23 Haziran 2012 Cumartesi
Subklinik Mastitis
Mastitis, süt veren hayvanlarda meme bezinin yangılanmasına bağlı olarak süt miktarının azalması veya kesilmesi ve sütün bileşiminin bozulması ile karekterize bir hastalık olup özellikle süt ineklerinde çok büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Mastitis, memenin kısmen veya tamamen tahrip olmasına hatta bazen hayvanın ölümüne dahi neden olabilmektedir. Süt veriminin azalması, sütün kalitesinin bozulması, sağaltım masraflarının artması ve bazı durumlarda hayvanın elden çıkarılması gibi nedenlerden dolayı bu hastalık, ülke ekonomisi için büyük bir önem taşımaktadır.
Sütün her yaştaki İnsan ve hayvan beslenmesindeki önemi bilinmektedir. Sütün sağlıklı olarak elde edilmesi, memenin sağlıklı koşullarda tutulması ve koruyucu önlemlerin alınması ile mümkündür. Diğer ülkelerde olduğu kadar yurdumuzda da mastitis özellikle subklinik mastitis nedeniyle karşılaşılan ekonomik kayıplar oldukça fazladır. Türkiyenin Avrupa Topluluğuna girme sürecinde, topluluğun standartlarına uyum sağlama yolunda girişimlerde bulunulması kaçınılmazdır.
Mastitis memede kızarıklık , ağrı, şişlik ve sıcaklık gibi yangı semptomları ile sütte renk bozukluğu, pıhtı, irin ve kan görülmesi gibi değişikliklerle karakterizedir. Mastitis klinik ve subklinik formlarda görülmektedir. Akut mastitislerde meme dokusunda şişme, sıcaklık, ağrı, sütte azalma, sütün kanlı ve sulu olması ile birlikte ateş ve depresyon gibi sistemik bozukluklar da görülmektedir. Kronik mastitisler, klinik mastitislerin tedavi edilmediği durumlarda veya subklinik mastitislerin devamı olarak şekillenmektedir. Bu tip mastitisde süt salgısı azalır, memede fibrozis ve indurasyon oluşumuna bağlı olarak meme dokusu şertleşir.
Subklinik mastitislerde meme dokusu ve sütteki değişiklikler klinik olarak belirlenemez. Bu tip mastitisler ya kendiliğinden iyileşir ya da hastalık devam ederek akut veya kronik hale dönüşebilir.
Süt inekçiliği yapılan işletmelerde karşılaşılan en önemli problemlerinden biri olan subklinik mastitis, klinik olarak saptanamadığı için yetiştiricilerin gözünden kaçabilir. Kilinik mastitislerde olduğu gibi, bu tip mastitislerin de teşhisi, Somatik Hücre Sayısı, labotatuvar muayeneleri ve etken izolasyonu ile yapılmaktadır.
Mastitislerin erken dönemde sağaltımı sürü sağlığı ve hayvancılık ekonomisinin yanısıra halk sağlığı yönünden de önem taşımaktadır. Doğru bir sağaltımın gerçekleştirilebilmesi için süt örneklerinin mikrobiyolojik kontrolleri yapılarak hastalığa neden olan etken/etkenlerin izole ve identifiye edilmesi ve antibiyotiklere karşı duyarlılıklarının belirlenmesi gereklidir.
Süt sekresyonundaki değişikliği her zaman gözle saptamak mümkün olmasa bile sütteki somatik hücre sayısının artması mastitisin varlığına işaret olabilmektedir.Klinik bulgularla dikkati çeken mastitis olgularının yanısıra meme ve sütte gözle görülür bir değişiklik oluşturmayan fakat süt salgısının azalması ve sütün mikroplu oluşu ile karekterize olan subklinik mastitisler sayıca klinik mastitislerden daha fazla olup çoğunlukla bireysel değil, bir sürü sorunu olarak görülürler. Bu tür mastitisler ancak Somatik Hücre Sayımı, California Mastitis Test (CMT) gibi özel testlerle ortaya çıkarılır.
Subklinik mastitis olgularında genel olarak meme dokusu ve sütteki değişiklikler klinik olarak gözlenemez. Ancak, Laboratuvar yoklamalarına başvurularak sütteki somatik hücre sayısının artışı yanısıra patojenik etkenlerin de izolasyonu yapılarak sonuca gidilir.
Yapılan araştırmalara göre, özellikle sütçü sürülerde her klinik mastitis olgusuna karşılık 40-50 subklinik mastitis olgusunun ortaya çıkışı ile olay ekonomik yönden de önem kazanmaktadır.İngiltere ve Galler’de yapılan incelemelerde klinik mastitisin doğurduğu maliyetin yıllık 40 milyon sterlini bulduğu hesap edilmiştir. Yine aynı ülkede subklinik mastitislerin ise daha fazla sayıdaki süt ineğini etkilemekte olduğu ortaya konulmuş ve ineklerin % 20′sinin herhangi bir zamanda infeksiyona yakalanabileceği bildirilmiştir. Ayrıca, süt veriminde azalma ile birlikte sütün yapısında da bozukluklar oluştuğu belirtilerek İngiltere’de subklinik mastitislerden ileri gelen yıllık ekonomik kaybın 100-120 milyon sterline ulaşabileceği ileri sürülmüştür. Yurdumuzda ise inek sayısının oldukça fazla olmasına karşın süt verimi ortalama 10- 12 kilogramla sınırlı kalmaktadır. Bunun nedenlerinin başında mastitisin yer aldığı şüphesizdir. Türkiye’de subklinik mastitis yüzünden oluşan ortalama üretim kaybı inek başına yılda kabaca 200 litre olarak tahmin edilmektedir.
Sığır yetiştiriciliği yapılan tüm ülkelerde subklinik mastitislerin durumu ve görülme sıklığı ile ilgili araştırmaların arttığı görülmektedir. Araştırıcılar, ABD’de bireysel olarak herbir ineğin hücre sayımları yapılarak subklinik mastitis teşhisinin gerçekleştirilmekte olduğunu ve benzer bir uygulamanın İngiltere’de bulunduğunu bildirmişlerdir. Diğer taraftan çiftlik koşullarında yapılan teşhise yönelik testlerin de önem taşıdıkları ve bu amaçla bir çok testin geliştirildiği fakat, California Mastitis Test (CMT) dışında diğerlerinin yaygın bir uygulama alanı bulamadığı bildirilmektedir.
Görüldüğü gibi mastitisle mücadelede belirtilen özellikleri dolayısıyla subklinik mastitisler üzerindeki çalışmalar yoğunluk kazanmıştır. Mücadele programlarının uygulanmasında öncelikle bu husus dikkate alınmış ve ülkelere göre az veya çok değişmek üzere benzer temel prensiplere dayanan mücadele programları geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Bu amaçla hastalığın ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli faktörler üzerinde durularak bu konudaki açıklık kapatılmaya çalışılmıştır.
Subklinik mastitislerin zamanında tesbiti hastalıkla mücadele programının önemli bir kısmını teşkil ettiğinden pratik, değerlendirilmesi kolay ve güvenilir testler tercih konusu olmuştur. Bu amaçla California Mastitis Testi (CMT) ahırda uygulanabilir olması, pratik oluşu ve değerlendirilme kolaylığı nedeniyle diğer testlere tercih edilmektedir. California Mastitis Testi ile saptanan subklinik olgularda, sürüde bulunan tüm hayvanlar teste tabi tutularak pozitif reaksiyon veren meme loblarından aseptik koşullarda süt örnekleri alınarak laboratuvara gönderilir. Bu süt örneklerinden somatik hücre sayımı ve mikrobiyolojik muayenelerde yararlanılır. Mikrobiyolojik muayene sonucunda hastalık etkenlerinin izolasyon ve identifikasyonuna gidilir. Son aşamada ise izole edilen etkenlerin antibiyotik duyarlılıkları tesbit edilerek hayvanların kuru dönemde sağaltımları gerçekleştirilir. Sağmal inek kuruya çıktığında laboratuvar sonuçları göz önünde tutularak seçilen geniş spektrumlu ve memede uzun süre kalabilen uygun bir antibiyotik uygulamasına geçilmesi gerekmektedir
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder