GÖRÜŞ MUAYENE YÖNTEMLERİ
Göz hastalıklarının tanısında hayvanın görüp görmediğini anlamak için sahibinin verdiği anamnez önemlidir. O nedenle veteriner hekim bir süre hayvanın hareketlerini kontrol altında tutmalıdır.
Hayvanın tam kör (Amaurosis) veya bir görme bozukluğu (Ambylopia) olduğu durumlarda, hayvanın yürüyüşünde bir korkaklık ve çekingenlik izlenir. Önündeki engellere çarpar. Ahırını ve her zaman su içtiği yeri güçlükle bulur.
Hayvanın görüp görmediğinin muayenesinde değişik yöntemler uygulanır:
Hayvanın önüne bir ip gerilir. Hissettirilmeden yürütülür. Eğer ipe çarparsa, hayvanın görmediği anlaşılır.
Görüş bozukluğu tek gözde olduğu hallerde dönüşümlü olarak hayvanın gözleri bağlanır.
Gözkapağı reflekslerine göre de görmenin olup olmadığı saptanabilir. Bu amaçla hayvanın gözkapağma dokunularak önce dikkati çekilir, sonra gözün önünde kirpiklere dokunmadan el yukarı-aşağıya doğru hareket ettirilir. Bu işlem sırasında palpebral refleksler izlenir. Retina'ya ait bir korunma refleksi olduğundan, göz kapaklarının reflektorik kapana-maması hayvanın körlüğüne işaret sayılır.
Gözün İnspeksiyonu
Göz muayenesinde sistematik bir sıra izlenir. Gözün inspeksiyonu çıplak gözle gün ışığında ya da bir ışık kaynağından yararlanılarak karanlık bir ortamda yapılır (Direkt inspeksiyon). Gözün derin katmanlarının muayenesinde opthalmoskop denen aletten yararlanılır, bu alet aracılığıyla yapılan inspeksiyona da (İndirekt inspeksiyon) denir.
İnspeksiyon aydınlık bir yerde yapıldığında birçok belirtiler kolaylıkla görülür. Önce göz yuvarlağının durumu gözlenir. Bulbus oculi dışarı doğru (Exophthalmus) olabilir ya da göz yuvarlağının küçüldüğü (Atrophie) dikkati çeker. Bazı hastalıklarda göz yaşı akıntısı bulunur ki, bu tanı bakımından önemlidir. Göz yaşı akıntısı seröz, muköz ya da purulent olabilir. Conjunctivitis catarrhalis'de seroz; Conjunctivitis chronica'da müköz; Conjunctivitis purulenta, keratitis purulenta, Panophtalmia, Adenitis equorum ve Mal-leus'da ise, purulent (irinli) akıntı dikkati çeker. Göz kapaklarının ve bulbus ocu-li'nin yaralanmalarında da kanlı bir akıntı dikkati çeker.
Göz kapaklarının durumu da veteriner hekime bazı ipuçları verir. Göz kapakları şişer, kapanır, hayvan ışığa bakamaz (Photophobie) bulunur ki, bu conjunctivitis, keratitis, iritis, cyclitis ve gözün yaraları gibi ağrılı göz hastalıklarında bir belirtidir.
Alt göz kapağı paralysie nedeniyle aşağıya düşer (Lagophtalmus); üst göz kapağını kaldıran m. levator palpebra superior'in paralysis'i sonucu üst göz kapağı gözü kapatır (Ptosis) inspeksiyonla saptanan belirtilerdir. Göz kapaklarının birbirlerine kısmen ya da tamamen yapışması (Ankyloblepharon); göz kapaklarının göz yuvarlağına yapışması (Symblepharon) da görülebilen semptomlardır. Göz kapaklarında yara, ödem, tümör, dermatitis, ekzema görülebilen diğer klinik belirtilerdir. Göz kapaklarının içeriye doğru kıvrılması (Entropium), dışarı doğru kıvrılması (Ektropium), yalnız kirpiklerin göz yuvarlağına doğru dönmesi (Trichiasis), da göz kapaklarında görülen bozukluklardır.
Conjunctiva ve cornea'da oluşan yara, tümör, leke vascularisation, keratoconus, keratoglobus inspeksiyonla saptanan klinik bulgulardır.
Gözün derin katmanlarını çıplak gözle görmek zor olduğundan bu katmanları Ophthalmoskop ile inceleyebiliriz.
Oftalmoskop ile Muayene
(Ophthalmoscopie)
Oftalmoskop göz fundusunu aydınlatarak gözün muayenesini gerçekleştiren özel bir alet olarak da tanımlanır (Garmer-Delmare).
Direkt oftalmoskopide daha geniş muayene olanağı sağlanmaktadır. Sonuç olarak alet göz fundusunu (dibini) görme imkanı sağladığı kadar corneayı, camara oculi anterior'u, irisi, lensin ön ve arka yüzlerini corpus vitreumu ve basitçe Rekoss diski (oftalmoskopun üzerindeki mercekli çarka verilen ad) aracılığıyla fundusu detaylı görmeye olanak sağlar. Ayrıca direkt oftalmoskopi göz katmanlarını ayrıntılı olarak aydınlatan ve bunların muayenesine olanak sağlayan bir alet olarak da tanımlanır. Bunun dışında irisi ve bulbus oculi-nin geçirgen (şeffaf) aksamlarının da muayenesine olanak sağlar. Oftalmaskopi-nin esası ışığı göz fundusu üzerine göndermektir ve bu ışınlan birbirine yaklaştırarak yayar. Hastanın emmetrop göze sahip olduğu durumlarda ışık demetlerinin paralel olarak yaklaştırılmasma da olanak sağlar.
Direkt oftalmoskopi, göz fundusuna ve diğer göz yapılarına dar bir ışık demetinin bir oftalmoskop aracılığıyla gönderilmesi ile sağlanır. Bunda imajın oluşması için oftalmoskop başındaki Rekoss diskinin göze normal plan 20-30 cm'lik uzaklıkta bulunması gerekir ya da retinaya yaklaştırarak görüntü alınmaya çalışılır.
Oftalmoskop enerji sağlayan bir sap ile bir baş kısmından ibarettir. Sap üzerine bir reosta yerleştirilmiştir ve bunun aracılığı ile istenilen ışık ayarı yapılır. Oftalmoskopun baş kısmında bir ampul bulunur (halojenli veya halojensiz). Yeşil filtre damarların iyi görülmesine, knmızı filtre ise pigmentli epithelium düzeyindeki kanamaların görülmesine yardımcı olur. Mavi kobalt filtreli olanlar fundustaki oluşumların çaplarını tayin etmede yardımcı olur. Döner çarkta (Rekoss diski) - ve +20 diop-trilik mercekler vardır. Bunların (-) ve ( + 40) dioptrilik olanları da bulunmaktadır.
Oftalmoskop hastaya genelde 25-30 cm uzaktan tutulur. Hayvanın sağ gözü sağ, sol gözü sol göz ile muayene edilmelidir. Rekoss diski myop ve hipermetrop gözler için de geçerli olur.
Electroretinografik Muayene (ERG): Retinopatilerin tanısında kullanılır. Bu yöntem, hayvanda şekillenen körlüğün santral ya da oküler orijinli olmasının ayırımını da sağlar.
Ultrasonografi Yöntemi: Bu tür muayene, ultrason aracılığıyla yapılır. Retinal décollement, corpus viteeum'un bulanıklığı ve lens'e ilişkin dejenerasyonlar bu yolla saptanabilir.
Gözün Sistematik Muayenesi
Doğal ya da yapay ışık altında inspeksi-yon ve palpasyonla yapılan bir muayene şeklidir. Daha çok gözde, gözle izlenebilecek değişiklikler incelenir. Objektif muayene, direkt (araçsız) ya da en-direkt (araçlı) olarak yapılır. Araç olarak değişik yapıdaki oftalmoskoplar kullanılır.
Palpebra ve Orbita'nm Muayenesi: Öncelikle palpebralarda dermatitis, blefaritis, şalazyon, hordeolum, tirişiazis, disükiazis gibi oluşumlar araştırılır. Orbita'ya ait kemiklerin kırıkları, bulbus oculi'ye ait ekzoftalmus, panoftalmus olgularının bulunup bulunmadığı araştırılır.
Conjunctiva ve Göz Recessus'larınm Muayenesi: Gözkapaklarmda şişkinlikle beraber aşırı bir gözyaşının bulunduğu olgularda, conjunctiva'larla recessus'larm muayenesine gerek duyulur.
Conjunctiva'nm Muayenesi: Büyük hayvanlarda başın tesbit edilmesinden soma sağ göz sol elle, sol göz de sağ elle muayene edilir. Öncelikle gözkapakları baş ve işaret parmaklarıyla açılır. Conjunctiva'nm kırmızı hemorajik görünümü, hayvanda akut nitelikli bir conjunctivitis'in varlığına işaret sayılır. Palpebra tertia'nm hiper-plazik görünümü, köpeklerde folliküler bir konjunktivitisin bulunduğunu kanıtlar.
Recessus'larm Muayenesi: Muayeneye başlamadan önce gözün birkaç damla %1 lik sol. Novocain'le anesteziye edilmesi gerekir. Üst recessus'un muayenesinde, üst gözkapağı sol elin işaret ve baş parmağı ile kirpiklere yakın yerden yakalanır ve aşağıya doğru çekilir; diğer elin işaret parmağı ile gözkapağı dış yüzünün ortasına basılır: böylece sol elle gözkapağı serbest kenarının yukarı doğru kıvrılması kolaylaşır. Göz kapağı iyi açılmadığı durumlarda, sadece işaret parmağı üst göz recessus una sokularak bulbus üzerinde gezdirilir ve yabancı bir cismin varlığı tesbit edilmeye çalışılır. Alt göz recessus'unda bu işlem daha kolay yapılır.
Cornea ve Sclera'nın Muayenesi: Gün ışığında yapıldığı gibi yapay ışıkla da gerçekleştirilir. Şekillenen değişikliklerin saptanmasında saplı ya da elektrikli bir oftalmaskop kullanılır (Rekoss çarkı + 20 veya + 40 dioptriye ayarlanır). Cornea'nm yüzeysel epitel yıkımlanmaları (Keratitis superficialis) gözün yandan aydınlatılmasıyla muayene edilir. Cornea'da keratitis, corneal apse, ulcus cornea, staphylom ve yabancı cisimlerin tesbiti ise inspeksi-yonla yapılır. Sclera'daki değişiklikler de gözkapaklarmın blefarosta aracılığıyla veya parmaklarla açılması sırasında ya da göz recessus'larınm muayenesinde gerçekleştirilir.
Pupilla'nın Muayenesi: Işığın etkisiyle, miyotik ve midriatik maddelerin uygulanmasıyla pupilla'da daralma (myosis) ya da genişleme (mydriasis) oluşur. Pupilla'nın ışığa karşı duyarlığı, tamamen reflektorik olarak gerçekleşir. Pupillar refleksin oluşumu, retinal kökenlidir. Pupillar refleksin ortadan kalkması çoğu hastalığın tanısına yardımcı olur. Özellikle anemi, şok, kol-laps gibi bazı hastalıklarla ölüm halinde refleksin azaldığı ya da ortadan kalktığı dikkati çeker. Pupillar refleksin kontrolü, göz hastalıklarının tanısında, Örneğin: Amaurosis'te ayrı bir öneme sahiptir.
Pupilla'nın muayenesi için, hayvan aydınlık bir alana getirilir. Muayene edilecek göz, önce el ayası ile kapatılır. Birkaç dakika sonra muayene edilecek gözün göz-kapakları baş ve işaret parmaklarıyla ve 10-15 saniye aralıkla açılıp kapatılır. Gözka-pakları kapatıldığında mydriasis, açıldığında myosisin oluşumu pupillar refleksin varlığına işaret sayılır. Pilocarpin, Eserin ve Arecolin gibi maddeler myosis oluşturduğu halde; Atropin, Scopolamin mydriasis oluşturur. İnsin cornea ve lense (L. cristallina'ya) yapışıp sinesi oluşturduğu durumlarda pupillar hareketlerde kısıtlanmalar gözlenir.
Camera Oculi Anterioris'in Muayenesi: Önce kameranın derinliğine bakılır. Normalden geniş olup olmadığına dikkat edilir. Karşıt göz ile karşılaştırılması yapılır. Humor aquosus'un berraklığı özellikle hypopion, hypohema (hifema) yönünden önemlidir.
İris'in Muayenesi: Direkt aydınlatma ya da yandan aydınlatmayla muayene edilir. İrisin rengi, düzeni ve hareketleri kontrol edilir. Titreme görüldüğünde İridodenesis ile lens'in luksasyon'undan kuşkulanılır. Pupilla kenarındaki değişimler sinesi yönünden değerlendirilir. Elektrikli oftal-moskopiyle +15 ile +12 dioptriler arasında muayene yapılır.
Lens (Lens cristallina) 'in Muayenesi: Öncelikle göze %1 lik Atropin sülfat damlatılır. Göz aydınlatıldıktan sonra lens'in merkezinde intralenticular lekelerin bulunup bulunmadığı araştırılır. Capsula anterioris'de, tractus uvealis'ten gelen pigment oluşumlarının bulunup bulunmadığına bakılır. Oftalmoskopide disk lensin ön yüzü için + 12, arka yüzü için + 8 dioptriye ayarlanır.
Tonometrie: Parmaklar ya da özel araçlarla yapılır. Gözün iç basıncını ölçmeyi amaçlar. Palpasyonda ciliar bölgede ağrı veya tümör olup olmadığı ya da intraocular basıncın anıp artmadığı araştırılır. Bu amaçla iki elin işaret parmağı göz-kapa-ğı üzerine konur ve palpe edilir. Tonomet-riden glaucom'un erken tanısında, hastalığın postoperatif döneminde göz tonomet-risinin kontrol altında tutulmasında yararlanılır. Araçla yapılan tonometrilerde apla-nation ve indentification modeli araçlardan yararlanılır.
Gözde ağrının, ışığa ve karanlığa uyum (Accomodation) bozukluğunun, görüş alanı ile derecesinin gerçek anlamda saptanması da zordur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder