Bilindiği gibi hastalarımız, çeşitli tür ve
ırkları kapsayan ve değişik karakterdeki hayvanlardır. Bunun için veteriner
hekim, hastasına yaklaşmadan önce hayvan sahibi veya bakıcısından, hayvanın
yaradılışı hakkında yeteri kadar bilgi almayı unutmamalıdır. Bu bilgiyi
aldıktan soma hayvana yaklaşıp muayene etmelidir.
TEKTIRNAKLILARDA HASTAYA YAKLAŞMA
Çoğu
kez uysal karakterli olan bu tür hayvanlara hekim daima, önden ve hayvanın
görebileceği şekilde ve yaklaşma sırasında hayvana sahibinin hergün hitap
ettiği kelimeleri onun duyabileceği şekilde söyleyerek yaklaşmalıdır. Yanma yaklaşılmış
olan at, katn veya eşeğin okşanarak alıştırılmasmdan soma yine okşayarak
ulaşılması uygun olur. Bu tür hayvanların bazıları, özellikle gerçek eğitim
sistemine uyulmaksızın üretilen yerli atlarımız, aşırı derecede sinirli ve
huysuzdurlar. Yanlarına bazen bakıcılarını dahi sokmak istemezler. Isırma,
tekme atma, şaha kalkma gibi savunma reaksiyonları yaparlar. Böyle hayvanlarda
muayenenin yapılabilmesi için önceden bütün önlemlerin alınması gereklidir.
Tek tnnaklılarda çoğu kez dudak ve kulağa konan bir yavaşa bazı muayenelerin
yapılmasında yeterli olur; ancak böyle bir araç uygulanan hayvanda duyusal muayeneler yapılamaz.
Atın
Ayakta Tutulması
Hayvana seslenilerek ve
okşanarak yaklaşılır, üst dudağa (Şekil 4) ya
da kulağa (Şekil 5) yavaşa uygulanır. Yavaşa,
bir ağaç sapın ucuna geçirilmiş halka şeklinde kalınca bir ipten ibarettir.
Halkanın daraltılıp gevşetilmesi ile hayvanın çok veya az ağrı duyması
sağlanır, yavaşayı oynatmakla da hayvan uysal hale getirilebilir.
Hayvanların
hareketlerini kısıtlamak ve basış alanını daraltmak için ön ya da arka
bacaklardan biri kuvvetli bir yardımcıya kaldırtılır.
Le goff kösteği (Şeytan kösteği):
Bu köstek iki ön bacakla art bacaklardan birini; yahut tersine iki arka
bacakla bir ön bacağı kolaylıkla tutmaya yarar. Köstek "Y" şeklinde
olup bacakların bukağılığına konur.
Bundan
başka ön ve arka bacaklardan biri bir platlonj ya da urgan yardımı ile
kaldırılarak tutulur.
Travayda Hayvanın
Tutulması: Bu
travayın iki yanında bulunan yatay demir kol travayı kapar. Kollardan biri
açıldıktan soma at geri geri itilerek travaym boşluğuna sokulur ve açılan kol
kapatılır.
Atın Yatmış Durumda Tutulması
Ankara
Yöntemi İle Atın Yatırılması:
Bir
yardımcı hayvanı yularında tutar. İkinci yardımcı 8-10 metre uzunluğundaki
urganı ikiye katlayarak ortasını bulur, ortanın 40-45 cm gerisinde bir düğüm
yaparak bir halka oluşturur ve bu urgandan halkayı hayvanın başından geçirerek
boynun kaidesine yerleştirir. Urganın uçları vücudun yan taraflarından omuz ve costa'larm üzerinden, arka
bacaklar arasından geçirilir; bukağılığın içinden, arkasından dışa
dolaştırılır; sonra uçları öne doğru getirilerek boyundaki urgan halkanın
içinden dışa dolaştınln; sonra uçları öne doğru getirilerek boyundaki urgan
halkanın içinden, dışa geçirildikten sonra ve urganın uçları arkaya çekilmek
üzere yardımcılara verilir. Yardımcılar urganın uçlarını arkaya doğru çekince
hayvanın basış alanı daralır. Bu esnada bir yardımcı başı, bir
yardımcı da kuyruğu hayvanın yatacağı tarafa doğru çekince hayvan yavaşça yere
düşer ve yatar.
Hayvan
yattıktan sonra altta kalan ön bacak iki art bacakların
arasına, üstteki ön bacak da üstte bulunan art bacağın üstüne getirilir
ve urganın uçları ile dört bacak beraber bağlanır.
Berlin Yöntemi İle Atın
Yatırılması: Bu yöntem için
"Hayvan Yatırma Takımı" kullanılır. Bu takım dört köstek ve 5 m uzunluğunda urgandan
ibarettir. Bu urganın başlangıç kısmı zincirli olup bir kösteğe tutturulmuştur,
buna esas köstek denir. Bunlardan başka bir plat-lonj ve bir de emniyet
kilidine gerek vardır.
Operasyon için aç
bırakılan hayvan başında yuları ile yatağın kenarına yanaştırılır ve bir yardımcı
hayvanın başını tutar.
Yatırılacak
tarafın karşısındaki ön bacak kaldırılır ve esas köstek bu bacağın bukağılığına
takılır, üç köstek de diğer bukağılıklara takılır. Kösteklerin tokaları dışa,
halkaları ise,karın altına çevrik olmalı köstekler takıldıktan
sonra esas kösteğe tutturulmuş organın ucu önce aynı taraftaki arka bacaktaki
köstek halkasına dıştan içe; yanındaki arka bacağın köstek halkasının içinden
dışa; sonra ön bacaktaki köstek halkasının dışından içine; en son olarak da
esas kösteğin halkasının içinden dışına geçirilir ve urgan hafif
gergin olarak tutulur.
Altından
bir plat-lonj geçirmek gerekir. Atın yatacağı tarafa plat-lonjun uçları birleştirilerek
cidago üzerinden öbür tarafa uzatılarak bir yardımcıya verilir.
Bir yardımcı da kuyruğu
yakalar ve hayvanın yatacağı tarafa çekmek üzere hazırlanır.
Hayvanı
yatıracak olan yardımcılar verilen komutla urganı, plat-lonju ve kuyruğu
çekerek, hayvan minder üzerine yatırılır. Hayvanın ilk savunma hareketleri geçinceye
kadar urgan gergin olarak tutulur. Sonra esas kösteğin halkası ile bu halkaya
en yakın zincir halkası kilitlenir hayvan yatar yatmaz
yardımcılardan biri sağrı üzerine oturur ve kuyruğu dolayarak anüsü kapatır.
Bir yardımcı da başı boyun yönünde gergin tutar. Üstteki arka
bacağın öne çekilmesi kastrasyonun
yapılması ya da inguinal bölgedeki operasyonlar
için regio inguinalis'in açığa çıkarılması şekilde görüldüğü gibi
yapılır.
GEVIŞGETİRENLERDE
HASTAYA YAKLAŞMA
Başın Tutulması: Yardımcı
hayvanın sol tarafında durur, sol eli ile sol boynuzu tutar. İki boynuz
arasından geçirilen sağ el septum nasi'yi yakalar; başparmağını bir burun
deliğine, işaret ve orta parmağını diğer burun deliğine sokar ve parmakla
burayı sıkar. Bu suretle baş boyun yönünde kalkık tutulabilir parmak
yerine muşet de kullanılabilir.
Ön Bacağın Tutulması: Elle
ya da antebrachium ve bukağılığın etrafından geçirilen plat-lonj kullanılarak
ön bacak kaldırılır.
Art Bacağın Tutulması: Hayvanların
bacakları ile öne ve yana yapacakları vuruşlardan sakınmak gerekir.
Sığırın Yatmış Durumda Tutulması
Atta olduğu gibi bukağılığa konan
kösteklerle hayvan yatırılır. Sığırların urganla yatırılması daha güncel ve
kolaydır.
Basit Yöntemle
Yatırılması: Küçük
yapılı sığırların yatırılması için kolay bir yöntemdir.
Baş bir yardımcıya tutturulur.
Üç, dört metre uzunluğunda bir urgan alınır; ucu hayvanın atırılacağı tarafın
karşısındaki ön bacağın bukağılığına bağlanır. Urganın serbest kalan ucu
costa'ların üzerinden ve reg. lumbalis'ten aşırdır ve hayvanın yatacağı tarafa
çekilmek üzere bir yardımcıya verilir. Yardımcı urganı çektiğinde ön bacak
bükülerek kalkar. Bu anda hayvan yere bastığı diğer ön bacağını büker, bu
sırada hayvanın başını tutan yardımcı hayvanın başını yatacağı tarafa
büktüğünde hayvan kolaylıkla yere yatar.
Türk Yöntemi ile Sığır
Yatırılması: Ülkemizin çeşitli yörelerinde, iri yapılı
hayvanların yatırılmasında uygulanır. Bu amaçla 1-1.5 metre uzunluğunda
yumuşak bir urgan alınır; urganın bir ucu, ilmiklenerek ön sağ bacağın
bukağılığına yerleştirilir ve bacak kaldırılır, metacarpus antebrachium'un
arkasına bükülür, ilmeğin diğer serbest ucu metacarpus ve antebrachium'a
dolanır ve bağlanır. Buna "Dizbağı" denir. Bacak böyle bükük bırakılır.
Soma iki metre uzunlukta ikinci bir urgan alınır. Bel bölgesi, açlık çukurluğu
ve karın altından dolaştırılarak sol açlık çukurluğunda sıkılarak urgan
düğümlenir. Buna da "Belbağı" denir. Sonra hayvanın başındaki yuların
sapı önden arkaya götürülür belbağımn içinden dışa geçirilir tekrar öne doğru
götürülür; sol boynuzun kaidesi altından alın üzerinden ve son olarak sol
boynuzun kaidesinin altından dolaştırılır, kendinden önce gelen urganın üstünden
geçirilerek çaprazlaştırılır. Ucu, bir yardımcı sağ tarafa çekince hayvan
kolaylıkla yere yatar.
Yatan sığırın
kalkmasına yardım etmek amacıyla önce hayvan
sterno-abdominal konuma getirilir, sonra önce art bacaklar kaldırılmalıdır. Kalkmamakta
inat eden hayvanlara elektrikli uyarı (övendire) dokundurulur. Köylerde ise,
köpek havlatılır ve hayvan kolayca kalkar. Sığırlar başka farklı yöntemlerle
de yatırılırlar.
ETÇİLLERDE HASTAYA YAKLAŞMA
Kediler
hem ısırmak ve hem de tırmalamak; köpekler ise, ısırmak suretiyle kendilerini
korurlar. Bu bakımdan muayene edecek hekimin hayvan türüne göre birçok
olaylarda özel şekilde tutma veya tutturma yöntemlerini bilmesi ve uygulaması
gerekir.
Orta büyüklükteki köpek ve
kediler, meslekte az çok pratik yapmış klinisyenlerce tutma ve bağlamaya
gereksinim kalmaksızın muayene edilebilir.
Sinirli yapıdaki kedi ve
köpekler bile, böyle kompetan klinisyenler tarafından uslu ve sakin bir
şekilde muayene edilebilirler.
Aşırı sinirli, eksite
olmuş kedi ve köpekler ara sıra sahiplerinden ayrı tutulduklarında genellikle
uysal bir hal alırlar.
Veteriner hekim muayenede,
bu türlü hayvanlara yaklaşıp, muayene edebilme yollarını kendi zeka ve
bilgisine göre pratik bir şekilde uygulamalıdır.
Hekim, hayvana
sahibinin hitap ettiği gibi seslenmelidir. Az çok güven verdikten sonra daha
rahat bir şekilde muayene yapabilir.
Köpek ve kedilerin
muayenelerinde gerek veteriner hekimin gerekse
yardımcıların, hayvanların her türlü saldırılarından
zarar görmeyecek bir pozisyonda bulunmaları gerekir.
Köpek ırkları içinde,
özellikle Bulldog, Blenheim,
Pekinox, Boxer gibi burun yapısı
kısa olan (brachycephal) ırklarda, muayene şuasında hayvanın tutulmasına özen gösterilmelidir. Çünkü:
Asfeksi (solunum yollarında solunum güçlüklerinden dolayı oluşa gelen boğulma
hali) gibi komplikasyonlarla karşılaşılabilir.
Sakin olan kedi
ve köpeklerde başın ve başın üzerindeki organların muayenesi
için bir yardımcının hayvanı göğsünün yanlarından tutarak masada muayeneye
sunması yeter. Bu muayenede klinisyen hekim bir eliyle kulakların
arkasından, diğer eliyle de boğazın altından kavrayarak inspeksiyonunu yapar.
Hayvanın bu sırada yapacağı her türlü reaksiyonları, ellerin uygun şekilde
basınç ve tutma hareketleriyle önlenmiş olur.
Ağzın mutlaka
kapatılması gerekiyorsa, 2-3
cm eninde uzun bir kumaş şeritçik alınır. Ortasından
yapılan ilmik, köpeğin burnu üzerine geçirilir. Sonra ilmeğin uçları çene
altında bağlanarak, alt ve üst çenenin hareketleri solunuma engel olmayacak
şekilde sınırlandırılır. Sonra şeridin uçları yanlardan kulaklar arkasına ve
ense üzerinde düğümlenir. Bu şekilde ağzı bağlanmış bir köpeğin, ön ve arka bacaklarından
tutan bir ya da iki yardımcı
aracılığıyla muayenesi kolay ve emin bir şekilde yapılabilir.
Bazen uzun sürecek ve
hayvanı az çok irrite edecek bir muayeneye gerek duyulabilir. Bu durumda,
yardımcıların daha sıkı ve dikkatli bir şekilde hayvanı masada tutmaları
söylenir.
Kediler
de muayene masasına, köpekler gibi yatırılarak muayene edilirler. Kedilerin
muayenesi için özel şekillendirilmiş tabure de kullanılır. Kedi ayakları taburedeki
deliklerden geçecek şekilde tabureye konur. Bakıcı taburenin altından ön
ayakları birlikte, arka ayakları birlikte ayrı ayrı tutar (Şekil 35). Gerekirse
bir yardımcı da kediyi üst boyun derisinden tutar.
Ağzın
açılarak yapılacak muayenesi, genel olarak kliniğimizde basit bir şekilde dens
caninus'ların arkasına, alt ve üst ayrı ayrı olmak üzere geçirilen şerit
ilmeklerin normal şekilde sıkılıp daraltıldıktan soma, bir yardımcı tarafından
uçlarının hayvanın commisura labiorum'larmı yırtmayacak ve mandibula çıkığına
neden olmayacak derecede zıt yönlerde çekmesi ile yapılır .
Çok gerekli
durumlarda, bu gibi hayvanların bir trankilizan ilacın enjeksiyonuyla
sakinleştirilip muayenelerinin yapılması gerekir.
KANATLI HAYVANLARDA HASTAYA YAKLAŞMA
Güvercin,
ördek, kaz ve tavuk gibi kanatlılar, sahipleri veya bir
yardımcı tarafından muayene masası üzerinde uygun bir pozisyonda
tutularak muayene edilirler. Bunlarda sıkı tutmalar sonu, ince olan iskelet
kemiklerinde kırıkların şekillenebileceğim hatırdan çıkarmamak yerinde olur.
Kafes
kuşlarında muayene oldukça güçtür. Hele papağanın muayenesi hiç yapılamaz.
Bunlar genelikle hekim tarafından tutulmayıp, sahipleri tarafından kafesten
çıkarılmalıdır.
Bunun
için küçük bir havlu
parçası, kafeste bulunan kanatlının üzerine atılır. Hemen bu havlu içinde tutularak
dışarı alınır. Bu sırada özellikle çok sıkılmaması
gereklidir. Aksi halde heyecan sonu, oldukça fazla fonksiyon yapan kalbin ani şekilde durması sonucu ölüm olaylarıyla
karşılaşmak olasıdır.
VAHŞİ HAYVANLARDA HASTAYA YAKLAŞMA
Vahşi
hayvanlardan hayvanat bahçelerinde bulunup çeşitli hastalıklara yakalanan
hayvanların muayeneleri, bu işe elverişli özel kafes
ve araçlar içinde tam emniyet ve tespitleri
sağlandıktan sonra yapılabilir.
Uzun
sürecek işlerde, birçok bilinmeyen viral ve diğer
hastalıkların insanlara da geçip ölümle sonuçlanabilecek komplikasyonlara yol
açacağı düşünülmelidir. Muayeneye başvuracak veteriner
hekimin burun ve ağız maskesi, eldiven, çizme ve klinik gömleği ile donanmış
olması gerekmektedir.
Bütün
çabalara rağmen, bazı olaylarda hangi tür hayvan olursa olsun, daha iyi ve
özel bazı önlemlerin alınmasına gerek duyulabilir. Bu gibi hallerde hayvana
ağız yolu (peros), kasiçi (intramuscular), derialtı (subcutan),
da-mariçi (intravenous),
solunum yolu (inhalation) ile yaşam fonksiyonlarına
zarar vermeyecek, sakinleştirici ya da uyuşturucu bir
ilaç verilerek muayene yapılabilir.
Canlının
iç ve dış dünyası arasındaki dengeyi, bu canlıyı oluşturan organ ve dokulardaki
türlü aktivitelerin tümü oluşturur. Canlı, fizyolojik hareketlerini, organ ve
sistemlerin armonisi içinde sürdürür. Çoğu kez organizma hastalık halinde,
sağlıklıymış gibi ünitesini korur. Onun içindir ki, veteriner hekim
hastalıkların tanısında yanılmamak için iyi bir anatomi, fizyoloji ve patoloji
bilgisine sahip olmalıdır.
KLİNİK MUAYENELERDE GENEL KURALLAR
Herhangi
bir hastalığın incelenmesinde veya hasta bir hayvanın muayenesinde, hastalık
ister tek tük çıksın (sporadic),
ister salgın karakterde (epidemic) olsun, atılacak
ilk adım hastalığın özgeçmişi hakkında gerekli bilgiye sahip olmaktır.
Bundan soma klinik muayene yöntemlerine uygun tam bir muayene yapılmalıdır.
Klinik
gözlemlerin doğru olmaları her ne kadar gerekliyse de, her zaman hatalı
yorumlar yapmak da olasıdır. Bu nedenle yeterli olmayan bilgilere dayanarak hastayı
muayene eden hekim hatalı tanı koymuş olabilir. Hastanın klinik muayenesi
deyimi içersinde, biz aşağıdaki üç öğeyi amaçlamış bulunmaktayız.
1)
Muayene ve sağaltıma
getirilmiş olan hasta hayvan,
2) Hasta hayvanın gerekli olan özgeçmişi,
3) Hasta
hayvanın içinde bulunduğu çevre koşulları.
Yukarıda
kaydettiğimiz üç temel öğeden herhangi birisi hakkında tam olmayan bilgi ve
yanlış doküman, hatalı tanıya yol açar.
Sadece
hasta hayvanın muayenesiyle yetinilmez. Hayvan sahibi
ve bakıcısının veteriner hekim tarafından dikkatli ve güvenceli bir şekilde
sorguya çekilmesi önemlidir. Örneğin : Arsenik veya benzeri maddelerle
zehirlenmelerde (intoxication),
muayene ve sağaltıma getirilen hayvanın en detaylı şekilde
incelenmesi ve anemnezinin çok dikkatli alınmış olmasına karşın tanıda
yanılmalar olabilir. İşte bu ve benzeri olaylarda, hastanın çevresiyle ilgili
tam bir araştırma ve soruşturmanın yapılması gerekir.
Yukarıda
sıraladığımız her üç öğenin ayrı ayrı önemli olması bir gerçektir; fakat
bunların içinde en çok üzerinde durulması gerekeni, hastanın özgeçmişidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder