16 Aralık 2012 Pazar

SÜT İNEKLERİNİN BESİN MADDE İHTİYAÇLARI




1. Yemin Kuru Madde Miktarı

2. Yemin Enerji Değeri

3. Yemin Protein Değeri

4. Yemin Selüloz Değeri

5. Yemdeki Mineral Maddeler

6. Yemdeki Vitaminler

Enerji İhtiyacı
Enerji ihtiyacı; “yaşama payı” ve “verim payı” olmak üzere iki kısımda incelenir. Karbonhidratlar dediğimiz besin maddeleri, doğada en bol ve ucuza bulunan enerji kaynaklarıdır. Bunları şekerler, nişasta ve lifli maddeler(selüloz) olarak görebiliriz. Şekerler daha çok pancar gibi kök bitkilerde, melas ve meyvelerde, nişasta daha çok tahıl daneleri ile patates gibi yumru yemlerde, lifli maddeler ise bitkilerin dal, kök, yaprak ve saplarında bulunurlar. Bu nedenle enerji kaynağı olan kesif yemler daha çok nişasta ve şeker bakımından, kaba yemler ise selüloz bakımından zengindir. Nişasta ve şeker işkembede çok hızlı ve kolayca sindirilirken lifli maddeler ise ancak işkembede bulunan ve hayvanla ortak yaşam sürdüren mikroorganizmalar sayesinde parçalanıp sindirilirler. Karbonhidratlar bakımından zengin olan bu yem maddeleri enerji bakımından zengin ancak yapıtaşı görevi olan proteinler bakımından fakirdir. Yani tahıl daneleri, pancar, patates, tapyoka, çeşitli kuru otlar, değirmencilik yan ürünleri daha çok enerji bakımından zengindir. Buna karşın protein bakımından fakirdirler.

Gebe ineklerde gebeliğin 7. ayına kadar buzağı için ilave bir enerji eklemeye gerek yoktur. Gebeliğin son iki ayında ineğin yaşama payına %20-30 enerji eklemek gereklidir. Sağılan ineklerde yaşama payının üzerine süt verimi için enerji ihtiyacı vardır. Süt için harcanacak enerji ihtiyacı sütün yağ miktarına göre değişir.

Protein İhtiyacı
Protein ihtiyacı da “yaşam ve verim payı” olmak üzere ikiye ayrılır. Proteinler ise vücutta dokuların büyümesi , yapıtaşlarının oluşmasında ve et, süt gibi ürünlerin yapısında yer alırlar. Daha çok yağlı tohum küspeleri, baklagiller ve hayvansal kökenli gıdalarda bol miktarda bulunur. Örneğin ayçiçeği, pamuk tohumu, soya, keten tohumu gibi yağlı tohumların küspeleri protein bakımından zengindir. Ayrıca baklagillere (yonca, fiğ, korunga gibi) ait kaba yemler proteince zengin yem maddeleridir.

Gebeliğin ilk 6 ayında buzağı için ayrıca protein ihtiyacına gerek yoktur. Son üç ay protein ihtiyacı %80 artar. Sağım döneminde süt üretimi için yüksek protein ihtiyacı vardır.

Dolgu Maddesi İhtiyacı
Kaliteli kaba yem sınırsız verilir. Silaj gibi kaliteli kaba yemler ineğin yaşam payını kolayca karşılar. Gebeliğin son 2-3 ayında buzağı verimi ve sağım döneminde süt verimi için gerekli enerji ve protein ihtiyacının büyük kısmını karşılar. Silaj verirken kesif yemle takviye etmek daha mantıklı bir harekettir.

İneğin enerji ve protein ihtiyacı az olduğu dönemlerde kesif yem kısılarak aşırı yağlanması engellenmelidir. Aşırı yağlanma doğum öncesi ve doğum sırasında sıkıntılar oluşturur. Doğum sonrası annede ve yavruda çeşitli problemlere neden olur. Günlük silaj tüketimi 35 kg.ı aşmamalıdır. Günlük kesif yem tüketimi vücut ağırlığının %3’ünü aşmamalıdır.

Ne kadar bol ve kaliteli kaba yem yedirilirse o ölçüde kesif yemden tasarruf sağlanır. Bol ve kaliteli kaba yem olmadan sağlıklı, verimli ve ekonomik süt sığırcılığı yapılamaz.

Kaba Yemin Önemi
Ham selüloz (lif) bakımından zengin ancak besin maddeleri bakımından daha düşük değerli olan yemlere kaba yemler denir. Kaba yemleri silajlar, kuru otlar, samanlar, yeşil kaba yemler ile çayır ve mera otları olarak sıralayabiliriz. Yonca, fiğ ve korunga gibi baklagil kuru otları protein bakımından zengin ve zamanında biçim yapıldıysa enerjileri bakımından iyi durumda olan kaba yemlerdir. Kalsiyum bakımından zengin olduklarından kaba yem olarak kullanıldığında ineklerin kalsiyum ihtiyacının karşılanmasında önemli rol oynarlar. Çayır kuru otları ve kurutulmuş buğdaygil hasılları da mısır silajı ve baklagil kuru otlarından sonra değerli kaba yemlerdir. Ancak protein bakımından daha düşük değerli olmaları nedeni ile baklagil kuru otları ile karıştırılarak verilmeleri daha faydalı olur. Samanlar hem düşük besin maddeleri kapsamları ve hem de sindirilebilirliklerinin düşük olması nedeni ile özellikle de yüksek verimli ineklerin beslenmesinde tavsiye edilmezler. Ancak bazı durumlarda günlük toplam yeme az miktarda dahil edilebilir yada düşük verimli ineklerde kaba yemin bir kısmını oluşturabilir.

Sığırlar kesif yemi daha iştahlı yerler. Kesif yemin besin değeri de yüksektir. Hayvan sahibi kesif yemin etkilerini bildiği için hayvana bol kesif yem verip bol süt almak ister. Kesif yemin temini, hacmi az olduğu için taşınması da kolaydır. Kesif yem bazen devlet tarafın subvanse edilir veya kolayca krediye bağlanabilir. Bu sebeplerle kaba yem her zaman ihmal edilir ve dolayısıyla süt inekleri yeterince kaba yem yiyemez. Birdenbire ve alıştırılmadan kesif yem yedirilen ve yeterince kaba yem yiyemeyen sığırların işkembesinde asit miktarı yükselir ve “Asidozis” denilen bir hastalık oluşur. İşkembede bol miktarda oluşan asit emilerek kana geçer ve sistemik bozukluk oluşturur. Bazı hastalar 2-3 gün içinde ölür. Bu hastalarda süt verimleri anormal olarak düşer ve o sağım döneminde istenilen verimi asla veremezler. Sütte yağ oranı da oldukça düşer.

Devamlı Bol Kesif Yem Verilen ve Buna Karşılık Kalitesiz Kaba Yem Olan Samanla Beslenen Sığırlarda Görülen Bozukluklar;

a) İşkembede kronik bozukluklar şekillenir

b) Yemden yararlanma, iştah, süt verimi ve sütte yağ oranı düşer

c) Hayvanda zamanla dışkı yumuşaması ve ishal gibi sindirim bozuklukları ortaya çıkar

d) İşkembedeki mikropların dengesi bozulur. İşkembede kokuşma bakterileri çoğalır

e) İşkembede çoğalan kokuşma bakterileri kana karışarak doğrudan karaciğere ulaşır. Verim düşer, sağlık durumu bozulur

f) İşkembede histamin gibi anormal metabolizma artıkları oluşur. Karaciğer fonksiyonları da bozulduğu için alerjik bozukluklar şekillenir. Bunların en önemlisi tırnak deformasyonlarıdır

g) Yürüyüş bozulur, iştah ve verim azalır. Süt sığırları kısa sürede ekonomik ömrünü tamamlar

h) Tedavisi mümkün olmayan veya pahalı hastalıklar gelişir

i) Kalsiyum ve fosfor başta olmak üzere bütün mineral ve iz elementlerin bağırsaklardan emilimi aksar

j) B vitaminlerinin üretilmesi durur. B1 vitamini noksanlığı sinirsel bozukluklara, kasların zayıflamasına; B12 vitamini iştahın azalmasına, verim kaybına neden olur

k) Çeşitli kemik hastalıkları, eklem hastalıkları ve metabolizma hastalıkları (Asidozis, Ketozis, Kırkbayır Tıkanması, 4. midenin Yer Değiştirmesi, İşkembede Gazlı Şişkinlik, İşkembe Tembelliği vb. ) için uygun ortam hazırlanmış olur

l) İneklerde döl tutmama, kızgınlık göstermeme gibi çeşitli dölerme sorunları gelişir



Mineral Madde ve İz Element İhtiyacı
T U Z ; Sodyum ve klor kaynağıdır. Yaşam için mutlak gereklidir. 1 ton yemede 50-100 gram tuz bulunmalıdır.

KALSİYUM ; Kemik ve dişlerin oluşumu, süt salgısı, büyüme, kas hareketleri (Özellikle doğum ve sindirim hareketleri), sinir sisteminin işlemesi, fosfor metabolizması için gereklidir.

FOSFOR ; Eksikliğinde kemik erimesi, doğum felci, taş, toprak, odun yeme, kızgınlık göstermeme, düzensiz kızgınlık, döl tutmama, yavruda gelişim bozukluğu, süt ve et veriminde azalma gibi problemler ortaya çıkar. Yemde fosfor/kalsiyum oranı 1’e 2 olmalıdır.

MAGNEZYUM ; Kemik ve diş oluşumu, enerji metabolizması, kas gevşetici, kanda asit tamponu olarak görev yapar. Noksanlığında “Çayır Tetanisi” denilen felçler gelişir. Taze çayır ve mera otları ve kırağı yağmış otlar eksikliğine yol açar.

POTASYUM ; Bitkisel yemlerde bolca bulunur. Noksanlığı fazla görülmez.

KÜKÜRT ; Eksikliği sık görülmez.

KOBALT ; İşkembede mikropların “B12 vitamini” sentezlemesini sağlar. B12 vitamini DNA ve kan yapımında çok önemli bir vitamindir ve kobalt varlığında işkembede bakteriler tarafından üretilir. Eksikliğinde kansızlık, yemden yararlanmada azalma, kısırlık, verim düşüklüğü görülür .

BAKIR ; Demirin emilmesi ve kan yapımı için çok önemlidir. Bakır eksikliğinde kıllarda matlaşma ve dökülme görülür. Buzağılarda gelişme geriliği şekillenir.

DEMİR ; Kan yapımı için gereklidir. Eksikliğinde buzağılarda gelişme geriliği oluşur. Sütte demir olmadığı için yavru bu elemente olan ihtiyacı karaciğerinde bulunan demir deposundan karşılar. Bu sebeple gebelik sırasında yavrunun ihtiyacının da karşılanması önemlidir.

MANGAN ; Eksikliğinde doğan buzağılarda kemik ve kıkırdak yapıda bozukluklar, ineklerde kızgınlığın aksaması ve döl tutmama problemleri oluşur.

SELENYUM ; E vitamini ile birlikte oksidasyonu önleyerek dokuları koruyucu görev yapar. Sütün acılaşıp çabuk bozulmasını önler. Eksikliğinde yavrularda “Beyaz Kas Hastalığı (Yel)” görülür.

ÇİNKO ; Deri, kemik ve kıl oluşumunda rolü vardır. Kılların ve derinin sağlıklı ve parlak görülmesini sağlar. Eksikliğinde “Parakeratoz (Nasır Deri) Hastalığı” görülür.

Vitamin İhtiyacı

İşkembe bakterileri B grubu, C ve K vitaminlerini sentezler. A, D ve E vitaminlerinin dışarıdan alınması gereklidir.

A VİTAMİNİ ; Yeşil yemler ve silajda bol miktarda bulunur. Kuru otta miktarı azdır. Eksikliğinde; döl verimi düşüklüğü, boğalarda sperma kalitesinin düşük olması, düzensiz kızgınlık, döl tutmama, kısırlık, doğmasal merkezi sinir sistemi bozuklukları (Hidrosefalus, Beyincik hipoplazisi), sakat buzağı doğumları, görme bozuklukları (Bakar körlük), ineklerde eşlerini güç düşürme, gelişme döneminde sinirsel bozukluklar, sıcağa tahammülde azalma, solunum hastalıklarına yatkınlık, hastalıklara direncin azalması, yavrularda kemik ve eklem bozuklukları, süt ve et veriminde düşme gibi bir çok olumsuzluklar şekillenir. Özellikle aşırı nitratlı gübre kullanılan bölgelerde eksikliğine bağlı problemler sık olarak karşımıza çıkar.

D VİTAMİNİ ; A vitamini ile birlikte kemik yapımı ve kalsiyum-fosfor metabolizması için çok önemli görevler yapar. Kuru yemlerde D ön-vitamini olarak bulunur. D ön-vitaminin D vitaminine dönüşmesi için güneş ışığına (UV ışını) ihtiyaç vardır. Eksikliğinde buzağılarda kemik ve eklem bozuklukları (Raşitizm) görülür. Erişkinlerde kemik erimesi şekillenir.

E VİTAMİNİ ; Oksidasyonu önleyici vitamindir. Sütün çabuk bozulmasını ve acılaşmasını önler. A vitaminini koruyucu özelliği vardır. Kasların normal gelişimi için E vitaminine ihtiyaç vardır. Selenyumla beraber eksikliğinde buzağılarda Beyaz Kas Hastalığı şekillenir. Döl verimi için elzem bir vitamindir. Mera otları, kuru ot ve silajda bulunur.

Çorak bölgelerde, erozyona maruz kalmış topraklarda ve aşırı gübre kullanımında mineral madde ve vitaminlerin büyük ölçüde eksikliği görülür. Mineral maddeler ve vitaminler hayvanların sağlığı, büyüyüp gelişmesi ve verimleri yönünden oldukça önemlidir. Türkiye’de sığır beslenmesinde en fazla ihmal edilen konulardan biri paraziter mücadeleden sonra mineral madde ve vitamin yönünden takviye yapılmamasıdır. Yalama taşları mineral ve iz element eksikliğini nispeten karşılar. Toz şeklinde mineral madde-vitamin preparatları da yeme katılabilir. Kalsiyum ve fosfor için mutlaka kireç taşı (mermer tozu) ve DCP (Di Kalsiyum Fosfat) kullanılmalıdır.



SAĞIM DÖNEMİNDE İNEKLERİN BESLENMESİ
Pratik olarak sağım dönemini 3 döneme ayrılır;

Birinci Dönem
Doğum ile başlayan ilk 70 günlük dönemdir. Bu dönemde süt verimi başlar ve devamlı artış gösterir. 70 günün sonunda süt verimi en yüksek seviyeye ulaşır. Buna karşın ineğin yem tüketme kabiliyeti süt verimindeki artışı karşılayacak hızda yükselemez ve hayvanın yem tüketimi en yüksek kapasiteye ancak doğumdan sonraki 20. hafta civarlarında ulaşır. Bu nedenle sağım döneminin ilk döneminde yüksek verimli ineklerde özellikle enerji bakımından bir eksik beslenme söz konusudur. Hayvan bu eksikliği kendi vücut yağlarından telafi eder. Dolayısıyla da bir canlı ağırlık kaybı meydana gelir. Zaten yüksek verimli ineklerde doğumdan sonraki ilk 2-3 aylık dönemde 60 kg civarında bir canlı ağırlık kaybı olması normal karşılanır. Ancak bu kayıp daha fazla bir düzeyde meydana gelmiş ve devam ediyorsa ciddi bir eksik beslenme sorunu var demektir. Bu 70 günlük dönemde inek yeni verime uyum sağlamaya çalışmaktadır. Eğer inek süt verimi için gerekli besin maddelerini ve mineral maddeleri aldığı yemden karşılayamıyorsa süt verimini azaltmaz. Süt verimi için gerekli maddeleri kendisini feda ederek kendi vücudundan karşılar. Bu dönemde yetersiz ve dengesiz besleme yapılırsa yüksek verimli süt ineklerinde; zayıflama, işkembe tembelliği, ketosiz, karaciğer koması, asidozis, dördüncü midenin (şirden) yer değiştirmesi, hazımsızlık ve verim düşüklüğü gibi beslenme hastalıkları baş gösterir. İleri dönemlerde ineklerde kızgınlık göstermeme, düzensiz kızgınlık ve döl tutmama gibi üreme problemleri şekillenir.

Yeni doğum yapan inekler 2,5 ay diğer ineklerden ayrı olarak beslenmelidir. Kaliteli kaba yemin yanında enerji ve protein değeri yüksek kaliteli kesif yem kullanılmalıdır. Mısır silajı, yonca kuru otu, macar fiği ve hayvan pancarı gibi kaliteli kaba yemler süt ineğinin enerji ve protein ihtiyacının yarısından fazlasını karşılar. Kaliteli kaba yemler yem maliyetinin düşmesine yardımcı olur. Saman gibi kalitesiz kaba yemler kullanırsa bu kadar fazla besin maddesi ihtiyacı karşılanamaz ve yem maliyeti en az iki kat artar.

Bu dönemde yapılacak olan bakım ve besleme uygulamaları ineğin ileri dönemlerdeki vereceği süt veriminin en yüksek düzeye çıkmasını sağlar. Fakat belirttiğimiz gibi yem tüketimi süt verimi artış hızıyla paralel olarak artış göstermez. İstenilen verim düzeyine ulaşabilmek ve çeşitli sağlık problemlerine yol açmamak için bazı tedbirler alınmalıdır.

1. Bu dönemde mutlaka ve mutlaka iyi kaliteli bir kaba yem kullanılmalıdır

2. Hayvana verilen günlük yem miktarının mümkünse yarısı kaba yem olmalıdır.

3. Yem tüketimini artırmak için verilen kesif yem öğün sayısı artırılmalıdır

4. Kaba yemin en az yarısı 5 cm.den daha uzun doğranmış olmalıdır. İnce kıyılmış mısır silajı, pancar posası, domates ve elma posaları gibi ince ve lif bakımından zayıf uzunluğa sahip yemlerin kaba kıyılmış 3-4 kg kuru otlarla karıştırılarak verilmesi hem sindirilebilirliği artırır hem de hayvanın asidozis, dördüncü midenin dönmesi, ayak hastalıkları gibi bozukluklardan korunmasına yardımcı olur

5. Günlük süt verimi takip edilerek verilecek yem miktarı süt verimine göre ayarlanmalıdır. Bu amaçla doğumu takiben ilk 8-10 günde konsantre yem miktarı yavaş yavaş artırılarak 8-9 kg’ a çıkarılır. Daha sonra süt verimi arttıkça konsantre yem miktarı da günde 500-750 g. artırılır. Bu artış süt verimindeki artış duruncaya kadar ve hayvanın gereksinimleri karşılanıncaya kadar devam ettirilir

6. Eğer imkan varsa kaba ve konsantre yem karıştırılarak birlikte verilmelidir

7. Yüksek süt veriminden doğan enerji ihtiyacını karşılayabilmek için günlük olarak yeme hayvan başına 500 g kadar yağ ilave edilebilir. Verilecek olan yağın doymuş yağlardan oluşması tavsiye edilir

8. Hayvanların önünde her istediklerinde içebilecekleri şekilde içme suyu bulundurulmalıdır

9. Hazırlanan rasyon % 18-19 ham protein içermeli ve by-pass protein düzeyi yüksek olmalıdır

İkinci Dönem
Doğumdan sonraki 70-140. günler arasındadır. Bu dönemde en yüksek süt verimine ulaşmış, doğum ve yüksek süt verimi stresine uyum sağlamıştır. İneğimiz büyük ihtimalle döl tutmuştur ve beslenme problemleri nispeten azalır. Yüksek süt verimini karşılayan yemleme sistemimize devam ederiz.

Son Dönem
140. günden itibaren artık süt verimi yavaş yavaş azalmaya başlar. Bu verim azalmasına paralel olarak kaba yem kesilmeksizin kesif yem kısılmaya başlanır. Kesif yem gereğinden fazla veriliyorsa hayvan yağlanmaya başlayacaktır. Unutmayın ki; besi sığırcılığı değil süt inekçiliği yapıyoruz. Süt ineğinin besi sığırı gibi semirtilmesi çok sakıncalıdır. Bir dahaki gebeliğinde metabolizma hastalıkları sık görülmekle beraber kısırlığa kadar giden üreme problemleri, meme dokusunun yağlanmasıyla süt veriminde yarı yarıya azalma ve güç doğumlar gibi istenilmeyen bir çok sorunlarla uğraşmak zorunda kalırsınız.



KURU DÖNEM
İneklerin doğuma yaklaşık iki ay kala sağımdan kesilmesine kuruya çıkarma, doğuma kadar sağılmadan geçen döneme kuru dönem denilmektedir. İneklerin kuruya çıkarılmaları onların bir sonraki sağım döneminde hem yüksek süt verimine sahip olmalarını ve hem de sağlıklarının daha iyi korunmasını sağlar. 305 gün süren süt verimi dönemince memeler olağan gücüyle çalışmış, inek kendinden fedakarlık ederek yüksek süt verimi sağlamıştır. Günde 20-30 litre süt üretilebilmesi için meme dokularından günde yaklaşık 10 ton civarında kanın devridaim yapması gerekir. Bir sağım döneminde memeler bu aşırı faaliyet sonunda yıpranır ve eskisi kadar verimli çalışamaz hale gelir. Artık ineğin ve memelerin kendini toparlamaya ihtiyacı vardır.

İnek kendinden harcadıklarını yerine koymalı, bir sonraki doğum ve süt verimi dönemi için hazırlanmalıdır. Memeler yorucu bir yeni süt verimi dönemi için hazırlanmalı, dokularını yenilemelidir. Kuru dönemde süt üretimi olmadığı için meme dokuları da yenilenir ve daha iyi üretim yapabilecek hale gelir.

Kuru dönemde işkembenin dinlenmesi ve yenilenmesi sağlanır. Sağım döneminde yüksek süt verimi amacıyla fazla miktarda yoğun (kesif) yemler verilir. Özellikle tahıllardan, dolayısıyla da nişasta bakımından zengin yem maddeleri fazla miktarda yedirildiklerinde işkembede sürekli olarak asit ortam oluşur. Bu da zamanla işkembe duvarlarında yıpranmaya yol açar. Halbuki işkembede sindirilen bir çok besin maddesi işkembe duvarından emilmektedir. Bu nedenle işkembe duvarı yıprandıkça işkembede sindirilen bu besin maddelerinden yeterince yararlanılamaz hale gelinir. Kuru dönemde hayvana az miktarda yoğun yem ve bol miktarda kuru ot verilerek işkembenin dinlemesi ve yenilenmesi sağlanır.

Doğuma kalan bu son iki ayda yavru rahimde çok hızlı şekilde büyümeye başlar. İnek hem süt verimi sağlayarak hem de rahimdeki yavrusunu büyütemeyecektir. Doğacak olan buzağı zayıf kalacak, direnci çok düşük olacaktır. Süt verimi bir önceki dönemin yarısından daha aza inecektir. Tüm bu sebeplerden dolayı inek mutlaka soğutularak gebeliğin son 2 ayında kuruya çıkartılmalıdır.

Süt verimi zaten kuruya çıkarma dönemine doğru azalmıştır. Hayvanları kuruya çıkarmak için kesif yem verilmesi kesilir, su üçte bir oranında azaltılır ve sağım birden bırakılarak inek kuruya çıkarılır. Bazı durumlarda kuruya çıkarma dönemi yaklaşmasına rağmen hayvan hala süt verimini iyice azaltmamıştır. Bu özellikle gebeliğin son döneminde aşırı beslenmiş hayvanlarda yada kalıtsal olarak görülebilir. Bu gibi hayvanlarda yine konsantre yem verilmesi durdurulmalı ve su kısıtlanmalı fakat sağım sayısı günden güne azaltılarak tedricen kuruya çıkarılmalıdır. Örneğin önce günde tek sağıma sonra da iki günde bir, üç günde bir sağıma indirip ve sonra da tamamen sağmamak gibi bir yöntem uygulanır. Bu hayvanların yemlerinin kısıtlanmasına kuru dönemden 1-2 hafta önceden başlanmalıdır.

Bir daha ki sağım dönemine sağlıklı bir memeyle girmek için kuru dönemde “Kuru Dönem Meme Tüpleri” bir defaya mahsus dört memeye de uygulanmalıdır. Bu sebeple klinik belirtiler göstermeyen fakat süt verimine çok büyük darbe vuran Gizli Meme İltihapları (Subklinik Mastitis) engellenmiş olur. Bu sayede sütünüzün 1,5 kat artacağını görebilirsiniz. Çok basit ve ucuz bir tedbir daha kaliteli süt almanızı sağlayacaktır.

Bir sonraki sağım dönemine hazırlık bakımından da kuru dönem önemlidir. Doğumdan sonra hızla artan süt verimine karşılık yem tüketme kabiliyeti aynı hızla artamaz. Bu nedenle inek yüksek süt verimini sağlamak için bir miktar vücut dokularından harcamak zorunda kalır. Kuru dönemde ineğin yağlandırılmadan fakat iyi bir kondisyon ile bir sonraki sağım dönemine girmesi önemlidir.

Kuruya alınan ineğe ilk 2-3 hafta kesif yem verilmez. Sadece kaliteli kaba yem verilmesi önemlidir. Doğuma bir ay kala 3,5-4 kg. kesif yem verilir. Verilen kesif yem miktarı 100 kg. canlı ağırlığa 1 kg. düşecek şekilde olmalıdır. Daha fazla kesif yem verilmesi ineğin yağlanmasına neden olur. Eğer inekte yağlanma sorunu yoksa doğuma 10 gün kala kesif yem ineğin toplam ağırlığının %1,5’ini geçmeyecek şekilde artırılır. Kuru dönemde verilecek kalsiyum miktarı azaltılmalıdır. Çünkü fazla kalsiyum verilmesi; kalsiyum elementinin barsaklardan emilmesi engeller ve böbreklerden atılımını sağlar. Doğumdan hemen sonra kalsiyum eksikliği şekillenerek doğum felci gerçekleşir. Sağım döneminde verilecek Fosfor/Kalsiyum oranı 1’e 2 olmalıyken kuru dönem beslemesinde 1’e 1 olmalıdır. Kalsiyum eksikliğini kalsiyum değil fosfor önler. Çünkü fosfor kalsiyumun barsaklardan emilimi sağladığı gibi böbreklerden atılımını önler. D vitamini kalsiyum ve fosfor metabolizmasının düzenlenmesinde bire bir etkili olan elementtir. Gebe ineklerin mutlaka vitamin ve mineral madde takviyesi yapılmalı, ineğimizin içinde asalak olarak yaşayan parazitlere karşı iç parazit mücadelesi yapılmalıdır.

Kuru Dönemdeki İneklerin Beslenmesinde Nelere Dikkat Edilmelidir?

1. Kuru dönemde verilecek kaba yemler olabildiğince kaliteli olmalıdır. Çünkü anne karnındaki yavrunun aşırı gelişmesi nedeni ile işkembenin hacmi, dolayısı ile yem alma kapasitesi daralmıştır ve bu nedenle kalitesiz kaba yemler işkembede boşa yer kaplayarak hayvanın besin maddeleri bakımından eksik beslenmesine neden olacaktır.

2. Yine verilen kaba yemler patoz samanı gibi çok ince kırılmış yemlerden oluşmamalıdır. İnce yemler hayvanların geviş getirmelerini azaltır, dolayısıyla da tükürük salgısı azalmış olur. Bu durum ineklerde işkembe asitliğinin artmasına ve yemlerden iyi yararlanılmamasına neden olur.

3. Doğuma 3-4 hafta kala ise kalsiyum bakımından zengin baklagiller kaba yemleri yerine iyi kaliteli çayır kuru otu yada buğdaygiller kaba yemleri daha sağlıklı olacaktır

4. Silaj, pancar, domates ve elma posaları ile taze biçilmiş yeşil yemler gibi fazla sulu yemler yedirilmemelidir. Yine işkembenin kapasitesinin azalmış olması nedeni ile bu yemler fazla miktarda su kapsadığından hayvanlar beslenme eksikliğine uğrayabilir

5. Küflenmiş, kızışmış ve herhangi bir şekilde bozulmuş yemlerin yedirilmesi yavru atmalara neden olur

6. Kurudaki inekler mutlaka diğer ineklerden ayrılarak, ayrı bir beslenme ve bakım programı uygulanmalıdır

7. Kurudaki ineklerin aşırı beslenmeleri ve dolayısı ile yağlanmaları kesinlikle önlenmelidir

8. İneklerin önünde her zaman içebilecekleri şekilde su bulundurulmalıdır



KISIR İNEKLERİN BESLENMESİ
Kısır ineklerde ne yavru ne de süt verimi vardır. Bunun için özel bir besleme yöntemine gerek yoktur. Kaliteli kaba yem veya meralar bu ineklerin ihtiyaçlarını karşılayacaktır. Kaliteli kaba yem yoksa kesif yem takviyesi yapılmalıdır.



DÜVELERİN BESLENMESİ
Düveler ileride bize yavru ve süt verecek olan sığırlarımızdır. Bunun için özenli besleme yapılması önemidir. İyi bir verim almak için kesinlikle besi hayvanı gibi beslenmemeli, yağlanması önlenmelidir. Düvelerin ihtiyaçlarının çok önemli bir kısmı kaliteli kaba yem ile karşılanabilir. Kaba yeme mutlaka tuz, mineral madde ve vitamin takviyesi yapılmalı, iç ve dış parazit mücadelesi yapılmalıdır. Beklenen canlı ağırlık artışı sağlanamıyorsa kesif yem takviyesi yapılmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder