kompakt kemiğin kemik iliğine bakan yüzü
ve spongiyöz kemiğin trabekülleri de tek katman halinde hücresel bir zarla
çevrilir. Buna endost (=endosteal hücreler) denir.
Periosteal hücreler gibi endosteal
hücreler de osteoprogenitor hücrelerdir ve osteoblastlara dönüşebilirler.
Osteoblastlar kollageni ve temel maddeyi (matriks) sentezlerler ve matriksin
kireçlenmesinden (kalsifikasyon) sorumludurlar. Bu hücreler bölünme yeteneklerini
kaybetmezler ve sitoplazmik gap junctionlar sayesinde haberleşirler.
Osteoblastlar tamamen matriksle çevrelenirlerse bu
hücrelere osteosit denir.
Osteositler matriksin devamından, salgılanmasından ve aynı
zamanda rezorpsiyonundan da sorumludurlar.
Böylece osteoprogenitör hücreler,
osteoblastlar ve osteositler birlikte mezenşimal hücrelerden köken alan bir
seri hücrenin devamıdırlar.
Osteoblast-Osteosit
Diğer bir hücre tipi osteoklast’lardır ve kemiğin resorbsiyonundan
sorumludurlar. Bu hücreler çok çekirdekli dev hücreleridir ve kandaki monosit’lerden
köken alırlar. Kemik matriksini eritmek üzere lizozom, organik asitler ve
hidrolitik enzimler salgılarlar.
Aktif osteoklastlar ve Howships lakuna. Kemik iliği
boşluğundaki Hematopoietik hücreler ve büyük makrofajlar
Kemik Oluşumu (Ossifikasyon)
Intramembranöz ve
endokondral ossifikasyon:
Embriyoda kemik doku her iki yolla da oluşur.
İntramembranöz
ossifikasyonda kemik direkt
mezenşimal hücrelerden oluşur. Kafatası, yüz, mandibula ve diğer bazı kemikler
bu yolla oluşur.
Endokondral ossifikasyonda ise önce kemiğin kıkırdak bir modeli
oluşur, sonra bu kıkırdak model kemikle yer değiştirir. Ağırlık taşıyan
kemikler ve ekstremite kemikleri bu yolla oluşur.
İster mezenşimden isterse kıkırdaktan
oluşsun, ilk kemik önce trabekül halindedir. Kompakt kemik bu trabeküllerin arasının
doldurulması ile şekillenir.
Bu ilk trabeküller içeren olgunlaşmamış kemikten oluşmuştur ve buna örgü (woven) kemik
denir.
Olgunlaşmamış kemikte kollagen lameller,
mature spongiyöz kemikteki gibi birbirine paralel ya da kompakt kemikteki gibi
konsantrik değildir, ancak rastgele ve
gevşek dizilmişlerdir (woven=örgü kemik).
Olgunlaşmamış kemik, olgun kemikten daha
fazla temel madde içerir.
Olgunlaşmamış kemik daha fazla hematoksilenle boyanırken, olgun kemik daha çok eozinle boyanır.
Kalsifiye olmamış trabekül
Kalsifiye trabekül
Olgunlaşmamış kemik trabekülleri, kemik remodelling
sürecine girer ve sonuçta ya spongiyöz ya da kompakt kemik meydana getirir.
Bu remodelling yaşam boyu süren bir durumdur.
Kemik matriksi ilk oluştuğunda henüz mineralize değildir.
Bu kemiğe osteoid denir.
Olgunlaşmamış kemik, gelişmekte olan fötüsta dominant kemik
tipidir.
Erişkinlerde bu kemik olgun kemikle yer değiştirir. Fakat
olgunlaşmamış kemik erişkinlerde remodelling olan yerlerde (epifiz gibi) ya da
tamir bölgelerinde görülür. Bu nedenle hatalı olarak olgunlaşmamış kemik
sinonim olarak spongiyöz kemikle karıştırılır.
İntramembranöz Ossifikasyon
Bu şekildeki ossifikasyonda ilk basamak,
kemik oluşacak yerde mezenşimal hücrelerin toplanmalarıdır.
Bu alandaki doku daha fazla vaskülarize
olur ve mezenşimal hücreler kollagen, kemik matriksinin (osteoid) temel substansını (proteoglikanlar) salgılayacak olan osteoblastlara dönüşürler.
Osteoblastlar, hücresel uzantıları ile
birbirleriyle temasa gelirler. Osteoid zamanla kalsifiye olur, matriks
çoğalınca bu hücreler osteosit adını alırlar.
İntramembranous ossification
Gelişmekte olan kemik trabeküllerini
çevreleyen mezenşimal hücrelerden bazıları çoğalır ve osteoprogenitor hücrelere
dönüşürler.
Kemik trabekülleri ile temastaki
osteoprogenitor hücreler osteoblastlara dönüşür ve matriks salgılarlar, sonuçta
trabekülün apozisyonel büyümesine
neden olur.
Endokondral Ossifikasyon:
Bu tip ossifikasyon yine mezenşimal hücrelerin
toplanmasıyla başlar ve bu hücreler kıkırdak hücrelerine yani kondroblastlara
dönüşürler. Bu hücreler hyalin kıkırdak matriksi salgılarlar. Kıkırdak doku
genellikle, oluşturacağı kemiğin şeklinde sentezlenir ve hem uzunluğuna
(interstisyel) ve hem de genişliğine (apozsiyonel) büyür.
Uzun Kemik
Kırmızı noktalı hat - Epifiz
Sarı noktalı hat - Diafiz
Beyaz ok - Hyalin Kıkırdak taslak
Siyah ok – Ossifikasyondan meydana gelen
kemik
Mavi çizgiler – kompakt kemik
Yeşil ok – İnaktif kıkırdak alanı / Mavi ok – Proliferasyon alanı / Siyah ok – Hipertrofi alanı / Sarı noktalı hat – Hızlı bölünmete olan hücreler / Mavi noktalı hat – şişmekte olan hücreler / Kırmızı ok – Kalsifikasyon alanı / Sarı ok – Kalsifiye kıkırdak / Beyaz
ok – osteoblastlardan
oluşan kemik /Pembe
ok – Ölmekte olan hücreler
Uzun bir kemikte Endokondral Ossifikasyon
Bu kıkırdak modelin büyümesi sırasında iç
perkondrial hücreler kondroblast yerine osteositlere dönüşür ve böylece zar
periost adını alır.
Uzun kemiklerde bu süreç kemiğin orta
bölgesinde başlar. Yeni oluşan osteblastlar kıkırdak modelin çevresinde ilk
kemik dizileri (bone collar) oluşturacak osteoidi salgılar.
Böylece
endokondral ossifikasyon sırasında en önce oluşan kemiğin, intramembranous
ossifikasyonla ortaya çıktığı düşünülür.
Kemik köprülerin oluşması ile birlikte
kıkırdağı döşeyen kıkırdak hücreleri hipertrofik olur ve alkalin fosfataz
salgılarlar.
Çevredeki kıkırdak matriksi de kalsifiye
olmaya başlar. İlk kemik dizileri (bone collar) ve kalsifiye matriks, gıdaların
diffüzyonunu engeller ve kondrositler ölmeye başlarlar.
Matriks yıkımlanır ve ölen kondrositlerin
lakunaları büyük boşluklar oluştururlar.
Aynı zamanda periosteal osteoprogenitor hücreleri getiren kan damarları,
kemik köprüler aracılığı ile büyürler.
Bu osteoprogenitor hücreler daha sonra kalsifiye kıkırdakla temasa
geldiklerinde osteoblastlara dönüşürler.
Sonuçta osteoid kalsifiye matriks üzerine depolanır. Kemik trabekülleri
osteoklastlar ve osteoblastlar tarafından şeklini alırlar (remodelling).
Hücreleri buraya getiren kan damarları da kemik iliğinin hematopoietik
hücrelerine dönüşürler.
Uzun kemiklerde kemik sentezinin
başlatıldığı orta bölge primer ossifikasyon merkezi olarak adlandırılır. Sekonder ossifikasyon merkezleri kemiğin epifiz bölgelerinde doğumdan
sonra gelişir. Büyümenin olduğu süre boyunca primer ve sekonder
ossifikasyon merkezleri epifizyal plak denen
kıkırdak plakla birbirinden ayrılır. Bu plak kemiklerin uzunluğuna büyümesine neden olur.
Uzun Kemik
Vertebrada kıkırdak-osifikasyon sınırı
Kemik collar ve hipertrofik kıkırdak hücreleri
Ölen kıkırdak hücreleri
Endokondral Kemik Oluşum Örneği:
Hyalin kıkırdak model
Kondroblastlar ileride
kemik olacak bir hyalin kıkırdak model oluştururlar.
Kondroblastlar bir kez matriksle
çevrelenirlerse kondrositlere dönüşürler.
Perikondrium eklem yüzeyi
hariç diğer bölgelerde oluşur.
Perikondrium eklem kapsülü ile devam eder.
Kıkırdağın kalsifikasyonu
Kan damarları
perikondriumu besler
Perikondriumdan gelen osteoprogenitor
hücreler osteoblastlara dönüşürler.
Osteoblastlar periost ile
çevrili woven kemik collar oluştururlar.
Interstitial ve apozisyonel kkırdak
büyümesi kıkırdak modelin genişlemesine ve uzamasına yol açar.
Diafizde kondrositler
hipertrofik olmaya başlarlar.
Kodrositler arasındaki matriks kalsifiye
kıkırdak oluşturmak üzere kalsiyum karbonat ile mineralize olur.
Kalsifiye matrikste
hapsolan kondrositler ince kalsifiye matrik duvarlı lakunalar bırakarak
ölürler.
Primer ossifikasyon merkezinin oluşumu
Kan damarları kalsifiye kıkırdaktaki lakunaları istila
ederler.
Osteoklastlat ve osteoblastlar kan damarlarının bağ dokusu aracılığı ile
kalsifiye kıkırdağa göç ederler.
Osteoblastlar kansellöz kemik oluşturmak üzere dafizde
kemik trabekülleri oluştururlar.
Gelişecek kemiğin bu bölümüne primer ossifikasyon merkezi denir.
Medullar boşluğun oluşumu
Kıkırdak model daha fazla büyür
Kemik collar kalınlaşır ve uzar.
Remodelling ile woven kemikten erişkin
kemik meydana gelir.
Osteoklastlar diafizden kemiği
uzaklaştırınca medullar boşluk oluşur.
Kemik iliği yeni şekillenen medullar
boşlukta oluşturulur.
Sekonder ossifikasyon merkezi oluşumu
Sekonder ossifikasyon merkezleri uzun
kemiklerin epifiz bölgesinde oluşur.
Bunlar fötal gelişimin son evresinde
meydana gelir ve yavru büyüyünceye kadar uzun kemiklerde kaybolmazlar.
Sekonder ossifikasyon merkezinde medullar
boşluk oluşmaz.
Kompakt kemik oluşumu
Kıkırdak hızlı bir şekilde sadece
epifizyal büyüme plağı kalacak şekilde, kemik dokuyla yer değiştirir. Bu plak
büyüme tamamlanıncaya kadar kalır.
Artikular kıkırdak tüm eklem yüzeylerinde
yaşam boyunca ve gelişim süresince
kalır.
Erişkin kemik
Kompakt kemik ve kansellöz kemik tamamen
gelişmiş olan kemiktir. Epifizyal büyüme plağı kemik büyümesinin tamamlanması
ile birlikte hemen bu bölgede epifizyal hat bırakarak birleşir (kapanır).
Sadece eklem yüzeyindeki kıkırdak kalır.
Perikondriumların tümü artık periost olmuştur.
Tendo ve kas
Tendo ve ligamentlerden gelen gelen kollagen fibriller
kemiktekilerle birleşirler. Bu bölgedekilere Sharpey’in fibrilleri denir.
Kemik ile tendo bağlantısı
Synovium
Synovium hareket eden iki kemik arasındaki
eklem boşluğudur.
Synoviumdaki kemik yüzeyler kıkırdak ile
çevrilidir.
Eklemi çevreleyen artiküler kapsül iki
kısımdan oluşur:
Dış kısım fibröz
kapsül (her iki kemiğin
artiküler kıkırdağı boyunca uzanır). İç kısmı ise synovial
membran’dır. Fibröz kapsülün
hemen altında uzanır.
Synovial membran kan damarı ve lenfatikten zengindir, eklem yüzeyine bakan
yüzü epitel hücreleri ile çevrilidir ve hyaluronik asit salgılar. Ayrıca plazmadan gelen sıvılar
synovial sıvıyı oluşturur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder